Kumuklar

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Kumuk Türkü
Kumuk Türkü
Kumuk Türkleri, bugün büyük çoğunluğu (1992 tahminine göre 250 bin kişi) Rusya Federasyonuna bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyetinde, geriye kalan kısmı (yaklaşık 50 bin kişi) Çeçen ve Osetya özerk cumhuriyetlerinde yaşayan, Azerbaycan Türklerinden sonra Kafkaslardaki en kalabalık Türk kavmidir. Kumukların bir kısmı, Çarlık Rusyasının Kuzey Kafkasya’yı istilası yıllarında ve bilhassa Şeyh Şamil’in esir düşmesinden sonra Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Bunlar halen belli başlı olarak Tokat’ın Üçgözen ve Kuşoturağı, Sivas’ın Yavu köyünde yaşamaktadırlar.

Kumuk Türkleri Kuzey Kafkasya’daki Kumuk ovasının ve Dağıstan’ın dağlık kesiminin yerli halklarındandır. Etnik bakımından Kıpçak ve Oğuz boylarının bu sahada kaynaşmasından meydana geldikleri ileri sürülen Kumuk Türklerinin dillerindeki Kıpçak ve Oğuz grubu özellikleri bu görüşü desteklemektedir.
Kumukların ülkesi VII. Yüzyıldan itibaren Hazar Devletinin sınırları içine alınmıştır. Bugün Kumuk bilim adamları da Kumukları, Hazar Devleti’nin kurucuları olarak göstermektedirler. Hazar Devletinin son başkenti Semender, Kumuk ülkesi sınırları içindeydi. Kumuklar arasında ayılmış olan “Anci-name”, “Derbent-name”, “Karabudahkentname” adlı tarihi abideler, Hazar Devleti devrinden bahseder. Hatta, Hazarlar arasında yaşamış olan Ebu Hamid el-Garnatinin tespit ettiği ve Hazar sözü dediği bütün kelimeler bugün Kumuk Türklerince kullanılmaktadır.

Zeki Velidi Doğan’ın verdiği bilgilere göre Kumuklar, Oğuz destanının Müneccimbaşı tarafından istifade olunan bir rivayetinde, Oğuz Han zamanında Derbent’in muhafazasıyla memur edilen Kıpçakların bir boyu olarak zikredilmiştir. Toğan’a göre, Azerbaycan ile Derbent Arapların idaresinde iken de Kumukların burada bulundukları, Tarih al-Babva’l-Abvab’dan anlaşılmaktadır.

Dağıstanlı Kumuk âlimlerinden S.M. Aliyev, M. R. Mahammadov’den; Dağıstan’ı Arapların işgal etmesiyle Hazarların İdil Boyuna çekilmelerinden sonra Hazar denizi kıyısında ve Temirkazık Dağıstan’da liderlik rolünün Kumuklara geçtiğini naklediyor ve bu bilginin birinci kısmına katıldığını belirtiyor; fakat onun Kumukları, Hazarlardan ayrı göstermesine karşı çıkıyor. Aliyevin fikrince Hazarlar ile Kumuklar, tarihi bakımdan da, kültürel bakımdan da aynı kavimdir.

Kumuklar
Kumuklar
Tarihi durumları ve menşeleri hakkında pek çok faraziye ileri sürülen ve hatta ekseriya Sovyet antropologları tarafından olmak üzere bazı Kafkas kavimlerinin Türkleşmesi sonucu meydana geldikleri dahi söylenen Kumukların; dil, edebiyat, din, yaşayış tarzı, örf ve adetler ve diğer kültür unsurları bakımından ele alındıklarında ve yukarıda özetlenen tarihi verilerin ışığında bakıldığında, gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Hazar Devletinin yıkılmasından sonra Kumuk Türlerinin kurdukları ilk müstakil teşkilat, 1578’de Sultan But’un kurduğu ve tamamıyla milli bir Kumuk beyliği hüviyetinde olan emarettir. Bu beyliğin Dağıstan’ın en kuzeyinde yer alması sebebiyle,Kazan ile Astarhan hanlıklarının yıkılmasından sonra daha güneye inme imkanı bulan Ruslarla Kumuklar karşı karşıya gelmiş oldu.Kumuk Türkleri, 1594 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer Müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar kahramanca mukavemet ettiler.

Ancak Ruslara karşı sürdürülen mücadelenin son bayraktarı Şeyh Şamil’in 1859’da esir edilmesiyle Dağıstan ve diğer Kafkas bölgeleri hızla Rusların eline geçmeye başladı. Zaten yüzyıllar süren savaşlar Kumukları ve diğer Kafkas kavimlerini bitap düşürmüştü. Böylece Ruslar 1867’ye kadar bütün Kafkasyayı istila ettiler.

Rus Çarlığının 1917’de yıkılması sırasında Rusya’da meydana gelen iç karışıklıkta hürriyet ve istiklalleri için ayaklanan Kuzey Kafkasya Türk ve Müslüman camiası içinde Kumuklar yine ön safta yer alırlar. Osmanlı devletinin de desteğiyle Dağıstan, 11 Mayıs 1918’de Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etti. Kuzey Kafkasya kabilelerinin bu sırada yapılan milli kurultaylarında Kumuk Türkçesinin, yalnız Dağıstan için değil, bütün Kuzey Kafkasya için birleştirici, müşterek bir dil olarak kabul edildiğini de bu arada vurgulamak isteriz.

Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti henüz toparlanamadan Mondros Mütarekesinin imzalanması sonucu Osmanlı Ordusu Kafkasyayı tahliye edince, Dağıstan Kızıl Ordunun istilasına uğradı. 20 Ocak 1921’de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ne tabi Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. 1936 Sovyet Anayasası, Kafkasya’nın etnik çeşitliliğini yansıtmayan bir siyasi ve idari bölümlenmeyi belirledi. Bu bölümleme sonucunda Kumuk Türklerinin büyük bir kısmı Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde, bir kısmı da Çeçen ve Osetya bölgelerinde kalmış oldu. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Dağıstan, Rusya Federasyonu’na bağlı bir özerk cumhuriyet haline geldi.

Kumuk Türk Bayrağı
Kumuk Türk Bayrağı
Din


Bugünkü Dağıstan’da Kumuk Türkleriyle birlikte büyük bir çoğunluğu Sünni Müslüman olan otuz civarında etnik grup yaşamaktadır. Bölgede özellikle XVIII yüzyıldan itibaren Nakşibendi tarikatı büyük bir nüfuz kazanmış ve Ruslara karşı yürütülen cihat hareketlerini organize ederek prestij sağlamıştır. Dağıstan halkı dinine bağlı olup ilme önem vermiş ve hemen her köyde bir medrese yaptırmıştır. 1913’te Dağıstan da 360’ı Ulu cami olmak üzere 2060 cami vardı. Günümüzde Kumuklar, dinlerini yeniden öğrenme seferberliği başlatmışlardır. Bu yolda gerçekleştirilen faaliyetlere örnek olarak Kuran’ın Kumuk Türkçesi’ne yapılan tercümesinin Tangçolpan dergisinin 1992 yılı 3. sayısından itibaren tefrika edilmekte oluşunu gösterebiliriz. Ayrıca yine aynı dergide Hazreti Peygamber’in hadisleri de Kumuk Türkçesiyle yayınlanmaktadır.

Dil ve Edebiyat


Kumuk edebiyat tarihçileri, Kumuk edebiyatının XV. yüzyılda yaşamış olan şair Ummu Kamal (Ümmi Kemal) ile başladığını, o devre kadar ise Kumukların edebiyatının Umumi Türk Edebiyatı ile birlikte mütalaa edilmesi gerektiğini söylerler. Osmanlı Türk ülkesine de gelen Ummu Kamal, eserlerini Kumuk Türkçesiyle değil, Osmanlı Türkçesiyle yazmıştır. Osmanlı Türkçesi, ünlü Kumak şairi Yırçı Kazak’a kadar Kumukların yazı dili olmuştur.

Bu devirde yetişen Kumuk şairleri arasında Amanhor (1670-1706), Miskin Halimat (XVIII.yüzyıl) ve Kakaşuralı Abdurahman (XVIII.yüzyılın sonu- 1870) sayılabilir. Yırçı Kazak (1830-1879), Yeni Kumuk Edebiyatının temelini atmıştır. Kumuk Türkleri arasında geniş bir şöhrete sahip olan Yarçı Kazak, şiirlerinde hak, doğruluk, yiğitlik, aşk gibi temaları işlemiş, bu arada halkı ezen beyleri de hicvetmekten geri kalmamıştır.

Başka kayda değer bir Kumuk şairi ve din alimi Abusupiyan Akayev (1870-1931)’dir. Akayev, şiirler yanında dinî eserler de yazmıştır. Kumuk bilim adamlarından Hasan Orazayev, onun Payxamarnı Yolu bulan (Peygamberin yoluyla) adlı eserini Mahaçkala da, 1993 yılında yayımlamış bulunuyor. Orazayev, bu kitapta Akayevin sosyal, politik konulardaki makalelerini; kitaplarına yazdığı ön sözlerini, mektuplarını, çeşitli şiirlerini, dini konulu yazılarını bir araya getirmiştir.

Kumuk edebiyatı son zamanlarda çeşitli neviler de ilerleme göstermeye başlamış olup pek çok şair, edip, hikayeci ve romancı yetişmiştir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Teşekkürler konu için bilgilendik oyunlarıda meşhurdur kumukların...ve yazıları çok ilginç:)
 
Üst Alt