TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Batı’nın bu anlattığımız kara zihniyetine, insafsız sömürgeciliğine Doğu’da set çeken tek millet TÜRKLER’dir!
1096 yılından itibaren dalgalar halinde gelen Haçlılar hep TÜRK kalkanına çarparak kırılmışlardır!
İşte bu yüzden Batılılar TÜRKLER’i Avrupa’da ve Anadolu’daki varlığına tahammül edemezler! Batılılar TÜRKLER’İN AVRUPA’DAKİ VARLIĞI’nı, Osmanlı Devleti ile sınırlı sayıp, sanki “çok yeni” bir olaymış gibi göstermek isterler!
Sonra da bu uydurdukları bilgilere, belgelere dayanıp bizi DOĞU ANADOLU’dan atıp orada kukla bir “kürt devleti” kurmak isterler!
BATI ANADOLU’dan atıp orayı Yunanistan’a vermek isterler!
KUZEY ANADOLU’dan atıp orada “Pontus Rum Devleti” kurmak isterler!
Ülkemizdeki Laz, Çerkez, Çeçen Acar kökenli Türkler’i kışkırtıp koparmak isterler!
İSTANBUL’da VATİKAN benzeri bir “Fener Patrikhanesi Devlet” kurmak isterler!
Hatta, kimse inanmıyor ama, bizi TRAKYA’dan, İSTANBUL’dan, MARMARA’dan atıp “Yeni Bizans Devleti” kurmak isterler!
İşte biz, onun için BATI ANADOLU’NUN TÜRKLÜĞÜ’nü anlattık!
SAKALAR, İSKİTLER, TYRHENLER, TURHANLAR, TROYANLAR, PELASKLAR, BEL-SAKALAR, TUR-SAKALAR, ETRÜSKLER, MAKEDONLAR, EU-SKOLAR, BASKLAR’dan söz ederek bu toprakların tümünün 5000 yıldır bize ait olduğunu ortaya koyduk. Daha ilerde büyük araştırmacı Kâzım Mirşan’ın eserlerinden yararlanarak 10.000 yıl önce bile bu diyarlarda olduğumuzu göstereceğiz.
Maalesef bizim yol yordam bilmez tarihçilerimizin bunlardan haberi yoktur. Bunlar okul kitaplarında yer almaz.Derslerde okutulmaz!
Tarihçiler işin kolayına kaçarak, Batılılar’dan yaptıkları uyduruk tercümelerle “işi idare edip” onların kısır görüşleri TÜRK fikir hayatına yansıtırlar.Adeta onlara hizmet ederler!
Sonuçta öyle bir durum çıkar ki ortaya, bırakın bu koca devletleri milletleri tanımak ; Türkiye Cumhuriyeti’nde, ESTONYA’nın TÜRK-TATAR nüfusundan haberdar bir tek DEVLET ADAMI bile bulamazsınız! TÜRK CUMHURİYETLERİ denince akla yalnız ORTA ASYA gelir! Onda bile yetersiz kalırlar.
Mesela Kenan Evren hariç, hiç biri AFGANİSTAN’da bir TÜRK idaresinin kurulmak üzere olduğunun farkında değildi! ÖZBEK komutan Raşit Dostum’a yeterli destek verilmedi. Kimse de Cumhuriyet’in ilk yıllarında kendimiz kalifiye elemana muhtaç iken, neden ATATÜRK’ün Afganistan’a doktorlar, uzmanlar gönderdiğini sormadı!. Bu yüzden de idareyi TALİBAN ele geçirdi! Sonra da Amerikalılar geldi, şahsiyetsiz, yahudi asıllı, Amerikan uşağı, Batı hayranı Karzai’yi, “Afgan” diye başa geçirdiler!
Batılıların bizlere yutturmaya çalıştıkları art niyetli tutumu; tarihçi Christopher Hampton, Adile Ayda’ya yazdığı mektupta şu sözlerle itiraf eder:
“Çoğumuz Türkler’i, İslamiyet’in ve Peygamberinden sonnraki Anadolu tarihi çerçevesinde düşünürüz.”
Yani Batılılar, Osmanlılar’dan önceki Avrupa’daki TÜRK varlığını unutmak, unutturmak, hafızalardan silmek isterler! Halbuki OSMANLILAR’ın şu Batılıların sahiplendikleri “Grek Medeniyeti”nin vatanı Yunanistan’ı 1400’lerden 1900’lere kadar 500 yıl ellerinde tutmaları bir yana, çok daha öncelerde HUNLAR, AVARLAR, KUMANLAR, PEÇENEKLER’in o bölgede hüküm sürdüğünü unutabilir miyiz? Bu gerçek TÜRKLER’in Yunanistan üzerindeki söz hakkını 1500 yıl gerilere götürür.
Hepsi aynı soydan olan PELASKLAR, TYRRHENLER, ETRÜSKLER, SAKALAR, İSKİTLER, MAKEDONLAR devreye girince; ANADOLU, YUNANİSTAN, İTALYA ve İSPANYA’daki TÜRK varlığı zamanımızdan 5000 yıl öncesine uzanır.
Daha açık söylemek gerekirse, onların bizim toprağımıza sahip çıkacak bir geçmişleri olmadığı gibi, bizim onların toprağında asla SİLİNMEZ bir söz hakkımız vardır!
İşte bu gerçek tarihçilerimiz, diplomatlarımız, politikacılarımız tarafından vurgulanmalı ve bütün TÜRKLER’e anlatılmalıdır!
Halbuki tam tersi yapılmakta, Türklere bir aşağılık duygusu aşılanmakta, onlara kurtuluş reçetesi olarak “batı medeniyeti” dayatılmaktadır! Batı’nın medeni olmadığını, “medeniyet” diye kabul edilen her yönünü Doğu’dan aldığını da uzun uzun anlattık.
Mesela “Latin” alfabesi, Latinlerden önce ETRÜSK ALFABESİ idi!.
Yani TÜRK ALFABESİ!.
Grek Alfabesi, “Aryan” olabilir ama, ondan önce FENİKE ALFABESİ’dir. Yani “Samî”dir.
Ondan önce de, her ne kadar bazı Batılılar araya Mısır yazısını sokarlarsa da, bizce SÜMER ÇİVİ YAZISI’dır ki, TÜRK kökenlidir!.
Kazım Mirşan’a göre TÜRK YAZI SİSTEMİ, 15 bin yıl öncesinden DUVAR RESİMLERİ ile başlamış ve bütün alfabelerin temelini teşkil etmiştir!
Yani alfabeyi bile “latin” diyerek Batı’ya mal etmek son derece yanlıştır! Alfabe, her medenî adımın olduğu gibi, DOĞU kökenlidir!. Bizim yazımız da “latin” değil, TÜRK ALFABESİ’dir!
Yazı doğudan geldi de, rakamlar batı kökenli mi?. Hayır!..
Romen rakamlarının toplamayı âdeta imkânsız hale getirmesi bir yana, sıfır olmayışı da en büyük noksanı idi ve bugün bütün Batı’da kullanılan rakam sistemi DOĞU kökenlidir!. Ve o adla bilinir.
İşte bunun içindir ki, Batılılar bize pek çok şeyi unutturmaya çalışırlar!
Yurdumuzda yaptıkları kazı ve çalışmalarda pek çok gerçeği de saklama imkanı buldukları muhakkaktır. Bununla da yetinmezler, kendi aralarından çıkan dürüst, namuslu, ilme saygılı tarihçi, dilci, arkeolog ve sair araştırmacıları da, TÜRKLER konusunda makbul bir şey söylediğinde, adeta afaroz ederler. Tezini alaya alırlar… bulduğu belgeleri yok ederler!. Biz de bu kargaşaya ihmalkârlığımızla, saflığımızla, bilgisizliğimizle katkıda bulunuruz.
Örnek mi istersiniz?. Mesela, TÜRK devlet kurumları, temelsiz Ermeni iddialarına cevap vermek ve esas katliamın Ermenilerce TÜRKLER’e yapıldığını dünyaya duyurmak için bir çalışma başlatmışlardır.
Buraya kadar iyi!..
Bin bir zahmet, eziyet ve masraf sonucu kıyıda köşede bulunan belgeler ve resimler, fotoğrafları çekilmek üzere meşhur bir fotoğraf sanatçısına verilmiştir. Ancak TÜRK tarihi ve dış politikası üzerinde bu kadar büyük önem taşıyan bir konuda gerekli araştırma yapılmamıştır. Belgelerin verildiği kişinin Ermeni kökenli olduğu sonradan fark edilmiştir!.
Asıl adı ARA(M) GÜLER(YAN) olan bu kişi, aldığı tarihi fotoğraf ve belgeleri uzun süre elinde tuttuktan sonra, en önemli kısmını “kaybetmiştir”!.
Hakkında bir başka tarihçiden ödünç aldığı çok değerli bir kitabının sayfalarını çalmaktan dava açılmış olan bu Ermeni sayesinde, Batılılar rahat bir nefes almış, TÜRKLER tarafından başlatılan çalışma da hâlâ sonuçlanamamıştır!.
Benzer şekilde hasıraltı edilen bir başka çalışma da, ATATÜRK’e sunulmuş olan GÜNEŞ-DİL TEORİSİ’dir.
TÜRKÇE’nin yaşıyan en eski dil olduğunu gösteren bu teori, Avrupa’da yayınlanma imkânı bile bulamamış, Türkiye’de gördüğü ilgi ise, ATATÜRK’ten sonra hemen bastırılmıştır… Bu konuyu ayrıca ele alacağız.
Başka hangisini söyliyelim? Batılı petrol şirketlerinin topraklarımızda buldukları zengin kuyuları kapatıp, “sizde petrol yok” diyerek yıllarca bize pahalı yakıt satmalarını mı?
TÜRK bilim adamlarının da kolayca gerçekleştirebildikleri ucuz, temiz ve tehlikesiz enerji kaynağı “SOĞUK FİZYON”u unutturmalarını mı?
Pahalı dış kaynaklı ilaçları satabilmek için, hiç bir araştırma imkânı tanımadan yerin dibine batırdıkları “Zakkumdan ve kekikten kanser ilacı” bulanları mı?
Irak’ta 2. büyük topluluk iken TÜRKMENLER’in sözünü bile etmeden Kürt Devleti kurmaya çalışmalarını mı?.. Daha hangilerini sayalım?
1096 yılından itibaren dalgalar halinde gelen Haçlılar hep TÜRK kalkanına çarparak kırılmışlardır!
İşte bu yüzden Batılılar TÜRKLER’i Avrupa’da ve Anadolu’daki varlığına tahammül edemezler! Batılılar TÜRKLER’İN AVRUPA’DAKİ VARLIĞI’nı, Osmanlı Devleti ile sınırlı sayıp, sanki “çok yeni” bir olaymış gibi göstermek isterler!
Sonra da bu uydurdukları bilgilere, belgelere dayanıp bizi DOĞU ANADOLU’dan atıp orada kukla bir “kürt devleti” kurmak isterler!
BATI ANADOLU’dan atıp orayı Yunanistan’a vermek isterler!
KUZEY ANADOLU’dan atıp orada “Pontus Rum Devleti” kurmak isterler!
Ülkemizdeki Laz, Çerkez, Çeçen Acar kökenli Türkler’i kışkırtıp koparmak isterler!
İSTANBUL’da VATİKAN benzeri bir “Fener Patrikhanesi Devlet” kurmak isterler!
Hatta, kimse inanmıyor ama, bizi TRAKYA’dan, İSTANBUL’dan, MARMARA’dan atıp “Yeni Bizans Devleti” kurmak isterler!
İşte biz, onun için BATI ANADOLU’NUN TÜRKLÜĞÜ’nü anlattık!
SAKALAR, İSKİTLER, TYRHENLER, TURHANLAR, TROYANLAR, PELASKLAR, BEL-SAKALAR, TUR-SAKALAR, ETRÜSKLER, MAKEDONLAR, EU-SKOLAR, BASKLAR’dan söz ederek bu toprakların tümünün 5000 yıldır bize ait olduğunu ortaya koyduk. Daha ilerde büyük araştırmacı Kâzım Mirşan’ın eserlerinden yararlanarak 10.000 yıl önce bile bu diyarlarda olduğumuzu göstereceğiz.
Maalesef bizim yol yordam bilmez tarihçilerimizin bunlardan haberi yoktur. Bunlar okul kitaplarında yer almaz.Derslerde okutulmaz!
Tarihçiler işin kolayına kaçarak, Batılılar’dan yaptıkları uyduruk tercümelerle “işi idare edip” onların kısır görüşleri TÜRK fikir hayatına yansıtırlar.Adeta onlara hizmet ederler!
Sonuçta öyle bir durum çıkar ki ortaya, bırakın bu koca devletleri milletleri tanımak ; Türkiye Cumhuriyeti’nde, ESTONYA’nın TÜRK-TATAR nüfusundan haberdar bir tek DEVLET ADAMI bile bulamazsınız! TÜRK CUMHURİYETLERİ denince akla yalnız ORTA ASYA gelir! Onda bile yetersiz kalırlar.
Mesela Kenan Evren hariç, hiç biri AFGANİSTAN’da bir TÜRK idaresinin kurulmak üzere olduğunun farkında değildi! ÖZBEK komutan Raşit Dostum’a yeterli destek verilmedi. Kimse de Cumhuriyet’in ilk yıllarında kendimiz kalifiye elemana muhtaç iken, neden ATATÜRK’ün Afganistan’a doktorlar, uzmanlar gönderdiğini sormadı!. Bu yüzden de idareyi TALİBAN ele geçirdi! Sonra da Amerikalılar geldi, şahsiyetsiz, yahudi asıllı, Amerikan uşağı, Batı hayranı Karzai’yi, “Afgan” diye başa geçirdiler!
Batılıların bizlere yutturmaya çalıştıkları art niyetli tutumu; tarihçi Christopher Hampton, Adile Ayda’ya yazdığı mektupta şu sözlerle itiraf eder:
“Çoğumuz Türkler’i, İslamiyet’in ve Peygamberinden sonnraki Anadolu tarihi çerçevesinde düşünürüz.”
Yani Batılılar, Osmanlılar’dan önceki Avrupa’daki TÜRK varlığını unutmak, unutturmak, hafızalardan silmek isterler! Halbuki OSMANLILAR’ın şu Batılıların sahiplendikleri “Grek Medeniyeti”nin vatanı Yunanistan’ı 1400’lerden 1900’lere kadar 500 yıl ellerinde tutmaları bir yana, çok daha öncelerde HUNLAR, AVARLAR, KUMANLAR, PEÇENEKLER’in o bölgede hüküm sürdüğünü unutabilir miyiz? Bu gerçek TÜRKLER’in Yunanistan üzerindeki söz hakkını 1500 yıl gerilere götürür.
Hepsi aynı soydan olan PELASKLAR, TYRRHENLER, ETRÜSKLER, SAKALAR, İSKİTLER, MAKEDONLAR devreye girince; ANADOLU, YUNANİSTAN, İTALYA ve İSPANYA’daki TÜRK varlığı zamanımızdan 5000 yıl öncesine uzanır.
Daha açık söylemek gerekirse, onların bizim toprağımıza sahip çıkacak bir geçmişleri olmadığı gibi, bizim onların toprağında asla SİLİNMEZ bir söz hakkımız vardır!
İşte bu gerçek tarihçilerimiz, diplomatlarımız, politikacılarımız tarafından vurgulanmalı ve bütün TÜRKLER’e anlatılmalıdır!
Halbuki tam tersi yapılmakta, Türklere bir aşağılık duygusu aşılanmakta, onlara kurtuluş reçetesi olarak “batı medeniyeti” dayatılmaktadır! Batı’nın medeni olmadığını, “medeniyet” diye kabul edilen her yönünü Doğu’dan aldığını da uzun uzun anlattık.
Mesela “Latin” alfabesi, Latinlerden önce ETRÜSK ALFABESİ idi!.
Yani TÜRK ALFABESİ!.
Grek Alfabesi, “Aryan” olabilir ama, ondan önce FENİKE ALFABESİ’dir. Yani “Samî”dir.
Ondan önce de, her ne kadar bazı Batılılar araya Mısır yazısını sokarlarsa da, bizce SÜMER ÇİVİ YAZISI’dır ki, TÜRK kökenlidir!.
Kazım Mirşan’a göre TÜRK YAZI SİSTEMİ, 15 bin yıl öncesinden DUVAR RESİMLERİ ile başlamış ve bütün alfabelerin temelini teşkil etmiştir!
Yani alfabeyi bile “latin” diyerek Batı’ya mal etmek son derece yanlıştır! Alfabe, her medenî adımın olduğu gibi, DOĞU kökenlidir!. Bizim yazımız da “latin” değil, TÜRK ALFABESİ’dir!
Yazı doğudan geldi de, rakamlar batı kökenli mi?. Hayır!..
Romen rakamlarının toplamayı âdeta imkânsız hale getirmesi bir yana, sıfır olmayışı da en büyük noksanı idi ve bugün bütün Batı’da kullanılan rakam sistemi DOĞU kökenlidir!. Ve o adla bilinir.
İşte bunun içindir ki, Batılılar bize pek çok şeyi unutturmaya çalışırlar!
Yurdumuzda yaptıkları kazı ve çalışmalarda pek çok gerçeği de saklama imkanı buldukları muhakkaktır. Bununla da yetinmezler, kendi aralarından çıkan dürüst, namuslu, ilme saygılı tarihçi, dilci, arkeolog ve sair araştırmacıları da, TÜRKLER konusunda makbul bir şey söylediğinde, adeta afaroz ederler. Tezini alaya alırlar… bulduğu belgeleri yok ederler!. Biz de bu kargaşaya ihmalkârlığımızla, saflığımızla, bilgisizliğimizle katkıda bulunuruz.
Örnek mi istersiniz?. Mesela, TÜRK devlet kurumları, temelsiz Ermeni iddialarına cevap vermek ve esas katliamın Ermenilerce TÜRKLER’e yapıldığını dünyaya duyurmak için bir çalışma başlatmışlardır.
Buraya kadar iyi!..
Bin bir zahmet, eziyet ve masraf sonucu kıyıda köşede bulunan belgeler ve resimler, fotoğrafları çekilmek üzere meşhur bir fotoğraf sanatçısına verilmiştir. Ancak TÜRK tarihi ve dış politikası üzerinde bu kadar büyük önem taşıyan bir konuda gerekli araştırma yapılmamıştır. Belgelerin verildiği kişinin Ermeni kökenli olduğu sonradan fark edilmiştir!.
Asıl adı ARA(M) GÜLER(YAN) olan bu kişi, aldığı tarihi fotoğraf ve belgeleri uzun süre elinde tuttuktan sonra, en önemli kısmını “kaybetmiştir”!.
Hakkında bir başka tarihçiden ödünç aldığı çok değerli bir kitabının sayfalarını çalmaktan dava açılmış olan bu Ermeni sayesinde, Batılılar rahat bir nefes almış, TÜRKLER tarafından başlatılan çalışma da hâlâ sonuçlanamamıştır!.
Benzer şekilde hasıraltı edilen bir başka çalışma da, ATATÜRK’e sunulmuş olan GÜNEŞ-DİL TEORİSİ’dir.
TÜRKÇE’nin yaşıyan en eski dil olduğunu gösteren bu teori, Avrupa’da yayınlanma imkânı bile bulamamış, Türkiye’de gördüğü ilgi ise, ATATÜRK’ten sonra hemen bastırılmıştır… Bu konuyu ayrıca ele alacağız.
Başka hangisini söyliyelim? Batılı petrol şirketlerinin topraklarımızda buldukları zengin kuyuları kapatıp, “sizde petrol yok” diyerek yıllarca bize pahalı yakıt satmalarını mı?
TÜRK bilim adamlarının da kolayca gerçekleştirebildikleri ucuz, temiz ve tehlikesiz enerji kaynağı “SOĞUK FİZYON”u unutturmalarını mı?
Pahalı dış kaynaklı ilaçları satabilmek için, hiç bir araştırma imkânı tanımadan yerin dibine batırdıkları “Zakkumdan ve kekikten kanser ilacı” bulanları mı?
Irak’ta 2. büyük topluluk iken TÜRKMENLER’in sözünü bile etmeden Kürt Devleti kurmaya çalışmalarını mı?.. Daha hangilerini sayalım?