İnsan, varlıklar içinde Allah'ın bütün sıfatlarına mazhar olan yegane varlıktır.
O Allah'ın üstürlabıdır. Yüce Allah, insanı kendinden bizzat bilgin, bilen ve bilgili yarattığından, insan da kendi varlığının üstürlabında, zaman zaman Allah'ın tecellisini ve eşsiz güzelliğini görür.
Her şey insandadır. O, Allah'ın Cemalinin aynasıdır. Bunun için insan her dilediğini kendisinden istemelidir.
Adem'i kendi suretinde yarattı, hadisi gereğince Allah, insanda kulluğun sıfatına zıt olan Allahlık sıfatını ödünç olarak bulundurmuştur.
İnsan büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki içindekileri okuyabilsin.
İnsan konuşan bir hayvandır, derler. Şu halde o, iki şeyden müteşekkildir. Bu dünyada onun hayvanlık tarafının gıdası, bu şehvet verici şeyler ve arzulardır. Özünün, yani insanlık tarafının gıdası ise bilgi, hikmet ve Allah'ın cemalidir. İnsanın hayvanlık tarafı Hak'tan, insanlık tarafı ise dünyadan kaçmaktadır.
Her insan büyük bir alemdir.
İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
İnsanda o kadar büyük bir aşk, hırs, arzu ve üzüntü vardır ki yüzbinlerce alem kendisinin olsa yine huzur bulamaz. Bu zevklerin, arzuların hepsi bir merdivene benzer. Merdiven basamakları oturup kalmak için elverişli değildir; üzerine basıp geçmek için yapılmıştır. Uzun yolu kısaltmak, ömrü bu merdiven basamaklarında heder etmemek için çabuk uyanan ve durumu bilen insana ne mutlu!