Pis olarak, niyyet etmeden, iftitâh tekbîri söylemeden, ayakda birşey okumadan, rükü’ ve secde gibi hareket yaparak nemâz kılar görünmesi câizdir. [Mezhebsiz, reformcu imâm arkasında kılmak zorunda olan da böyle yapar.]
Cünüb veyâ hayzlı iken câmi’e girmek, hattâ câmi’ içinden geçmek harâmdır. Geçecek başka yol bulamazsa veyâ câmi’de cünüb olursa veyâ câmi’den başka yerde su bulamazsa, teyemmüm edip girer ve çıkar. Kur’ân-ı kerîm okuması ve Mushafı tutması ve Kâ’be-i mu’azzamayı tavâf etmesi, dört mezhebde de harâmdır. Kur’ân-ı kerîmi ve âyet-i kerîme yazılı şeyleri abdestsiz tutmak da harâmdır. Yapışık olmıyan birşey içinde, meselâ çantada iken tutmak câizdir. Fâtihayı ve düâ âyetlerini, düâ niyyeti ile okuması ve her düâyı okuması harâm değil ise de, düâyı abdestli okumak müstehabdır. Tefsîrler, Kur’ân-ı kerîm gibidir. Başka din kitâbları, düâ gibidir. Fıkh yazılı kâğıdlara birşey sarmak câiz değildir. Allahü teâlânın ve Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ismleri yazılı ise, bunları silip, sonra birşey sarılabilir. Fekat, bunlara da sarmamak lâyıkdır. Çünki, Kur’ân-ı kerîmin harfleri de muhteremdir. (Hadîka)da ve (Letâif-ül-işârât) kitâbında (Meselâ, Hûd aleyhisselâma gelen kitâb islâm harfleri ile idi) buyuruyor. (Hadîka), ikinci cildi, altıyüzotuzüçüncü sahîfesinde diyor ki, (Üzerinde, dokuyarak veyâ boya ile mubârek yazı bulunan halıyı, hasırı, musallâyı ya’nî seccâdeyi yere sermek, üzerine oturmak ve her ne sûret ile olursa olsun kullanmak ve paralar, mihrâblar ve dıvarlar üzerlerine yazmak mekrûhdur. Bunları dıvara asmak mekrûh olmaz). [Kâ’be-i mu’azzama resmi de, yazı gibidir. Resm, nakş bulunmıyan seccâde kullanmalıdır.]
Tekrâr bildirelim ki, gusl abdesti alırken ağzın içini yıkamak, hanefî ve hanbelî mezheblerinde farzdır. O hâlde hanefîler, muhtâc olmadıkça, diş kaplatmamalı ve doldurtmamalıdır. Dişleri çürütmemelidir. Bunun için de dişlere, dînimizin emr etdiği gibi bakmalı ve misvâk kullanmalıdır. (Larousse illustré medical) ismindeki Fransanın kıymetli tıb kitâbı, ağız temizliği husûsunda diyor ki, (Bütün diş ma’cûnları ve tozları ve suları, dişlere zarar verir. En iyi diş temizleme vâsıtası, sert bir fırçadır. Önce, dişleri kanatırsa da, korkmamalıdır. Diş etlerini kuvvetlendirir ve artık kanamaz). Herkese uyarak, ma’cûn kullanıyordum. İki dişim çürümeğe başladı. Fransızca kitâbı okuyunca, misvâk kullanmağa başladım. Dişlerimin çürümesi durdu. Altmış seneyi geçdi, dişlerimden ve mi’demden hiç şikâyetim olmadı. İbni Âbidîn, (Redd-ül-muhtâr)da buyuruyor ki, (Abdest alırken misvâk kullanmak sünnet-i müekkededir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Misvâk kullanarak kılınan nemâz, misvâksız nemâzdan yetmiş kat üstündür). Misvâk, düz ve ikinci küçük parmak kalınlığında, bir karış boyunda olmalıdır. Misvâk, Arabistânda yetişen Erâk ağacının dalıdır. [Düzgün ucundan, iki santimetre kadar, kabuğu soyulup, burası birkaç sâat suda tutulur. Sonra, ezilince, fırça gibi açılır.] Erâk ağacı bulunmazsa, zeytin dalından yapılır. Nar ağacından yapmamalıdır. Bunlar da bulunmaz ise veyâ bir kimsenin dişleri yok ise, parmakları ile, bu sünneti îfâ etmelidir. Misvâkın otuzdan çok fâidesi vardır. Tahtâvînin (Merâkıl-felâh hâşiyesi)nde hepsi yazılıdır. Birincisi, son nefesde îmân ile gitmeğe sebeb olur. Erkeklerin, orucsuz iken de, özrsüz sakız çiğnemeleri mekrûhdur. Kadınlar, misvâk yerine, orucsuz iken, sünnete niyyet ederek sakız kullanmalıdır).
Süâl: Dînimizde diş yapdırmanın câiz olduğunda bütün fukahâ ve müctehidlerin ittifâkı vardır deniliyor. Gümüşden mi, yoksa altından mı yapdırılacağı husûsundaki ihtilâfları, bu ittifâka te’sîr eder mi?
Cevâb: Diş yapdırmak deyince, düşen dişin yerine konulan ve istenilince çıkarılabilen takma diş veyâ sallanan dişi bağlamak anlaşıldığı gibi, diş doldurtmak ve kaplatmak da anlaşılır. Hanefî âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” sallanan dişleri altın ile de bağlamak câiz olduğuna fetvâ vermelerini, (Diş yapdırmanın câiz olduğunda ittifâk vardır. Diş doldurtmak ve kaplatmak câizdir) şeklinde değişdirmek, yâ fukahânın beyânâtını anlamamak veyâ bu beyânları, kendi sinsi ve âdî isteklerine göre değişdirmek olur ki, her ikisi de hem ayb, hem de günâhdır.
Cünüb veyâ hayzlı iken câmi’e girmek, hattâ câmi’ içinden geçmek harâmdır. Geçecek başka yol bulamazsa veyâ câmi’de cünüb olursa veyâ câmi’den başka yerde su bulamazsa, teyemmüm edip girer ve çıkar. Kur’ân-ı kerîm okuması ve Mushafı tutması ve Kâ’be-i mu’azzamayı tavâf etmesi, dört mezhebde de harâmdır. Kur’ân-ı kerîmi ve âyet-i kerîme yazılı şeyleri abdestsiz tutmak da harâmdır. Yapışık olmıyan birşey içinde, meselâ çantada iken tutmak câizdir. Fâtihayı ve düâ âyetlerini, düâ niyyeti ile okuması ve her düâyı okuması harâm değil ise de, düâyı abdestli okumak müstehabdır. Tefsîrler, Kur’ân-ı kerîm gibidir. Başka din kitâbları, düâ gibidir. Fıkh yazılı kâğıdlara birşey sarmak câiz değildir. Allahü teâlânın ve Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ismleri yazılı ise, bunları silip, sonra birşey sarılabilir. Fekat, bunlara da sarmamak lâyıkdır. Çünki, Kur’ân-ı kerîmin harfleri de muhteremdir. (Hadîka)da ve (Letâif-ül-işârât) kitâbında (Meselâ, Hûd aleyhisselâma gelen kitâb islâm harfleri ile idi) buyuruyor. (Hadîka), ikinci cildi, altıyüzotuzüçüncü sahîfesinde diyor ki, (Üzerinde, dokuyarak veyâ boya ile mubârek yazı bulunan halıyı, hasırı, musallâyı ya’nî seccâdeyi yere sermek, üzerine oturmak ve her ne sûret ile olursa olsun kullanmak ve paralar, mihrâblar ve dıvarlar üzerlerine yazmak mekrûhdur. Bunları dıvara asmak mekrûh olmaz). [Kâ’be-i mu’azzama resmi de, yazı gibidir. Resm, nakş bulunmıyan seccâde kullanmalıdır.]
Tekrâr bildirelim ki, gusl abdesti alırken ağzın içini yıkamak, hanefî ve hanbelî mezheblerinde farzdır. O hâlde hanefîler, muhtâc olmadıkça, diş kaplatmamalı ve doldurtmamalıdır. Dişleri çürütmemelidir. Bunun için de dişlere, dînimizin emr etdiği gibi bakmalı ve misvâk kullanmalıdır. (Larousse illustré medical) ismindeki Fransanın kıymetli tıb kitâbı, ağız temizliği husûsunda diyor ki, (Bütün diş ma’cûnları ve tozları ve suları, dişlere zarar verir. En iyi diş temizleme vâsıtası, sert bir fırçadır. Önce, dişleri kanatırsa da, korkmamalıdır. Diş etlerini kuvvetlendirir ve artık kanamaz). Herkese uyarak, ma’cûn kullanıyordum. İki dişim çürümeğe başladı. Fransızca kitâbı okuyunca, misvâk kullanmağa başladım. Dişlerimin çürümesi durdu. Altmış seneyi geçdi, dişlerimden ve mi’demden hiç şikâyetim olmadı. İbni Âbidîn, (Redd-ül-muhtâr)da buyuruyor ki, (Abdest alırken misvâk kullanmak sünnet-i müekkededir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Misvâk kullanarak kılınan nemâz, misvâksız nemâzdan yetmiş kat üstündür). Misvâk, düz ve ikinci küçük parmak kalınlığında, bir karış boyunda olmalıdır. Misvâk, Arabistânda yetişen Erâk ağacının dalıdır. [Düzgün ucundan, iki santimetre kadar, kabuğu soyulup, burası birkaç sâat suda tutulur. Sonra, ezilince, fırça gibi açılır.] Erâk ağacı bulunmazsa, zeytin dalından yapılır. Nar ağacından yapmamalıdır. Bunlar da bulunmaz ise veyâ bir kimsenin dişleri yok ise, parmakları ile, bu sünneti îfâ etmelidir. Misvâkın otuzdan çok fâidesi vardır. Tahtâvînin (Merâkıl-felâh hâşiyesi)nde hepsi yazılıdır. Birincisi, son nefesde îmân ile gitmeğe sebeb olur. Erkeklerin, orucsuz iken de, özrsüz sakız çiğnemeleri mekrûhdur. Kadınlar, misvâk yerine, orucsuz iken, sünnete niyyet ederek sakız kullanmalıdır).
Süâl: Dînimizde diş yapdırmanın câiz olduğunda bütün fukahâ ve müctehidlerin ittifâkı vardır deniliyor. Gümüşden mi, yoksa altından mı yapdırılacağı husûsundaki ihtilâfları, bu ittifâka te’sîr eder mi?
Cevâb: Diş yapdırmak deyince, düşen dişin yerine konulan ve istenilince çıkarılabilen takma diş veyâ sallanan dişi bağlamak anlaşıldığı gibi, diş doldurtmak ve kaplatmak da anlaşılır. Hanefî âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” sallanan dişleri altın ile de bağlamak câiz olduğuna fetvâ vermelerini, (Diş yapdırmanın câiz olduğunda ittifâk vardır. Diş doldurtmak ve kaplatmak câizdir) şeklinde değişdirmek, yâ fukahânın beyânâtını anlamamak veyâ bu beyânları, kendi sinsi ve âdî isteklerine göre değişdirmek olur ki, her ikisi de hem ayb, hem de günâhdır.