MURATS44
Özel Üye
Kür-Şad İhtilali
Türk Tarihinin kesin çizgileri Mete Han’ın babası Tuman Yabgu’dan itibaren belirgindir. Tuman Yabgu’nun başında bulunduğu Büyük Türk hakanlığı birçok hakanlar görmüş olup M.S 634 yılında büyük bir kriz devresine girmiştir ki bu sırada sahne de I.Köktürk Hanedanı vardı. Türklerin en ananevî düşmanı pek tabiî Çin milleti idi. Tahtta oturan Kağan Çuluk idi. Kağan bir Çinli prenses ile evlenmiş idi. Fakat bu bir entrika olup kağan prensesin elinden ölüm şerbetini içmişti 621 yılında. Yerine kardeşi Kara Kağan geçti. Kağan dul kalan yengesi ile evlenerek büyük bir hata etti(Evlenmesi kötü niyetli değildir). Kara Kağan kişiliği pek zayıf bir kişiydi. Eşinin entrikaları ve doğal afetler yüzünden Çinliler Türk iline akına geçtiler. Kağan Çinlilerle yaptığı savaşı kaybetti ve 100.000 Türk ile beraber Çin’e esir düştü. Kağan kederinden öldü.
Çin devleti, Türk tahtına kendi kuklaları olan Sirba adlı birisini çıkardılar. Türkler bu utanç verici tabloyu parçalamak gayesinde idiler ve fırsat kollamaktaydılar. Bunun için bir lidere gereksinim vardır. İşte bu kahraman Çuluk Kağan’ın küçük oğlu Prens olan Kür-Şad idi. Kür-Şad kendisine tabi 40 kişilik bir ihtilâl komitesi kurdu. Komitesi tarafından Başbuğ seçildi. Eğer bu komite ihtilâl’de başarı kazanırsa Kür-Şad tahta oturmayacak Holoku adlı bir Türk Prensi tahta geçirip Türkeline tekrar hâkim olunacaktı. İhtilâl tamamen ‘Milli’ bir gaye ile gerçekleştirilecekti.
Türk İhtilâl Komitesinin hareket plânı şu idi: İmparator Li Şih-min esir alınıp Türk iline kaçırılacak, sonra Çin sarayında esir buluna Türk ileri gelenlerine ve Türk topaklarına karşılık takas edilecekti. Çin İmparatoru esir edilince tüm Türkler ayaklanacak, rastladıkları her Çinli’yi öldürecek ve istiklâl kazanılacaktı.
Çin İmparatoru her gece tebdil-i kıyafet edip başkent Çang-han da dolaşırdı. İşte bu sıra İmparator esir alınacaktı. Fakat işler ters gitti. İhtilâlin yapılacağı gece büyük bir fırtına cereyan etti. Kür-Şad hareketin gecikmesi durumunda plânlarının anlaşılacağını söyledi. Ve böylece Çin sarayını basmağa karar verdiler.
40 Türk asilzadesi o fırtınalı gece de Çin sarayını bastılar. Türkler Çinlilerden kıyaslanamayacak derecede iyi silâh kullanıyorlardı. Yüzlerce Çinli asker yıldırım gibi inen Türk kılıç ve okları ile öldüler. Yerde ki kanlar sanki bir deryayı andırıyordu. Çinli askerler yerden mantar bitercesine çoğalıyorlar, öldür öldür bitmiyorlardı. Kür-Şad devam etmenin anlamsız olduğuna kanaat getirip sarayı terk et emrini verdi. Saraydan kaçmak için tek yol saray ahırını basıp atlara binip kaçmaktı. Ahır basıldı, seyisler öldürüldü. Atlara binildi ve muhafız alayları yarılıp saraydan kaçtılar. Şehir kapılarını da zorlayıp Çang-han şehrinden de kaçtılar. Ancak arkalarından bütün bir Çin ordusu geliyordu. Bir an geldi ki kaçmak kıran kırana cenk’e dönüştü Vey ırmağı kenarında. 40 Türk asilzadesi artık yorulmuştu. Artık tek gayeleri kanlarının bir an gecikmeli olarak akmasını sağlamaktı. Kür-Şad bir an etrafına bakınca yoldaşlarının şehit olduklarını, atalarının huzurlarına gittiklerini gördü. Son kılıcını da salladı. Artık hatırında şanlı ataları Teoman, Oğuz Han, Bumun Kağan ve İstemi Yabgular ve daha niceleri vardı. Gözlerini yumdu ve 39 arkadaşı ile beraber uçmağa doğru yola çıktılar.
İhtilâl belki başarıya ulaşmamış olabilir ama Türkler bu olayın devamını getireceklerine ant içtiler. 40 yiğit Türk’ün Çin sarayını basması Çinliler için imkânsız Türkler için ise biraz uğraş gerektirirdi o kadar. Bir Kür-Şad şehit olmuştu ama daha niceleri vardı istiklâl peşinde canlarını gözünü kırpmadan verecek, Asya’nın efendisi olma yolunda ilerleyecek ve tekrar Çin’i esir edecek.
Kür-Şad cihan tarihinin en büyük kahramanıdır Atsız’ ın da dediği gibi. Eğer Kür-Şad bu tehlikeli işe dört elle sarılmasaydı belki de Türk milleti Çin zulmü altında eriyip yok olabilirdi.
Tabi ki Kür-Şad için söylenecekler bu kadarla sınırlı kalmaz lâkin bir nokta da koymak gerekiyor. Son sözlerimi Atsız Ata’nın Davetiye adlı şiirinden iki mısrası bitiriyorum:
“Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.”