Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
’a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf: 40) Bugün hicri 9 Cemadi-ul Evvel 1434 Cuma... Yalnız ve yalnız
’a kul olmak İslâm akidesinin ilk rüknünün yarısıdır. Lâ ilâhe illallah şehadet cümlesinin temsil ettiği İslam akidesinin… Bu kulluğun keyfiyetini Rasûlullah’tan almak ise “Muhammedun Resulullah” cümlesinin temsil ettiği ikinci yarısıdır.
BU prensip her iki bölümüyle, mü’min ve Müslim kalplerde temsil edilir; çünkü bu iki esastan sonra gelen tüm iman esasları ve İslam rükünleri bu iki esasın gerekleridir.
’ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe iman etmek, bununla beraber namaz, zekât, oruç, hac, hadler ve ta’zirler, helâl ve haramlar, muameleler, islâmî direktifler ve hukuk kuralları, bütün bunlar tek
’a kulluk esasına dayanır. Hem bütün bunlar hakkında ana merci ise Rasulullah (s.a.v)’in Rabb’inden alarak bize tebliğ ettikleridir.
Müslüman toplum, bu ilkenin ve tüm gereklerşnin onda temsil edildiği toplumdur; çünkü bu ilke ve gerektirdiklerşni temsil etmeden bir toplum Müslüman olamaz. Ona islâm toplumu adı da verilmez.
İşte bu yüzdendir ki “Lâ ilâhe illallah muhammedurrasulullah” şehadeti Müslüman ümmetin tüm ayrıntılarıyla hayatının dayandığı kâmil metodun temel ilkesi olmuştur. Dolayısıyla bu temel ilke olmadan bu hayat da olmaz. Bu temel ilkeye dayanmayan veya bu ilke ile birlikte başka bir ilkeye dayanan yahut bu ilkeye yabancı başka ilkelere dayanan hayat islâmî bşr hayat değildir. “Hüküm yalnız
’ındır. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamamızı emretmiştir. İşte en doğru yol budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf:40) ”Kim peygambere itaat ederse,
’a itaat etmiş olur…” (nisa:80)
Bu kısa mutlak ve kesin ifadeler, bu dinin hakîkati ile ilgili temel meseleler hakkında ayırıcı sözleri belirlemektedir. Bunun gibi pratik hareketler hakkında da Bize büyük faydalar sağlar.
Bu temel esaslar evvelâ “islâm toplumunun tabiatını” belirlemede bize fayda sağlar.
İkinci olarak “Müslüman toplumun doğuş, meydana gelme metodunu” belirtmekte bize yarar sağlar.
Üçüncü olarak “İslam’ın cahiliye toplumuna karşı koyma metodunu” belirtmekte bize yararlı olur.
Dördüncü olarak da “Beşerî hayatın realitesi karşısında islam’ın takip edeceği metodu” belirtmekle bize yararlı olur.
Bu temel prensipler, eskiden olduğu gibi şimdi de islâmî hareketin metodunda alabildiğine önemli temel meseledir.
“Müslüman toplum”un tabiatını gösteren ayırıcı özellik, bu toplumun her konuda yalnız
’a kul olma esasına dayanmasıdır. Bu kulluğun şekli, keyfiyeti “Lâ ilâhe illallah, Muhammedun rasulullah” şehâdet cümlesiyle ortaya çıkar.
Bu kulluk, ibadet kasdı ile yapılan davranışlarda ortaya çıktığı gibi, itikâdi düşüncede de kendisini gösterir.
Buna göre Allahu Teâlâ’nın vahdâniyetine, ortaksız olduğuna, inanmayan kimse yalnız başına
’ın kulu değildir. “
buyurur ki: ‘iki ilah edinmeyin. O tek ilahtır. Yalnızca benden korkunuz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Din de her zaman O’nun içindir. Yoksa
'tan başkasına ibadet kastı taşıyan davranışlarda bulunan kimse, yalnız başına
'ın kulu değildir. Bu davranış ve hareketler
'la birlikte veya O'nsuz yapılmış fark etmez. Her ikisi de şirktir. “De ki benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan
içindir. O'nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.” (En'am: 162, 163)
Hukûkî yasaları
'tan başkasından alan veya
'ın Rasûlü aracılığıyla bize tebliğ ettiği yolun dışında başka birisinden bu prensipleri alan kimse sadece
'a kul değildir: “Yoksa
'ın din ile ilgili izin vermediği konularda onlar için yasalar koyan O'nun ortakları mı vardır?” (Şuara: 21) “Peygamber size ne getirdiyse onu alınız. Size neyi yasakladı ise onu yapmaktan vazgeçiniz.” (Haşr: 7)
İşte Müslüman toplum budur. Yalnız
'a kul olma esası, bu toplumdaki fertlerin inanç ve düşüncelerinde, ibadet ve hareketlerinde, sosyal düzen ve yasalarında temsil edilir. BU yönlerden herhangi birisinde bir aksama olursa bizzat islâm'da aksamalar başlamış demektir; çünkü islâm'ın ilk rüknü olan “Lâ ilâhe illallahi Muhammedun Rasulullah” cümlesinde aksamalar başlamıştır.
“Müslüman toplum”un bu olduğu anlaşılınca, bu toplum nasıl oluşur, nasıl doğar? Böyle bir neş'etin metodu nedir?
Yalnız
'a tam manasıyla kul olduklarını ifade eden bir cemaat doğmadıkça bu toplum ortaya çıkmaz. Bu toplum
'tan başka hiçbir kimseye kulluk ile bağlanmaz, ona baş eğmez....
İnanç ve düşünce tarzında
'tan başkasına kul olmayı, ibadetlerde ve dini davranışlarda ALlah'tan başkasına kul olmayı, sosyal düzen ve kanunlarda
'tan başkasına kul olmayı kesinlikle reddeden bir cemaat doğmadıkça bu toplum ortaya çıkmaz. Söz konusu cemaatin bireyler açıkladığımız bu hâlis kulluk esası üzerine tüm hayatlarını fiilen düzenlemeye girişmelidirler. Bu toplumun fertleri, vicdanlarını
'tan başka birisinin ulûhiyetine itikad etmek inancından arındırmalıdırlar. Dini davranışlarını
’tan başka bir kimseden almadan arındırmalıdırlar.
İşte ilk Müslüman cemaatin doğuşu böyle oldu. Her Müslüman cemaatin doğuşu da böyle olur. Her Müslüman toplum da böyle kurulur.
22.03.2013
Emrullah AYAN