ceylannur
Yeni Üyemiz
KABE'NİN SAHİBİ
Ebrehe Kabe'yi yıkmak için güçlü bir ordu kurdu. Bir sabah ordusuyla Mekke'ye doğru yola çıktı. Ebrehe'nin ordusunda uzak ülkelerden getirttiği görkemli filler vardı. Ebrehe onları renk renk ipekli kumaşlarla süsletmişti. İçleirnde en güçlüsü Mahmut isimli fildi. Mahmut, ordunun önünde her adımında yeri titreterek ağır ağır ilerliyordu. Ebrehe Mahmud'un bir hamlede Kabe'yi yıkacağından emindi.
Ordu, Mekke'ye yaklaştığında bir grup asker önden giderek Mekke'lilerin mallarını yağmaladılar. Ebrehe'nin askerlerinin el koyduğu mallar arasında Abdulmuttalip'in 200 devesi de vardı.
Kabe, siyah bir inci gibi uzaktan görünmüştü. Ebrehe, şehre girmeden önce Mekke'nin lideriylegörüşmek istedi. Bunun için Abdülmuttalip'i çağırttı.Ona, yalnızca Kabe'yi yıkmak için geldiğini, kimse karşı koymazsa kan dökülmeyeceğini bildirdi. Ardından kendisinden bir şey isteyip istemediğini sordu. Abdulmuttalip, ona şöyle dedi.
"Askerlerin 200 devemi aldılar.Onları geri istiyorum!"
Ebrehe bu cevaba çok şaşırdı."Benden Kabe'yi yıkmamamı rica etmeni beklerdim.Oysa görüyorum ki sen, kendi develerinin derdine düşmüşsün.Doğrusu ben seni büyük bir yönetici sanmıştım.Yanılmışım" diyerek Abdülmuttalip'i aşağıladı.
Abdülmuttalip'se ona şöyle dedi:"Ben develerin sahibiyim ve onları korumakla yükümlüyüm. Kabe'nin sahibiyse ALLAH'tır ve elbette onu koruyacaktır!"
Bu cevaba sinirlenen Ebrehe:"Bana karşı koruyamaz!" diye kükredi.
Abdülmuttalip, "Göreceğiz" demekle yetindi ve develerini alarak Mekke'ye geri döndü.Kabe'ye giderek, "ALLAH'ım kulun kendi malını korudu sen de sana ait olanı koru" diye dua etti.Ardından Mekkelilere şehri boşaltmalarını söyledi ev onlarla birlikte Mekke'yi kuşbakışı gören tepelere doğru yola çıktı.Buradan bütün olup bitenleri izleyebileceklerdi...
Ebrehe Kabe'yi yıkmak için güçlü bir ordu kurdu. Bir sabah ordusuyla Mekke'ye doğru yola çıktı. Ebrehe'nin ordusunda uzak ülkelerden getirttiği görkemli filler vardı. Ebrehe onları renk renk ipekli kumaşlarla süsletmişti. İçleirnde en güçlüsü Mahmut isimli fildi. Mahmut, ordunun önünde her adımında yeri titreterek ağır ağır ilerliyordu. Ebrehe Mahmud'un bir hamlede Kabe'yi yıkacağından emindi.
Ordu, Mekke'ye yaklaştığında bir grup asker önden giderek Mekke'lilerin mallarını yağmaladılar. Ebrehe'nin askerlerinin el koyduğu mallar arasında Abdulmuttalip'in 200 devesi de vardı.
Kabe, siyah bir inci gibi uzaktan görünmüştü. Ebrehe, şehre girmeden önce Mekke'nin lideriylegörüşmek istedi. Bunun için Abdülmuttalip'i çağırttı.Ona, yalnızca Kabe'yi yıkmak için geldiğini, kimse karşı koymazsa kan dökülmeyeceğini bildirdi. Ardından kendisinden bir şey isteyip istemediğini sordu. Abdulmuttalip, ona şöyle dedi.
"Askerlerin 200 devemi aldılar.Onları geri istiyorum!"
Ebrehe bu cevaba çok şaşırdı."Benden Kabe'yi yıkmamamı rica etmeni beklerdim.Oysa görüyorum ki sen, kendi develerinin derdine düşmüşsün.Doğrusu ben seni büyük bir yönetici sanmıştım.Yanılmışım" diyerek Abdülmuttalip'i aşağıladı.
Abdülmuttalip'se ona şöyle dedi:"Ben develerin sahibiyim ve onları korumakla yükümlüyüm. Kabe'nin sahibiyse ALLAH'tır ve elbette onu koruyacaktır!"
Bu cevaba sinirlenen Ebrehe:"Bana karşı koruyamaz!" diye kükredi.
Abdülmuttalip, "Göreceğiz" demekle yetindi ve develerini alarak Mekke'ye geri döndü.Kabe'ye giderek, "ALLAH'ım kulun kendi malını korudu sen de sana ait olanı koru" diye dua etti.Ardından Mekkelilere şehri boşaltmalarını söyledi ev onlarla birlikte Mekke'yi kuşbakışı gören tepelere doğru yola çıktı.Buradan bütün olup bitenleri izleyebileceklerdi...