Okyay
ÖZEL ÜYE
BABAMIZ İBRAHİM NİKAHLADI
Peyğamber Efendimiz- Kureyş Kabilesinin,
Påk-Haşimoğulları-kolundandır ki, seçkin.
Babası Abdullah’tır- cennet mekån olası,
Ve Abdülmüttalip’se- babasının babası.
Muhterem validesi- Fåtımå Minti Amr’dır,
Nûr’un büyük annesi- demek gerçek tanımdır.
İşte Efendimize – dede Abdülmüttalip;
Mekke’nin håkimiydi- itibardaysa en üst.
Kureyş gibi şerefli- kabileye mensuptu,
O yüzden çok saygındı- sebebiyse açıktı;
Çünkü onun anlında Resulullah’ın nûru
Pırıl-pırıl ışırdı- berekette zuhurdu.
Kureyş Kavmi onunla- hep bereket bulurdu,
Abdülmüttalip için- hepsi hådim dururdu.
İmdi Abdülmüttalip- oğullar arasında,
Abdullah’ı severdi- en çok ‘Şan’ sırasında.
Çünkü kendi anlından- O'na geçmişti Nûru,
Işık saçar bir halde- devamlı parlıyordu.
Abdullah, babasına- bir gün de şöyle söyler:
“Babacığım nereye- gitsem belimden bir Nûr,
Çıkıyor ve sonra da- tam başımın üstünde,
Toplanıp bulut gibi- duruyor sanki bende.
Tårifsiz bir sükûnet- bir rahatlık veriyor,
Sonra tekrar gidiyor- ve belime giriyor.
Her ne zaman bir yere- otursam; yerden bir ses;
“Selåm sana Abdullah- bilesin ki kesin kes,
MUHAMMED’in Nûru ki- sende emanet durur,
Şahit olduğun haller- hep o nûru andırır”
Kurumuş bir ağacın- altına oturunca,
Derhal yeşerip beni- gölgeliyor dalınca,
Ve de kalkıp gidince- yine tekrar kuruyor.
Ey babam bu ne haldir? İçim bana soruyor”
Abdülmüttalip; “Ey’oğl, müjdeler olsun sana,
Yer yüzünde Cinlere- ve bütün İnsanlara;
Efendisi Peygamber- senin sülbünden gelse,
Gerektir ve mahaldir”- demişti tatlı sesle.
Abdullah’ müstesnaydı- yakışıklık, mertliği,
Mısır’a kadar şöhret- olmuştu güzelliği.
Anlındaki parlayan- o nûrundan dolayı,
İki yüz kadar genç kız, akın- akın ordaydı,
Evlenmek arzusuyla- Mekke’ye gelmişlerdi,
Abdullah’ yakînen- görmek istemişlerdi.
Abdülmuttalip ise- her yönüyle O’na denk,
Bir kızla evlendirmek- istiyordu seçerek.
Özlediği üstün bir – Kabile buldu önce,
“Beni Zühre” uygundu- ‘Tam’ demişti gönlünce.
İşte bu Kabilenin- büyüğü Abdi- Menaf,
Abdülmüttalip için- olmuştu ziyaretgah.
Abdi- Menaf’dan kızı- Amine’yi istedi,
Oğul Abdullah’ına – bu olsun gelin dedi.
Vehb’in kızı Amine- ayrıca çok güzeldi,
Ahlak- Nesep yönüyle- tüm kızlardan öndeydi.
Ve hem de soy bakımdan- namzet Abdullah ile,
Yedi batın yukarda- birleşmekteydi bile.
Abdülmuttalip Vehb’den – kızını isteyince,
Oğlum Abdullah için- uygun gördüm deyince;
Vehb çok heyecanlandı- hemen şöyle söyledi;
“Ey benim amcam oğlu- biz zaten bu teklifi,
Dün senden önce aldık;- Amine’nin annesi,
Bak şöyle rüya gördü- sanki bunun müjdesi,
Anlattığına göre; evmize bir Nur girmiş,
Aydınlığı gökleri- yeri şakşakaya vermiş,.
Ayrıca şahit oldum- önce sen beni dinle!
Dedemiz İbrahim’i- gördüm bu gece ben de…
Bana; Abdülmüttalip- oğlu Abdullah için,
Kızınız Amine’yi- nikahladım ben, bilin!
Uygun gördüm diyerek- arkasından ekledi,
Nikahlarını kıydım- sen de kabul et dedi”
Bu gün sabahtan beri- bunun etkisindeyim,
Rüyamın çıkmasını- her an beklemekteydim.!
Ne zaman gelecekler- diyerek meraktaydım,
Çok şükür ki geldiniz- artık gözümüz aydın.”
Bu sözleri duyunca- Şanlı Abdülmüttalip,
Tekbir üstüne tekbir- getirdi, aşka gelip.
ALLAHüekber dedi- tekrar ALLAHüekber,
Abdullah’la Amine – Nihayet elverdiler.
.
Sallü ala Resulüna MUHAMMED
ALLAHümma salli ala MUHAMMED
.
Şevket OKYAY
KAYNAK
Türkiye Gazetesi
İslam Alimleri Serisinden 1. inci Cilt (MUHAMMED Aleyhisselam)
Konusundan yararlanılmıştır.
İslam Alimleri Serisinden 1. inci Cilt (MUHAMMED Aleyhisselam)
Konusundan yararlanılmıştır.
Moderatör tarafında düzenlendi: