Fihrist

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Fihrist
Ayât-ı Kur'âniyenin bir nevi tefsiri olan Risâle-i Nur eczâlarından
Sözler mecmuasının mücmel bir fihristesidir.
Birinci Söz
-1-'in çok esrâr-ı mühimmesinden bir sırrını güzel bir temsil ile tefsir eder. Ve "Bismillâh" ne kadar kıymettar bir şeâir-i İslâmiye olduğunu gösteriyor.

On Dördüncü Lem'a'nın İkinci Makamı
'in en mühim beş altı sırlarını tefsir ediyor. Ve Kur'ân'ın bir hulâsası ve bir fihristesi ve miftâhı olduğunu gösterdiği gibi, Arştan ferşe kadar uzanmış bir hatt-ı kudsî-i nurânî olmakla beraber, Saadet-i Ebediye kapısını açan bir anahtar ve her mübârek şeye feyiz ve bereket veren bir menba-ı envâr olduğunu beyân eder. Bu İkinci Makam, en birinci risâle olan Birinci Söze bakar. Âdetâ, Risâle-i Nur eczâları bir daire hükmünde olup; müntehâsı iptidâsına hatt-ı mübârekiyle ittihad ediyor. Ve bu makamda Altı Sır yerine, otuz yazılacaktı. Şimdilik altı kaldı. Kısadır, fakat gayet büyük hakâikı tazammun ediyor. Bunu dikkatle okuyan, ne kadar kıymettar bir hazîne-i kudsiye olduğunu anlar.

İkinci Söz
-2- meâlinde ve İmân hakkındaki âyetlerin mühim bir sırrını gayet makbul bir temsil ile tefsir eder.

1- Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
2- O takvâ sahipleri ki, görmedikleri halde Allah'a ve Onun bildirdiklerine İmân ederler. (Bakara Sûresi: 3.)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Üçüncü Söz
b916.gif
-1- âyetinin meâlinde ve ubûdiyet hakkındaki âyetlerin mühim bir hakikatini mantıkî bir temsil ile tefsir ediyor.

Dördüncü Söz
b917.gif
-2- âyetinin meâlinde ve namaz hakkındaki âyetlerin mühim bir sırrını gayet mâkul ve mantıkî bir temsil ile tefsir ediyor. Zerre miktar insafı bulunanı teslime mecbur ediyor.

Beşinci Söz
b918.gif
-3- âyetinin meâlinde ve takvâ ve ubûdiyet hakkındaki âyetlerin ve vazife-i ubûdiyet ve takvânın mühim bir sırrını gayet güzel bir temsil ile tefsir ediyor. O tefsir herkesi iknâ ediyor.

Altıncı Söz
b919.gif
-4- âyetinin meâlinde ve nefis ve malını Cenâb-ı Hakka satmak hakkındaki âyetlerin gayet mühim bir sırrını tefsir etmekle beraber, nefis ve malını Cenâb-ı Hakka satanların beş derece kâr içinde kâr ve satmayanların beş derece hasâret içinde hasâret kazandıklarını gayet muknî bir temsil ile tefsir ediyor, hakikate karşı mühim bir kapı açıyor.


1- Ey insanlar! Rabbinize kulluk ediniz. (Bakara Sûresi: 21.)
2- Şüphesiz namaz, Mü'minler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır. (Nisâ Sûresi: 103.)
3- Şüphesiz ki Allah takvâya sarılanlarla, iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlarla beraberdir. (Nahl Sûresi: 128.)
4- Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek sûretiyle satın almıştır. (Tevbe Sûresi: 111.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Yedinci Söz

b920.gif
-1-
âyetinin meâlinde ve "İmân-ı Billâh ve'l-yevmi'l-âhir" ve hayat-ı dünyeviye hakkındaki âyetlerin mühim bir sırrını gayet mâkul bir temsil ile tefsir etmekle beraber, ehl-i gaflet hakkında dünyanın ne kadar dehşetli; ve mevt ve ecel ne kadar müthiş; ve acz ve fakr ne kadar elîm olduğunu ve ehl-i hidâyet hakkında hayat-ı dünyeviyenin içyüzü ne kadar güzel ve kabir ve ecel ve acz ve fakr nasıl birer vesîle-i saadet bulunduğunu gayet katî bir tarz ile ispat eder. Saadet-i dâreyne giden yolu gösterir.

Sekizinci Söz

b921.gif
-2-
âyetlerinin meâlinde mahiyet-i dünya ve dünyada mahiyet-i insan ve insanda mahiyet-i din hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını Suhûf-u İbrâhimde aslı bulunan güzel ve parlak bir temsil ile tefsir etmekle beraber, dünyanın mahiyetini ve dünyadaki ruh-u insanî ve insandaki dinin kıymetini göstermekle beraber, dinsiz insan en bedbaht mahlûk olduğunu ispat etmekle ve şu âlemin tılsımını açan ve ruh-u beşeri zulmetten kurtarmak çarelerini göstermekle beraber, gayet latîf ve güzel bir muvâzene ile, fâsık olan bedbaht adamın müthiş vaziyetini, sâlih olan bahtiyar adamın saadetli vaziyetini gösteriyor.

Dokuzuncu Söz

b922.gif
-3-
âyetinin meâlinde ve beş vakit namaz hakkındaki âyâtın gayet mühim bir sırrını Beş Nükte ile tefsir etmekle beraber, mâlûm olan beş vakit namazın o vakitlere hikmet-i tahsisini o kadar güzel ve şirin bir tarzda beyân ediyor ki, zerre miktar şuuru bulunan bir insan, bu câzibedar hikmet ve parlak hakikate karşı teslime mecbur olur. Ve cesed-i insan havaya, suya, gıdâya muhtaç olduğu gibi, rûh-u insan da namaza muhtaç bulunduğunu gayet katî bir sûrette beyân eder.



1- Onlar Allah'a ve ahiret gününe İmân ederler. (Âl-i İmran Sûresi: 114.)
Allah'ın vaadi şüphesiz haktır; sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah'ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin. (Fâtır Sûresi: 5.)
2- Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayy'dır; ezelî ve ebedî hayat sahibidir. O Kayyûm'dur; varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmadığı gibi, herşey Onun yaratmasıyla ve tedbîriyle vücud bulur, devam eder ve vücudda kalır, bekâ bulur. (Bakara Sûresi: 255.)
Şüphesiz ki Allah katında makbul olan din İslâm dinidir. (Al-i İmrân Sûresi: 19.)
3- Akşama erdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah'ı tesbih edin.
Göklerde ve yerde olanların hamd ve senâsı Ona mahsustur. Gündüzün sonuna doğru ve öğle vaktine girince de Allah'ı tesbih edip namaz kılın. (Rum Sûresi: 17-18.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Onuncu Söz

b528.gif
-1-
âyetinin meâlinde ve haşir ve âhiret hakkındaki âyâtın mühim bir hakikatini, on iki mantıkî ve mâkul sûret-i temsiliye ile ve on iki hakâik-ı kâtıâ-i bâhire ile tefsir etmekle beraber, imân-ı bilâhireti o kadar kuvvetli bir sûrette ispat eder ki, bütün bütün kalbi ölmemiş ve bütün bütün aklı sönmemiş bir insan o ispata karşı teslim olur, izn-i İlâhî ile imâna gelir. İmâna gelmezse de inkârdan vazgeçmeye mecbur olur.

On Birinci Söz

b924.gif
-2-
âyetlerinin yüksek ve geniş bir hakikatini Sûre-i Şemsin mu'cizâne işaret ettiğini ve kâinatı muntazam bir saray sûretinde gösterdiğini, ulvî ve vüs'atli bir temsil ile tefsir etmekle beraber, mâhiyet-i insaniyedeki vezâif-i ubûdiyet ve cihazât-ı insaniyeyi ve rubûbiyet-i İlâhiyenin envâ-ı tecelliyâtına karşı ubûdiyet-i insaniyenin mukabelelerini o kadar güzel bir sûrette ispat ediyor ki, Sûre-i Veş-şemsin mu'cizâne olan işaretini hârika bir sûrette ve en azîm bir dairede âzam bir Rubûbiyeti ekmel bir ubûdiyetle karşılaştırıyor.

On İkinci Söz

b926.gif
-3-
b925.gif
-4-
âyetlerinin meâlinde ve hikmet-i Kur'âniyenin fazîleti hakkında yüzer âyâtın mühim bir hakikatini, hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'âniyenin muvâzenesi sûretinde gâyet parlak bir temsil ile tefsir etmekle Kur'ân'ın bir mu'cizesini ve i'câzını ve onun karşısında hikmet-i felsefenin aczini ve sukûtunu hârika bir sûrette ispat eder, körlere de gösterir. Bu Söz, On Birinci Söz gibi gâyet mühimdir. Herkes onlara muhtaçtır.


1- Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kâdirdir. (Rum Sûresi: 50.)
2- Yemin olsun güneşe ve aydınlığına. • Ve onu takip eden aya. • Ve onu gösteren güne. • Ve onu örten geceye. • Ve gökyüzüne ve onu binâ edene. • Ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene. • Ve insana ve onu intizamla yaratana. (Şems Sûresi: 1-7.)
3- Kime hikmet verilmişse, işte ona pekçok hayır verilmiştir. (Bakara Sûresi: 269.)
4- Biz Kur'ân'ı hak ile indirdik . O da hak ile indi. (İsrâ Sûresi: 105.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
On Üçüncü Söz
İki Makamdır.

Birinci Makam

b927.gif
-1-
âyeti ile
b928.gif
-2-
âyetinin meâlinde ve hikmet-i Kur'âniyenin kudsiyeti ve vüs'ati ve şiirden istiğnâsı hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını tefsir etmekle beraber, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın yüksek mu'cizâne hikmetini, felsefenin aşağı ve dar hikmeti ile muvâzene ediyor. Hikmet-i Kur'âniyedeki kesret ve vüs'ati ve felsefenin fakr ve iflâsını muhtasar beyân etmekle beraber, Kur'ân'ın şiirden istiğnâsının ve adem-i tenezzülünün sebebi, hakâik-ı Kur'âniyenin yüksekliği ve parlaklığı olduğunu gösterir. Ve mühim bir temsil ile bir nevi i'câz-ı Kur'âniyeyi beyân eder.

İkinci Makam
Gençliği, dalâlet ve sefâhet uçurumuna düşmekten kurtaran ve imânda bu dünyada dahi hakiki bir Cennet lezzeti ve dalâlette ise Cehennemî bir azap ve sıkıntı bulunduğunu misâllerle izah ve ispat eden bir derstir.
İkinci Makamın Haşiyesi
Mahpuslara teselli hakkında dört mektuptur.
İkinci Makamın Zeyli
Leyle-i Kadirde ihtar edilen bir mesele-i mühimmedir.
Meyve Risâlesinden Altıncı Mesele

Hüve Nüktesi


1- Biz Kur'ân'dan mü'minler için bir şifâ ve rahmet olan şeyi indiriyoruz. (İsrâ Sûresi: 82.)
2- Biz Peygambere şiir öğretmedik; bu ona yakışmaz da. (Yâsin Sûresi: 69.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
On Dördüncü Söz
Dar akıllara sığışmayan yüksek ve geniş bir kısım hakâik-ı Kur'âniyeyi göze görünen emsâl ve nazîreleriyle fehme takrîb ediyor. Meselâ,

b930.gif
-1-
b929.gif
-2-
b932.gif
-3-
b931.gif
-4-
b933.gif
-5-
âyetlerinin gayet yüksek ve gayet geniş hakikatlerini temsil ve tanzîr ile akla kabul ettirir ve kalbi iknâ eder bir tarzda beyân ediyor.
On Dördüncü Sözün Hâtimesi
Gâfil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir. Âhirinde, nefs-i emmâreye müessir bir sille-i ikaz var. Nefse esir olan onu okusa ve kabul etse, esâretten kurtulur.
On Dördüncü Sözün Zeyli
Zelzele hakkında ehemmiyetli altı suâle cevaptır.
On Beşinci Söz

b934.gif
-6-
âyetinin meâlinde ve melâike ile şeytanların mübârezeleri hakkındaki âyâtın, kozmoğrafyacıların dar akıllarına yerleşmeyen mühim bir sırrını, "Yedi Basamak" nâmıyla yedi muhkem hüccet ve metîn bir mukaddeme ile tefsir ediyor. Ve şu âyetin semâsından evhâm-ı şeytâniyeyi recmedip tard eder.
On Beşinci Sözün Zeyli
Kur'ân'ın kelâmullah ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resûlü olduğunu muknî delillerle ispat eden, münâzara tarzında yazılmış beliğ bir risâledir.
On Altıncı Söz

b935.gif
-7-
âyetlerinin meâlindeki çok âyâtın ifâde ettiği "ehadiyet-i zâtiyesi ile külliyet-i ef'âl; ve vahdet-i şahsiyesiyle muînsiz umumiyet-i Rubûbiyet ve ferdâniyetiyle şeriksiz şümûl-u tasarrufât; ve mekândan münezzehiyetiyle her yerde hazır bulunması ve nihayetsiz ulviyetiyle herşeyle yakın olması; ve birtek zât-ı ehad olmakla herşeyi bizzat elinde tutmak" olan hakâik-ı âliye-i Kur'âniyenin Dört Şuâ nâmiyle gayet mühim bir sırrını tefsir ediyor. Ve o hakâikı müstakîm akıllara ve selîm kalblere teslim ettiriyor.



1- Gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. (A'râf Sûresi: 54.)
2- Yaş ve kuru ne varsa apaçık bir kitapta yazılmıştır. (En'am Sûresi: 59)
3- Gökler de O'nun kudretiyle dürülmüştür. (Zümer Sûresi: 67)
4- Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, O'nun işi sadece "Ol" demektir; o da oluverir. (Yasin Sûresi: 82)
5- Kıyametin gerçekleşmesi ise göz açıp kapayıncaya kadardır. (Nahl Sûresi: 77.)
6- And olsun ki dünya semâsını Biz kandillerle süsledik. Şeytanlar için o kandilleri birer taş yaptık. (Mülk Sûresi: 5.)
7- Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece "Ol" demektir; o da oluverir. • Şânı ne yücedir Onun ki, herşeyin hüküm ve tasarrufu elindedir. Siz de Ona döneceksiniz. (Yâsin Sûresi: 82-83.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
On Yedinci Söz

b936.gif
-1-
âyetlerinin meallerinde, lezzet-i hayat içinde elem-i mevt; ve sürûr ve visâl içinde elem-i zevâl hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını ve ism-i Kahhâra karşı Rahmân isminin cilvesini gayet güzel bir sûretle gösterip tefsir ediyor. Ve ehl-i İmân için dünyanın mâhiyetini, seyyar bir ticaretgâh ve muvakkat bir misâfirhâne ve birkaç günlük bir teşhirgâh ve kısa bir müddet için işleyecek bir tezgâh ve ahz-ı i'tâ için yol üstünde kurulmuş bir pazar olduğunu gösterip, dünyadan berzah ve âhiret tarafına insan seyahatini sevdirir ve dehşetini izâle eder. Ve bu sözün âhirinde bâzı nüshalarda "Siyah Dutun Meyvesi" nâmiyle kıymettar ve câzibedar ve şiir kıyafetinde birkaç hakikat var.

Kalbe Fârisî Olarak Tahattur Eden Bir Münâcât
Ehl-i Gaflet Dünyasının Hakikatini Tasvir Eden Birinci Levha
Ehl-i Hidâyet ve Huzurun Hakikat-i Dünyalarına İşaret Eden İkinci Levha
Barla Yaylası, Çam, Katran, Ardıç, Karakavağın Bir Meyvesi
Yıldızları Konuşturan Bir Yıldıznâme


1- Yeryüzünde ne varsa Biz dünya için bir süs olarak yarattık ki, insanlardan hangisi daha güzel işler yapacak diye onları imtihan edelim. • Onun üzerindeki herşeyi Biz elbette kupkuru bir toprak haline getireceğiz. (Kehf Sûresi: 7-8.) Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir oyalanmadır. (En'âm Sûresi: 32.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
On Sekizinci Söz
Bu söz, İki Makamdır. İkinci Makamı yazılmamış.
Birinci Makamı
Üç Noktadır.
Birincisi:

b937.gif
-1-
âyetinin, fahre meftun, şöhrete müptelâ, methe düşkün, hodbîn nefs-i emmârenin kafasına sille-i te'dibi vuran bir sırrını,

İkincisi:
b938.gif
-2- 'nın çirkin ve bahsi hilâf-ı edeb görünen şeylerin güzel cihetlerini gösteren bir sırrını,
Üçüncüsü:
b939.gif
-3- âyetinin risâlet-i Ahmediyeye (a.s.m.) dâir ince, fakat kuvvetli bir delilini gösteren bir sırrını tefsir eder.
On Dokuzuncu Söz

b940.gif
-4-
âyetlerinin meâlindeki yüzer âyâtın en mühim hakikatleri olan risâlet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) On Dört Reşha nâmiyle on dört katî ve parlak ve muhkem bürhanlarla tefsir ve ispat ediyor. Ve en muannid bir hasmı dahi ilzam eder. Güneş gibi risâlet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) izhâr ediyor.

Yirminci Söz
İki Makamdır.
Birinci Makam: Sûre-i Bakara'nın başında, Hazret-i Adem'e meleklerin secdesi ve bir bakaranın zebhi ve taşlardan su çıkması hakkındaki üç mühim âyete karşı şeytanın gayet müthiş üç şüphesini öyle bir tarzda reddedip mahveder ki, şeytanı ve şeytan gibi insanları öyle desîselerden perişan edip vazgeçiriyor. Çünkü onlar, tenkit ve itirazlarıyla lemeât-ı i'câziyenin kapısını açtırttılar. O üç âyetten üç lem'a-i i'câziye göründü.
İkinci Makam: Mu'cizât-ı enbiyâ (aleyhimüsselâm) yüzünde parlayan bir mu'cize-i Kur'âniyeyi göstermekle beraber, mu'cizât-ı enbiyâya dâir âyât-ı Kur'âniyenin ne kadar mânidar ve hikmettar olduklarını gösterir. Ve Kur'ân'da kapalı kalmış çok defineler bulunduğunu ihtar eder.


1- Yaptıkları kötülüklerle sevinen ve yapmadıkları hayırla övülmekten hoşlanan kimseleri, sakın azabdan kurtulurlar zannetme. (Al-i İmrân Sûresi: 188.)
2- O herşeyi en güzel şekilde yarattı. (Secde Sûresi: 7.)
3- [De ki:] Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin. (Al-i İmrân Sûresi: 31.)
4- Yâ sin. Hikmet dolu Kur'an' yemin olsun ki sen Allah tarafından insanlara gönderilmiş peygamberlerdensin. (Yâsin Sûresi: 1-3.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Yirmi Birinci Söz
İki Makamdır
Birinci Makamı: Namazın o kadar güzel bir tarzda kıymetini ve faydasını gösterir ki, en tembel ve en fâsık adama dahi namaza karşı bir iştiyak verir ve gayrete getirir.
İkinci Makamı: Şeytanın çok istimal ettiği mühim desîselerini iptal ediyor. Ve vesvesesi ile mü'minlerin kalbinde açtığı yaraların beşine, güzel merhemler tarif ediyor.
Yirmi İkinci Söz
b942.gif
-1-
b941.gif
-2-
meâlinde ve tevhid-i hakiki hakkındaki yüzer âyâtın mühim bir hakikatini İki Makam ile tefsir eder.
Birinci Makam Gayet güzel ve parlak ve muhkem bir hikâye-i temsiliye ile on iki basamak hükmünde On İki Bürhan ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o kadar katî bir sûrette ispat eder ki, en mütemerrid müşrikleri de tevhide mecbur ediyor. Ve kolay, fakat kuvvetli ve basit, fakat parlak bir sûrette Vâcibü'l-Vücudun vücudunu ve vahdetini ve ehadiyetini bütün sıfât ve esmâsıyla ispat eder.
İkinci Makamı ise Hakîkat-i tevhidi ve tevhid-i hakikiyi On İki Lem'a nâmiyle hikâye-i temsiliyenin perdesi altında on iki bürhân-ı bâhire ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi ispat etmekle beraber, evsâf-ı celâliye ve cemâliye ve kemâliyesini vahdâniyet içinde ispat ediyor. O lem'alardaki deliller, o kadar katîdir ki, hiçbir şüphe yeri kalmıyor. Ve o kadar küllîdirler ki, mevcudât adedince, belki zerrât sayısınca mârifetullâha pencereler açıyor. Ve onun ile Vâcibü'l-Vücudun vücudunu, umum sıfât ve esmâsıyla en muannidlere karşı ispat ediyor.
Yirmi Üçüncü Söz

b943.gif
-3-
âyetlerinin meâlindeki çok âyâtın imâna dâir ve terakkiyât ve tedenniyât-ı insâniyeye medâr hakikatlerini Beş Nokta ile ve Beş Nükte içinde herkese taallûk eden ve herkes ona muhtaç olan on mebhas ile o sırr-ı azîmi tefsir eder. İstidâdât-ı insaniye ile vezâif-i insaniyeyi, gayet mâkul ve makbul bir sûrette beyân eder.

Bu söz, şimdiye kadar binler adamı hâb-ı gafletten kurtardığı gibi, çoklarını da imâna getimiş gayet kıymettar ve yüksek olmakla beraber, temsiller ile fehmi kolaylaşmış, herkes onun dilini anlıyor.


1- Bil ki; Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. (Muhammed Sûresi: 19.)
2- Allah her şeyin yaratıcısıdır. (Zümer Sûresi: 62.)
3- Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye indirdik. • Ancak İmân eden ve güzel işler yapanlar müstesnâ. (Tîn Sûresi: 4-6.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Yirmi Dördüncü Söz

b979.gif
-1-
âyetinin meâlinde ve Esmâ-i Hüsnânın cilveleri hakkındaki çok âyâtın muazzam bir hakikatini "Beş Dal" nâmiyle mebâhis-i azîme ile tefsir ediyor.

Birinci ve İkinci Dalları, mühim esrârın muhtasar bir hazînesidir.
Üçüncü Dal, hadîslere gelen evhâmı on iki kaide ile reddeder, evhâmın esaslarını keser.
Dördüncü Dal, kâinat sarayında istihdam olunan nebâtât ve hayvanât ve insan ve melâike tâifelerinin sırr-ı istihdamlarını ve güzel vazife-i ubûdiyet ve tesbihlerini ve haşmet-i rubûbiyet-i İlâhiyeyi câzibedar bir tarzda beyân eder.
Beşinci Dal,

b979.gif
-1-
âyetinin şecere-i nurâniyesinin hadsiz meyvelerinden beş meyvesini gayet parlak ve güzel bir sûrette gösteriyor. Bu Beş Meyve ve Otuz Birinci Sözün âhirindeki Beş Meyve, çok şirindirler. Tatlı ilim isteyenler onları alsın okusun.

Yirmi Beşinci Söz

b946.gif
-2-
âyetinin hakikatini teyid eden yüzer âyâtın en mühim bir hakikati olan i'câz-ı Kur'ânîyi tefsir eder. Üç Şuâ içinde kırk vücûh-u i'câziyeyi beyân ve tefsir ediyor ki; Kur'ân kelâmullah olduğunu, gündüzdeki ziyâ güneşin vücudunu gösterdiği gibi, öylece gösterir ve ispat eder. Nısf ı evvel çendan süratli telif edilmiş, fakat istirahat-i kalb ile yazıldığı için izahlıdır. Nısf-ı âhir bâzı esbâb-ı mühimmeye binâen, muhtasar ve mücmel kalmıştır. Fakat bununla beraber her tâifeye göre (ve ne fikirde bulunursa bulunsun) bu mübârek Söz, i'câz-ı Kur'ân'ı ona gösterir ve ispat eder. Bu Söz şimdiye kadar i'câz-ı Kur'ân'a karşı çok muannidleri serfürû ettirerek secdeye getirmiş.

1- O Allah ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler Onundur. (Tâhâ Sûresi: 8.)
2- De ki: And olsun, eğer bu Kur'ân'ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler. (İsrâ Sûresi: 88.)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt