faruk islam
Özel Üye
DÜRÜSTLÜK BİR YAŞAM BİÇİMİ
İnsan neden konuşur, neden yazar? Niçindir bu kadar uğraş? Git onunla uğraş, gel bununla. Git ona bir şey ver, gel buna. Biri kompleksli, diğeri kaprisli. Etrafta onlarca ‘mış gibi davranan’ insan var! Kayıtsızlar, kayıtlıymış ve kayıtsızmış gibi davrananlar… Anlık, günübirlik başarılarıyla, varlıklı oldukları sanısıyla kendilerini özel görenler, markalılar, maskeliler, bunlara özenenler… Dünya ölçeğinde düşünemeyenler… Sahip olduğunuz özelliklerle dünya listelerinde acaba kaça girerdiniz? Girseydiniz bile, hangi kaprisi hak ederdiniz ki! Kime ne verdiniz ki kimden ne istiyorsunuz!
Evet, bu da bir yaşam biçimi! Kendim için, kendi mutluluğum için, başkaları için. Eşimin, çocuğumun, annemin, babamın, kardeşlerimin, akrabalarımın, komşularımın, akrabalarımın akrabalarının mutluluğu için, ülkem insanının mutluluğu için, evet, içinde yaşadığım ülkenin, içinde yaşadığım dünyanın mutluluğu için ciddi bir uğraş… Konuşma, okuma ve yazın etkinliği.
İyi yetişmiş, bilinçli, dürüst, sorumluluk sahibi bir çevrede yaşamanın ne kadar harika olduğunu düşünebiliyor musunuz! Bilincini donattığınız insan, benim, senin ya da çevremizdeki insanların komşusu, yakını. Orada, her an karşımıza çıkan bakkal, manav, kasap, terzi, öğrenci, öğretmen, tamirci, çırak, garson, asker, doktor, mühendis, sanatçı veya başka bir meslek sahibi.
Ben, bilinci donatılmış bir çevrede yaşamak istiyorum. Çevresine çiçek diken çiçek, çöplüğe çeviren de çöplük buluyor. Her zaman kavga, gürültü ve savaşların olduğu bir dünya mı, yoksa barış ve dostluğun egemen olduğu bir dünyayı mı tercih ederdiniz?
İnsan bir şeyleri söylemekten değil, ancak doğru ifade edememek ve anlaşılamamaktan endişe etmeli!
Tüm çalışmalar komplekssiz ve kaprissiz bir yaşam için… Bugünümüzün mutlu ve huzurlu geçmesi umuduyla… Bugünlerimizi karanlığa gömerek, geleceğimizi aydınlatamayız. Bugünü dolu dolu yaşayan, dünü unutmayan, yarınını düşünüp planlayan bir toplum için.
Buradaki yazılar, okuyanı bilinçlendirdiği, varolan bilincini geliştirdiği, bilinç düzeyini yükselttiği, bilincini erdemsel değerlerle donattığı ölçüde anlamlı ve değerlidir. (02.02.03)
DÜRÜSTLÜK
Dürüstlük ahlaktır; dinin özüdür. Eğer dürüstlük yok ise din; estetik şekiller, kalıplar ve seslerden öteye geçmez.
Dürüstlük; her yerde, her zaman ve her konuda, kendi aleyhimize de sevdiklerimizin aleyhine de olsa, sadece doğruların ve dürüstlerin yanında, yanlışların ve yanlış yapanların karşısında yer almaktır. 4Nisa/135
En yakının bile olsa adam kayırma, şahitliğini dürüstçe yap:
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisa suresi, 135
En düşmanın bile olsa, asla haksızlık yapma:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Maide suresi, 8
Allah, en dürüst, en ahlaklı ve en adil olandır:
“Allah’tır O, ilah yoktur O’ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah’tan daha dürüst(sadık) kim olabilir?” 4Nisa suresi, 87
“Ama imana erip yararlı ve doğru işler yapanları içlerinden ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar. Bu, Allahın gerçek vaadidir. Söz söyleme bakımından Allah’tan daha dürüst(sadık) kim olabilir?” 4Nisa suresi, 122
“De ki: “Allah, daima dürüst olmuştur(doğru söylemiştir). Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.” 3Al-i İmran suresi, 95 (3Al-i İmran suresi, 152)
“Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık. Kendilerini ve uygun gördüğümüz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik.” 21Enbiya suresi, 9
“Mü’minler, birlikleri görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü daima dürüst olmuşlardır(doğruyu söylemişlerdir)” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.” 33Ahzab suresi, 22
“Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadine sadık kalan ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!” 39Zümer suresi, 74
Dürüstlük ilkeseldir, inançla ilgilidir:
“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O’na yönelerek dürüst olun ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay hâline!” 41Fussilet suresi, 6
İnsanların kurtuluşu dürüstlüğe bağlıdır:
“Allah dedi ki: “Bu, dürüst insanlara, dürüst olmalarının yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.” 5Maide suresi, 119
“Kendi içlerinden birine, “Bütün insanlığı uyar; imana erişenlere, her bakımdan içtenlikli ve dürüst olmakla Rablerinin katında öteki herkesten ileri geçtiklerini müjdele” diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti? (Yalnızca) hakkı inkar edenler, “Bakın, bu (adam) düpedüz bir büyücü!” derler.” 10Yunus suresi, 2
“Bunun böyle olması Allah’ın, dürüstleri, dürüstlükleri sebebiyle ödüllendirmesi, uygun görürse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 33Ahzab suresi, 24
Dürüstlük, sorgulanır ve ancak denemelerle ortaya çıkar:
“Allah, seni affetsin! Gerçekten dürüst olanlar(sadıklar) sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?” 9Tevbe suresi, 43
“Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, gerçekten dürüst olanları(sadıklar) da mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.” 29Ankebut suresi, 3
“O, dürüstlerin dürüstlüklerini sorgulasın diye. Ve O, hakikati inkar edenlerin tümü için acı bir azap hazırlamıştır!” 33Ahzab suresi, 8
Kur’an’ın özü dürüstlük ve adalettir:
“Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk(dürüstlük-sadakat) ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” 6En’am suresi, 115
“O, âlemler için, içinizden dürüst olmak(istikamet) isteyenler için, ancak bir öğüttür.” 81Tekvir suresi, 28
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol(istikamet). Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” 11Hud suresi, 112
En güzel dua: Bir yere kabul edilme ve reddedilme gerekçesinin dürüstlük olmasıdır:
“De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) dürüstlük ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni dürüstlük ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” 17İsra suresi, 80
“Allah da, “Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin(istikamet) ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin” dedi.” 10Yunus suresi, 89
Gerçek takva(içdisiplin-özdenetim-otokontrol veya dindarlık), dürüstlükten geçer:
“Dürüstlüğü(doğruyu) getiren ve onu onaylayanlar var ya, gerçek takva sahipleri onlardır.” 39 Zümer suresi, 33
Dürüstlük, yalnızca lafla değil onu destekleyen eylemlerle gerçekleşir:
“Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah’a, Ahiret Günü’ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır dürüst olanlar(sadakatlerini gösterenler) ve işte onlardır Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.” 2Bakara suresi, 177
“İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar dürüst(sâdıklar) kimselerin ta kendileridir.” 49Hucurat suresi, 15
“(Böylece, bu ganimetlerin bir kısmı) zulüm ve kötülük diyarını terk etmiş olanlar arasındaki yoksullar(a verilecektir.) Yurtlarından ve mülklerinden sürülmüş, Allah’ın lütfunu ve rızasını arayan ve Allah’a ve Elçisi(nin davası)na yardım edenler, dürüstler(sâdıklar) işte onlardır!” 59Haşr suresi, 8
Dürüstlük, zor zamanlarda belli olur:
“İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze sadık kalsalardı(dürüst kalsalardı), elbette kendileri için daha iyi olurdu.” 47Muhammed suresi, 21
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar(dürüst yaşadılar). İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” 33Ahzab suresi, 23
Dürüstlük bir yol ayrımıdır:
“Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dürüst/dosdoğru ol(istikamet). Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.” 42Şura suresi, 15
Gerçekten de dürüstlük, Kur’an merkezlilikten de Allah odaklılıktan da önce zaten olması gereken insanî ve ahlakî bir duruştur.
İnsan neden konuşur, neden yazar? Niçindir bu kadar uğraş? Git onunla uğraş, gel bununla. Git ona bir şey ver, gel buna. Biri kompleksli, diğeri kaprisli. Etrafta onlarca ‘mış gibi davranan’ insan var! Kayıtsızlar, kayıtlıymış ve kayıtsızmış gibi davrananlar… Anlık, günübirlik başarılarıyla, varlıklı oldukları sanısıyla kendilerini özel görenler, markalılar, maskeliler, bunlara özenenler… Dünya ölçeğinde düşünemeyenler… Sahip olduğunuz özelliklerle dünya listelerinde acaba kaça girerdiniz? Girseydiniz bile, hangi kaprisi hak ederdiniz ki! Kime ne verdiniz ki kimden ne istiyorsunuz!
Evet, bu da bir yaşam biçimi! Kendim için, kendi mutluluğum için, başkaları için. Eşimin, çocuğumun, annemin, babamın, kardeşlerimin, akrabalarımın, komşularımın, akrabalarımın akrabalarının mutluluğu için, ülkem insanının mutluluğu için, evet, içinde yaşadığım ülkenin, içinde yaşadığım dünyanın mutluluğu için ciddi bir uğraş… Konuşma, okuma ve yazın etkinliği.
İyi yetişmiş, bilinçli, dürüst, sorumluluk sahibi bir çevrede yaşamanın ne kadar harika olduğunu düşünebiliyor musunuz! Bilincini donattığınız insan, benim, senin ya da çevremizdeki insanların komşusu, yakını. Orada, her an karşımıza çıkan bakkal, manav, kasap, terzi, öğrenci, öğretmen, tamirci, çırak, garson, asker, doktor, mühendis, sanatçı veya başka bir meslek sahibi.
Ben, bilinci donatılmış bir çevrede yaşamak istiyorum. Çevresine çiçek diken çiçek, çöplüğe çeviren de çöplük buluyor. Her zaman kavga, gürültü ve savaşların olduğu bir dünya mı, yoksa barış ve dostluğun egemen olduğu bir dünyayı mı tercih ederdiniz?
İnsan bir şeyleri söylemekten değil, ancak doğru ifade edememek ve anlaşılamamaktan endişe etmeli!
Tüm çalışmalar komplekssiz ve kaprissiz bir yaşam için… Bugünümüzün mutlu ve huzurlu geçmesi umuduyla… Bugünlerimizi karanlığa gömerek, geleceğimizi aydınlatamayız. Bugünü dolu dolu yaşayan, dünü unutmayan, yarınını düşünüp planlayan bir toplum için.
Buradaki yazılar, okuyanı bilinçlendirdiği, varolan bilincini geliştirdiği, bilinç düzeyini yükselttiği, bilincini erdemsel değerlerle donattığı ölçüde anlamlı ve değerlidir. (02.02.03)
DÜRÜSTLÜK
Dürüstlük ahlaktır; dinin özüdür. Eğer dürüstlük yok ise din; estetik şekiller, kalıplar ve seslerden öteye geçmez.
Dürüstlük; her yerde, her zaman ve her konuda, kendi aleyhimize de sevdiklerimizin aleyhine de olsa, sadece doğruların ve dürüstlerin yanında, yanlışların ve yanlış yapanların karşısında yer almaktır. 4Nisa/135
En yakının bile olsa adam kayırma, şahitliğini dürüstçe yap:
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Nisa suresi, 135
En düşmanın bile olsa, asla haksızlık yapma:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Maide suresi, 8
Allah, en dürüst, en ahlaklı ve en adil olandır:
“Allah’tır O, ilah yoktur O’ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah’tan daha dürüst(sadık) kim olabilir?” 4Nisa suresi, 87
“Ama imana erip yararlı ve doğru işler yapanları içlerinden ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar. Bu, Allahın gerçek vaadidir. Söz söyleme bakımından Allah’tan daha dürüst(sadık) kim olabilir?” 4Nisa suresi, 122
“De ki: “Allah, daima dürüst olmuştur(doğru söylemiştir). Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.” 3Al-i İmran suresi, 95 (3Al-i İmran suresi, 152)
“Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık. Kendilerini ve uygun gördüğümüz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik.” 21Enbiya suresi, 9
“Mü’minler, birlikleri görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü daima dürüst olmuşlardır(doğruyu söylemişlerdir)” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.” 33Ahzab suresi, 22
“Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadine sadık kalan ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!” 39Zümer suresi, 74
Dürüstlük ilkeseldir, inançla ilgilidir:
“De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O’na yönelerek dürüst olun ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay hâline!” 41Fussilet suresi, 6
İnsanların kurtuluşu dürüstlüğe bağlıdır:
“Allah dedi ki: “Bu, dürüst insanlara, dürüst olmalarının yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.” 5Maide suresi, 119
“Kendi içlerinden birine, “Bütün insanlığı uyar; imana erişenlere, her bakımdan içtenlikli ve dürüst olmakla Rablerinin katında öteki herkesten ileri geçtiklerini müjdele” diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti? (Yalnızca) hakkı inkar edenler, “Bakın, bu (adam) düpedüz bir büyücü!” derler.” 10Yunus suresi, 2
“Bunun böyle olması Allah’ın, dürüstleri, dürüstlükleri sebebiyle ödüllendirmesi, uygun görürse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 33Ahzab suresi, 24
Dürüstlük, sorgulanır ve ancak denemelerle ortaya çıkar:
“Allah, seni affetsin! Gerçekten dürüst olanlar(sadıklar) sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?” 9Tevbe suresi, 43
“Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, gerçekten dürüst olanları(sadıklar) da mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.” 29Ankebut suresi, 3
“O, dürüstlerin dürüstlüklerini sorgulasın diye. Ve O, hakikati inkar edenlerin tümü için acı bir azap hazırlamıştır!” 33Ahzab suresi, 8
Kur’an’ın özü dürüstlük ve adalettir:
“Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk(dürüstlük-sadakat) ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” 6En’am suresi, 115
“O, âlemler için, içinizden dürüst olmak(istikamet) isteyenler için, ancak bir öğüttür.” 81Tekvir suresi, 28
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol(istikamet). Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” 11Hud suresi, 112
En güzel dua: Bir yere kabul edilme ve reddedilme gerekçesinin dürüstlük olmasıdır:
“De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) dürüstlük ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni dürüstlük ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” 17İsra suresi, 80
“Allah da, “Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin(istikamet) ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin” dedi.” 10Yunus suresi, 89
Gerçek takva(içdisiplin-özdenetim-otokontrol veya dindarlık), dürüstlükten geçer:
“Dürüstlüğü(doğruyu) getiren ve onu onaylayanlar var ya, gerçek takva sahipleri onlardır.” 39 Zümer suresi, 33
Dürüstlük, yalnızca lafla değil onu destekleyen eylemlerle gerçekleşir:
“Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah’a, Ahiret Günü’ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır dürüst olanlar(sadakatlerini gösterenler) ve işte onlardır Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.” 2Bakara suresi, 177
“İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar dürüst(sâdıklar) kimselerin ta kendileridir.” 49Hucurat suresi, 15
“(Böylece, bu ganimetlerin bir kısmı) zulüm ve kötülük diyarını terk etmiş olanlar arasındaki yoksullar(a verilecektir.) Yurtlarından ve mülklerinden sürülmüş, Allah’ın lütfunu ve rızasını arayan ve Allah’a ve Elçisi(nin davası)na yardım edenler, dürüstler(sâdıklar) işte onlardır!” 59Haşr suresi, 8
Dürüstlük, zor zamanlarda belli olur:
“İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze sadık kalsalardı(dürüst kalsalardı), elbette kendileri için daha iyi olurdu.” 47Muhammed suresi, 21
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar(dürüst yaşadılar). İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” 33Ahzab suresi, 23
Dürüstlük bir yol ayrımıdır:
“Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dürüst/dosdoğru ol(istikamet). Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.” 42Şura suresi, 15
Gerçekten de dürüstlük, Kur’an merkezlilikten de Allah odaklılıktan da önce zaten olması gereken insanî ve ahlakî bir duruştur.