ceylannur
Yeni Üyemiz
Allah'ın varlığına inanmayan insanların inandıkları bir fikir vardır. Bu fikre "evrim teorisi" denir. Evrim teorisine inanan kişilere de "evrimci" denir.
Evrim Teorisini uyduran kişi ise günümüzden yaklaşık 150 yıl önce yaşamış olan Charles Darwin (Çarls Darvin)'dir. Darwin (yandaki resim), canlıları Allah'ın yarattığına inanmıyordu. Ona göre her şey tesadüfen ve kendi kendine meydana gelmişti.Tüm canlıların ise değişerek birbirlerine dönüştüklerini ve böyle meydana geldiklerini zannediyordu. Yani Darwin'e göre balıklar bir gün tesadüfen bir sürüngene dönüşmüşlerdi. Bir gün bir tesadüf daha olmuş ve bir sürüngen uçmaya başlamış böylece kuşlar oluşmuştu. Darwin'in uydurduğu yalana göre insanlar ise maymunlardan oluşmuştu. Yani ona göre sizin atanız bir maymundu. Gelin, Darwin'in ortaya attığı yalanın ne kadar saçma olduğunu daha iyi anlamak için arkadaki resimleri inceleyelim.
Evrimcilerin iddiaları karikatürlere bile konu olacak kadar komiktir.
Darwin'in yalanına göre bu atomlar birleşerek hücreleri oluşturdular. Biliyorsunuz ki her canlı hücrelerden oluşur. Hücreler bir araya gelerek bizim gözlerimizi, kulaklarımızı, kanımızı, kalbimizi kısacası bütün vücudumuzu oluştururlar. Ve hücreler çok karmaşıklardır. Bu kadar karmaşık bir şeyin atomların tesadüfen yanyana gelmeleriyle oluşması ise imkansızdır.
[SIZE=-1]
Üretim merkezleri, ulaşım araçları, depo görevlileri ve daha birçok elemanı ile hücre tıpkı gelişmiş bir fabrikaya benzer. Bu fabrikada birçok faaliyet yer alır. Hücre elemanlarının kimi bir mühendis, kimi bir kimyager, kimi bir ustabaşı gibi çalışır. Ancak şunu sakın unutmayın: Hücre, gözle bile göremediğimiz kadar küçük bir yapıdır.
Bir hücrenin içinde yüzlerce farklı küçük organ vardır. Hücreyi çok büyük bir fabrikaya benzetebiliriz. Yan sayfadaki resme de dikkat ederseniz hücre bir fabrika gibi gösterilmiştir. Malzeme üretenler, üretilen malzemeleri taşıyan araçlar, giriş ve çıkış kapıları, üretim merkezleri, mesaj getirip götürenler, enerji merkezleri… Peki bir fabrikanın taşların, toprağın, suyun tesadüfler sonucunda, örneğin çıkan bir fırtınadan sonra, kendi kendine meydana gelmesi mümkün müdür? Tabi ki hayır. Herkes böyle bir şeye güler. Bu çok komik bir iddia olur. Ama işte evrimciler "hücre tesadüfen oluştu" diyerek en az bu kadar saçma bir şey söylemiş olurlar.
Evrimcilerin iddia ettiğine göre bu hücreler tesadüfen bir araya gelerek canlıları oluşturmuşlardır.
Öyle ise Evrimcilere bir Darwin Deneyi Yaptıralım!
Evrimciler büyük bir varil alsınlar. Bu varilin içine istedikleri bütün atomları koysunlar. Bundan başka varilin içine ne koymak istiyorlarsa eklesinler. Bir canlının oluşması için gereken bütün malzemeleri doldursunlar. Sonra da bu varili isterlerse ısıtsınlar, isterlerse elektrik versinler. Ne istiyorlarsa yapmaları serbest olsun. Milyarlarca yıl da varilin başında nöbet tutsunlar. (Ömürleri yetmeyeceği için daha genç evrimcilere nöbeti devredebilirler).
Bunun sonucunda ne olur?
Sizce bu varilin içinden kuzular, menekşeler, kirazlar, tavşanlar, arılar, karpuzlar, kediler, köpekler, sincaplar, güller, erikler, çilekler, balıklar, filler, zürafalar, aslanlar çıkar mı? Bu varilin içinden sizin gibi düşünen, sevinen, heyecanlanan, müzik duyunca hoşuna giden, kitap okuyabilen bir insan çıkabilir mi?
Elbette çıkamaz. O varilin içinden varilin başında bekleyen evrimci profesörlerden tek biri bile çıkamaz. Hatta değil bir profesör, o profesörün trilyonlarca hücresinden tek bir tanesi bile çıkamaz.
Atomlar cansızdır. Cansız maddeler birleşip canlı, gülen, sevinen, düşünen bir varlık oluşturabilirler mi?
Böyle bir şeye akıllı bir insan inanabilir mi? Elbette ki o varilin içinden canlı hiçbir varlık çıkmaz. Bu imkansızdır. Çünkü canlılar cansız maddelerin tesadüfen bir araya gelmeleriyle oluşamaz. CANLILARI ALLAH YARATMIŞTIR. Ortada hiçbir şey yokken, Allah insanı, dağları, gölleri, kuzuları, aslanları, çiçekleri yaratmak istemiştir. Ve "Ol" diye emir vererek hepsini yoktan var etmiştir.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bütün bilim adamları biraraya gelseler bile, bu varilin içinden tek bir canlının hücresini bile çıkartamazlar. Bir profesör, cansız maddeleri karıştırıp başka bir profesörü oluşturamaz. Çünkü insanları, ananası, gülü, tavus kuşunu kaplanları arıları, karpuzu ceylanları, kelebekleri yaratan yalnızca Allah'tır.
Evrim Teorisini uyduran kişi ise günümüzden yaklaşık 150 yıl önce yaşamış olan Charles Darwin (Çarls Darvin)'dir. Darwin (yandaki resim), canlıları Allah'ın yarattığına inanmıyordu. Ona göre her şey tesadüfen ve kendi kendine meydana gelmişti.Tüm canlıların ise değişerek birbirlerine dönüştüklerini ve böyle meydana geldiklerini zannediyordu. Yani Darwin'e göre balıklar bir gün tesadüfen bir sürüngene dönüşmüşlerdi. Bir gün bir tesadüf daha olmuş ve bir sürüngen uçmaya başlamış böylece kuşlar oluşmuştu. Darwin'in uydurduğu yalana göre insanlar ise maymunlardan oluşmuştu. Yani ona göre sizin atanız bir maymundu. Gelin, Darwin'in ortaya attığı yalanın ne kadar saçma olduğunu daha iyi anlamak için arkadaki resimleri inceleyelim.
Evrimcilerin iddiaları karikatürlere bile konu olacak kadar komiktir.
Daha önce size anlattığımız gibi, canlı ve cansız maddeleri oluşturan en küçük parça atomlardır. Yani siz aslında milyonlarca atomun bir araya gelmesinden oluşuyorsunuz.
Dünya ilk meydana geldiğinde yeryüzünde tek bir canlı varlık bile yoktu. Sadece bazı cansız maddeler bulunmaktaydı. Evrimciler, yani Darwin'e inananlar bir gün bu atomlardan bazılarının tesadüfen karar alıp bir araya geldiğini söylüyorlar. Yani dünya oluştuktan sonra bir gün şiddetli bir rüzgar veya bir kasırga çıktı ve bu atomlar yanyana gelip birleştiler. Sonra bu birleşen atomlara ne mi oldu?
[SIZE=-1]
Bir hücrenin içinde yüzlerce farklı küçük organ vardır. Hücreyi çok büyük bir fabrikaya benzetebiliriz. Yan sayfadaki resme de dikkat ederseniz hücre bir fabrika gibi gösterilmiştir. Malzeme üretenler, üretilen malzemeleri taşıyan araçlar, giriş ve çıkış kapıları, üretim merkezleri, mesaj getirip götürenler, enerji merkezleri… Peki bir fabrikanın taşların, toprağın, suyun tesadüfler sonucunda, örneğin çıkan bir fırtınadan sonra, kendi kendine meydana gelmesi mümkün müdür? Tabi ki hayır. Herkes böyle bir şeye güler. Bu çok komik bir iddia olur. Ama işte evrimciler "hücre tesadüfen oluştu" diyerek en az bu kadar saçma bir şey söylemiş olurlar.
Evrimcilerin iddia ettiğine göre bu hücreler tesadüfen bir araya gelerek canlıları oluşturmuşlardır.
Evrimciler büyük bir varil alsınlar. Bu varilin içine istedikleri bütün atomları koysunlar. Bundan başka varilin içine ne koymak istiyorlarsa eklesinler. Bir canlının oluşması için gereken bütün malzemeleri doldursunlar. Sonra da bu varili isterlerse ısıtsınlar, isterlerse elektrik versinler. Ne istiyorlarsa yapmaları serbest olsun. Milyarlarca yıl da varilin başında nöbet tutsunlar. (Ömürleri yetmeyeceği için daha genç evrimcilere nöbeti devredebilirler).
Bunun sonucunda ne olur?
Sizce bu varilin içinden kuzular, menekşeler, kirazlar, tavşanlar, arılar, karpuzlar, kediler, köpekler, sincaplar, güller, erikler, çilekler, balıklar, filler, zürafalar, aslanlar çıkar mı? Bu varilin içinden sizin gibi düşünen, sevinen, heyecanlanan, müzik duyunca hoşuna giden, kitap okuyabilen bir insan çıkabilir mi?
Elbette çıkamaz. O varilin içinden varilin başında bekleyen evrimci profesörlerden tek biri bile çıkamaz. Hatta değil bir profesör, o profesörün trilyonlarca hücresinden tek bir tanesi bile çıkamaz.
Böyle bir şeye akıllı bir insan inanabilir mi? Elbette ki o varilin içinden canlı hiçbir varlık çıkmaz. Bu imkansızdır. Çünkü canlılar cansız maddelerin tesadüfen bir araya gelmeleriyle oluşamaz. CANLILARI ALLAH YARATMIŞTIR. Ortada hiçbir şey yokken, Allah insanı, dağları, gölleri, kuzuları, aslanları, çiçekleri yaratmak istemiştir. Ve "Ol" diye emir vererek hepsini yoktan var etmiştir.
Darwin Deneyi için sadece bu malzemelere ihtiyaç var. Çünkü evrimciler yukarıda gördüğünüz iyot, çinko gibi maddelerin tesadüfler sonucunda biraraya gelerek canlıları oluşturduklarını iddia ederler. Öyle ise gelip bu maddelerin hepsini büyük bir varilin içinde karıştırsınlar. Ve istedikleri her türlü şeyi yapsınlar. Sonra da istedikleri kadar beklesinler.