Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Sûreleri ve düâları latin harfleri ile yazmaya uğraşdığımız hâlde, bu mümkin olmadı. Latin harflerine nasıl işâret konulursa konulsun, sûreleri ve düâları doğru okuyabilmek mümkin olmaz. Bunları Kur’ân-ı kerîmdeki harfler gibi okuyabilmek için, bir bilenin okutması ve tekrâr tekrâr alışdırması lâzımdır. Bu alışdırma muhakkak lâzım olduğuna göre, bilen kimseye doğrudan doğruya Kur’ân-ı kerîm harflerini tanıtmak ve öğretmek imkânını ve ni’metini kazandırır. Bu ni’metin büyüklüğünü, dünyâda ve âhıretde fâidesini hadîs-i şerîfler ve fıkh kitâbları uzun uzun anlatmakda, sevâbının çokluğunu bildirmekdedirler.
O hâlde her müslimân, çocuğunu câmi’lere, Kur’ân-ı kerîm kurslarına göndermeli, Kur’ân-ı kerîmin harflerini ve bunların nasıl okunacağını iyice öğretmeli ve bu büyük sevâba kavuşmağa çalışmalıdır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emrleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara müslimânlığı öğretmelisiniz! Öğretmez iseniz mes’ûl olacaksınız). Bir kerre de buyurdu ki, (Çok müslimân evlâdı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gideceklerdir. Çünki, bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyf sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünyâ işleri arkasında koşup, evlâdlarına müslimânlığı ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da, benden uzakdır. Çocuklarına dinlerini öğretmiyenler, Cehenneme gideceklerdir). Yine buyurdu ki, (Çocuklarına Kur’ân-ı kerîm öğretenlere veyâ Kur’ân-ı kerîm hocasına gönderenlere, öğretilen Kur’ânın her harfi için, on kerre Kâ’be-i mu’azzama ziyâreti sevâbı verilir ve kıyâmet günü, başına devlet tâcı konur. Bütün insanlar görüp imrenir). Yine buyurdu ki, (Bir müslimânın evlâdı ibâdet edince, kazandığı sevâb kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna fısk, günâh öğretirse, bu çocuk ne kadar günâh işlerse, babasına da o kadar günâh yazılır).
O hâlde her müslimân, çocuğunu câmi’lere, Kur’ân-ı kerîm kurslarına göndermeli, Kur’ân-ı kerîmin harflerini ve bunların nasıl okunacağını iyice öğretmeli ve bu büyük sevâba kavuşmağa çalışmalıdır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emrleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara müslimânlığı öğretmelisiniz! Öğretmez iseniz mes’ûl olacaksınız). Bir kerre de buyurdu ki, (Çok müslimân evlâdı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gideceklerdir. Çünki, bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyf sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünyâ işleri arkasında koşup, evlâdlarına müslimânlığı ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da, benden uzakdır. Çocuklarına dinlerini öğretmiyenler, Cehenneme gideceklerdir). Yine buyurdu ki, (Çocuklarına Kur’ân-ı kerîm öğretenlere veyâ Kur’ân-ı kerîm hocasına gönderenlere, öğretilen Kur’ânın her harfi için, on kerre Kâ’be-i mu’azzama ziyâreti sevâbı verilir ve kıyâmet günü, başına devlet tâcı konur. Bütün insanlar görüp imrenir). Yine buyurdu ki, (Bir müslimânın evlâdı ibâdet edince, kazandığı sevâb kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna fısk, günâh öğretirse, bu çocuk ne kadar günâh işlerse, babasına da o kadar günâh yazılır).