MURATS44
Özel Üye
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan için ilk yorum
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığını değerlendirdi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları:
“Sözlerime önce Diyarbakır’dan başlamak istiyorum”
Terörün önlenmesi konusundaki düşüncelerimizi bütün kanaat önderiyle paylaştım. Düşüncelerimi ifade ettim ama, destekleyen bütün kanun tekliflerimizi de önergelerimizi de onlarla paylaştım. Sorun parlamentoda toplumsal uzlaşmayla çözülür dedim. Örneğin 5 Ocak 2013’te şu konuşmayı yapmıştım “Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla mantıkla sağ duyuyla tarihsel birikimimizle bu sorunu çözebiliriz. Dört ana koşul ifade etmiştim. Bir samimi ve dürüst olacaksınız. İki gizli ajandanız olmayacak. Millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört ana muhalefet veya millete bilgi vereceksiniz. Gayet açık fikirlerimizi ifade ettik.
Parlamentoya bir tasarı geldi. Terörün önlenmesine yönelik kanun tasarısı. Kanun tasarısının bir fıkrasını uygun bulmadığımızı ifade edeyim. “Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki idari ve cezai sorumluluğu doğmaz.”
“ROBOSKİ OLAYINI UNUTUN”
Bu ülke ne çektiyse yasa dışı işlemlerden çekti. Faili meçhul cinayetlerin bir demokrasinin en büyük ayıplarından biri olduğunu söyledik. Aydınlanması için sekiz ayrı araştırma önergesi verdik. Tamamı AKP oylarıyla reddedildi. Böyle geçtiği takdirde Roboski olayını unutun. O artık aydınlanmayacak. Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi kimde? TBMM’de. Bu yetkiyi kime verdi hükümete verdi. Hükümet ne yaptı? Talimatı verdi 34 kişiyi bombaladı öldürdü. Şimdi ne diyor? Hükümetin verdiği görevi yerine getirenlerin idari cezai hukuki sorumluluğu olmayacak. Biz bunu kabul edebilir miyiz? Hayır.
Efendim diyorlar ki, benzer bir görev MİT’e de verildi. Evet MİT yasası görüşülürken buna benzer bir görev vardı. Biz buna karşı çıktık. Ömür boyu dokunulmazlık getirilemeyeceğini söyledik. AYM’ye başvurduk. Diyorlardı ki, MİT’in operasyonel yetkisi yok o yüzden verildi diyorlardı. Burada polisler de bürokratlar da var. Şimdi ben bu sorunun çözümüne yönelik olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin getirdiği bu düzenlemeden, faili meçhuller aydınlanmasın diyorsanız bir sorun yok.
BÜTÜN YURTTAŞLARIN ÇOK DİKKATLİ OLMASI LAZIM
Ama biz bunu demiyoruz. Çünkü yeni faili meçhuller bununla olamaz. Devlet diyebilir ki “Terörü bitirmek istiyorum, gidin Ali’yi temizleyin.” Bana soracaklar bir şey olursa ben talimatı verdim. Mahkemeye de gizlilik kararı mesele bitti. Bütün yurttaşlarımın çok dikkatli olması lazım. AKP alıyor bunu propaganda yapıyor. Biz sorunu çözeceğiz CHP karşı çıkıyor. Sorun çözülecekse adam gibi oturulur çözülür. Söylediğimiz kısaca budur. Bütün yurttaşlarımın bu gerçeği bilmesini isterim. Buyrun çözün, herhangi bir sorunumuz yok. Ama yeni faili meçhulleri saklayabilecek yasaların arasına sıkıştırıyorsanız biz buna karşıyız. Böyle yasalaşırsa bunu da AYM’ye taşıyacağız. Bugün üçüncü cumhurbaşkanı adayı da belli oldu. Dualar edildi. Ben daha önce bu grupta kimlerin cumhurbaşkanı olamayacağını açıklamıştım.
DÜNYAYA REZİL OLURUZ
Bir kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmayan birisinden cumhurbaşkanı olamaz, böyle bir aday çıkmaması lazım. Yasama organı “Parlamento benim için ayak bağıdır” diyorsa birisi onun aday olmaması lazım. Vatandaşına tokat atan, derdini anlatmak isteyen çiftçiye “Al ananı da git” diyen birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Rezil oluruz dünyada. Sizden bizden ayrımı yapan cumhurbaşkanı adayı olamaz.
“SİZ ZATEN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAMAZSINIZ”
Gençlere seslenirken “kininizi unutmayın” diye öğütlerde bulunan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Hukukun üstünlüğüne inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Adalet çok soylu bir kavramdır. Adaleti ayak bağı görüyorsanız zaten siz cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Bunlar olduğu takdirde sorun yaşanır.
Kadın erkek eşitliğine inanmayandan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Kadın köyde çalışıyor mu? Çalışıyor. Karadenizde o yiğit kadınlar çalışıyorlar. Kadın da evi için çalışıyor, erkeklerden daha fazla çalışıyor. Şehre geldiğimiz zaman kadın erkek eşit değil. niçin? Bu anlayışta olan birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Yalan söyleyen ahlaki değerleri yüksek olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
Eğer birisine siz yalan makinası gibi diyorsanız o da size evet yürüyen yalan makinasıyım diyorsa, ondan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Düşünün bir cumhurbaşkanı adayı çıkıyor, halkı birbirine düşürmek için camide içki içildi yalanını söylüyor. Bir başka yalan, Kabataş iskelesinde 40-50 kişi, afedersiniz 140-150 kişi birden saldırdı diyorsanız böyle bir adamdan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ne demişti? Cuma günü yayınlayacağız demişti 53 Cuma geçti ortada bir şey yok.
En son yalanı. Çıktı bir konuşma yaptı dedi ki, Gezi olaylarında bazı polisler gerçek mermiyle öldürüldü. Bir arkadaşımız da soru önergesi verdi. hangi polisler nerede öldü? Efkan Ala ölüm söz konusu değil dedi. Adamın hayatı yalan üzerine. Türkiye’de ve dünyada saygınlığı olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
Doğulu batılı hiçbir lider yalan söyleyen birisiyle aynı kareye girmek istemez. Bugün cumhurbaşkanlığını açıklayan Erdoğan’ın ne doğuda ne batıda itibari vardır. Hepsi dışlamışlardır. Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesi var, Türkiye cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal hukuk devletidir. Bir cumhurbaşkanının buna inanması lazım. İnanmıyorsa aday olmaması gerekir. Sanatı ve sanatçıyı dışlayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Eğer siz sanatı ve sanatçıyı küçümserseniz o zaman cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Olduğunuz takdirde bütün dünya sizi sanatçı düşmanı olarak görecektir.
Ve en önemlisi geçmişi şaibeli olan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Düşünün, sizin artık gerçekleri söylemediğiniz, yalan ürettiğiniz, kişisel hırs ve kaprislerle özel servet edinmeniz, bunun belgelenmesi, bütün bilgilerin dünyanın önüne serilmesi sizin cumhurbaşkanı adayı olmamanızı gerektirir. Bakın demokrasilerin özünü uzlaşma oluşturur. Uzlaşma varsa demokrasilerde o demokrasiler kalıcıdır ve güçlüdür. Dayatma kültürü demokrasilerde yoktur.
Benim dediklerimi yapacaksınız başka öneriler getirmeyeceksiniz derseniz demokrasiyi rafa kaldırmış oluyorsunuz. Biz CHP olarak büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdik. Her yurttaşın rahatlıkla oy vereceği bir aday belirledik. şaibesi yok, bilgi birikimi var, dünyada tanınmışlığı var. Toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif bir söylemi yok. Bir siyasal parti gözlüğüyle bakmadık. Bu benim cumhurbaşkanımdır parti olarak demedik. Eğer türkiye gerçekten demokrasiye bağlıysa, yolsuzluklardan illallah diyorsa, kendisine hakaret edenlerden illallah diyorsa şapkasını koyacak ve düşünüp sandığa öyle gelecek. Benim tek isteğim budur.
Cumhurbaşkanının yemini var. diyor ki, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma…” Milletin egemenliğinden kendi egemenliği anlıyor. Daha önce buna ne demiştik? 40’ların Almanyası Führer düşüncesi. Devletin varlığı ve bütünlüğüyle ilgili onun ne düşündüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz.
“KOMİK DEĞİL Mİ?”
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma… bu cumhurbaşkanı adayının bu ilkelere bağlı kalacağına kim inanıyor? Milletin huzur ve refahı ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma… 14 yaşındaki çocuğu miting meydanlarında yuhatalatan birisi insan haklarından mı söz edecek?
Ve şöyle devam ediyor yemin maddesi. “Türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak…” Komik gibi geliyor değil mi? Çuval geçirilen olayları biliyorsunuz değil mi? Sesi dahi çıkmadı. Gıkı dahi çıkmadı. Şimdi kalkmış yemin edecek. Bayrak indirildi yine tık yok. Yüceltmekle üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için… tarafsızlıkla yerine getirecekmiş… tarafsızlığına inanıyor musunuz?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığını değerlendirdi.
İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları:
“Sözlerime önce Diyarbakır’dan başlamak istiyorum”
Terörün önlenmesi konusundaki düşüncelerimizi bütün kanaat önderiyle paylaştım. Düşüncelerimi ifade ettim ama, destekleyen bütün kanun tekliflerimizi de önergelerimizi de onlarla paylaştım. Sorun parlamentoda toplumsal uzlaşmayla çözülür dedim. Örneğin 5 Ocak 2013’te şu konuşmayı yapmıştım “Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla mantıkla sağ duyuyla tarihsel birikimimizle bu sorunu çözebiliriz. Dört ana koşul ifade etmiştim. Bir samimi ve dürüst olacaksınız. İki gizli ajandanız olmayacak. Millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Dört ana muhalefet veya millete bilgi vereceksiniz. Gayet açık fikirlerimizi ifade ettik.
Parlamentoya bir tasarı geldi. Terörün önlenmesine yönelik kanun tasarısı. Kanun tasarısının bir fıkrasını uygun bulmadığımızı ifade edeyim. “Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki idari ve cezai sorumluluğu doğmaz.”
“ROBOSKİ OLAYINI UNUTUN”
Bu ülke ne çektiyse yasa dışı işlemlerden çekti. Faili meçhul cinayetlerin bir demokrasinin en büyük ayıplarından biri olduğunu söyledik. Aydınlanması için sekiz ayrı araştırma önergesi verdik. Tamamı AKP oylarıyla reddedildi. Böyle geçtiği takdirde Roboski olayını unutun. O artık aydınlanmayacak. Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi kimde? TBMM’de. Bu yetkiyi kime verdi hükümete verdi. Hükümet ne yaptı? Talimatı verdi 34 kişiyi bombaladı öldürdü. Şimdi ne diyor? Hükümetin verdiği görevi yerine getirenlerin idari cezai hukuki sorumluluğu olmayacak. Biz bunu kabul edebilir miyiz? Hayır.
Efendim diyorlar ki, benzer bir görev MİT’e de verildi. Evet MİT yasası görüşülürken buna benzer bir görev vardı. Biz buna karşı çıktık. Ömür boyu dokunulmazlık getirilemeyeceğini söyledik. AYM’ye başvurduk. Diyorlardı ki, MİT’in operasyonel yetkisi yok o yüzden verildi diyorlardı. Burada polisler de bürokratlar da var. Şimdi ben bu sorunun çözümüne yönelik olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin getirdiği bu düzenlemeden, faili meçhuller aydınlanmasın diyorsanız bir sorun yok.
BÜTÜN YURTTAŞLARIN ÇOK DİKKATLİ OLMASI LAZIM
Ama biz bunu demiyoruz. Çünkü yeni faili meçhuller bununla olamaz. Devlet diyebilir ki “Terörü bitirmek istiyorum, gidin Ali’yi temizleyin.” Bana soracaklar bir şey olursa ben talimatı verdim. Mahkemeye de gizlilik kararı mesele bitti. Bütün yurttaşlarımın çok dikkatli olması lazım. AKP alıyor bunu propaganda yapıyor. Biz sorunu çözeceğiz CHP karşı çıkıyor. Sorun çözülecekse adam gibi oturulur çözülür. Söylediğimiz kısaca budur. Bütün yurttaşlarımın bu gerçeği bilmesini isterim. Buyrun çözün, herhangi bir sorunumuz yok. Ama yeni faili meçhulleri saklayabilecek yasaların arasına sıkıştırıyorsanız biz buna karşıyız. Böyle yasalaşırsa bunu da AYM’ye taşıyacağız. Bugün üçüncü cumhurbaşkanı adayı da belli oldu. Dualar edildi. Ben daha önce bu grupta kimlerin cumhurbaşkanı olamayacağını açıklamıştım.
DÜNYAYA REZİL OLURUZ
Bir kuvvetler ayrılığı ilkesine inanmayan birisinden cumhurbaşkanı olamaz, böyle bir aday çıkmaması lazım. Yasama organı “Parlamento benim için ayak bağıdır” diyorsa birisi onun aday olmaması lazım. Vatandaşına tokat atan, derdini anlatmak isteyen çiftçiye “Al ananı da git” diyen birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Rezil oluruz dünyada. Sizden bizden ayrımı yapan cumhurbaşkanı adayı olamaz.
“SİZ ZATEN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAMAZSINIZ”
Gençlere seslenirken “kininizi unutmayın” diye öğütlerde bulunan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Hukukun üstünlüğüne inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Adalet çok soylu bir kavramdır. Adaleti ayak bağı görüyorsanız zaten siz cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Bunlar olduğu takdirde sorun yaşanır.
Kadın erkek eşitliğine inanmayandan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Kadın köyde çalışıyor mu? Çalışıyor. Karadenizde o yiğit kadınlar çalışıyorlar. Kadın da evi için çalışıyor, erkeklerden daha fazla çalışıyor. Şehre geldiğimiz zaman kadın erkek eşit değil. niçin? Bu anlayışta olan birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Yalan söyleyen ahlaki değerleri yüksek olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
Eğer birisine siz yalan makinası gibi diyorsanız o da size evet yürüyen yalan makinasıyım diyorsa, ondan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Düşünün bir cumhurbaşkanı adayı çıkıyor, halkı birbirine düşürmek için camide içki içildi yalanını söylüyor. Bir başka yalan, Kabataş iskelesinde 40-50 kişi, afedersiniz 140-150 kişi birden saldırdı diyorsanız böyle bir adamdan cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ne demişti? Cuma günü yayınlayacağız demişti 53 Cuma geçti ortada bir şey yok.
En son yalanı. Çıktı bir konuşma yaptı dedi ki, Gezi olaylarında bazı polisler gerçek mermiyle öldürüldü. Bir arkadaşımız da soru önergesi verdi. hangi polisler nerede öldü? Efkan Ala ölüm söz konusu değil dedi. Adamın hayatı yalan üzerine. Türkiye’de ve dünyada saygınlığı olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz.
Doğulu batılı hiçbir lider yalan söyleyen birisiyle aynı kareye girmek istemez. Bugün cumhurbaşkanlığını açıklayan Erdoğan’ın ne doğuda ne batıda itibari vardır. Hepsi dışlamışlardır. Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesi var, Türkiye cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal hukuk devletidir. Bir cumhurbaşkanının buna inanması lazım. İnanmıyorsa aday olmaması gerekir. Sanatı ve sanatçıyı dışlayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Eğer siz sanatı ve sanatçıyı küçümserseniz o zaman cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Olduğunuz takdirde bütün dünya sizi sanatçı düşmanı olarak görecektir.
Ve en önemlisi geçmişi şaibeli olan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Düşünün, sizin artık gerçekleri söylemediğiniz, yalan ürettiğiniz, kişisel hırs ve kaprislerle özel servet edinmeniz, bunun belgelenmesi, bütün bilgilerin dünyanın önüne serilmesi sizin cumhurbaşkanı adayı olmamanızı gerektirir. Bakın demokrasilerin özünü uzlaşma oluşturur. Uzlaşma varsa demokrasilerde o demokrasiler kalıcıdır ve güçlüdür. Dayatma kültürü demokrasilerde yoktur.
Benim dediklerimi yapacaksınız başka öneriler getirmeyeceksiniz derseniz demokrasiyi rafa kaldırmış oluyorsunuz. Biz CHP olarak büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdik. Her yurttaşın rahatlıkla oy vereceği bir aday belirledik. şaibesi yok, bilgi birikimi var, dünyada tanınmışlığı var. Toplumun hiçbir kesimiyle ilgili negatif bir söylemi yok. Bir siyasal parti gözlüğüyle bakmadık. Bu benim cumhurbaşkanımdır parti olarak demedik. Eğer türkiye gerçekten demokrasiye bağlıysa, yolsuzluklardan illallah diyorsa, kendisine hakaret edenlerden illallah diyorsa şapkasını koyacak ve düşünüp sandığa öyle gelecek. Benim tek isteğim budur.
Cumhurbaşkanının yemini var. diyor ki, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma…” Milletin egemenliğinden kendi egemenliği anlıyor. Daha önce buna ne demiştik? 40’ların Almanyası Führer düşüncesi. Devletin varlığı ve bütünlüğüyle ilgili onun ne düşündüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz.
“KOMİK DEĞİL Mİ?”
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma… bu cumhurbaşkanı adayının bu ilkelere bağlı kalacağına kim inanıyor? Milletin huzur ve refahı ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma… 14 yaşındaki çocuğu miting meydanlarında yuhatalatan birisi insan haklarından mı söz edecek?
Ve şöyle devam ediyor yemin maddesi. “Türkiye cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak…” Komik gibi geliyor değil mi? Çuval geçirilen olayları biliyorsunuz değil mi? Sesi dahi çıkmadı. Gıkı dahi çıkmadı. Şimdi kalkmış yemin edecek. Bayrak indirildi yine tık yok. Yüceltmekle üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için… tarafsızlıkla yerine getirecekmiş… tarafsızlığına inanıyor musunuz?
NOT
Senin bu ülkede bir parti başkanı oluşun , Türkiye için en büyük engel ve en büyük rezilliktir kılıçdaroğlu . Rezaletindiz boyu.
TÜRKİYE'NİN 12. CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN... ÜLKEYE HAYIRLI OLSUN...
TÜRKİYE'NİN 12. CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN... ÜLKEYE HAYIRLI OLSUN...