UÇAN İLK İNSAN - ABBAS İBN-İ FİRNAS
Günümüzde insanın roketle uzaya çıkması, galaksileri keşfedip Mars'tan ve Aydan kaya örnekleri getirmesi gibi önemli olaylara şahitlik ediyoruz. Bütün bunların merkezinde bulunan uçma mefhumu binlerce yıldır insanın aklını çelmişti. Bu kişilerden biri de uçan bir makine yapma girişimde bulunan tarihteki ilk kişi Kurtubalı Abbas ibn Firnas'tı.
Eski Mısırlılar, Sasanileri Çinliler ve Yunanlılar uçmayla ilgili birçok efsaneye sahipti. Sasanilerin en çok bilinen hikâyelerinden Firdevsi bin yıllarında yazdığı Şehname adlı eserinde anlatır. Hikâyeye göre, kötü ruhların kışkırtmalarına karşı koyamayan Kral Keykavus uçan bir taht yardımıyla gökleri ele geçirmeye kalkışır. Bu uçan tahtın dört köşesine uçları yukarı bakacak şekilde uzun sırıklar bağlıdır. Her bir direğin tepesine birer et parçası koyulmuştur ve tahtın her ayağına aç bir kartal bağlıdır. Uçarak ete ulaşmaya çalışan kartallar beraberlerinde tahtı da havalandırırlar. Ancak kaçınılmaz olarak kartallar yorulunca taht yere çakılarak parçalanır.
Uçan bir makine yapan ve uçma konusunda gerçek bir girişimde bulunan ilk Müslüman hatta tarihteki ilk kişi 9. yüzyılda yaşayan Kurtubalı Abbas ibn Firnas'tı. Meraklı ve araştırmacı bir karaktere sahip olan Firnas, birçok keşfiyle çağdaşlarının dikkatini çekmiş ve devrin hükümdarı tarafından kendisine "hakim-ül endülüs" unvanı verilmişti.
Firnas, 810-887 yılları arasında yaşamış Endülüslü bir İslam âlimdir. Endülüs'ün Ronda bölgesindeki bir köyde doğmuş, Kurtuba'da büyümüş ve burada tahsil görmüştü.
Zamanın çoğu âlimi gibi o da ünlü bir şair, astrolog, müzisyen, astronom ve mühendisti. Ancak kendisine en büyük ünü kazandıran girişimi, insanı havada taşıyabilecek uçan bir makine inşa etmesiydi. Çöl bölgeleri üzerinde birkaç başarı uçuş gerçekleştirmişti. Böylelikle Kurtuba'daki iki ünlü uçuşu öncesinden tasarımlarını geliştirdi.
İlk uçuş 852 yılında gerçekleşti; kendisini tahta çıtalarla gerdirilmiş bol bir pelerine saran İbn Firnas, Kurtuba Ulu Camisi'nin minaresinden aşağıya atladı. "Kanat" görevi gören peleriniyle paraşüt ya da yamaç planörü gibi aşağıya süzüldü. Girişimin başarısız olmasına rağmen, düşüş hızı yeterince kesildiği için önemsiz yaralarla atlattı. Böylelikle en azından tarihte ilk kez paraşütle atlayanlardan biri oldu.
Batı kaynaklarında hatalı olarak Abbas ibn Firnas yerine Armen Firman şeklinde Latince bir isim kullanılmaktadır.
İLK UÇUŞ
Tecrübelerinden ders almasını bilen İbn Firnas, çok çalışarak bir sonraki tasarımını iyileştirdi. Şahitlerin ve döneme ait el yazmalarının anlatımına göre bu tasarımın büyük kanatlardan oluşan bir makineydi. Yani bundan yaklaşık bin iki yüz yıl önce, yetmişine yakın Abbas ibn Firnas, ipek ve kartal tüyleri kullanarak uçmaya yarayan bir makine yapmıştı.
İbn Firnas kendisine, Kurtuba'nın hemen dışında Rusafa semtinde bulunan Cebel-i Arus yakınlarında bir tepe seçti. Önceden ilan edilen saat gelip çattığında, İbn Firnas'ın makinesine son rötuş yapmasıyla birlikte uçuşunu seyretmek için büyük bir insan kalabalığı toplandı.
UÇUŞU NEDEN BAŞARILI OLMADI?
Kartal tüyleriyle kaplayıp ipek şeritlerle sıkılaştırdığı ipek kanatlı kuş kostümüyle kalabalığın karşısına çıkan İbn Firnas, kollarına taktığı kanatları kullanarak nasıl uçmayı planladığını bir parça kâğıt üzerinde şu şekilde açıkladı: "Şimdi aranızdan ayrılacağım. Bu kanatları aşağı yukarı hareket ettirdiğinde kuşlar gibi yükselmem gerekiyor. Her şey yolunda giderse, bir süre havada kaldıktan sonra sağ salim yanınıza dönebilmem gerekiyor."
Hatırı sayılır bir yüksekliğe çıkan İbn Firnas, yere çakılarak makinesinin iki kanadı ile kendisinin bir omurunu kırmadan önce on dakikadan fazla bir süre havada kalmayı başarmıştı. Bu deneyim sonrasında İbn Firnas, kuyruğun kuşların yere konmasında oynadığı rolü anlayarak yakın arkadaşlarına kuşların normalde kuyruk kökünün üzerine indiğinden, kendisinin kuyruğu olmaması yüzünden bunu başaramadığından bahsetmişti.
Tüm modern uçakların ilk önce arka tekerlekleri üzerine iniş yaptığı düşünülürse, İbn Firnas'ın bu gözleminin son derece haklı ve ileri görüşlü olduğu anlaşılır.
Bu olayı kaydedenlerden biri şöyle yazmıştı: "Tıpkı bir kuş gibi oldukça uzun bir mesafeyi uçarak geçti ancak inmeye çalışırken sırtını çok kötü incitti. Çünkü kuşların kuyruklarının üzerine indiğini bilmediğinden kendi makinesine kuyruk ilave etmemişti."
Leonardo da Vinci'nin uçuşla ilgili çizimleri ve Wright kardeşlerin ilk uçuşu bundan yüzyıllar sonra gerçekleşecekti.
Bu uçuş denemesi sırasında yaralanan İbn Firnas maalesef tasarımına kuyruk ekleyerek yeni denmeler yapamamıştır. Yine de girişken biri olan İbn Firnas'ın makine yapılması için başka birisine belki de çıraklarından birine yol göstermiş olması kuvvetle muhtemeldir.
İNGİLİZ DÜŞÜNÜRDEN BİR İTİRAF
Böyle bir makinenin varlığından Roger Bacon'ın yazdığı bir el yazmasında bahsedilir. Bacon bu alete ornitopter adını vermişti. Bacon, 1260 yılında yazdığı Sanat ve Doğanın Harikulade Güçleri adlı eserinde bir insanın iki şekilde uçabileceğini anlatır. Bunlardan birincisi sonradan ornitopter olarak tanınacak makineydi. Diğeri ise "hafif ve ince hava" doldurulmuş bir küreye ilişkin daha ayrıntılı bir açıklama içerir. Bacon şöyle iddia eder: "Uçmaya yarayan bir makine bulunmakla beraber ben bu makineyi ne gördüm ne de gören birini tanıdım. Ancak adıyla sanıyla biliyorum ki bilgili bir adam böyle bir makineyi icat etmiştir." Bacon'ın eğitimini İbn Firnas'ın memleketi olan Kurtuba'da aldığı biliniyor. Dolayısıyla ornitopterin tarifi o dönemde İspanya'da bulunan ancak sonradan hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan Müslüman el yazmalarından alınmış olabilir.
İbn Firnas'ın bilimsel çalışmaları uçmakla sınırlı değildi. Aynı zamanda kumdan cam imalatını ilk bulan kişi olarak tarihe geçti ve kaya kristallerini kesme yöntemini geliştirdi.
887 yılında ölen İbn Firnas'ın orijinal eserlerinden hiçbiri günümüze ulaşamamıştır. İbn Firnas'ın hayatını zamanın tarih yazıcılarına ait birkaç satırdan öğreniyoruz.
NASA TARAFINDAN İSMİ AY’A VERİLDİ
Bugün bazı Arap ülkelerinde bulunan havaalanları, hava üsleri ve eğitim merkezleri onun adını taşır. NASA da, Ay'da bulunan 89 km çapındaki bir kratere, onun bilim dünyasına sunduğu katkıların bir gereği olarak İbn Firnas adını verdi.
Günümüzde insanın roketle uzaya çıkması, galaksileri keşfedip Mars'tan ve Aydan kaya örnekleri getirmesi gibi önemli olaylara şahitlik ediyoruz. Bütün bunların merkezinde bulunan uçma mefhumu binlerce yıldır insanın aklını çelmişti. Bu kişilerden biri de uçan bir makine yapma girişimde bulunan tarihteki ilk kişi Kurtubalı Abbas ibn Firnas'tı.
Eski Mısırlılar, Sasanileri Çinliler ve Yunanlılar uçmayla ilgili birçok efsaneye sahipti. Sasanilerin en çok bilinen hikâyelerinden Firdevsi bin yıllarında yazdığı Şehname adlı eserinde anlatır. Hikâyeye göre, kötü ruhların kışkırtmalarına karşı koyamayan Kral Keykavus uçan bir taht yardımıyla gökleri ele geçirmeye kalkışır. Bu uçan tahtın dört köşesine uçları yukarı bakacak şekilde uzun sırıklar bağlıdır. Her bir direğin tepesine birer et parçası koyulmuştur ve tahtın her ayağına aç bir kartal bağlıdır. Uçarak ete ulaşmaya çalışan kartallar beraberlerinde tahtı da havalandırırlar. Ancak kaçınılmaz olarak kartallar yorulunca taht yere çakılarak parçalanır.
Uçan bir makine yapan ve uçma konusunda gerçek bir girişimde bulunan ilk Müslüman hatta tarihteki ilk kişi 9. yüzyılda yaşayan Kurtubalı Abbas ibn Firnas'tı. Meraklı ve araştırmacı bir karaktere sahip olan Firnas, birçok keşfiyle çağdaşlarının dikkatini çekmiş ve devrin hükümdarı tarafından kendisine "hakim-ül endülüs" unvanı verilmişti.
Firnas, 810-887 yılları arasında yaşamış Endülüslü bir İslam âlimdir. Endülüs'ün Ronda bölgesindeki bir köyde doğmuş, Kurtuba'da büyümüş ve burada tahsil görmüştü.
Zamanın çoğu âlimi gibi o da ünlü bir şair, astrolog, müzisyen, astronom ve mühendisti. Ancak kendisine en büyük ünü kazandıran girişimi, insanı havada taşıyabilecek uçan bir makine inşa etmesiydi. Çöl bölgeleri üzerinde birkaç başarı uçuş gerçekleştirmişti. Böylelikle Kurtuba'daki iki ünlü uçuşu öncesinden tasarımlarını geliştirdi.
İlk uçuş 852 yılında gerçekleşti; kendisini tahta çıtalarla gerdirilmiş bol bir pelerine saran İbn Firnas, Kurtuba Ulu Camisi'nin minaresinden aşağıya atladı. "Kanat" görevi gören peleriniyle paraşüt ya da yamaç planörü gibi aşağıya süzüldü. Girişimin başarısız olmasına rağmen, düşüş hızı yeterince kesildiği için önemsiz yaralarla atlattı. Böylelikle en azından tarihte ilk kez paraşütle atlayanlardan biri oldu.
Batı kaynaklarında hatalı olarak Abbas ibn Firnas yerine Armen Firman şeklinde Latince bir isim kullanılmaktadır.
İLK UÇUŞ
Tecrübelerinden ders almasını bilen İbn Firnas, çok çalışarak bir sonraki tasarımını iyileştirdi. Şahitlerin ve döneme ait el yazmalarının anlatımına göre bu tasarımın büyük kanatlardan oluşan bir makineydi. Yani bundan yaklaşık bin iki yüz yıl önce, yetmişine yakın Abbas ibn Firnas, ipek ve kartal tüyleri kullanarak uçmaya yarayan bir makine yapmıştı.
İbn Firnas kendisine, Kurtuba'nın hemen dışında Rusafa semtinde bulunan Cebel-i Arus yakınlarında bir tepe seçti. Önceden ilan edilen saat gelip çattığında, İbn Firnas'ın makinesine son rötuş yapmasıyla birlikte uçuşunu seyretmek için büyük bir insan kalabalığı toplandı.
UÇUŞU NEDEN BAŞARILI OLMADI?
Kartal tüyleriyle kaplayıp ipek şeritlerle sıkılaştırdığı ipek kanatlı kuş kostümüyle kalabalığın karşısına çıkan İbn Firnas, kollarına taktığı kanatları kullanarak nasıl uçmayı planladığını bir parça kâğıt üzerinde şu şekilde açıkladı: "Şimdi aranızdan ayrılacağım. Bu kanatları aşağı yukarı hareket ettirdiğinde kuşlar gibi yükselmem gerekiyor. Her şey yolunda giderse, bir süre havada kaldıktan sonra sağ salim yanınıza dönebilmem gerekiyor."
Hatırı sayılır bir yüksekliğe çıkan İbn Firnas, yere çakılarak makinesinin iki kanadı ile kendisinin bir omurunu kırmadan önce on dakikadan fazla bir süre havada kalmayı başarmıştı. Bu deneyim sonrasında İbn Firnas, kuyruğun kuşların yere konmasında oynadığı rolü anlayarak yakın arkadaşlarına kuşların normalde kuyruk kökünün üzerine indiğinden, kendisinin kuyruğu olmaması yüzünden bunu başaramadığından bahsetmişti.
Tüm modern uçakların ilk önce arka tekerlekleri üzerine iniş yaptığı düşünülürse, İbn Firnas'ın bu gözleminin son derece haklı ve ileri görüşlü olduğu anlaşılır.
Bu olayı kaydedenlerden biri şöyle yazmıştı: "Tıpkı bir kuş gibi oldukça uzun bir mesafeyi uçarak geçti ancak inmeye çalışırken sırtını çok kötü incitti. Çünkü kuşların kuyruklarının üzerine indiğini bilmediğinden kendi makinesine kuyruk ilave etmemişti."
Leonardo da Vinci'nin uçuşla ilgili çizimleri ve Wright kardeşlerin ilk uçuşu bundan yüzyıllar sonra gerçekleşecekti.
Bu uçuş denemesi sırasında yaralanan İbn Firnas maalesef tasarımına kuyruk ekleyerek yeni denmeler yapamamıştır. Yine de girişken biri olan İbn Firnas'ın makine yapılması için başka birisine belki de çıraklarından birine yol göstermiş olması kuvvetle muhtemeldir.
İNGİLİZ DÜŞÜNÜRDEN BİR İTİRAF
Böyle bir makinenin varlığından Roger Bacon'ın yazdığı bir el yazmasında bahsedilir. Bacon bu alete ornitopter adını vermişti. Bacon, 1260 yılında yazdığı Sanat ve Doğanın Harikulade Güçleri adlı eserinde bir insanın iki şekilde uçabileceğini anlatır. Bunlardan birincisi sonradan ornitopter olarak tanınacak makineydi. Diğeri ise "hafif ve ince hava" doldurulmuş bir küreye ilişkin daha ayrıntılı bir açıklama içerir. Bacon şöyle iddia eder: "Uçmaya yarayan bir makine bulunmakla beraber ben bu makineyi ne gördüm ne de gören birini tanıdım. Ancak adıyla sanıyla biliyorum ki bilgili bir adam böyle bir makineyi icat etmiştir." Bacon'ın eğitimini İbn Firnas'ın memleketi olan Kurtuba'da aldığı biliniyor. Dolayısıyla ornitopterin tarifi o dönemde İspanya'da bulunan ancak sonradan hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan Müslüman el yazmalarından alınmış olabilir.
İbn Firnas'ın bilimsel çalışmaları uçmakla sınırlı değildi. Aynı zamanda kumdan cam imalatını ilk bulan kişi olarak tarihe geçti ve kaya kristallerini kesme yöntemini geliştirdi.
887 yılında ölen İbn Firnas'ın orijinal eserlerinden hiçbiri günümüze ulaşamamıştır. İbn Firnas'ın hayatını zamanın tarih yazıcılarına ait birkaç satırdan öğreniyoruz.
NASA TARAFINDAN İSMİ AY’A VERİLDİ
Bugün bazı Arap ülkelerinde bulunan havaalanları, hava üsleri ve eğitim merkezleri onun adını taşır. NASA da, Ay'da bulunan 89 km çapındaki bir kratere, onun bilim dünyasına sunduğu katkıların bir gereği olarak İbn Firnas adını verdi.