bedirhan.
Aktif Üyemiz
Mezhepleri karıştırmak
Sual: Ehl-i Sünnet sanılan eksantrik biri, (Her konuda dört mezhep arasında farklar vardır. Mesela namazda, imam arkasında Fatiha okumak, Hanefî’de tahrimen mekruh, Şâfiî’de ise farzdır. Deniz haşaratı, Hanefî’de tahrimen mekruh, Şâfiî’de helaldir. Bunun gibi hususlarda, bazen Hanefîler Şafiî mezhebinin kavliyle, Şafiîler de bazen Hanefî mezhebinin kavliyle amel ederse, kendi mezhebi o konuda isabet etmemişse, isabet etmiş olan ictihadla da amel etmiş olur. Böylece, hem Resulullah’ın farklı uygulamalarıyla amel etmek sevabına kavuşur, hem de farklı mezheplerde olan Müslümanlar arasındaki sevginin artmasına sebep olur) diyor. Bu mezhepsizlik değil mi?
CEVAP
Evet, Ehl-i Sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) anlamına gelir ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir.
Bir ibadetin bir kısmını bir mezhebe göre yaparken, diğer kısmını, bu mezhebe göre yapmayıp, başka mezhebe göre yapmaya kalkışmak, birinci mezhep imamının bilgisini beğenmemek olur. Selef-i salihini beğenmemek, cahil saymak ise küfürdür. (F. Bilgiler)
Mezhepler tedvin edilmeden, yani mezhepler meydana çıkmadan önce, herhangi bir müctehidin ictihadıyla amel etmek caizdi. Mezhepler meydana çıktıktan sonra, artık herkesin bir mezhebe göre amel etmesi lazım oldu. (Feth-ul-kadir)
Mezhepler meydana çıktıktan sonra, bir mezhebi öğrenip, bu mezhebe göre amel etmek gerektiğini âlimler sözbirliğiyle bildirmişler ve icma hâsıl olmuştur. (Mizan-ül-kübra)
İmam-ı Rabbani hazretleri, müctehid olduğu halde şöyle buyuruyor:
(Fatihasız namaz olmaz) hadis-i şerifi varken, Hanefîlerin, imam arkasında Fatiha okumamalarının sebebini, tam anlayamadım. Buna rağmen, delili zayıf diye düşünerek mezhebimin hükmüyle amel etmemenin, ilhad olduğunu bildiğim için, mezhebime uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. (Mebde ve Mead)
Görüldüğü gibi, kendi mezhebinin hükmünden şüphe edip, (Başka mezhep isabet etmiş olabilir) diye o mezhebin hükmüyle amel etmenin asla caiz olmadığı yukarıdaki vesikalardan anlaşılmaktadır. Böyle caiz olmayan bir iş yaparak, (Müslümanlar arasındaki sevginin artmasına sebep olur) demek, ne kadar dehşet vericidir! Dört mezhepteki Müslümanlar birbirine düşman mı da, hem de böyle caiz olmayan bir iş yapılarak, birbirlerine olan sevgilerinin artacağı söyleniyor ve böylece, mezhepsizlik kapısı açılmaya çalışılıyor?
Müslümanlar, ihtiyaç halinde, diğer üç mezhebi taklit ettikleri halde, böyle yanlış bir iş nasıl tavsiye edilir ki? Bu cüret, nakli değil de, aklı ölçü almaktan kaynaklanmaktadır.
Sual: Ehl-i Sünnet sanılan eksantrik biri, (Her konuda dört mezhep arasında farklar vardır. Mesela namazda, imam arkasında Fatiha okumak, Hanefî’de tahrimen mekruh, Şâfiî’de ise farzdır. Deniz haşaratı, Hanefî’de tahrimen mekruh, Şâfiî’de helaldir. Bunun gibi hususlarda, bazen Hanefîler Şafiî mezhebinin kavliyle, Şafiîler de bazen Hanefî mezhebinin kavliyle amel ederse, kendi mezhebi o konuda isabet etmemişse, isabet etmiş olan ictihadla da amel etmiş olur. Böylece, hem Resulullah’ın farklı uygulamalarıyla amel etmek sevabına kavuşur, hem de farklı mezheplerde olan Müslümanlar arasındaki sevginin artmasına sebep olur) diyor. Bu mezhepsizlik değil mi?
CEVAP
Evet, Ehl-i Sünnet âlimleri, böyle yapmanın mezhepsizlik, hattâ ilhad olduğunu bildirmişlerdir. Böyle yapmak, (Benim mezhebimdeki hüküm yanlış olabilir, ihtiyaten ara sıra diğer mezhepteki gibi kılayım da, doğruya ulaşmış olayım) anlamına gelir ki, böyle şüphenin küfre kadar gideceğini âlimlerimiz bildirmiştir.
Bir ibadetin bir kısmını bir mezhebe göre yaparken, diğer kısmını, bu mezhebe göre yapmayıp, başka mezhebe göre yapmaya kalkışmak, birinci mezhep imamının bilgisini beğenmemek olur. Selef-i salihini beğenmemek, cahil saymak ise küfürdür. (F. Bilgiler)
Mezhepler tedvin edilmeden, yani mezhepler meydana çıkmadan önce, herhangi bir müctehidin ictihadıyla amel etmek caizdi. Mezhepler meydana çıktıktan sonra, artık herkesin bir mezhebe göre amel etmesi lazım oldu. (Feth-ul-kadir)
Mezhepler meydana çıktıktan sonra, bir mezhebi öğrenip, bu mezhebe göre amel etmek gerektiğini âlimler sözbirliğiyle bildirmişler ve icma hâsıl olmuştur. (Mizan-ül-kübra)
İmam-ı Rabbani hazretleri, müctehid olduğu halde şöyle buyuruyor:
(Fatihasız namaz olmaz) hadis-i şerifi varken, Hanefîlerin, imam arkasında Fatiha okumamalarının sebebini, tam anlayamadım. Buna rağmen, delili zayıf diye düşünerek mezhebimin hükmüyle amel etmemenin, ilhad olduğunu bildiğim için, mezhebime uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. (Mebde ve Mead)
Görüldüğü gibi, kendi mezhebinin hükmünden şüphe edip, (Başka mezhep isabet etmiş olabilir) diye o mezhebin hükmüyle amel etmenin asla caiz olmadığı yukarıdaki vesikalardan anlaşılmaktadır. Böyle caiz olmayan bir iş yaparak, (Müslümanlar arasındaki sevginin artmasına sebep olur) demek, ne kadar dehşet vericidir! Dört mezhepteki Müslümanlar birbirine düşman mı da, hem de böyle caiz olmayan bir iş yapılarak, birbirlerine olan sevgilerinin artacağı söyleniyor ve böylece, mezhepsizlik kapısı açılmaya çalışılıyor?
Müslümanlar, ihtiyaç halinde, diğer üç mezhebi taklit ettikleri halde, böyle yanlış bir iş nasıl tavsiye edilir ki? Bu cüret, nakli değil de, aklı ölçü almaktan kaynaklanmaktadır.