Nur Hanım
Aktif Üyemiz
Allahü teâlâ bir kuluna iki şey vermişse her şeyi vermiştir:
Doğru iman, yani ehl-i sünnet itikadı. Büyükleri tanımak. [Mezhep ve itikad imamlarımızı, ehl-i sünnet âlimlerini, silsile-i aliyye büyüklerini tanımak, yani yollarında olmak, hepsinin yolu birdir.]Allahü teâlâ bu iki nimeti vermişse bu seçilmiş demektir. Bunu Allahü teâlâ seçmiş ve sevmiş, ben seçmiyorum, ben sevmiyorum olur mu hiç öyle şey.
Dünyada en zor şey, bu büyükleri tanımaktır. Her şeye bu büyükleri tanımakla kavuşulur.
Büyüklerin kalbinde bir kuruş menfaat düşüncesi olsaydı, yaptığı hizmetler dururdu.
Mürşid-i kâmil demek, hakkı hak, bâtılı bâtıl bilen zat demektir. Onlara kavuşanın ve hatta onların sâdık bendelerine, talebelerine kavuşanın en büyük kârı, hakkı hak, bâtılı bâtıl bilmesidir. Bu ise, erişilmesi en zor noktadır. Dünyada en zor şey, doğruyu bulmaktır .
Hakiki müslümanın üç vasfı vardır:
1- Doğru iman,
2- Sahih ibadet,
3- Ehl-i sünnet itikadını yaymak.
Bu üç büyük nimetin devam etmesinin şartı İhlas ve sabırdır. İmanın düşmanı içimizde, kendi nefsimiz, bunun da yardımcısı şeytan, meydanı da dünyadır. Allah rızası için yapılan hizmette vermek vardır, almak yoktur. Bu yolda dünyada almak yoktur, ahirette alınacak. Eğer almak istiyorsanız dünyada verin. Dünyada almak olmaz.
İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl ölürse öyle dirilir. Allah’ın dinine hizmet için yaşayalım. Yoksa kendin için, bilmem ne için yaptığın, uğraştığın her şey, boştur. Sıfırla uğraşan, sıfırdır. Gerçekle uğraşan, aziz olur. Gerçek, Allahü teâlânın beğendiği şeylerdir.
İman çarşıda satılmaz, miras kalmaz. İyiliğe elverişli olmayan kişi Peygamberi görse de Müslüman olamaz.. Allahü teâlâ seçiyor. Buna verdim diyor. Seni dost edindim diyor Cenab-ı Hak… Müslüman demek, Cenab-ı Hakkın seçtiği, dost edindiği insan demektir, ona göre hareket edin.
İnsanın eline diken bile batsa bir günah sebebi iledir. Günahın karşılığı dünyada veriliyorsa büyük nimettir. Ahirette verilirse felakettir. Suç varsa ceza vardır.
Bir günah işleyen hemen bir iyilik, bir hayır işlemelidir. Sevap gelir, günah gider. Birbirini dengelemelidir.
Cömertlik, Allahü teâlânın büyük bir nimetidir. Siz cömert için üzülmeyin, çünkü o düşerken Allahü teâlâ elinden tutar, kaldırır onu. Çok şey isteyin, isteyenin değil verenin azametine bakın. Namazda şehitlik evliyalık isteyin. Tarla ve bahçenin, hasıl olan nimetin şükrü uşurla verilir. Malın, paranın şükrü, zekâtıyla olur, aynı zamanda malı, parayı temizler.
Zekâtı vermeyen iki suç işlemiş olur:
1- Emre itaatsizlik,
2- Fakirin hakkını gasp Namazın kabulü için de, zekât gereklidir, namaz imanla gitmeye vesile olur
Herkesi kuyunun dibinde gören kimse, kendisi kuyunun dibindedir. En büyük düşman nefs ve işlediğimiz günahlardır.
En yakın dost da tevbe istigfardır.
Doğru iman, yani ehl-i sünnet itikadı. Büyükleri tanımak. [Mezhep ve itikad imamlarımızı, ehl-i sünnet âlimlerini, silsile-i aliyye büyüklerini tanımak, yani yollarında olmak, hepsinin yolu birdir.]Allahü teâlâ bu iki nimeti vermişse bu seçilmiş demektir. Bunu Allahü teâlâ seçmiş ve sevmiş, ben seçmiyorum, ben sevmiyorum olur mu hiç öyle şey.
Dünyada en zor şey, bu büyükleri tanımaktır. Her şeye bu büyükleri tanımakla kavuşulur.
Büyüklerin kalbinde bir kuruş menfaat düşüncesi olsaydı, yaptığı hizmetler dururdu.
Mürşid-i kâmil demek, hakkı hak, bâtılı bâtıl bilen zat demektir. Onlara kavuşanın ve hatta onların sâdık bendelerine, talebelerine kavuşanın en büyük kârı, hakkı hak, bâtılı bâtıl bilmesidir. Bu ise, erişilmesi en zor noktadır. Dünyada en zor şey, doğruyu bulmaktır .
Hakiki müslümanın üç vasfı vardır:
1- Doğru iman,
2- Sahih ibadet,
3- Ehl-i sünnet itikadını yaymak.
Bu üç büyük nimetin devam etmesinin şartı İhlas ve sabırdır. İmanın düşmanı içimizde, kendi nefsimiz, bunun da yardımcısı şeytan, meydanı da dünyadır. Allah rızası için yapılan hizmette vermek vardır, almak yoktur. Bu yolda dünyada almak yoktur, ahirette alınacak. Eğer almak istiyorsanız dünyada verin. Dünyada almak olmaz.
İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl ölürse öyle dirilir. Allah’ın dinine hizmet için yaşayalım. Yoksa kendin için, bilmem ne için yaptığın, uğraştığın her şey, boştur. Sıfırla uğraşan, sıfırdır. Gerçekle uğraşan, aziz olur. Gerçek, Allahü teâlânın beğendiği şeylerdir.
İman çarşıda satılmaz, miras kalmaz. İyiliğe elverişli olmayan kişi Peygamberi görse de Müslüman olamaz.. Allahü teâlâ seçiyor. Buna verdim diyor. Seni dost edindim diyor Cenab-ı Hak… Müslüman demek, Cenab-ı Hakkın seçtiği, dost edindiği insan demektir, ona göre hareket edin.
İnsanın eline diken bile batsa bir günah sebebi iledir. Günahın karşılığı dünyada veriliyorsa büyük nimettir. Ahirette verilirse felakettir. Suç varsa ceza vardır.
Bir günah işleyen hemen bir iyilik, bir hayır işlemelidir. Sevap gelir, günah gider. Birbirini dengelemelidir.
Cömertlik, Allahü teâlânın büyük bir nimetidir. Siz cömert için üzülmeyin, çünkü o düşerken Allahü teâlâ elinden tutar, kaldırır onu. Çok şey isteyin, isteyenin değil verenin azametine bakın. Namazda şehitlik evliyalık isteyin. Tarla ve bahçenin, hasıl olan nimetin şükrü uşurla verilir. Malın, paranın şükrü, zekâtıyla olur, aynı zamanda malı, parayı temizler.
Zekâtı vermeyen iki suç işlemiş olur:
1- Emre itaatsizlik,
2- Fakirin hakkını gasp Namazın kabulü için de, zekât gereklidir, namaz imanla gitmeye vesile olur
Herkesi kuyunun dibinde gören kimse, kendisi kuyunun dibindedir. En büyük düşman nefs ve işlediğimiz günahlardır.
En yakın dost da tevbe istigfardır.
Moderatör tarafında düzenlendi: