Sabâh nemâzını mahalle mescidinde kılıp, bayram nemâzı için, büyük câmi’e gitmek. O gün yüzük takmak, câmi’e erken ve yürüyerek gitmek. Bayram tekbîrlerini, Fıtr bayramında sessiz, Kurban bayramında cehren söylemek. Dönüşde, başka yoldan gelmek. Çünki, ibâdet yapılan yerler ve ibâdet için gidip gelinen yollar, kıyâmet günü şehâdet edeceklerdir. Mü’minleri güler yüzle ve (Selâmün aleyküm) diyerek karşılamak. Fakîrlere çok sadaka, [İslâmiyyeti doğru olarak yaymak için çalışanlara yardım] yapmak. Sadaka-i fıtrı, bayram nemâzından önce vermek). Dargın olanları barışdırmak, akrabâyı ve din kardeşlerini ziyâret etmek, onlara hediyye götürmek de sünnetdir. Erkeklerin kabrleri ziyâret etmeleri de sünnetdir.
[Hadîs-i şerîfde (İnsanlar, kendilerine iyilik edenleri sever) ve (Hediyyeleşiniz, sevişirsiniz) buyuruldu. Hediyyenin en kıymetlisi, en fâidelisi, güler yüz, tatlı dildir. Bid’at sâhiblerinden başka herkese, dosta ve düşmana, müslimâna ve kâfire, dâimâ güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Kimse ile münâkaşa etmemelidir. Münâkaşa, dostluğu giderir. Düşmanlığı artdırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerîfde (Gadab etme!), kızma buyuruldu. Fitne, fesâd zemânında, ineğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vermeli, onları kızdırmamalıdır.]
73 — BİRİNCİ CİLD, 312. ci MEKTÛB
Bu mektûb, mîr Muhammed Nu’mânın “kuddise sirruh” süâllerine cevâb olarak yazılmış olup, nemâzda otururken parmak kaldırmak doğru olmadığını da bildirmekdedir:
Âlemlerin, bütün mahlûkların rabbi, yaratıcısı ve varlıkda durdurucusu ve ihtiyâclarını gönderen Allahü teâlâya hamd olsun! Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed Mustafâya “aleyhissalâtü vesselâm” ve Onun Peygamber kardeşlerine “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” ve meleklere ve Onun yolunda gitmekle şereflenenlere salât, selâm ve iyi düâlar olsun! Molla Mahmûd ile gönderdiğiniz kıymetli mektûb gelerek bizleri sevindirdi. Soruyorsunuz ki:
Süâl 1 — Âlimler, Medînedeki (Ravda-i mubâreke) denilen yer, Mekke şehrinden dahâ kıymetlidir, diyor. Hâlbuki, Muhammed aleyhisselâmın sûreti ve hakîkati, Kâ’be-i mu’azzamanın sûretine ve hakîkatine secde etmekdedir. Ravda-i mubâreke nasıl olur da, dahâ üstün olur?
[Medîne câmi’i içinde, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” kabr-i şerîfi ile câmi’in o zemânki minberi arasındaki, yirmialtı metre uzunluğundaki yere (Ravda-i mutahhara) denir. Ravda, bağçe demekdir. O zemânki minber-i şerîf, üç basamak ve bir metre yüksek idi. [654] yangınında temâmen yandı. Çeşidli yıllarda, çeşidli minberler yapılmış, bugünki, oniki basamaklı mermer minberi, sultân üçüncü Murâd hân [998] de İstanbuldan göndermişdir].
Cevâb 1 — Efendim! Bu fakîre göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, yer yüzünün en kıymetli yeri [Kabr-i se’âdetdir. Bundan sonra] Kâ’be-i mu’azzama [ve bunun etrâfındaki (Mescid-i harâm) denilen câmi’]dir. Bundan sonra, Medînede [Mescid-i nebevî içindeki] (Ravda-i mukaddese) denilen meydândır. Dahâ sonra Mekke-i mükerreme şehridir. Görülüyor ki, Ravda-i mutahhara, Mekkeden dahâ üstündür demek doğrudur.
Süâl 2 — Hanefî mezhebinde olan bir müslimân, nemâzda otururken parmağı ile işâret eder mi? Bu konuda Mevlâna Alîmullah bir risâle yazmışdır. Gönderiyorum. Bu mes’elede siz ne buyurursunuz?
Cevâb 2 — Efendim! Şehâdet parmağı ile işâret etmenin câiz olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler çokdur. Hanefî mezhebindeki âlimlerin bir kısmı da, böyle söylemişdir. Gönderdiğiniz risâlede Mevlânâ Alîmullah da bunları bildiriyor. Hanefî mezhebindeki kitâblar, çok dikkatle okunursa, parmak kaldırmanın câiz olduğunu bildiren haberler, (Üsûl bilgileri) değildir.
[Hadîs-i şerîfde (İnsanlar, kendilerine iyilik edenleri sever) ve (Hediyyeleşiniz, sevişirsiniz) buyuruldu. Hediyyenin en kıymetlisi, en fâidelisi, güler yüz, tatlı dildir. Bid’at sâhiblerinden başka herkese, dosta ve düşmana, müslimâna ve kâfire, dâimâ güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Kimse ile münâkaşa etmemelidir. Münâkaşa, dostluğu giderir. Düşmanlığı artdırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerîfde (Gadab etme!), kızma buyuruldu. Fitne, fesâd zemânında, ineğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vermeli, onları kızdırmamalıdır.]
73 — BİRİNCİ CİLD, 312. ci MEKTÛB
Bu mektûb, mîr Muhammed Nu’mânın “kuddise sirruh” süâllerine cevâb olarak yazılmış olup, nemâzda otururken parmak kaldırmak doğru olmadığını da bildirmekdedir:
Âlemlerin, bütün mahlûkların rabbi, yaratıcısı ve varlıkda durdurucusu ve ihtiyâclarını gönderen Allahü teâlâya hamd olsun! Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed Mustafâya “aleyhissalâtü vesselâm” ve Onun Peygamber kardeşlerine “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” ve meleklere ve Onun yolunda gitmekle şereflenenlere salât, selâm ve iyi düâlar olsun! Molla Mahmûd ile gönderdiğiniz kıymetli mektûb gelerek bizleri sevindirdi. Soruyorsunuz ki:
Süâl 1 — Âlimler, Medînedeki (Ravda-i mubâreke) denilen yer, Mekke şehrinden dahâ kıymetlidir, diyor. Hâlbuki, Muhammed aleyhisselâmın sûreti ve hakîkati, Kâ’be-i mu’azzamanın sûretine ve hakîkatine secde etmekdedir. Ravda-i mubâreke nasıl olur da, dahâ üstün olur?
[Medîne câmi’i içinde, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” kabr-i şerîfi ile câmi’in o zemânki minberi arasındaki, yirmialtı metre uzunluğundaki yere (Ravda-i mutahhara) denir. Ravda, bağçe demekdir. O zemânki minber-i şerîf, üç basamak ve bir metre yüksek idi. [654] yangınında temâmen yandı. Çeşidli yıllarda, çeşidli minberler yapılmış, bugünki, oniki basamaklı mermer minberi, sultân üçüncü Murâd hân [998] de İstanbuldan göndermişdir].
Cevâb 1 — Efendim! Bu fakîre göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, yer yüzünün en kıymetli yeri [Kabr-i se’âdetdir. Bundan sonra] Kâ’be-i mu’azzama [ve bunun etrâfındaki (Mescid-i harâm) denilen câmi’]dir. Bundan sonra, Medînede [Mescid-i nebevî içindeki] (Ravda-i mukaddese) denilen meydândır. Dahâ sonra Mekke-i mükerreme şehridir. Görülüyor ki, Ravda-i mutahhara, Mekkeden dahâ üstündür demek doğrudur.
Süâl 2 — Hanefî mezhebinde olan bir müslimân, nemâzda otururken parmağı ile işâret eder mi? Bu konuda Mevlâna Alîmullah bir risâle yazmışdır. Gönderiyorum. Bu mes’elede siz ne buyurursunuz?
Cevâb 2 — Efendim! Şehâdet parmağı ile işâret etmenin câiz olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler çokdur. Hanefî mezhebindeki âlimlerin bir kısmı da, böyle söylemişdir. Gönderdiğiniz risâlede Mevlânâ Alîmullah da bunları bildiriyor. Hanefî mezhebindeki kitâblar, çok dikkatle okunursa, parmak kaldırmanın câiz olduğunu bildiren haberler, (Üsûl bilgileri) değildir.