Kilikya

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Kilikya, Anadolu'nun Alanya'dan başlayıp, doğuda Kinet Höyük'te son bulan, kuzeyden de Toros dağlarıyla çevrili alanı kapsayan antik bölgedir.
İçindekiler

Tarihçe​

Erken tarih​

Kilikya Bölgesi
Kilikya Bölgesi
Kilikya'da ilk yerleşim, Cilalı Taş Devrinde görülmektedir. Bölgenin yerleşim kayıtları, MÖ 8000'de Cilalı Taş Devrinden başlar, Tunç Devrine: MÖ 8. ve 7. binyıla; Erken Bakır döneminden: MÖ 5800; Orta Bakır dönemine (Doğuda görülen Halaf ve Ubaid kültürleriyle uyumludur): MÖ 5400–4500; Geç Bakır Çağa: MÖ 4500–3400 sürer ve Erken Tunç Çağını: I.A. Dönemi MÖ 3400–3000; I.B. Dönemi: MÖ 3000–2700; Tunç II. dönem: MÖ 2700–2400 Tunç III. dönem A-B: MÖ 2400–2000'i kapsar.

Bölge, Hititler zamanında, Kizzuwatna olarak bilinmektedir. Asurlular tarafından Limonlu Çayı' ndan Kinet Höyük' e kadar uzanan Kilikia Pedias (Ovalık Kilikya) olarak adlandırılan ve günümüzde Çukurova olarak bilinen doğu bölümüne "Que", Tarsus’un batı ve kuzey bölümlerine de "Hilakku" adı verilmiştir. Bazı tarihçiler tarafından "Hilakku" nun Aramice yazılımının, Hellence’ye Kilikya olarak çevrilmiş olduğu belirtilmektedir. Homeros, İlyada'sında Çukurova'dan Bellerophontes'in gezindiği "Aleian düzlüğü" olarak bahsetmiştir. Aynı zamanda İlyada'da Kilikya ve Kilikyalıların Troya'ya uzanan bir kültürün ve toplumun uzantısı olabileceğine dair işaretler bulunmaktadır. Bunların en belirgini Luvi toplumunun batıya göçerken coğrafi tanımlarını, yani Tebai (Kilikya) kullanmaya devam etmeleridir. Ayrıca Kilikya şehirlerinin Homeros tarafından anılmış olmalarıdır: Tarzu (Tarsus), Ingira (Anchiale-Mersin), Danuna-Adana, Pahri (Mopsuestia-Misis), Kundu (Kyinda, sonra Anavarza) ve Azatiwataya (Karatepe).

Asur Dönemi​

Kilikya, jeopolitik konumu ve doğal kaynakları nedeniyle Asur’luların gözünde MÖ 1000'li yıllardan itibaren önemli bir yer tutmaya başlamıştır. MÖ 9. yüzyıldan itibaren Asurlular tarafından bölge üzerinde egemenlik mücadelesine girilmiştir. Yerel krallıklarla yapılan zorlu mücadele sonrasında Kilikya'nın özellikle Que olarak adlandırılan bölgesi Asur egemenliğine geçmiştir. Daha sonra Bölgede zayıflayan Asur egemenliği MÖ 8. yüzyıl ortalarında yeniden tesis edilmiştir. MÖ 715' te yapılan sefer sonucunda Göksu (Kilikya)'ya kadar "Hilakku" olarak adlandırılan topraklarda Asur egemenliğine geçmiştir. Asurbanipal’in ölümünden sonra yaşanan isyanlar, İskit ve Kimmer saldırıları sonucunda Kilikya'daki Asur egemenliği sona ermiştir.

Yeni Babilce’de Hume (Que) ve Pirindu (Hilakku) denen Kilikya, MÖ 590 yıllarında Babil saldırılarına uğramış, ama kesin olarak ele geçirilememiştir. Babilliler Kilikya' nın büyük bölümünü Kral Neriglissar döneminde, MÖ 557-556 yıllarında kesin olarak ele geçirmiştir. Babil İmparatorluğu' nun yıkılışından sonra Kilikya' nın içinde olduğu tüm Anadolu Pers egemenliğine geçti. Persler Kilikya' da yerli hanedanların hüküm sürmesine izin vermiş ve yerel hanedanlar otonom bir Pers Satraplığı olarak hüküm sürmeye başlamıştır. MÖ 333 yılında Kilikya toprakları Makedonya Kralı Büyük İskender’in egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender'in ölümüyle İmparatorluk generalleri arasında bölünmüştür. Uzun yıllar süren savaşlar neticesinde Kilikya MÖ 281'de Selevkos egemenliğine geçti. Daha sonra da Kilikya'da Ptolemaios Hanedanı egemenliği görüldü. Kilikya'nın korsan yuvası haline gelmesi ve Akdeniz'de ticarete zarar vermesi Roma'yı olumsuz etkilemiş, bunun neticesinde Romalılar MÖ 102-101 yılında Kilikya’ya gelerek burayı üs olarak kullandılar. I. Mithradates savaşlarından sonra (MÖ 88-85) Kilikya bir Roma Eyaleti haline getirildi. Eyalet başta Kilikia Trakheia "Dağlık/Taşlık Kilikya" olmak üzere Pamphilia, Milyas ve Pisidia’nın bazı kısımlarını kapsamaktaydı. MÖ 64-63'te Kilikya Eyaletine "Ovalık Kilikya" olarak bilinen bölgede dahil edildi. Selevkoslar ve Roma döneminde Kilikya Helenleşmiş olup, bu dönemde birçok şehir kurulmuştur. Roma İmparatorluğu'nun bölünmesiyle Kilikya Bizans hakimiyetinde kaldı. Erken Bizans çağında Ovalık Kilikya iki ayrı eyalete bölündü. Bunlardan Cilicia Prima denen batı kısmının başkenti Tarsus, Cilicia Secunda denen doğu kısmının başkenti ise Anavarza oldu. 7. yüzyılın ortalarından itibaren Arap ve çok daha önceleri başlayan Sasani saldırılarına uğrayan bölgenin nüfusu azaldı, kentler harap oldu ve boşaltıldı. Kilikya’daki Arap hakimiyeti 965 yılında bölgenin yeniden Bizans egemenliğine geçişine kadar sürdü. Bölgenin nüfusunun arttırmak amacıyla yapılan yerleştirme politikası neticesinde Ermeniler'de bölgeye gelmiştir. Bizans döneminde 1080 yılından itibaren Ermeni beyliği olarak idare edilen bölge, 1199-1375 yılları arasında Kilikya Ermeni Krallığı egemenliğinde kaldı. 1300'lü yıllarda Çukurova' daki küçük bir bölüm hariç İlhanlı kuvvetlerince ele geçirildi. 1375 yılından sonra Kilikya bölgesi Memlûk Sultanlığı topraklarına geçti. 16. yüzyılda bölge Osmanlı topraklarına katıldı.

Kilikya Ekonomisi​

Kilikya bölgesi korsanlık faaliyetlerinin yoğun yaşanıldığı Akdeniz bölgesinde bölgenin tümü bundan etkilenmiş olduğu sanılmaktadır. Dağlık Kilikya bölgesinin tek geçim kaynağı olduğunu yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde bilinmekte. Antik bölgede korsan savaşlarında muvaffak olan Romalı General Popeius'un, kıyım bölgelerine yolun yanı sıra, Pax Romana da Kilikya'nın kıyı ve ova kesiminin yapılaşmasının önünü kapatmıştır. Kilikya'daki Roma kentlerinin İmparatorluğun diğer kentleri ile bağlantısı korunabilmiştir. Bu Artan çeşme, cadde, aquadük gibi tasarlanmış yapılar agora, tiyatro ve sütunlu cadde gibi yapılar da hizmetlerine sunulmuştur. Kilikya'nın ticari üretimine yönelik en önemli kanıt olduğu bilinmektedir. Kilikya Helenistik Dönem'den, Bizans Dönemi'ne kadar Şarap , tahin, keten, balık, balık sosu, badem, meyve-sebze, özelde balkabağı üreticisi olarak bilinirdi.


Tarihin farklı evrelerinde Kilikya ticaretini ayakta tutan dinamiklerin, tarım, madencilik, ormancılık, hayvancılık olduğu söylense de, deniz ticareti bölgede önemli rol üstlenmiştir. Ormanlarla dolu Toroslar ve iç kesimdeki sert iklim koşullarında yetişen hayvan ürünleri de yerli halk tarafından farklı bir ticaret biçimi olarak uygulanmaktadır. Tarsus'taki keten işçilerinin politik bazı haklardan yoksun olduğu gözükse de gelir elde etmek için kentlerin tamamı üretime ya da ticaret bağımlı kaldığı gözükmekte.

Kilikya adı nerden geliyor?​

Kilikya adı 12. ve 13.yüzyıllarda küçük bir krallık olarak kurulan 300 yıl süren Ermeni krallığını tanımlamada kullanılmıştır. Daha sonra da siyasi ortamlarda malzeme duruma sokulmuştur. Aslında Kilikya sözcüğünün Ermenilerle ilgisi yoktur.Kilikya bir coğrafi bölgenin adıdır. Kökü Hititçe HİLAKKU olup, İ.Ö. 5. yüzyıldan sonra Kilikya olarak kullanılmıştır. Cumhuriyet öncesi yazışmalarda da bu ad kullanılmıştır.


Bir araştırmacıya göre Hellenlerce Kilikya diye anılan bölge, bugünkü adıyla, Çukurova’yı bir de Mersin ‘den Alanya’ya kadar uzanan kıyıları ve bunların arkasındaki Toros Dağlarının güney yamaçlarını içine alır. Kilikya adı Hellen ağzında büründüğü bu biçimiyle Kilix Kilikos yurdu anlamında görülür. Bu nedenle İlkçağda Hellen dünyasında Kilikyalı anlamında Kilix ya da Kilikos denirdi. (Bilge Umar) Heredot Kilikyalılar için şunları söylüyor: Kilikyalılar bu savaşa 100 gemi getirmişlerlerdi. Kendi ülkelerinin başlıklarını taşıyorlardı. Kalkan olarak tabaklanmamış yünlü öküz derisi kullanıyorlardı. Yün gömlek giyiyorlardı. Her birinde iki mızrak ve Mısırlılarınkine çok benzeyen birer kılıç vardı.

Eskiden HYPAKHAİ’ler denirken sonradan Agenor oğlu Kilix’in adını almışlardır. MELART’a göre Kiliks’in uydurma bir yiğit ata olduğu, gerçekte Asurluların Çukurova’ya ve halkına verdikleri KHULAKKU adının Hellenlerce kendi ağızlarına uydurularak HYPAKHAİOİ biçimine getirildiği, Kilix ve Kilikya adlarının dahi aynı kökenden gelme olduğu baskın görüştür. Mitoloji ise Herodot’un sözlerini doğrular niteliktedir. Bu efsaneye göre Tanrılar Kralı ZEUS, Fenike Kralı Agenor’un güzel kızı Europa’yı, güzel bir boğa kılığına girerek Europa’yı kaçırır. Kral Agenor, 4 oğlunu (Kadmos, Thasos, Poinix, Kilix) kaçırılan Europa’yı aramaya gönderir. KİLİX adlı oğlu kardeşini bulamayınca Kilikya bölgesine yerleşir ve buraya kendi adını verir.
 
Üst Alt