ceylannur
Yeni Üyemiz
Cemaatte önde olan dışarda da öyle olmalı
Okumak yetmez mi derseniz, okumak anlamak ve tefekkür için değil midir?
Mustafa Aydın'ın yazısı:
(Adapazarı Orhan Camii imam hatibi)
İmam, sadece namazda önderlik yapan bir kişi değildir. İmam, namazda önde olduğu gibi cami dışında da sokağın, mahallenin önünde örnek olmalıdır. Cemaatte önde olan, cami dışında da yaşayışıyla, ahlakıyla önderliğini göstermelidir. Sadece namaza dair bir okuyuş ve ihtisas değil, aynı zamanda hayata dair duruş da olmalıdır imamda.
İmam kelimesi önder, lider, rehber gibi anlamlara gelmektedir. Ayrıca, görüş ve fikirleriyle öncülük etmiş olan kişiye de denir. İmam ve cemaat ilişkisinin belli kuralları vardır. İmamın her hatasında imama tabi olunmaz. Kiminde uyulur, kiminde imam uyarılır, kiminde ise imamdan ayrılınır. Gözü ve gönlü kapalı olarak imama tabi olunmaz.
İmam sadece namazda önder değildir ve olmamalıdır. Zaten imam olmanın şartlarının ilki Kur'an'ı anlamak ve bilmektir. Okumak yetmez mi derseniz, okumak anlamak ve tefekkür için değil midir?
Dinin en temel ibadeti tevhid, namaz ile zekattır. Namaz, olmazsa olmaz şartlarındandır. Namaz tüm iyilikleri içinde barındırır. İbadetlerin tohumu, çekirdeği veya fidanıdır. Aslına bakarsak hayatında Kur'an bulunanların hakkıdır imamlık. Cemaatin önüne geçmekteki iktisabı daha çok ilim ve amel sebebiyle olmalıdır. Sadece namaza dair bir okuyuş ve ihtisas değil, aynı zamanda hayata dair duruşu da imamlık için gereken şart olmalıdır. Namaz dışında görüş ve duruşuna itibar edilmeyen kişinin imameti sadece kendi nefsi için yeterlidir. 27 kat sevap elde etmek için bu farkı kazandıracak rehberliğe ihtiyaç vardır.
CAMİYE GELEMEYENLERİN DE İMAMI OLUNMALI
İmam, sohbet ve konuşmalarında da imam olmak şuuruyla hareket edebilmelidir. Değil yalan ve haramdan, ihtiyaç olmayan mubah konuşmalardan da şiddetle kaçınmalıdır. Giysisi sade, özenli, temiz olmalıdır. Elbisesiyle de imam olmalıdır.
İmamlığın amacı meslek olmamalıdır, muhabbet olmalıdır. İmamlık sorumluluğu sadece camiye gelen cemaat değil, gelmeyen ve kılmayanların da sorumluluğunu hissedebilmektir. Belki de mezarlarda ziyaretçilerden mahrum olanların "dua" hakkını ifa edebilmeyi dahi omuzlarında bilmelidir. Kısacası kendi nefsinin imamı olduğunu bilemeyenin cemaate imam olması mümkün müdür? Önce insan, sonra Müslüman ve taşıyabilecekse imam olmalıdır. İmamlık "kelimeleri" yani sınavı geçenlerin hakkıdır. İbrahim (as) ve tabi olanlar gibi.
YAŞANMAYANLAR İMAMETİ ZEDELER
İmamlık genel anlamıyla fiili örnekliktir. Her davranışın tekbir ve selam şuuruyla yaşanması gerekir. İmamın güzel kıraati sadece harfleri söylemekteki ihtisası olmamalıdır. O harflerin taşıdığı mana ve sorumluluğu da yerine getirmelidir. Nasıl kıraatteki hatalar hem namazımızı zedeler ve bozarsa, yaşayamadığımız manalarda imametimizi zedeler.
İmamlıkta asıl olan, namaz dışındaki İslam hayatımızın güzelliği olmalıdır. İbadetler içinde bir başkasına uyarak yapılan tek ibadet namazdır. Namazı emanet ettiğimiz insana her şeyimizi emanet edebilmeliyiz. Namazın emanetini taşımak, namaz dışındaki sorumlulukların hakkıyla yerine getirilmesine bağlıdır.
İmamlık, cemaat sayısı kadar sorumluluk yüklenmektir. Öyle ki bazen cemaat muaf olur, imam mesul olur. Mesuliyet, sorumluluk gerektiren husustur. Madem ki namaz tüm hayırların toplayıcısı ve kötülüklerin manevî frenidir, imama yakışan da namaz dışında bu ahlakı yaşayabilmektir.
"Namazın kazası var, şu işin kazası yok!" tekerlemesi işlerimizdeki tercihlerin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Namazdaki ihmal diğer amellerde de ihmal yaptığımızın görüntüsüdür. Tüm hayatı namazı kamil kılmak adına düzenlemelidir. Açken, uykusuzken, abdest sıkışıklığı varken namazın mekruh olması, namaza verilen önemdendir. Yoksa sayılanların üstünlüğünden değildir. Namaza mani bir hayatı terk etmemek, namaza önem verişimizin azlığındandır.
ADIMLARI VAKUR, YÜZÜ TEBESSÜMLÜ OLMALI
Namazın kılınışı ve imamet namazın dışında, namazı sarıp sarmalamaktadır. Yeryüzünü seccade bilmek gerekir ki, namaz seccademizde "miraç" edelim. Hayatımızın hiçbir anı namaza muhalif olmamalıdır. Tüm kulluğun öğretisi namaz ve zikirlerinde mevcuttur. Namaz tedavisinin faydası, yanlış amellerden şiddetle kaçınmaya bağlıdır. Namazı besleyen ve namazın beslediği hayat dosdoğru namaza ulaşmanın yoludur. En kamil namaz değil mi ki imamla kılınan namazdır, imamın kemalatı hem namazda, hem namaz dışında olmalıdır.
Herkes kendi nefsinin imamı olmalı
Kendinin imamı olamayanın, caminin imamı olması ne kadar doğrudur? Unutmamalı ki ne imam sadece camide imamdır, ne de cemaat sadece camide cemaattir. Tüm hayat imam ve cemaat etrafında dönüp dolaşmaktadır.
Dini camiye ve vicdana hapsedenlerin birbirinden farkı yoktur. İmamı ve cemaati sadece cami düzeni kabul edenlerin de dinin mahiyetinden haberleri yoktur.
Cemaatte önde olanın, dışarıda da önde olması gerekir. Bu sadece imam için değil, herkes kendi nefsinin imamı olmalıdır. İmam namazda okuduğunu, namazdan sonra unutmamalı ki namazı tebliğ etmiş olsun. Namaz dışı hayatı da namazı sevdirsin.
Zaman
Okumak yetmez mi derseniz, okumak anlamak ve tefekkür için değil midir?
Mustafa Aydın'ın yazısı:
(Adapazarı Orhan Camii imam hatibi)
İmam, sadece namazda önderlik yapan bir kişi değildir. İmam, namazda önde olduğu gibi cami dışında da sokağın, mahallenin önünde örnek olmalıdır. Cemaatte önde olan, cami dışında da yaşayışıyla, ahlakıyla önderliğini göstermelidir. Sadece namaza dair bir okuyuş ve ihtisas değil, aynı zamanda hayata dair duruş da olmalıdır imamda.
İmam kelimesi önder, lider, rehber gibi anlamlara gelmektedir. Ayrıca, görüş ve fikirleriyle öncülük etmiş olan kişiye de denir. İmam ve cemaat ilişkisinin belli kuralları vardır. İmamın her hatasında imama tabi olunmaz. Kiminde uyulur, kiminde imam uyarılır, kiminde ise imamdan ayrılınır. Gözü ve gönlü kapalı olarak imama tabi olunmaz.
İmam sadece namazda önder değildir ve olmamalıdır. Zaten imam olmanın şartlarının ilki Kur'an'ı anlamak ve bilmektir. Okumak yetmez mi derseniz, okumak anlamak ve tefekkür için değil midir?
Dinin en temel ibadeti tevhid, namaz ile zekattır. Namaz, olmazsa olmaz şartlarındandır. Namaz tüm iyilikleri içinde barındırır. İbadetlerin tohumu, çekirdeği veya fidanıdır. Aslına bakarsak hayatında Kur'an bulunanların hakkıdır imamlık. Cemaatin önüne geçmekteki iktisabı daha çok ilim ve amel sebebiyle olmalıdır. Sadece namaza dair bir okuyuş ve ihtisas değil, aynı zamanda hayata dair duruşu da imamlık için gereken şart olmalıdır. Namaz dışında görüş ve duruşuna itibar edilmeyen kişinin imameti sadece kendi nefsi için yeterlidir. 27 kat sevap elde etmek için bu farkı kazandıracak rehberliğe ihtiyaç vardır.
CAMİYE GELEMEYENLERİN DE İMAMI OLUNMALI
İmam, sohbet ve konuşmalarında da imam olmak şuuruyla hareket edebilmelidir. Değil yalan ve haramdan, ihtiyaç olmayan mubah konuşmalardan da şiddetle kaçınmalıdır. Giysisi sade, özenli, temiz olmalıdır. Elbisesiyle de imam olmalıdır.
İmamlığın amacı meslek olmamalıdır, muhabbet olmalıdır. İmamlık sorumluluğu sadece camiye gelen cemaat değil, gelmeyen ve kılmayanların da sorumluluğunu hissedebilmektir. Belki de mezarlarda ziyaretçilerden mahrum olanların "dua" hakkını ifa edebilmeyi dahi omuzlarında bilmelidir. Kısacası kendi nefsinin imamı olduğunu bilemeyenin cemaate imam olması mümkün müdür? Önce insan, sonra Müslüman ve taşıyabilecekse imam olmalıdır. İmamlık "kelimeleri" yani sınavı geçenlerin hakkıdır. İbrahim (as) ve tabi olanlar gibi.
YAŞANMAYANLAR İMAMETİ ZEDELER
İmamlık genel anlamıyla fiili örnekliktir. Her davranışın tekbir ve selam şuuruyla yaşanması gerekir. İmamın güzel kıraati sadece harfleri söylemekteki ihtisası olmamalıdır. O harflerin taşıdığı mana ve sorumluluğu da yerine getirmelidir. Nasıl kıraatteki hatalar hem namazımızı zedeler ve bozarsa, yaşayamadığımız manalarda imametimizi zedeler.
İmamlıkta asıl olan, namaz dışındaki İslam hayatımızın güzelliği olmalıdır. İbadetler içinde bir başkasına uyarak yapılan tek ibadet namazdır. Namazı emanet ettiğimiz insana her şeyimizi emanet edebilmeliyiz. Namazın emanetini taşımak, namaz dışındaki sorumlulukların hakkıyla yerine getirilmesine bağlıdır.
İmamlık, cemaat sayısı kadar sorumluluk yüklenmektir. Öyle ki bazen cemaat muaf olur, imam mesul olur. Mesuliyet, sorumluluk gerektiren husustur. Madem ki namaz tüm hayırların toplayıcısı ve kötülüklerin manevî frenidir, imama yakışan da namaz dışında bu ahlakı yaşayabilmektir.
"Namazın kazası var, şu işin kazası yok!" tekerlemesi işlerimizdeki tercihlerin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Namazdaki ihmal diğer amellerde de ihmal yaptığımızın görüntüsüdür. Tüm hayatı namazı kamil kılmak adına düzenlemelidir. Açken, uykusuzken, abdest sıkışıklığı varken namazın mekruh olması, namaza verilen önemdendir. Yoksa sayılanların üstünlüğünden değildir. Namaza mani bir hayatı terk etmemek, namaza önem verişimizin azlığındandır.
ADIMLARI VAKUR, YÜZÜ TEBESSÜMLÜ OLMALI
Namazın kılınışı ve imamet namazın dışında, namazı sarıp sarmalamaktadır. Yeryüzünü seccade bilmek gerekir ki, namaz seccademizde "miraç" edelim. Hayatımızın hiçbir anı namaza muhalif olmamalıdır. Tüm kulluğun öğretisi namaz ve zikirlerinde mevcuttur. Namaz tedavisinin faydası, yanlış amellerden şiddetle kaçınmaya bağlıdır. Namazı besleyen ve namazın beslediği hayat dosdoğru namaza ulaşmanın yoludur. En kamil namaz değil mi ki imamla kılınan namazdır, imamın kemalatı hem namazda, hem namaz dışında olmalıdır.
Herkes kendi nefsinin imamı olmalı
Kendinin imamı olamayanın, caminin imamı olması ne kadar doğrudur? Unutmamalı ki ne imam sadece camide imamdır, ne de cemaat sadece camide cemaattir. Tüm hayat imam ve cemaat etrafında dönüp dolaşmaktadır.
Dini camiye ve vicdana hapsedenlerin birbirinden farkı yoktur. İmamı ve cemaati sadece cami düzeni kabul edenlerin de dinin mahiyetinden haberleri yoktur.
Cemaatte önde olanın, dışarıda da önde olması gerekir. Bu sadece imam için değil, herkes kendi nefsinin imamı olmalıdır. İmam namazda okuduğunu, namazdan sonra unutmamalı ki namazı tebliğ etmiş olsun. Namaz dışı hayatı da namazı sevdirsin.
Zaman