MURATS44
Özel Üye
Kontrol Sistemli Yüksek Verimli Motorlar Kaslar
Kaslarımız, kendi içindeki mükemmel mekanizmaları ve vücudumuzdaki diğer sistemlerle olan olağanüstü uyumu ile Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü açıkça ortaya koyar.
İnsan vücudundaki kaslar, kontrol edilebilen kaslar (istemli) ve kontrol edilemeyen kaslar (istemsiz) olarak ikiye ayrılır.
Kaslardaki Kontrol Sistemi
Kontrol edilebilen kasları hareket ettirebilmek için düşünmeniz ve karar vermeniz gerekir. Örneğin kolunuzu bükmek istediğinizde, beyninizden gelen emir doğrultusunda kaslar bir miktar kasılır ve hareket gerçekleşir.
İstemsiz çalışan kasların kontrolü ise bizim isteğimize bağlı değildir. İstemsiz kasların görevleri çok hayati olduğu için bu kasların kasılmaları ve gevşemeleri özel bir sistem (otonom sinir sistemi) tarafından kontrol edilir. Bu yüzden kalbiniz, mideniz ve bağırsaklarınız görevlerini sizin iradeniz dışında gerçekleştirirler. Bu insan hayatı için alınmış son derece hayati bir tedbirdir.
Şu andan itibaren söz konusu kasların kontrolü size bırakılsaydı acaba ne olurdu? Vücudunuzdaki istemsiz kaslardan tek birinin, örneğin kalp kasınızın denetiminin sizde olduğunu varsayalım. Bu durumda bütün vaktinizi -başka hiçbir iş yapmadan- kalp kasınızın kasılması ve gevşemesi konusuna ayırmanız gerekecekti. Çünkü kalp kası, çalışmasında bir an bile aksama olmaması gereken bir kastır.
Bu, uykuya daldığınız anlar için de geçerli olan bir durumdur. Kalbiniz uyuduğunuz vakitlerde de çalışır ancak hızı yavaşlar. Bu nedenle kalp kasınızın çalışma hızını da değişen durumlara göre ayarlamanız gerekecektir. Görünen odur ki, uykuya daldığınız anda -artık kalbinizin çalışmasını denetleyemeyeceğiniz için- yaşamınızı yitirmeniz kaçınılmaz bir son olacaktır. Sadece tek bir örnek bile kasların işleyiş mekanizmasının ne kadar hikmetli ve kusursuz olduğunun anlaşılması için yeterlidir.
İnsan vücudundaki bazı kaslar da kimi zaman kişinin kontrolünde, kimi zaman da kontrol dışında çalışırlar. Örneğin göz kapağınızı hem isteyerek hem de iradeniz dışında refleks olarak açıp kapayabilirsiniz. Bundan başka diyafram kası da istendiği zaman kontrol edilebilen bir kastır. Ancak günlük hayatta otomatik olarak çalışır ve nefes alıp vermenizi sağlar.
Vücuttaki diğer kasların da kendine özgü çalışma şekilleri vardır. İnsan bunların çoğunun ne gibi şartlar altında nasıl işlediklerinden, hızlarından ya da ne zaman çalışıp ne zaman dinlenmeleri gerektiğinden, nasıl enerji toplayacaklarından haberdar dahi değildir. Vücutta yaratılmış olan mükemmel kontrol sistemi sayesinde bunları düşünmek zorunda da değildir.
Peki kas lifleri nasıl çalışırlar? Bu sorunun cevabını yine motor benzetmesi yaparak verelim.
Eğer bir motor varsa, öncelikle bu motoru çalıştıracak yakıta ihtiyaç vardır. Kasların yakıtı ise kan dolaşımı ile taşınan şekerdir (glikojen). Kasların içinde bu yüksek oktanlı benzinin (glikojenin) bir kısmı depo edilir. Otomobillerin motorunda hareketi sağlamak için pistonların içine yakıt püskürtülür. Dışarıdan sağlanan bir kıvılcım buharlaşmış benzini ateşler, piston hareket eder ve bir patlamalar serisine karşılık olarak hareket süreklilik kazanır. Elbette ki bunların tümü endüstriyel bir tasarımın sonucunda motorlara kazandırılmış olan özelliklerdir.
Ancak bir kas hücresinin endüstriyel tasarımı bundan çok daha üstündür. Bu küçük motor hem kıvılcım (ateşleme), hem de piston fonksiyonlarını yerine getirir. Hücre, şeker molekülünün içindeki enerjiyi ortaya çıkarır ve ortaya çıkardığı bu enerjiyi yine kendi kasılmasında kullanır. Yani hem kimyasal bir molekülden enerjinin açığa çıkması hem de bu enerjinin fiziksel güce dönüştürülmesi kas hücresinde gerçekleştirilir.
Kas hücresinde üretilen e-nerji, kası oluşturan proteinleri etkiler. Proteinler birbirlerini çekerler ve hücre kasılarak kısalır. Binlerce hücrenin beraber bu hareketi yapması sonucunda bütün bir kas dokusu kasılmış ve kısalmış olur. Tendonlarla (kas kirişleri) kemiklere bağlı olan kaslar bu kısalma sayesinde kemiği çekerler.
Söz konusu kasılma oldukça büyük bir güç üretir. Örneğin açık olan bir kolun dirsekten bükülmesi için, ön kol kaslarının 2 santim kasılması yeterlidir. Bu kasılma ön kol kemiğini çekecek ve bütün kolun bükülmesine yol açacaktır.
Hareket etmek için kullandığımız kasların tümünün işleyişi bu sıralama içinde gerçekleşir. En basit hareketlerden biri olan gözümüzü açıp kapamak için bile çok sayıda kasımızın çalışması gerekir.
Kaslardaki Motorları Çalıştıran Kontağın Çevrilmesi
Siz kolunuzu kasmak istediğiniz anda beyninizden bir elektrik sinyali yola çıkar. Bu karmaşık yolculuk sırasında sinyal öncelikle omuriliğe uğrar. Oradan da mesajın iletilmesi gereken organa doğru hızla yol alır. Elektrik akımı kas yüzeyi üzerinden geçer ve kası oluşturan milyonlarca motorun -kas lifinin- adeta kontağını çevirir. Uyarıyı alan lifler derhal tepki verir ve kasılırlar. Sonuç olarak kol kası bütün olarak kasılır ve kol dirsekten bükülür. Tüm bu işlemler, biz ancak gözümüzü açıp kapayıncaya kadar biter. Bütün kontak anahtarlarının çevrilmesi saniyenin binde biri gibi çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Yani kaslardan geçen elektrik akımı saniyenin binde biri (1 milisaniye) kadar bir hızla ilerleyerek kas liflerinin kontağını çevirir.
Kaslara ulaşan emirler sinir sisteminde üretilmiş ve yine sinir sisteminde taşınmıştır. Bu yüzden kas sistemi bir bakıma sinir sisteminin emri altında çalışır. Kasların uyum içinde çalışmaları vücuttaki koordinasyon sayesinde gerçekleşir.
Kaslarımız, kendi içindeki mükemmel mekanizmaları ve vücudumuzdaki diğer sistemlerle olan olağanüstü uyumu ile Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü açıkça ortaya koyar. Tüm bunlar Allah'ın insana lütfettiği kolaylıklardandır. İnsana düşen ise kendisine verilmiş olan bu büyük kolaylık karşısında, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimize şükretmek ve Rabbimizin hoşnut olacağı davranışlarda bulunmaktır.
Bir Kuran ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
Kaslarımız, kendi içindeki mükemmel mekanizmaları ve vücudumuzdaki diğer sistemlerle olan olağanüstü uyumu ile Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü açıkça ortaya koyar.
İnsan vücudundaki kaslar, kontrol edilebilen kaslar (istemli) ve kontrol edilemeyen kaslar (istemsiz) olarak ikiye ayrılır.
Kaslardaki Kontrol Sistemi
Kontrol edilebilen kasları hareket ettirebilmek için düşünmeniz ve karar vermeniz gerekir. Örneğin kolunuzu bükmek istediğinizde, beyninizden gelen emir doğrultusunda kaslar bir miktar kasılır ve hareket gerçekleşir.
İstemsiz çalışan kasların kontrolü ise bizim isteğimize bağlı değildir. İstemsiz kasların görevleri çok hayati olduğu için bu kasların kasılmaları ve gevşemeleri özel bir sistem (otonom sinir sistemi) tarafından kontrol edilir. Bu yüzden kalbiniz, mideniz ve bağırsaklarınız görevlerini sizin iradeniz dışında gerçekleştirirler. Bu insan hayatı için alınmış son derece hayati bir tedbirdir.
Şu andan itibaren söz konusu kasların kontrolü size bırakılsaydı acaba ne olurdu? Vücudunuzdaki istemsiz kaslardan tek birinin, örneğin kalp kasınızın denetiminin sizde olduğunu varsayalım. Bu durumda bütün vaktinizi -başka hiçbir iş yapmadan- kalp kasınızın kasılması ve gevşemesi konusuna ayırmanız gerekecekti. Çünkü kalp kası, çalışmasında bir an bile aksama olmaması gereken bir kastır.
Bu, uykuya daldığınız anlar için de geçerli olan bir durumdur. Kalbiniz uyuduğunuz vakitlerde de çalışır ancak hızı yavaşlar. Bu nedenle kalp kasınızın çalışma hızını da değişen durumlara göre ayarlamanız gerekecektir. Görünen odur ki, uykuya daldığınız anda -artık kalbinizin çalışmasını denetleyemeyeceğiniz için- yaşamınızı yitirmeniz kaçınılmaz bir son olacaktır. Sadece tek bir örnek bile kasların işleyiş mekanizmasının ne kadar hikmetli ve kusursuz olduğunun anlaşılması için yeterlidir.
İnsan vücudundaki bazı kaslar da kimi zaman kişinin kontrolünde, kimi zaman da kontrol dışında çalışırlar. Örneğin göz kapağınızı hem isteyerek hem de iradeniz dışında refleks olarak açıp kapayabilirsiniz. Bundan başka diyafram kası da istendiği zaman kontrol edilebilen bir kastır. Ancak günlük hayatta otomatik olarak çalışır ve nefes alıp vermenizi sağlar.
Vücuttaki diğer kasların da kendine özgü çalışma şekilleri vardır. İnsan bunların çoğunun ne gibi şartlar altında nasıl işlediklerinden, hızlarından ya da ne zaman çalışıp ne zaman dinlenmeleri gerektiğinden, nasıl enerji toplayacaklarından haberdar dahi değildir. Vücutta yaratılmış olan mükemmel kontrol sistemi sayesinde bunları düşünmek zorunda da değildir.
Yüksek Verimli Motorlar
Daha önce kas liflerini motor olarak nitelendirmiştik. Gerçekten de kas lifleri %25 verimle çalışan mekanizmalardır ki, bu modern otomobil motorlarının verimine yaklaşık olarak eş değer bir orandır. Peki kas lifleri nasıl çalışırlar? Bu sorunun cevabını yine motor benzetmesi yaparak verelim.
Eğer bir motor varsa, öncelikle bu motoru çalıştıracak yakıta ihtiyaç vardır. Kasların yakıtı ise kan dolaşımı ile taşınan şekerdir (glikojen). Kasların içinde bu yüksek oktanlı benzinin (glikojenin) bir kısmı depo edilir. Otomobillerin motorunda hareketi sağlamak için pistonların içine yakıt püskürtülür. Dışarıdan sağlanan bir kıvılcım buharlaşmış benzini ateşler, piston hareket eder ve bir patlamalar serisine karşılık olarak hareket süreklilik kazanır. Elbette ki bunların tümü endüstriyel bir tasarımın sonucunda motorlara kazandırılmış olan özelliklerdir.
Ancak bir kas hücresinin endüstriyel tasarımı bundan çok daha üstündür. Bu küçük motor hem kıvılcım (ateşleme), hem de piston fonksiyonlarını yerine getirir. Hücre, şeker molekülünün içindeki enerjiyi ortaya çıkarır ve ortaya çıkardığı bu enerjiyi yine kendi kasılmasında kullanır. Yani hem kimyasal bir molekülden enerjinin açığa çıkması hem de bu enerjinin fiziksel güce dönüştürülmesi kas hücresinde gerçekleştirilir.
Kas hücresinde üretilen e-nerji, kası oluşturan proteinleri etkiler. Proteinler birbirlerini çekerler ve hücre kasılarak kısalır. Binlerce hücrenin beraber bu hareketi yapması sonucunda bütün bir kas dokusu kasılmış ve kısalmış olur. Tendonlarla (kas kirişleri) kemiklere bağlı olan kaslar bu kısalma sayesinde kemiği çekerler.
Söz konusu kasılma oldukça büyük bir güç üretir. Örneğin açık olan bir kolun dirsekten bükülmesi için, ön kol kaslarının 2 santim kasılması yeterlidir. Bu kasılma ön kol kemiğini çekecek ve bütün kolun bükülmesine yol açacaktır.
Hareket etmek için kullandığımız kasların tümünün işleyişi bu sıralama içinde gerçekleşir. En basit hareketlerden biri olan gözümüzü açıp kapamak için bile çok sayıda kasımızın çalışması gerekir.
Kaslardaki Motorları Çalıştıran Kontağın Çevrilmesi
Siz kolunuzu kasmak istediğiniz anda beyninizden bir elektrik sinyali yola çıkar. Bu karmaşık yolculuk sırasında sinyal öncelikle omuriliğe uğrar. Oradan da mesajın iletilmesi gereken organa doğru hızla yol alır. Elektrik akımı kas yüzeyi üzerinden geçer ve kası oluşturan milyonlarca motorun -kas lifinin- adeta kontağını çevirir. Uyarıyı alan lifler derhal tepki verir ve kasılırlar. Sonuç olarak kol kası bütün olarak kasılır ve kol dirsekten bükülür. Tüm bu işlemler, biz ancak gözümüzü açıp kapayıncaya kadar biter. Bütün kontak anahtarlarının çevrilmesi saniyenin binde biri gibi çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Yani kaslardan geçen elektrik akımı saniyenin binde biri (1 milisaniye) kadar bir hızla ilerleyerek kas liflerinin kontağını çevirir.
Kaslara ulaşan emirler sinir sisteminde üretilmiş ve yine sinir sisteminde taşınmıştır. Bu yüzden kas sistemi bir bakıma sinir sisteminin emri altında çalışır. Kasların uyum içinde çalışmaları vücuttaki koordinasyon sayesinde gerçekleşir.
Kaslarımız, kendi içindeki mükemmel mekanizmaları ve vücudumuzdaki diğer sistemlerle olan olağanüstü uyumu ile Allah'ın yaratışındaki üstünlüğü açıkça ortaya koyar. Tüm bunlar Allah'ın insana lütfettiği kolaylıklardandır. İnsana düşen ise kendisine verilmiş olan bu büyük kolaylık karşısında, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimize şükretmek ve Rabbimizin hoşnut olacağı davranışlarda bulunmaktır.
Bir Kuran ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar." (Kehf Suresi, 57)