Nur Hanım
Aktif Üyemiz
Allah insanı bazen günaha muhtaç kılar.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn.
Meali :
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.
Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 82. ayet)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kardeşine tebessüm etmen sadakadır. Emri bil maruf nehyi anil münker yani İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldaki taşı kaldırman yani Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır(bazı güzel işlere engel olmaya calişanlarla yapacagin mücadele de buna girer) .
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَا نَنسَخْ مِنْ آيَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Mâ nensah min âyetin ev nunsihâ ne’ti bi hayrin minhâ ev mislihâ e lem ta’lem ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr.
Meali :
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 106. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُواْ وَاصْفَحُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârân, haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakku, fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrihi, innallâhe alâ kulli şey’in kadîr
Meali :
Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar hoşgörü ile onlarla mücadele edin. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 109. ayet)
Hayat hep mi haketmediklerimizi sunup önümüze döker
Kime sorsam hangi kapıyı çalsam
içinde kalmış bir ses
"ben bunları haketmemişdim" diyor sanki
ey hayat
sen bize
önce haketmediklerimizi sunuyorsan
ne zaman hakettiklerimize sıra gelecek
bekliyorum olmuyor
istiyorum olmuyor
deniyorum olmuyor
yok yok yok
hiçmi iyi şeyleri haketmedik bee diye, biz gibi feleğe dem vurup, yaradana yakaranlara, ayettte buyruldu ki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet.
Meali :
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (yani başina gelen iyilikde kötülükde kendi yaptigi amelinden (kazancindan) dolayidir)
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 286. ayetten pasaj)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّى هَذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّى هَذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Meali :
Baaşkalarinin başlarına iki misli olarak gelen felâketten bir misline siz de uğrayınca, bu da nereden dediniz ("ben bunları haketmemişdim"dediniz ). De ki: Bu, sizin katınızdan geldi (yani başina gelen iyilikde kötülükde kendi yaptığın amelinden (kazancindan) dolayidir yaptığın amelinle, Allah katinda kar mi ettin, yoksa zararmi ettin, işte bunun ile karşina cikdi, velhasil hesabin görüldü işte) ve Allah'ın, şüphe yok ki her şeye gücü yeter.
(Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 165. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lâ tezirû vâziratun vizra uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâte, ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsihî, ve ilâllâhil masîr
Meali :
Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, bir başkasına kendi günahını yüklemeye çalışırsa, ondan hiçbir şey öbürüne yüklenilmez, hatta velevki bu akrabası yakını kimseler olsa da. Senin uyarıların ancak, gelecegi henüz görmedikleri hâlde, Rablerinden, gelecekte onlara olacak olanlar için korkanlara, ve namazlarina devam edenlere kılanlara geçerli olur(yani ahirete iman eden müsülmanlara) . Kimse öyle sütten çıkma ak kaşık gibi kendisini öyle "ben bunları haketmemişdim" diye falan temize çıkarmasın. Dönüş ancak Allah’adır (çünkü hesabınızı Allah görmüştür, o hesap yanlış olamaz).
(Sadakallahul Aziym FÂTIR Suresi 18. ayet)
Beyazıdı Sabah Namazina Kaldıran Şeytan
iyiler iyilik ile beslenir kötülerde kötülükten beslenir, yani müslüman temizlikden sihhat bulur, mikroplarda hasta edenler ise, pislikten beslenir.
Bayezid-i Bistami Allah aşkında o kadar ileri ve ibadette o derece yüksekti ki,namaz kılarken Allah korkusundan göğüs kemikleri gıcırdar,yanında bulunanlar bunu duyardı.
Bayezid-i Bistami,bir gece çok uykusuz ve yorgundu.Bu yüzden uykusu çok ağırlaşmış,sabah namazına uyanamamıştı.Namazını kaza edip ağlayıp inledi,sel gibi göz yaşı döktü.O kadar çok tövbe istiğfar etti ki,üzüntü ve acıdan yanan kalbini sevince boğacak şöyle bir ses işitti:
-Ey Bayezid,bu günahını affettim.Pişmanlık ve ağlamanada,yetmiş bin namaz sevabı ihsan ettim.
Aradan birkaç ay geçtikden sonra yine uykusu bastırdı.Şeytan gelip,Bayezid-i Bistami'nin mübarek ayağından tutarak uyandırdı:
Kalk namazın geçmek üzere,dedi.Bayezid-i Bistami karşısında şeytanı görümce şaşırdı:
-Ey mel'un! Sen hiç böyle yapmazdın.Herkesin namazının geçikmesini,kazaya kalmasını isterdin.Şimdi nasıl olduda beni uyandırdın?
Şeytan şu cevabı verdi:
-Birkaç ay önce sabah namazını kaçırdığında,pişmanlığın ve üzüntün sebebiyle çok ağlayıp inlediğin için affedilmiş,ayrıca yetmiş bin namaz sevabı almıştın.Bugün okadar sevaba kavuşmayasın diye seni uyandırdım!
yani şeytan sana bir iyilik yapiyorsa bil ki, senin cikarina degildir o, onun ondan bir cikari vardır da, ondan yapiyordur yani.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail'in kastı canadır inan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dillu dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Semavatin kapuların açarlar
Müminlere rahmet suyun saçarlar
Seherde kalkana hülle biçerler
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Bu dünya fanidir sakın aldanma
Mağrur olup taç-u tahta dayanma
Yedi iklim benim deyu güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
iyilikten beslenen mikrop olur mu? iyilik eden şeytan olur mu?
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin(köy grup) ve meleklerden bir karin(köy grup) tevkil edilmiştir. Sahabeler : “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah : “Bana da. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.”
( Hadis-i Şerif , Müslim, Ahmed)
“Benim şeytanım bana teslim oldu.” (Tirmizi, Rada 17; Müsned, III/309)
yani her mikrop, mikroptur zararlidir, amma penicilin mikrobu yararli mikroptur yine.
Kuduz aşısının bulunuş hikayesi:
6 Temmuz 1885 tarihinde Joseph Meister adlı bir çocuk kuduz bir köpek tarafından on dört yerinden ısırıldığında, anne ve babası çocuğu Pasteur’e getirdi. Pastör, cocukdan hergün bir miktar kuduz mikrabunu alip inceliyordu, ve bir gün incelemesi bitince, ilk aldığı eski kuduz mikrobu kutusundaki mikroplari, yeni aldığı kutunun icine boşaltti, ve ertesi gün baksa ki, o eski mikroplar, yeni mikroplari yemeye yok etmeye başlamiş, ve böylce eski kuduz mikrobunun, kuduzu tedavi ettigini gördü, ve böylece ilk defa Kuduz aşısı keşfedilmiş oldu. yani eski mikropda, yani akillanmiş tecrübeli şeytanda, insana iyiligi dokunan şeytan oluverir, nitekim muhammedin ki gibi.
ve Pastör ne kadar zenginmiş ki, o devirde, mikroplari görecek kadar, bir iyi mikroskopa sahipmiş, halbuki, o devirin en iyi mikroskopu, bugünün en cilizina eş degerdedir ancak. ve ben gecen seneydi galiba, bir mikroskop satin aldim, bütcemin elverdigi bir mikroskop, amma ancak ilkokul cocugu mikroskupu, yani bakinca suyun icini bile göstermiyor, ve iyi bir mikroskop 5000 euro falan filen diyorlar, yani dün o devirde pastör ne ile gördü de, ben bu gün böyle bir mikroskopa sahip olamiyon? neden? halbuki pahali falan degil, maliyetide o kadar pahali degil, amma sebeb, insanlar uyanip, mikroplari görüpte, orda burda tedavi bulanlar olmasın, ve gizli örgüt insanlari hasta etmeye devam etsin diye, sattirmiyorlar öyle ucuza mikroskoplari. Halbuki şişe dibi cam koyacaklar sadece. Dün Fatihin hocasi Akşemseddin, ilk mikrobu ne ile gördü, paşabahce cay bardaginin dibi ile bakdi gördü, sişe dibi cam len, maliyeti ne olaki yani, o ince belli bardagin dibi biraz kalin dibi olan ile gördüde, bana cay bardak fiyatinda olan merceki takipda, iyi bir mikrokopu satamadi bu uyaniklar. satmaaz neden? dedik ya, bizleri hasta edip ilac satmaya devam edeceklerde ondan.
Yine yukarda yazdigim Kuduz aşısının bulunuş hikayesini, internette aradim, vermiyor. sadece kalipsal bilgi veriyor, ve o hayvanlara uygulanan aşiyi o cocuga uyguladi, ve cocuk iyi oldu diye okul kitaplarinda yaziyor galiba, internettekilerde onlardan alinti. Halbuki eski kuduz mikrobu, yenileri öldürüyor diye ögretse, o cocugun kafasi calişcak, belki araştrimaci biyologlar dogacak akilli cocuklar olacak. Kendi başina gelse caresini kendi bile bulabilcek belkide, amma işte ögretmiyor. yani cahil halk, okumuş ögrenci amma, ona ragmen bilgi cahili ögrenci yetiştriliyor işte velhasil kelam.
Bu haftaki cennet tasvirimiz
Bakin mikrokoplar cenneti, ve iyi mikroplar yada, mikroplarin bile iyilikden başka caresi ve cikari kalmadigi zamandayiz. hastalkilarin tedeavisi cogunun bulunmuş, iyi mikroplar keşfedilmiş, ve yine her an, mikroplarinda şeytanlarinda, ne naneler gevdikelri gözetlenir olmuş, bu mikroskoplar sayesinde işte. yani dün muhammed vakti mesela adam kuduz olsa, ölüp gitcek adam. yine bir çok hastaligin aşisi, bu kuduz mikrobu misalinden yola çıkıp, keşfolmuş durumda. yani mikroplarin bile cennette oldugu vakitteyiz. yani mehdi cagi, altin cag işte. kötüler bile, eski kuduz mikrobu gibi tecrübe kazandi, ve artik kötülüğünde iyiliginde farkina vardilar, tatdilar ikisinide. yani sigarayi tadan, nasıl birakamzsa, yeri geldimi yakarsa bir ciagara, işde iyiligi tadanda, yeri geldimi, yapacakdir oda bir iyilik, her ne kadar şeytan askleri bile olsa, yani hatta illumnat ci bile olsa, yani cünkü kainatin ve ve dünyamizin, ve insan bedenlerinin, dualite ile caliştiginin farkina vardi onlarda. öyle olunca baharda eke eke gittigimiz yolu, sonbaharda bice bice geri gelecegimizi ögrendiler, hansel grateldeki gibi, döke döke, saca saca gittigimiz yolu, toplaya toplaya dönmek gerektigini, ve sevap sevap yaklaştigimiz güneşe, yaklaştigimiz yolu, sevapdan azaltmalar eksiltmeler ile, maldan, candan, sevapdan, böylece geri gitmemiz gerektigini, onlarada, anlayanlarada ögrettik elhamdülillah.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât, ve beşşiris sâbirîn.
Meali :
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 155. ayet)
Bakin Allah in gücü mikroptanda iyileri cikarmaya yeter elbet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâu, bi yedikel hayr, inneke alâ kulli şey’in kadîr. Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayyi, ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” “Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”
(Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 26 ve 27. ayet)
Musada olsan isa da olsan, Abdülkadir geylanide olsan, hatta mehdi bile olsan, Allahin vazgecilmezi yok, nice peygamberleri gömdügü, yerine yenilerini getirdigi gibi, onlarin iyi ümmetlerinide gömdügü, ve yerine yenilerini getirdigi gibi, bizlerde bu dünyada kaliciyiz diyemeyiz, ancak belki ölümün caresi bulunursa, belki belki
amma kuranda buyurdu ki O Azizi zül celal
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
E lem tera ennallâhe halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), in yeşe’ yuzhibkum ve ye’ti bi halkın cedîd
Meali :
Allah’ın, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.
(Sadakallahul Aziym İBRAHİM Suresi 19. ayet)
Bu ayette kastedilen işde, bir kuşak gider diğer kuşak gelir, ve bu ayetin tezahürü için Allah in sünneti bu ise, kainatin bir yasasidir, ancak degişmez kurali diyemeyiz, cünkü Allah diyor ki kendisi kuranda
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 106. ayet)
Allahin ayetlerine bile degişmez kural dememiz gerektigini bu ayet acikliyor, dün bizim yanliş ictihadimiz olan vaazlarida biz haala yayinda tutuyoruz, amma dünkü yanlişimizi ne inkar edebiliriz, ne de bugünde haala o gecerlidir diyebiliriz. bu gün biraz daha ileri gidip, başka bir acidan daha o olayi inceledigimizde, cogunda yanliş ictihad etmişiz diyebiliyoruz, amma sanki o gün o gecerliydi demek lazim, cünkü Allah, bir ayeti getirmiş, o ayet nesholasiya gecerliligini korur, amma onun yerine yenisi geldiyse, artik o gecerli degildir.
Aynen cocugu emzirme kurali iki yaşina kadar cocuga anasini emmek serbest, ondan sonra, artik koca dana ve katir olunca, artik emmez, oda cinsel dürtü ile emmeye başlar, o yüzden artik memeden kesilir, ve ona emmek artik yasak olmuş yada nesholmuştur, amma ikinci bir cocuk dogsa, yine o kural gecerli, onun icinde iki sene yine emmek serbest, öyle olunca tom jery nin yada spongebob kare takkenin, bütün bölümlerini izleyen bir cocuk, biraz büyüdü, ama annesi babasi gecten bir cocuk daha yaptiysa, o da cizgi filim seyretme yaşina gelince, o o ikinci cocukda ayni filimleri baştan izleyecek, belki birinci cocuga SIKCI geleckdir ikinci defa seyretmek amma, ikinci cocuk için onlar daha tap tezedir. yani yeni elektrige ilk başlayan ohm ische gesetzden başlar, televizyon yapcak kadar ilerlyince yada bir binanin elektirigini döşeyecek kadar olmadan önc en baştan başlar, mezun olmuş bir elekrtirikci için, artik o ilk bilgiler geride kaldi. dünkü windows 98 de geride kaldi, Xp de, degil mi, amma Xp yi inkar edemeyiz, yapi taşidir onlar, ve ilk yazilima başlayacak o biligilere bilmeyince yazamaz ki yeni yazilim yapmazkine, yani öyle olunca Allahin ayetleri için bile kesindir, daima gecerli ve kalicidir dememek lazim. dün abdestsiz ellenmeyen kuran, ceplerle tuvalete bile girdi, dedik cep telefonlari ile, mp3 playerler ile dedik. öyle oluca dün dünde kaldi, reforma herzman ihtiyac var, amma icmai ümmet lazim di dün, ve bugün karşilaştirmali mealli bir kuran meali ile, yine müslüm buhari tirmizi ahmet bin habnbel secenekleri ile hadisleri bile inceleyebilen ve bir kişinin yekil olarak, bu konuda karar alma hakki ve karar yetengi olackadir, Eğer akli biraz calişip irdrak ediyorsa, icmai ümmete ne gerek, yani zeten bütün rivayetler ortada, bütün mealler ortada, binler meal yorum tefsir, internet ile bir tik ile elinin altinda, sen koca bir icmai ümmet oldun bile, bunlar elinde iken, dogruyu bulamuyorsan, ya sen ahmaksin, yada daha senin internetin yok azizim.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Ve li kullin vichetun huve muvellîhâ festebikûl hayrât(hayrâti), eyne mâ tekûnû ye’ti bikumullâhu cemîâ(cemîan), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr.
Meali :
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 148. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ şefâatun ve lâ yu’hazu minhâ adlun ve lâ hum yunsarûn
Meali :
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz(fayda görülemez), fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 48. ayet)
Allah bile, koydugu kuraldan cayip degiştiriyorsa, kesin kararli siyah beaz dişinda renk tanimayan, ve at gözükleri ile hayata bakan, ve çok cetin olma, cünkü ben günah işlemem deme, hatta ben hic günah işlemem diye ve işlememek için gayret bile etme, cünkü Eğer burda sinirlari zorlarsan, varacagin yeni anne babandan dogunca, seni bir tilki yaparda Allah, bir lokma ekmegi calipda yemek durumunda kalirsin.
Hz meryem gibi namus ve tesettür delisi de olma, bak Allah meryeme, bakire bakire (Kutsal bakire meryeme) babasi belli olmayan cocuk dogurttu, nerden girdiği; bile belli degil yani, öyle kimsenin namus bekcisi falanda olma, Allah seni öyle bir anneden dogurturki tecavüzcü coşkun olmak zorunda kalirsin, elindeki kadinin ve rahmin kiymetini bilmediysen, bir rahme muhtac kalirsin da, onu zorla almak, elde etmek olan zina eder de öyle yersin alirsin. bazıları karadeniz ve benzeri yrerlerde, hatta heryerden ayni durumda olanlarda var, kendi hanimina bile tecevüz edip, yani kacirip zina edipde öyle ulaşiyor, yani lokmasini, nasrettin gibi pisleyipde sonra silip yemek durumunda kalir, hani nasrettinin karpuz kabugu hikayesi vardır ya şuna değmiş, şuna değmemiş
Nasrettin hoca tarlaya gider, yada köyden şehire giderken, eşeginin heybesinde bir karpuz vardır, susayinca, keser karpuzu yer, der ki birde : "şöyle kabuklarini etli keseyimde görenler beni zengin desinler ve attigim yerden, görenler toplasinlarda yesin der. ama bir de hinlik gelir ve afedsiniz o kestigi etli karpuz kabuklarini, zekerine sürer sürer öyle atar, bilmem nereme degenleri yesinler der (hani fare dermiş sındı dişlerimin degdigi yeri yemiyorlarda, mangal taşşaklarimin degidigi ekmegi yiyorlar) dermiş ya, nasrettin öyle farelerden birisi işde ve zekerine sürüp sürüp atmiş. şehre gitmiş, dönerken, sicakdan kurumuş bitmiş, suyuda bitmiş, ve gelen gecen, onun attığı kabuklari yememişler almamişlar, ve artik care yok, onlari kendi geri toplamiş "şurasina degdiydi, burasina degmediydi" diye diye kendi yemek durumunda kalmiş, Allah, pisledigini yemek, tükürdügünü yalamak durumunda birakmasin insani dersekde, işte Eğer sen hata ettiysen hem nasrettin gibi önce pisler, sonra da siler yersin, yada tükürdügünüde yalarsin. yani cook cetin olma, çok aşiri dindar falan olma, bak Allah seni tövbe ettirir, o halde bir bela ile o fikrinden vazgecmesini ögretir hakkal yakin. yani öyle olunca, Allah insani bir günaha muhtac birkakir ki, amma bu haram bir lokmda olur, yada haram olan bir zevc yada zevce olur, yahut yalan söylemek durumunda kalirsin.
ve hani ashabdan birisi kafirlerin eline gecince
"ben dinden döndüm" der başini kurtarir,
geri gelir muhammede anlatir,
"yalancikda dediydim ben onu, benim imanim gitti mi ya rasulallah" deyince
muhammed de "kalbine bak, kalbinde öyle birşey yok ise, imanin kabuldür." der ve onu yenidenashabi olarak kabul eder,
yalan söylemeyipte dogruyu söylese kelle gitcek len,
ashabdan biri yalan söylemek durumunda kalmiş mi?
sen ben niye "yalandan korktgum kadar, yilan dan korkmam." diyelim ki.
yani yeri gelince yalana bile muhtac kalirsin ya, Allah bir günaha muhtac ediverir insani işte....
Rabbim, askerime, dualiteyi anlamak nasip etsinde, şuna değmişmiş, şuna değmemişmiş, dedirtcek durumlara düşürmesin inşallah...
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn.
Meali :
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.
Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 82. ayet)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kardeşine tebessüm etmen sadakadır. Emri bil maruf nehyi anil münker yani İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldaki taşı kaldırman yani Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır(bazı güzel işlere engel olmaya calişanlarla yapacagin mücadele de buna girer) .
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَا نَنسَخْ مِنْ آيَةٍ أَوْ نُنسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِّنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Mâ nensah min âyetin ev nunsihâ ne’ti bi hayrin minhâ ev mislihâ e lem ta’lem ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr.
Meali :
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 106. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَدَّ كَثِيرٌ مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُم مِّن بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَدًا مِّنْ عِندِ أَنفُسِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُواْ وَاصْفَحُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârân, haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakku, fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrihi, innallâhe alâ kulli şey’in kadîr
Meali :
Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar hoşgörü ile onlarla mücadele edin. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 109. ayet)
Hayat hep mi haketmediklerimizi sunup önümüze döker
Kime sorsam hangi kapıyı çalsam
içinde kalmış bir ses
"ben bunları haketmemişdim" diyor sanki
ey hayat
sen bize
önce haketmediklerimizi sunuyorsan
ne zaman hakettiklerimize sıra gelecek
bekliyorum olmuyor
istiyorum olmuyor
deniyorum olmuyor
yok yok yok
hiçmi iyi şeyleri haketmedik bee diye, biz gibi feleğe dem vurup, yaradana yakaranlara, ayettte buyruldu ki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet.
Meali :
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (yani başina gelen iyilikde kötülükde kendi yaptigi amelinden (kazancindan) dolayidir)
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 286. ayetten pasaj)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّى هَذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
أَوَلَمَّا أَصَابَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّى هَذَا قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنْفُسِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Meali :
Baaşkalarinin başlarına iki misli olarak gelen felâketten bir misline siz de uğrayınca, bu da nereden dediniz ("ben bunları haketmemişdim"dediniz ). De ki: Bu, sizin katınızdan geldi (yani başina gelen iyilikde kötülükde kendi yaptığın amelinden (kazancindan) dolayidir yaptığın amelinle, Allah katinda kar mi ettin, yoksa zararmi ettin, işte bunun ile karşina cikdi, velhasil hesabin görüldü işte) ve Allah'ın, şüphe yok ki her şeye gücü yeter.
(Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 165. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lâ tezirû vâziratun vizra uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâte, ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsihî, ve ilâllâhil masîr
Meali :
Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, bir başkasına kendi günahını yüklemeye çalışırsa, ondan hiçbir şey öbürüne yüklenilmez, hatta velevki bu akrabası yakını kimseler olsa da. Senin uyarıların ancak, gelecegi henüz görmedikleri hâlde, Rablerinden, gelecekte onlara olacak olanlar için korkanlara, ve namazlarina devam edenlere kılanlara geçerli olur(yani ahirete iman eden müsülmanlara) . Kimse öyle sütten çıkma ak kaşık gibi kendisini öyle "ben bunları haketmemişdim" diye falan temize çıkarmasın. Dönüş ancak Allah’adır (çünkü hesabınızı Allah görmüştür, o hesap yanlış olamaz).
(Sadakallahul Aziym FÂTIR Suresi 18. ayet)
Beyazıdı Sabah Namazina Kaldıran Şeytan
iyiler iyilik ile beslenir kötülerde kötülükten beslenir, yani müslüman temizlikden sihhat bulur, mikroplarda hasta edenler ise, pislikten beslenir.
Bayezid-i Bistami Allah aşkında o kadar ileri ve ibadette o derece yüksekti ki,namaz kılarken Allah korkusundan göğüs kemikleri gıcırdar,yanında bulunanlar bunu duyardı.
Bayezid-i Bistami,bir gece çok uykusuz ve yorgundu.Bu yüzden uykusu çok ağırlaşmış,sabah namazına uyanamamıştı.Namazını kaza edip ağlayıp inledi,sel gibi göz yaşı döktü.O kadar çok tövbe istiğfar etti ki,üzüntü ve acıdan yanan kalbini sevince boğacak şöyle bir ses işitti:
-Ey Bayezid,bu günahını affettim.Pişmanlık ve ağlamanada,yetmiş bin namaz sevabı ihsan ettim.
Aradan birkaç ay geçtikden sonra yine uykusu bastırdı.Şeytan gelip,Bayezid-i Bistami'nin mübarek ayağından tutarak uyandırdı:
Kalk namazın geçmek üzere,dedi.Bayezid-i Bistami karşısında şeytanı görümce şaşırdı:
-Ey mel'un! Sen hiç böyle yapmazdın.Herkesin namazının geçikmesini,kazaya kalmasını isterdin.Şimdi nasıl olduda beni uyandırdın?
Şeytan şu cevabı verdi:
-Birkaç ay önce sabah namazını kaçırdığında,pişmanlığın ve üzüntün sebebiyle çok ağlayıp inlediğin için affedilmiş,ayrıca yetmiş bin namaz sevabı almıştın.Bugün okadar sevaba kavuşmayasın diye seni uyandırdım!
yani şeytan sana bir iyilik yapiyorsa bil ki, senin cikarina degildir o, onun ondan bir cikari vardır da, ondan yapiyordur yani.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail'in kastı canadır inan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dillu dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Semavatin kapuların açarlar
Müminlere rahmet suyun saçarlar
Seherde kalkana hülle biçerler
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Bu dünya fanidir sakın aldanma
Mağrur olup taç-u tahta dayanma
Yedi iklim benim deyu güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
iyilikten beslenen mikrop olur mu? iyilik eden şeytan olur mu?
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin(köy grup) ve meleklerden bir karin(köy grup) tevkil edilmiştir. Sahabeler : “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah : “Bana da. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.”
( Hadis-i Şerif , Müslim, Ahmed)
“Benim şeytanım bana teslim oldu.” (Tirmizi, Rada 17; Müsned, III/309)
yani her mikrop, mikroptur zararlidir, amma penicilin mikrobu yararli mikroptur yine.
Kuduz aşısının bulunuş hikayesi:
6 Temmuz 1885 tarihinde Joseph Meister adlı bir çocuk kuduz bir köpek tarafından on dört yerinden ısırıldığında, anne ve babası çocuğu Pasteur’e getirdi. Pastör, cocukdan hergün bir miktar kuduz mikrabunu alip inceliyordu, ve bir gün incelemesi bitince, ilk aldığı eski kuduz mikrobu kutusundaki mikroplari, yeni aldığı kutunun icine boşaltti, ve ertesi gün baksa ki, o eski mikroplar, yeni mikroplari yemeye yok etmeye başlamiş, ve böylce eski kuduz mikrobunun, kuduzu tedavi ettigini gördü, ve böylece ilk defa Kuduz aşısı keşfedilmiş oldu. yani eski mikropda, yani akillanmiş tecrübeli şeytanda, insana iyiligi dokunan şeytan oluverir, nitekim muhammedin ki gibi.
ve Pastör ne kadar zenginmiş ki, o devirde, mikroplari görecek kadar, bir iyi mikroskopa sahipmiş, halbuki, o devirin en iyi mikroskopu, bugünün en cilizina eş degerdedir ancak. ve ben gecen seneydi galiba, bir mikroskop satin aldim, bütcemin elverdigi bir mikroskop, amma ancak ilkokul cocugu mikroskupu, yani bakinca suyun icini bile göstermiyor, ve iyi bir mikroskop 5000 euro falan filen diyorlar, yani dün o devirde pastör ne ile gördü de, ben bu gün böyle bir mikroskopa sahip olamiyon? neden? halbuki pahali falan degil, maliyetide o kadar pahali degil, amma sebeb, insanlar uyanip, mikroplari görüpte, orda burda tedavi bulanlar olmasın, ve gizli örgüt insanlari hasta etmeye devam etsin diye, sattirmiyorlar öyle ucuza mikroskoplari. Halbuki şişe dibi cam koyacaklar sadece. Dün Fatihin hocasi Akşemseddin, ilk mikrobu ne ile gördü, paşabahce cay bardaginin dibi ile bakdi gördü, sişe dibi cam len, maliyeti ne olaki yani, o ince belli bardagin dibi biraz kalin dibi olan ile gördüde, bana cay bardak fiyatinda olan merceki takipda, iyi bir mikrokopu satamadi bu uyaniklar. satmaaz neden? dedik ya, bizleri hasta edip ilac satmaya devam edeceklerde ondan.
Yine yukarda yazdigim Kuduz aşısının bulunuş hikayesini, internette aradim, vermiyor. sadece kalipsal bilgi veriyor, ve o hayvanlara uygulanan aşiyi o cocuga uyguladi, ve cocuk iyi oldu diye okul kitaplarinda yaziyor galiba, internettekilerde onlardan alinti. Halbuki eski kuduz mikrobu, yenileri öldürüyor diye ögretse, o cocugun kafasi calişcak, belki araştrimaci biyologlar dogacak akilli cocuklar olacak. Kendi başina gelse caresini kendi bile bulabilcek belkide, amma işte ögretmiyor. yani cahil halk, okumuş ögrenci amma, ona ragmen bilgi cahili ögrenci yetiştriliyor işte velhasil kelam.
Bu haftaki cennet tasvirimiz
Bakin mikrokoplar cenneti, ve iyi mikroplar yada, mikroplarin bile iyilikden başka caresi ve cikari kalmadigi zamandayiz. hastalkilarin tedeavisi cogunun bulunmuş, iyi mikroplar keşfedilmiş, ve yine her an, mikroplarinda şeytanlarinda, ne naneler gevdikelri gözetlenir olmuş, bu mikroskoplar sayesinde işte. yani dün muhammed vakti mesela adam kuduz olsa, ölüp gitcek adam. yine bir çok hastaligin aşisi, bu kuduz mikrobu misalinden yola çıkıp, keşfolmuş durumda. yani mikroplarin bile cennette oldugu vakitteyiz. yani mehdi cagi, altin cag işte. kötüler bile, eski kuduz mikrobu gibi tecrübe kazandi, ve artik kötülüğünde iyiliginde farkina vardilar, tatdilar ikisinide. yani sigarayi tadan, nasıl birakamzsa, yeri geldimi yakarsa bir ciagara, işde iyiligi tadanda, yeri geldimi, yapacakdir oda bir iyilik, her ne kadar şeytan askleri bile olsa, yani hatta illumnat ci bile olsa, yani cünkü kainatin ve ve dünyamizin, ve insan bedenlerinin, dualite ile caliştiginin farkina vardi onlarda. öyle olunca baharda eke eke gittigimiz yolu, sonbaharda bice bice geri gelecegimizi ögrendiler, hansel grateldeki gibi, döke döke, saca saca gittigimiz yolu, toplaya toplaya dönmek gerektigini, ve sevap sevap yaklaştigimiz güneşe, yaklaştigimiz yolu, sevapdan azaltmalar eksiltmeler ile, maldan, candan, sevapdan, böylece geri gitmemiz gerektigini, onlarada, anlayanlarada ögrettik elhamdülillah.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât, ve beşşiris sâbirîn.
Meali :
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 155. ayet)
Bakin Allah in gücü mikroptanda iyileri cikarmaya yeter elbet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâu, bi yedikel hayr, inneke alâ kulli şey’in kadîr. Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayyi, ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” “Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.”
(Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 26 ve 27. ayet)
Musada olsan isa da olsan, Abdülkadir geylanide olsan, hatta mehdi bile olsan, Allahin vazgecilmezi yok, nice peygamberleri gömdügü, yerine yenilerini getirdigi gibi, onlarin iyi ümmetlerinide gömdügü, ve yerine yenilerini getirdigi gibi, bizlerde bu dünyada kaliciyiz diyemeyiz, ancak belki ölümün caresi bulunursa, belki belki
amma kuranda buyurdu ki O Azizi zül celal
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
E lem tera ennallâhe halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), in yeşe’ yuzhibkum ve ye’ti bi halkın cedîd
Meali :
Allah’ın, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.
(Sadakallahul Aziym İBRAHİM Suresi 19. ayet)
Bu ayette kastedilen işde, bir kuşak gider diğer kuşak gelir, ve bu ayetin tezahürü için Allah in sünneti bu ise, kainatin bir yasasidir, ancak degişmez kurali diyemeyiz, cünkü Allah diyor ki kendisi kuranda
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 106. ayet)
Allahin ayetlerine bile degişmez kural dememiz gerektigini bu ayet acikliyor, dün bizim yanliş ictihadimiz olan vaazlarida biz haala yayinda tutuyoruz, amma dünkü yanlişimizi ne inkar edebiliriz, ne de bugünde haala o gecerlidir diyebiliriz. bu gün biraz daha ileri gidip, başka bir acidan daha o olayi inceledigimizde, cogunda yanliş ictihad etmişiz diyebiliyoruz, amma sanki o gün o gecerliydi demek lazim, cünkü Allah, bir ayeti getirmiş, o ayet nesholasiya gecerliligini korur, amma onun yerine yenisi geldiyse, artik o gecerli degildir.
Aynen cocugu emzirme kurali iki yaşina kadar cocuga anasini emmek serbest, ondan sonra, artik koca dana ve katir olunca, artik emmez, oda cinsel dürtü ile emmeye başlar, o yüzden artik memeden kesilir, ve ona emmek artik yasak olmuş yada nesholmuştur, amma ikinci bir cocuk dogsa, yine o kural gecerli, onun icinde iki sene yine emmek serbest, öyle olunca tom jery nin yada spongebob kare takkenin, bütün bölümlerini izleyen bir cocuk, biraz büyüdü, ama annesi babasi gecten bir cocuk daha yaptiysa, o da cizgi filim seyretme yaşina gelince, o o ikinci cocukda ayni filimleri baştan izleyecek, belki birinci cocuga SIKCI geleckdir ikinci defa seyretmek amma, ikinci cocuk için onlar daha tap tezedir. yani yeni elektrige ilk başlayan ohm ische gesetzden başlar, televizyon yapcak kadar ilerlyince yada bir binanin elektirigini döşeyecek kadar olmadan önc en baştan başlar, mezun olmuş bir elekrtirikci için, artik o ilk bilgiler geride kaldi. dünkü windows 98 de geride kaldi, Xp de, degil mi, amma Xp yi inkar edemeyiz, yapi taşidir onlar, ve ilk yazilima başlayacak o biligilere bilmeyince yazamaz ki yeni yazilim yapmazkine, yani öyle olunca Allahin ayetleri için bile kesindir, daima gecerli ve kalicidir dememek lazim. dün abdestsiz ellenmeyen kuran, ceplerle tuvalete bile girdi, dedik cep telefonlari ile, mp3 playerler ile dedik. öyle oluca dün dünde kaldi, reforma herzman ihtiyac var, amma icmai ümmet lazim di dün, ve bugün karşilaştirmali mealli bir kuran meali ile, yine müslüm buhari tirmizi ahmet bin habnbel secenekleri ile hadisleri bile inceleyebilen ve bir kişinin yekil olarak, bu konuda karar alma hakki ve karar yetengi olackadir, Eğer akli biraz calişip irdrak ediyorsa, icmai ümmete ne gerek, yani zeten bütün rivayetler ortada, bütün mealler ortada, binler meal yorum tefsir, internet ile bir tik ile elinin altinda, sen koca bir icmai ümmet oldun bile, bunlar elinde iken, dogruyu bulamuyorsan, ya sen ahmaksin, yada daha senin internetin yok azizim.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعًا إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Ve li kullin vichetun huve muvellîhâ festebikûl hayrât(hayrâti), eyne mâ tekûnû ye’ti bikumullâhu cemîâ(cemîan), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr.
Meali :
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 148. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmenirrahim
Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ şefâatun ve lâ yu’hazu minhâ adlun ve lâ hum yunsarûn
Meali :
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz(fayda görülemez), fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 48. ayet)
Allah bile, koydugu kuraldan cayip degiştiriyorsa, kesin kararli siyah beaz dişinda renk tanimayan, ve at gözükleri ile hayata bakan, ve çok cetin olma, cünkü ben günah işlemem deme, hatta ben hic günah işlemem diye ve işlememek için gayret bile etme, cünkü Eğer burda sinirlari zorlarsan, varacagin yeni anne babandan dogunca, seni bir tilki yaparda Allah, bir lokma ekmegi calipda yemek durumunda kalirsin.
Hz meryem gibi namus ve tesettür delisi de olma, bak Allah meryeme, bakire bakire (Kutsal bakire meryeme) babasi belli olmayan cocuk dogurttu, nerden girdiği; bile belli degil yani, öyle kimsenin namus bekcisi falanda olma, Allah seni öyle bir anneden dogurturki tecavüzcü coşkun olmak zorunda kalirsin, elindeki kadinin ve rahmin kiymetini bilmediysen, bir rahme muhtac kalirsin da, onu zorla almak, elde etmek olan zina eder de öyle yersin alirsin. bazıları karadeniz ve benzeri yrerlerde, hatta heryerden ayni durumda olanlarda var, kendi hanimina bile tecevüz edip, yani kacirip zina edipde öyle ulaşiyor, yani lokmasini, nasrettin gibi pisleyipde sonra silip yemek durumunda kalir, hani nasrettinin karpuz kabugu hikayesi vardır ya şuna değmiş, şuna değmemiş
Nasrettin hoca tarlaya gider, yada köyden şehire giderken, eşeginin heybesinde bir karpuz vardır, susayinca, keser karpuzu yer, der ki birde : "şöyle kabuklarini etli keseyimde görenler beni zengin desinler ve attigim yerden, görenler toplasinlarda yesin der. ama bir de hinlik gelir ve afedsiniz o kestigi etli karpuz kabuklarini, zekerine sürer sürer öyle atar, bilmem nereme degenleri yesinler der (hani fare dermiş sındı dişlerimin degdigi yeri yemiyorlarda, mangal taşşaklarimin degidigi ekmegi yiyorlar) dermiş ya, nasrettin öyle farelerden birisi işde ve zekerine sürüp sürüp atmiş. şehre gitmiş, dönerken, sicakdan kurumuş bitmiş, suyuda bitmiş, ve gelen gecen, onun attığı kabuklari yememişler almamişlar, ve artik care yok, onlari kendi geri toplamiş "şurasina degdiydi, burasina degmediydi" diye diye kendi yemek durumunda kalmiş, Allah, pisledigini yemek, tükürdügünü yalamak durumunda birakmasin insani dersekde, işte Eğer sen hata ettiysen hem nasrettin gibi önce pisler, sonra da siler yersin, yada tükürdügünüde yalarsin. yani cook cetin olma, çok aşiri dindar falan olma, bak Allah seni tövbe ettirir, o halde bir bela ile o fikrinden vazgecmesini ögretir hakkal yakin. yani öyle olunca, Allah insani bir günaha muhtac birkakir ki, amma bu haram bir lokmda olur, yada haram olan bir zevc yada zevce olur, yahut yalan söylemek durumunda kalirsin.
ve hani ashabdan birisi kafirlerin eline gecince
"ben dinden döndüm" der başini kurtarir,
geri gelir muhammede anlatir,
"yalancikda dediydim ben onu, benim imanim gitti mi ya rasulallah" deyince
muhammed de "kalbine bak, kalbinde öyle birşey yok ise, imanin kabuldür." der ve onu yenidenashabi olarak kabul eder,
yalan söylemeyipte dogruyu söylese kelle gitcek len,
ashabdan biri yalan söylemek durumunda kalmiş mi?
sen ben niye "yalandan korktgum kadar, yilan dan korkmam." diyelim ki.
yani yeri gelince yalana bile muhtac kalirsin ya, Allah bir günaha muhtac ediverir insani işte....
Rabbim, askerime, dualiteyi anlamak nasip etsinde, şuna değmişmiş, şuna değmemişmiş, dedirtcek durumlara düşürmesin inşallah...
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
Moderatör tarafında düzenlendi: