Karaman, Erenler ve Evliyalar Yatağıdır Karaman, Erenler ve Evliyalar Yatağıdır18. yüzyıla kadarki çağların edebiyat ve tarih kitapları yazarları, kitaplarındaki konularla ilgili olarak, ya övgü, ya taşlama olarak, bir dörtlük veya bir beyit, pasalları arasına sıkıştırıverirlerdi. O çağların yazma kitaplarından Karaman ile ilgili olanları da vardı. Bir büyük yazarın böyle bir dörtlüğünde,
Mülkü Karaman olmasa elbette nazargahı Huda
Evliya gelüp, anda bulmazidi neşvünema
Şehsüvarım sakın ol yerleri hali sanma
Çiğneme küns’ü, ayağını alır Ejderha.
denilmiştir.
Bu dörtlüğün anlamı şudur: «Karaman, Allah’ın gözdesi bir yöre oluşu nedeniyle, dışarılardan buraya gelen büyükler burada daha büyük mertebelere eriştiği ve burasının her köşe ve bucağı bir veli’nin son yatağı oluşu nedeniyle, buralardan geçerken çekimser geçilmesi lazımdır.»
Evet, Sultanül ulema Mehmed Baha Velet, Harzem ülkesinden ayrılıp, batı ülkelerine geçişinde, bazı yörelerde zaman zaman kaldıktan sonra, en son Karaman’a gelip yerleşmiştir. Ve buradan hiç ayrılmak istememesine rağmen, Selçuk Sultanı Alâeddin Keykubat’ın devamlı ve ısrarlı olarak Konya’ya daveti üzerine en son, «Eğer içki ve eğlence âlemlerinden vazgeçeceğine söz verirse Konya’ya varırım.» haberi üzerine aldığı olumlu cevaptan sonra Konya’ya göç etmiştir.
Sultanül ulemanın oğlu Mehmet ki, yarınların Mevlana Celaleddin Rumi’si olacak olan Mehmet Celal ise; hayatının en alımcıl çağı olan gençlik çağlarını Karaman’da yaşamış, ilahi aşk nüvelerini Karaman’ın ilahi havasından emdikten sonra, Konya’da verimciliğe geçmişti. Mehmet Çelebi, feyz aldığı Karaman’a pek bağlı idi. Bu hususlar biyografyasında açıklanmıştır.
Her köşesinde vardır asarr’ı ekabir
İzhar ediyor aleme bir türlü mefahır
Olmuşidi mahallatı hayra muzahir
Hep şahid’i adil, buna asar’ı Karaman
Hazreti Peygamber’in ruhani evladıdır diyebileceğimiz Şeyh Ali-yüs- Semerkendi de Peygamberin ruhani önerisi üzerine Karaman’a gelerek, burada şöhret bulmuş, burada pek çok büyük adamlar yetiştirmiş ve «Bahrul ulum» adlı meşhur tefsirini de burada yazmıştır.
Gelmiş buraya nice meczüb’i ilahi. nice müştak
Çıkmış buradan dehre nice alim’i uşşak
Güya, buradan olmuşidi alem misak
Bir feyz’i himem Zaviye dir dar’ı Karaman
Evet, birçok şehir ve kasabalarda bazı kişiler, yüksek feyz almak için buraya gelmişlerdir. Bunlardan birisi de çağının büyük Âlimi olan Cemaleddin Aksarayi hazretlerinin Oğlu Mehmet Efendi de Aksaray’ı bırakıp Karaman’a göç etmiş, kendi feyzini yükseltmekle beraber, oğlu Ali Cemal (Şeyhulislam Zenbilli Ali Efendi) de Şeyh Ali-yüs Semerkendi’nin özel yakını olan Molla Hamza’dan ders alarak ilerlemiştir.
Bir büyük zat Karaman’a geliyormuş, şehrin varoluşuna gelince orada durakalmış, yürüyeceği her yerde birçok ulu kişilerin manevi varlıkları hayalen göz önüne gelmiş, adım atacak yer bulamamış. 20. yüzyılın ilk yarısı içinde yaşamış olan, Konya bilginlerinden, meşhur Hacı Veyis Zade Hoca, zaman zaman sohbetlerinde yeri geldikçe «Karaman’daki büyük adamlar Konya’dakilerden daha çok olduğunu» anlatır dediğini Avukat Abdullah Karaman’da yeri geldikçe hikâye ediyor.
Yine 20. yüzyıl ortaları, büyük mütesavvıflarından olup mezarı Medine’de olan Hacı Sami Ramazanoğlu da uçakla bir Hicaz yolculuğunda uçakları Karaman üzerinden geçerken hemen ayağa kalkarak; yoldaşlarına «Şimdi Karaman üzerinden geçiyoruz. Burası Türkiye’nin Medine’sidir, burada pek çok evliyalar yatar, haydin birer fatiha gönderelim» önerisinde bulunduğu da çok yerde anlatılır.
Her köşe’i feyzinde, birer fazıl’ı Dana
Her güy’i kemalinde, birer Aşık’ı şeyda
Her zerre’i hakinde, peyker feyz’i hüveyda
Mastur’u kütüptür, nice asar’ı Karaman.
Kaynak: D.ALİ GÜLCAN