fahrettin tırınk
Site İmamı
Küçük odasının içersinde bir o yana, bir bu yana gidip geliyor, arada bir camdan dışarı bakıyor ya da balkona çıkıyordu.
Gün boyu ağlamış, ağlamaktan yorgun düşmüş ama uyumak istememiş.
Kapısı çalındı birden:
-Kimsin?
-Benim kızım. İçeri girebilir miyim?
-Hayır anne. Sakın içeri girme!
-Aslı lütfen!
-Hayır dedim!
Çaresiz kalan anne geri gitti. Şimdi daha fazla ağlıyordu. Kendini yatağına attı. Gözleri yavaş yavaş kapandı ve bir süre sonra göz kapaklarının ağırlığına dayanayıp uyudu.
Sokaklar neden boş? İnsanlar nerde? Hiç bir şey anlamıyordu, nerde olduğunu bilmiyordu. Aman Ya RABB! Örtüsü örtüsü nerde? Şimdi delirecek. Aslı örtüsüz asla dışarı çıkmaz ki. Kimse onu böyle görmemeli. Nereye saklansa da; kimse görmese? Gerçi sokaklar bomboş. Ama ya aniden birileri sokağa girerse ne olucak? Başını açık görecekler; bir de erkek olursa, eyvah! Bir yerlere saklanmalı. Ama nereye? Bu sokağı tanımıyordu ki; ama örtüsüz sokakta da duramazdı. En iyisi bir kapıyı çalıp, örtü istemek başını örtmek için. Hayır hayır bu da olmaz. Çaldığı kapıyı ya bir erkek açarsa!
Eyvah! Ayak sesleri geliyor. Kafasını seslerin geldiği yöne çevirdi; kadın mı erkek mi tanımaya çalıştı. Gölgeler gözükmeye başladı. Erkekler! Koşmaya başladı.Koştı koştu koştı.........Hâli kalmadı artık. Yakalanma korkusu onu hiç olmadık yerlere getirmişti. Ama ayak sesleri hâlâ geliyordu ve zaman geçtikçe ayak sesleri de artıyordu. Artan ayak sesleri onu daha da panikleşmesine sebeb gösteriyordu. Takati kalmadı koşmaya... Bir kapının önünde durdu; başka çaresi kalmadı artık. Başını açık gören bir sürü kişi olacağına bir kişi olsun düşüncesiyle kapıyı çalmaya başladı. Kapıyı orta yaşlarda, güzel yüzlü bir kadın açtı.
- Buyur kızım.
- Ne olur teyze! Beni içeri al. Başım açık, başımı açık görecekler. Ne olursunuz beni içeri alın!
Kadın yüzüne gülümseyip, Aslı'yı içeri aldı. Aslı:
-Çok teşekkür ederim. ALLAH razı olsun.
-Cümlemizden inşALLAH. Aslı kızım, beni iyi dinle.
Aslı şaşkına döndü. Başını kaldırıp kadına baktı. Bu kadın adını nerden biliyordu ki:
-Siz beni tanıyor musunuz?
-Elbette tanıyorum.
-Ama nerden? Ben sizi ilk defa görüyorum hayatımda.
- Kızım ismin ne önemi var ki? Aslı, Ayşe, Fatma.......... ne fark eder? Sen söyleyeceklerimi iyi dinle.
- Olur. Ama siz bana ne söyleyebilirsiniz ki?
-Nasihatta bulunabilirim. Sorularına cevap verebilirim.
-Ama nasıl? Beni nerden tanıyorsunuz? Tanımadığınız birine nasıl nasihatlarda bulunacaksınız?
-Kızım başınıdaki örtünün nerede olduğunu merak etmiyor musun?
-Eeeevvvet! Hem de çok merak ediyorum.
-Örtün senin namusun kızım. Senin şerefin, kimliğin. Seni diğer kadınlardan ayıran entemel unsur. Unutma Aslı terkedersen örtünü, terkedeceğin sadece bir bez parçası olmayacak. O bez parçasıyla beraber kimliğini, kalkanını, şeref ve savaşını da kaybedeceksin.
Kızım örtünü annen, baban ya da okulun kısacası bu dünya farz kılmadı ki; bu dünya için örtünden taviz veresin, terk edesin.
Sen müslümansın unutma! "Müslümanın çoktur cefası, Ahiret'te çıkar zevk u sefası" unutma! Dünya bir sınav yeri, bir deneme tahtası unutma! Birgün kabre gireceksin ve kabirde yanında götüreceğin tek şey amellerin olack unutma! Sana örtünü çıkar diyenler senle beraber çekilmeyecekler hesaba, hesap gününde unutma! Boynuzsuz keçinin, boynuzlu keçiden hak isteyeceği o günde; örtün de senden hak isteyecek unutma! Ne bu dünyada ne de kainâtın başka bir yerinde bir yaratıcıdan, bir hâlıktan başkası yok. O da ALLAH(c.c.) unutma! Örtünden taviz vermen gerekseydi bu Kur'an-ı Kerim'de yazardı veya Peygamber (s.a.v.)'in hayatında görülürdü unutma! Tarihte kızlarımızın örtüsüne el uzatıldığı için kanlar döküldü, canlar kıyıldı unutma! İslam senin veya bir başkasının değil; ALLAH (c.c.)'ün dinidir unutma! İslam namaz, oruç, zekat değildir sadece; İslam senin hayatındaki andır unutma!
Kızım eğerki unutursan bil ki, hayatın boyu kaçacaksın böyle. Örtünü kaybedecek , örtün hayatında bir bez parçasından ibaret kalacak.
Kızım madem ki din-i İslama tabi oldun o hâlde zorluklara hazırlan. Dikenler içerisnde yaşamaya alış, ateşlerde yanmaya hazır ol. Unutma ki dikeni bol olan gül en güzel kokan gül ve olandır. En keskin ve sağlam kılınç ateşte en çok pişendir, ateşler içersinde dövülenlerdir.
Kızım örtün senin bu dünyada ki sınavındır unutma! Madem gözünü cennete; cennette de Firdevs-i Alâ'ya diktin , o hâlde bu sınavı geçmek zorundasın unutma! Son olarak:
" Yolda yanlızım sanma,
Yürüdüğün yolu sakın başa kakma,
Bil ki bu yolun yolcularının dostu
ALLAH'tır!...
BİSMİLLAH de,
HASBİYALLAH de,
Ve yürümene devam et...." diyor şair.
ALLAH yar ve yardımcın olsun. ALLAH (c.c.)'ne emanet ol. Selametle kal.
Gözlerini açtı birden Aslı. Etrafına baktı, yatağındaydı. Aman YA RABB! O gördüklerinin hepsi rüya mıydı? Hayır olsun inşALLAH.
Ayağa kalktı. Banyoya gidip, abdest aldı. Bir ara aynaya baktı. Artık ağlamıyordu, gülümsüyordu
Gün boyu ağlamış, ağlamaktan yorgun düşmüş ama uyumak istememiş.
Kapısı çalındı birden:
-Kimsin?
-Benim kızım. İçeri girebilir miyim?
-Hayır anne. Sakın içeri girme!
-Aslı lütfen!
-Hayır dedim!
Çaresiz kalan anne geri gitti. Şimdi daha fazla ağlıyordu. Kendini yatağına attı. Gözleri yavaş yavaş kapandı ve bir süre sonra göz kapaklarının ağırlığına dayanayıp uyudu.
Sokaklar neden boş? İnsanlar nerde? Hiç bir şey anlamıyordu, nerde olduğunu bilmiyordu. Aman Ya RABB! Örtüsü örtüsü nerde? Şimdi delirecek. Aslı örtüsüz asla dışarı çıkmaz ki. Kimse onu böyle görmemeli. Nereye saklansa da; kimse görmese? Gerçi sokaklar bomboş. Ama ya aniden birileri sokağa girerse ne olucak? Başını açık görecekler; bir de erkek olursa, eyvah! Bir yerlere saklanmalı. Ama nereye? Bu sokağı tanımıyordu ki; ama örtüsüz sokakta da duramazdı. En iyisi bir kapıyı çalıp, örtü istemek başını örtmek için. Hayır hayır bu da olmaz. Çaldığı kapıyı ya bir erkek açarsa!
Eyvah! Ayak sesleri geliyor. Kafasını seslerin geldiği yöne çevirdi; kadın mı erkek mi tanımaya çalıştı. Gölgeler gözükmeye başladı. Erkekler! Koşmaya başladı.Koştı koştu koştı.........Hâli kalmadı artık. Yakalanma korkusu onu hiç olmadık yerlere getirmişti. Ama ayak sesleri hâlâ geliyordu ve zaman geçtikçe ayak sesleri de artıyordu. Artan ayak sesleri onu daha da panikleşmesine sebeb gösteriyordu. Takati kalmadı koşmaya... Bir kapının önünde durdu; başka çaresi kalmadı artık. Başını açık gören bir sürü kişi olacağına bir kişi olsun düşüncesiyle kapıyı çalmaya başladı. Kapıyı orta yaşlarda, güzel yüzlü bir kadın açtı.
- Buyur kızım.
- Ne olur teyze! Beni içeri al. Başım açık, başımı açık görecekler. Ne olursunuz beni içeri alın!
Kadın yüzüne gülümseyip, Aslı'yı içeri aldı. Aslı:
-Çok teşekkür ederim. ALLAH razı olsun.
-Cümlemizden inşALLAH. Aslı kızım, beni iyi dinle.
Aslı şaşkına döndü. Başını kaldırıp kadına baktı. Bu kadın adını nerden biliyordu ki:
-Siz beni tanıyor musunuz?
-Elbette tanıyorum.
-Ama nerden? Ben sizi ilk defa görüyorum hayatımda.
- Kızım ismin ne önemi var ki? Aslı, Ayşe, Fatma.......... ne fark eder? Sen söyleyeceklerimi iyi dinle.
- Olur. Ama siz bana ne söyleyebilirsiniz ki?
-Nasihatta bulunabilirim. Sorularına cevap verebilirim.
-Ama nasıl? Beni nerden tanıyorsunuz? Tanımadığınız birine nasıl nasihatlarda bulunacaksınız?
-Kızım başınıdaki örtünün nerede olduğunu merak etmiyor musun?
-Eeeevvvet! Hem de çok merak ediyorum.
-Örtün senin namusun kızım. Senin şerefin, kimliğin. Seni diğer kadınlardan ayıran entemel unsur. Unutma Aslı terkedersen örtünü, terkedeceğin sadece bir bez parçası olmayacak. O bez parçasıyla beraber kimliğini, kalkanını, şeref ve savaşını da kaybedeceksin.
Kızım örtünü annen, baban ya da okulun kısacası bu dünya farz kılmadı ki; bu dünya için örtünden taviz veresin, terk edesin.
Sen müslümansın unutma! "Müslümanın çoktur cefası, Ahiret'te çıkar zevk u sefası" unutma! Dünya bir sınav yeri, bir deneme tahtası unutma! Birgün kabre gireceksin ve kabirde yanında götüreceğin tek şey amellerin olack unutma! Sana örtünü çıkar diyenler senle beraber çekilmeyecekler hesaba, hesap gününde unutma! Boynuzsuz keçinin, boynuzlu keçiden hak isteyeceği o günde; örtün de senden hak isteyecek unutma! Ne bu dünyada ne de kainâtın başka bir yerinde bir yaratıcıdan, bir hâlıktan başkası yok. O da ALLAH(c.c.) unutma! Örtünden taviz vermen gerekseydi bu Kur'an-ı Kerim'de yazardı veya Peygamber (s.a.v.)'in hayatında görülürdü unutma! Tarihte kızlarımızın örtüsüne el uzatıldığı için kanlar döküldü, canlar kıyıldı unutma! İslam senin veya bir başkasının değil; ALLAH (c.c.)'ün dinidir unutma! İslam namaz, oruç, zekat değildir sadece; İslam senin hayatındaki andır unutma!
Kızım eğerki unutursan bil ki, hayatın boyu kaçacaksın böyle. Örtünü kaybedecek , örtün hayatında bir bez parçasından ibaret kalacak.
Kızım madem ki din-i İslama tabi oldun o hâlde zorluklara hazırlan. Dikenler içerisnde yaşamaya alış, ateşlerde yanmaya hazır ol. Unutma ki dikeni bol olan gül en güzel kokan gül ve olandır. En keskin ve sağlam kılınç ateşte en çok pişendir, ateşler içersinde dövülenlerdir.
Kızım örtün senin bu dünyada ki sınavındır unutma! Madem gözünü cennete; cennette de Firdevs-i Alâ'ya diktin , o hâlde bu sınavı geçmek zorundasın unutma! Son olarak:
" Yolda yanlızım sanma,
Yürüdüğün yolu sakın başa kakma,
Bil ki bu yolun yolcularının dostu
ALLAH'tır!...
BİSMİLLAH de,
HASBİYALLAH de,
Ve yürümene devam et...." diyor şair.
ALLAH yar ve yardımcın olsun. ALLAH (c.c.)'ne emanet ol. Selametle kal.
Gözlerini açtı birden Aslı. Etrafına baktı, yatağındaydı. Aman YA RABB! O gördüklerinin hepsi rüya mıydı? Hayır olsun inşALLAH.
Ayağa kalktı. Banyoya gidip, abdest aldı. Bir ara aynaya baktı. Artık ağlamıyordu, gülümsüyordu