Bu sessiz dayanışma da bir çok değerlerin yok olması gibi tarihin sayfalarına gömülmüş.
Sadaka taşları Osmanlı dönemi sosyal hayatının en önemli icatlarından biridir. Dinimiz hali vakti yerinde olanların fakirlere yardım etmelerini, bu yardımların gizlice verilmesini ve alanların rencide edilmemesini gerektirir.
Sadaka taşlarının kullanımı yapılan iyiliklerin başa kakılmaması ve muhtaç insanların da ezilmemesi için çok iyi bir yoldur. Osmanlı döneminde sadaka taşı kullanımı oldukça yoğundur.
Sadaka taşları farklı boyutlarda olmakla beraber genellikle mermerden silindir ve dört köşe biçiminde olurdu. Üst kısımlarının ortasında çanağa benzer bir oyuk açılır, sadaka verenler parayı buraya bırakırlardı.Silindir veya dört köşe taşlar toprağa dikine gömülürdü. Yüksek taşların önünde eğilebilmek için basamak taşları vardı. İhtiyacı olmasına rağmen dilenmekten çekinenler gece yarısı taşın yanına para almaya gelir ama bırakılan meblağın tamamını değil, ihtiyaçları olduğu kadarını alırlardı.
Genellikle gözden uzak tenha yerlere konulan sadaka taşları, cami avlularında, türbelerde ve mezarlıklarda olurdu. Bir semtin fakirleri için konulmuş bağışlara diğer semtlerin fakirleri dokunamazlardı. Ayrıca ihtiyaç sahiplerinin, taşta birikenlerden sadece ihtiyacı kadarını almaları ve başka ihtiyacı olanlara bırakmaları takdire şayan bir davranıştı.
Sadaka taşlarına paranın dışında yiyecek ve giyim eşyaları da konurdu.
“Derdini kimseye açamayan fakir ihtiyacı olunca sadaka taşına konulan parayı alır, kalanını kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesi ile bırakır ve meçhul sadakacıya içinin memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş.”
:güll:güll:güll:güll:güll