ceylannur
Yeni Üyemiz
GÜL ANNEDEN SÜTANNEYE
Mekkelilerin yeni doğan bebeklerini yaylalarda yaşayan sütannelere vermeleri o zamanlarda oldukça yaygın bir gelenekti. Çünkü Mekke çok sıcak bir şehirdi ve bebekler burada kolayca hasta olabilirlerdi.
Amine anne de yavrusuna bir sütanne bulmak istediğini, bebeğin dedsine söyledi. Serin bir yayla evinde, temiz hava, güneş ışığı ve bol anne sütü alarak büyümesi için birlikte çare aradılar.
O günlerde Badiye Yaylası'nda Mekke'ye, sütanneler gelmişti. Bakımlarını üstlenmek için bebek arıyorlardı. Aradılar, buldular.Yaylaya götürmek için bebekleri aldılar. Dede Abdülmuttalip ise torununa sütanne bulamamıştı.
Sütannelerin çoğu, Muhammed bebği (s.a.v) babasız olduğu için almak istememişti. Oysa onu görselerdi, asla bırakmazlardı. Onu almadan oradan asla ayrılmazlardı.
Yaşlı bir eşeğin sırtında Badiye'de gelen gencecik bir anne vardı. Yanında kocası, bir de devesiyle Mekke sokaklarında sessizce dolaşıyordu. Kucağındaki bebeği açlıktan ağlıyordu. Göğsünde bir damla bile sütü yoktu.Çünkü aç ve yorgundu. Yol boyunca sıkıntı çekmişlerdi.Eşek yürüyememişti.Yaşlı deve, bir damla bile süt vermemişti. Düşe kalka gelmişlerdi Mekke'ye.Şehrin sokaklarında sütannesi olmak için bir bebek arıyordu.Fakir sütanneyle, sütannesiz bebeğin dedesi Abdulmuttalip, aniden karşılaştılar. Dede sütanneye yaklaştı babcan bir tavırla:"Nerelisin?" diye sordu.
"Badiyeliyim" dedi sütanne.
"Adın nedir?"
"Halime" dedi fakir kadın.
Onun kibar ve güzel konuşması dedenin hoşuna gitmişti.
"Çok güzel bir isim bu! İsminin anlamı güzel ve yumuşak huylu demektir." dedi.
Halime gülümsedi.Ne kadar babacan, ne kadar iyi yürekli bir adamdı karşısındaki.Yaşlı adam devam etti:"Benim bir torunum var. Babası olmadığı için onu kimse almadı.Ona sütanne olur musun?"
Halime şaşırdı.Evine eli boş dönmek istemiyordu.Kocasıyla görüştü ve bu teklifi hemen kabul etti.Dede, sütanneyi bebeğin yanına götürdü.
Muhammed bebek (s.a.v), ak örtüler içinde uyuyordu. Sütanne eve girer girmez çok güzel bir koku duymuştu. Bu güzel kokuyu içine çekmişti.Kalbini sıcacık bir duygu sardı.İçini bir sevinç kapladı.
Sütanne Halime, Muhammed bebeğe (s.a.v) hayran hayran bakarken bebek gözlerini açtı, ona gülümsedi.Halime, kucağına alıp hemen onu emzirdi.
O da ne!...Sütü birden çoğalmıştı! Oysa yol boyunca çektikleri sıkıntılar yüzünden neredeyse hiç sütü kalmamıştı.
Annelerin en güzel Amine anne, yavrusunu öptü, kokladı.Sevinçliydi; çünkü ona bir sütanne bulunmuştu.Yavrusu şimdi istediği gibi gelişip büyüyecekti.
Hazırlıklarını yaptı. Halime'ye hediyeler verdi. İçinin ısındığı bu sütanneye yavrusunu emanet etti.O biliyordu ki yüceler yücesi ALLAH, yavrusunu koruyacaktı.Bebek Muhammed(s.a.v)'i dualar ile yaylaya yolcu ettiler.
Mekkelilerin yeni doğan bebeklerini yaylalarda yaşayan sütannelere vermeleri o zamanlarda oldukça yaygın bir gelenekti. Çünkü Mekke çok sıcak bir şehirdi ve bebekler burada kolayca hasta olabilirlerdi.
Amine anne de yavrusuna bir sütanne bulmak istediğini, bebeğin dedsine söyledi. Serin bir yayla evinde, temiz hava, güneş ışığı ve bol anne sütü alarak büyümesi için birlikte çare aradılar.
O günlerde Badiye Yaylası'nda Mekke'ye, sütanneler gelmişti. Bakımlarını üstlenmek için bebek arıyorlardı. Aradılar, buldular.Yaylaya götürmek için bebekleri aldılar. Dede Abdülmuttalip ise torununa sütanne bulamamıştı.
Sütannelerin çoğu, Muhammed bebği (s.a.v) babasız olduğu için almak istememişti. Oysa onu görselerdi, asla bırakmazlardı. Onu almadan oradan asla ayrılmazlardı.
Yaşlı bir eşeğin sırtında Badiye'de gelen gencecik bir anne vardı. Yanında kocası, bir de devesiyle Mekke sokaklarında sessizce dolaşıyordu. Kucağındaki bebeği açlıktan ağlıyordu. Göğsünde bir damla bile sütü yoktu.Çünkü aç ve yorgundu. Yol boyunca sıkıntı çekmişlerdi.Eşek yürüyememişti.Yaşlı deve, bir damla bile süt vermemişti. Düşe kalka gelmişlerdi Mekke'ye.Şehrin sokaklarında sütannesi olmak için bir bebek arıyordu.Fakir sütanneyle, sütannesiz bebeğin dedesi Abdulmuttalip, aniden karşılaştılar. Dede sütanneye yaklaştı babcan bir tavırla:"Nerelisin?" diye sordu.
"Badiyeliyim" dedi sütanne.
"Adın nedir?"
"Halime" dedi fakir kadın.
Onun kibar ve güzel konuşması dedenin hoşuna gitmişti.
"Çok güzel bir isim bu! İsminin anlamı güzel ve yumuşak huylu demektir." dedi.
Halime gülümsedi.Ne kadar babacan, ne kadar iyi yürekli bir adamdı karşısındaki.Yaşlı adam devam etti:"Benim bir torunum var. Babası olmadığı için onu kimse almadı.Ona sütanne olur musun?"
Halime şaşırdı.Evine eli boş dönmek istemiyordu.Kocasıyla görüştü ve bu teklifi hemen kabul etti.Dede, sütanneyi bebeğin yanına götürdü.
Muhammed bebek (s.a.v), ak örtüler içinde uyuyordu. Sütanne eve girer girmez çok güzel bir koku duymuştu. Bu güzel kokuyu içine çekmişti.Kalbini sıcacık bir duygu sardı.İçini bir sevinç kapladı.
Sütanne Halime, Muhammed bebeğe (s.a.v) hayran hayran bakarken bebek gözlerini açtı, ona gülümsedi.Halime, kucağına alıp hemen onu emzirdi.
O da ne!...Sütü birden çoğalmıştı! Oysa yol boyunca çektikleri sıkıntılar yüzünden neredeyse hiç sütü kalmamıştı.
Annelerin en güzel Amine anne, yavrusunu öptü, kokladı.Sevinçliydi; çünkü ona bir sütanne bulunmuştu.Yavrusu şimdi istediği gibi gelişip büyüyecekti.
Hazırlıklarını yaptı. Halime'ye hediyeler verdi. İçinin ısındığı bu sütanneye yavrusunu emanet etti.O biliyordu ki yüceler yücesi ALLAH, yavrusunu koruyacaktı.Bebek Muhammed(s.a.v)'i dualar ile yaylaya yolcu ettiler.