MÜnacat

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
ebedî bir muhabbet için yaratılmış iken, ebedî bir adâvetle gücendirmek olamaz ve kâbil değildir. Belki başka bir ebedî âlemde mesûdâne yaşaması hikmetiyle, bu dünyada çalışmak ve onu kazanmak için gönderilmiştir. Ve insana tecellî eden isimlerin bu fânî ve kısa hayattaki cilveleriyle, âlem-i bekâda onların âyinesi olan insanların, ebedî cilvelerine mazhar olacaklarına işaret ederler. Evet, Ebedînin sâdık dostu, ebedî olacak. Ve Bâkînin âyine-i zîşuuru, bâkî olmak lâzım gelir.
Hayvanların ruhları bâkî kalacağını ve hüdhüd-ü Süleymânî (a.s.) ve neml'i, ve nâka-i Sâlih (a.s.) ve kelb-i Ashâb-ı Kehf gibi bâzı efrâd-ı mahsûsa, hem ruhu, hem cesediyle bâkî âleme gideceği ve herbir nevin, ara sıra istimâl için birtek cesedi bulunacağı, rivâyât-ı sahîhadan anlaşılmakla beraber, hikmet ve hakîkat, hem Rahmet ve Rubûbiyet öyle iktizâ ederler.
Ey Kadîr-i Kayyûm!
Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur, Senin mülkünde, yalnız Senin kuvvet ve kudretinle ve ancak Senin irâde ve tedbîrinle ve rahmet ve hikmetinle, rubûbiyetinin emirlerine teshîr ve fıtrî vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kısmı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın zaafı ve aczi için, Rahmet tarafından ona musahhar olmuşlar. Ve lisân-ı hâl ve lisân-ı kâl ile Sâni'lerini ve Mâbudlarını kusurdan, şerikten takdîs ve nîmetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibâdet-i mahsûsasını yapıyorlar.
Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyâsından perdelenmiş olan Zât-t Akdes!
Bütün zîruhların tesbihâtıyla Seni takdîs etmek niyet edip,
b1018.gif
diyorum.
Yâ Rabbe'l-Âlemîn! Yâ İlâhe'l-Evvelîne ve'l-Âhirîn! Ya Rabbe's-Semâvâti ve'l-Arâdîn!
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tâlimiyle ve Kur'ân-ı Hakîmin dersiyle anladım ve îman ettim ki; nasıl semâ, fezâ, arz, berr ve bahr, şecer, nebat, hayvan, efrâdıyla, eczâsıyla, zerrâtıyla Seni biliyorlar, tanıyorlar ve varlığına ve birliğine şehâdet ve delâlet ve işaret ediyorlar. Öyle de, kâinatın hulâsası olan zîhayat; ve zîhayatın hulâsası olan insan; ve insanın hulâsası olan enbiyâ, evliyâ, asfiyânın hulâsası olan kalblerin ve akılların müşâhedât ve keşfıyât ve ilhâmât ve istihrâcâtla, yüzer icmâ ve yüzer tevâtür kuvvetinde bir katiyetle Senin vücûb-u vücuduna ve Senin vahdâniyet ve ehadiyetine şehâdet edip ihbar ediyorlar. Mu'cizât ve kerâmât ve yakînî bürhanlarıyla, haberlerini ispat ediyorlar.


Seni tesbih ederiz, ey her canlı şeyi sudan Yaratan! (Enbiyâ Sûresi 30. âyetten iktibasla yapılan duâ)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Evet, kalblerde, perde-i gaybda ihtar edici bir Zâta bakan hiçbir hâtırât-ı gaybiye; ve ilhâm edici bir Zâta baktıran hiçbir ilhâmât-ı sâdıka; ve hakkalyakîn sûretinde sıfat-ı Kudsiye ve Esmâ-i Hüsnânı keşfeden hiçbir îtikâd-ı yakîne; ve enbiyâ ve evliyâda bir Vâcibü'l-Vücudun envârını aynelyakîn ile müşâhede eden hiçbir nûrânî kalb; ve asfiyâ ve sıddıkînde bir Hâlık-ı Küll-i Şeyin âyât-ı vücûbunu ve berâhin-i vahdetini ilmelyakîn ile tasdik eden, ispat eden hiçbir münevver akıl yoktur ki, Senin vücûb-u vücuduna ve sıfat-ı kudsiyene ve Senin vahdetine ve ehadiyetine ve Esmâ-i Hüsnâna şehâdet etmesin, delâleti bulunmasın ve işareti olmasın.
Ve bilhassa, bütün enbiyâ ve evliyâ ve asfiyâ ve sıddîkînin imamı ve reisi ve hulâsası olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ihbârını tasdik eden hiçbir mu'cizât-ı bâhiresi; ve hakkâniyetini· gösteren hiçbir hakîkat-i âliyesi; ve bütün mukaddes ve hakîkatli kitapların hulâsatü'l-hulâsası olan Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın hiçbir âyet-i tevhîdiye-i kâtıası; ve mesâil-i îmâniyeden hiçbir mesele-i kudsiyesi yoktur ki, Senin vücûb-u vücuduna ve kudsî sıfatlarına ve Senin vahdetine ve ehadiyetine ve esmâ ve sıfatına şehâdet etmesin ve delâleti olmasın ve işareti bulunmasın.
Hem, nasıl ki, bütün o yüz binler muhbir-i sâdıklar, mu'cizâtlarına ve kerâmâtlarına ve hüccetlerine istinad ederek Senin varlığına ve birliğine şehâdet ederler. Öyle de, her şeye muhît olan Arş-ı Âzamın külliyât-ı umûrunu idâreden, tâ kalbin gâyet gizli ve cüz'î hâtırâtını ve arzularını ve duâlarını bilmek ve işitmek ve idâre etmeye kadar cereyan eden rubûbiyetinin derece-i haşmetini ve gözümüz önünde hadsiz muhtelif eşyayı birden îcad eden, hiçbir fiil bir fiile, bir iş bir işe mâni olmadan, en büyük bir şeyi en küçük bir sinek gibi kolayca yapan kudretinin derece-i azametini icmâ ile, ittifak ile îlân ve ihbar ve ispat ediyorlar.
Hem, nasıl ki bu kâinatı, zîrûha, husûsan insana mükemmel bir saray hükmüne getiren; ve Cenneti ve saadet-i ebediyeyi cin ve inse ihzar eden; ve en küçük bir zîhayatı unutmayan; ve en âciz bir kalbin tatminine ve taltifine çalışan rahmetinin hadsiz genişliğini ve zerrâttan tâ seyyârâta kadar bütün envâ-ı mahlûkâtı emirlerine itaat ettiren ve teshîr ve tavzif eden hâkimiyetinin nihayetsiz vüs'atini haber vererek, mu'cizât ve hüccetleriyle ispat ederler. Öyle de, kâinatı, eczâları adedince risâleler içinde bulunan bir kitâb-ı kebîr hükmüne getiren; ve Levh-i Mahfûzun defterleri olan İmâm-ı Mübîn ve Kitâb-ı Mübînde, bütün mevcudâtın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan; ve umum çekirdeklerde umum ağaçlarının fihristelerini ve programlarını ve zîşuurun başlarında, bütün kuvve-i hâfızalarda, sahiplerinin tarihçe-i hayatlarını yanlışsız muntazaman yazdıran ilminin her şeye ihâtasına; ve herbir mevcuda çok hikmetleri takan, hattâ herbir ağaçta meyveleri sayısınca neticeleri verdiren; ve herbir zîhayatta âzâları, belki eczâları ve hüceyrâtları adedince maslahatları tâkip eden; hattâ insanın lisânını çok vazifelerde tavzif etmekle beraber, taamların tatları adedince, zevkî olan mîzancıklar ile teçhiz ettiren hikmet-i kudsiyenin herbir şeye şümûlüne; hem, bu dünyada numûneleri görülen celâlî ve cemâlî isimlerinin tecellîleri, daha parlak bir sûrette ebedü'l-âbâdda devam edeceğine; ve bu fânî âlemde numûneleri müşâhede edilen ihsanâtının daha şâşaalı bir sûrette dâr-ı saadette istimrârına ve bekâsına; ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refâkatlerine ve beraber bulunmalarına bilicmâ, bilittifak şehâdet ve delâlet ve işaret ederler.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Hem, yüzer mu'cizât-ı bâhiresine ve âyât-ı kâtıasına istinâden, başta Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur'ân-ı Hakîmin olarak, bütün ervâh-ı neyyire ashâbı olan enbiyâlar ve kulûb-u nûrâniye aktâbı olan evliyâlar ve ukûl-ü münevvere erbâbı olan asfiyâlar, bütün suhuf ve kütüb-ü mukaddesede Senin çok tekrar ile ettiğin vaadlerine ve tehditlerine istinâden; ve Senin, kudret ve rahmet ve inâyet ve hikmet ve celâl ve cemâlin gibi kudsî sıfatlarına ve şe'nlerine ve izzet-i celâline ve saltanât-ı rubûbiyetine îtimâden ve keşfiyât ve müşâhedât ve ilmelyakîn îtikadlarıyla, saadet-i ebediyeyi cin ve inse müjdeliyorlar. Ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulunduğunu haber verip îlân ediyorlar ve îman edip şehâdet ediyorlar.
Ey Kadîr-i Hakîm! Ey Rahmân-ı Rahîm! Ey Sâdıku'l-Va'di'l-Kerîm! Ey izzet ve azamet ve celâl sahibi Kahhâr-ı Zülcelâl!
Bu kadar sâdık dostlarını ve bu kadar vaadlerini ve bu kadar sıfat ve şuunâtını tekzib edip, saltanât-ı rubûbiyetinin katî mukteziyâtını ve sevdiğin ve onlar dahi Seni tasdik ve itaatle kendilerini Sana sevdiren hadsiz makbul ibâdının hadsiz duâlarını ve dâvâlarını reddederek, küfür ve isyan ile ve Seni vaadinde tekzib etmekle Senin azamet-i kibriyâna dokunan ve izzet-i celâline dokunduran ve ulûhiyetinin haysiyetine ilişen ve şefkat-i rubûbiyetini müteessir eden ehl-i dalâlet ve ehl-i küfrü, haşrin inkârında tasdik etmekten yüz bin derece mukaddessin. Ve hadsiz derece münezzeh ve âlîsin. Böyle nihayetsiz bir zulümden, bir çirkinlikten Senin nihayetsiz adâletini ve cemâlini ve rahmetini takdîs ediyorum.
b1019.gif
âyetini, vücudumun bütün zerrâtı adedince söylemek istiyorum!
Belki Senin o sâdık elçilerin ve o doğru dellâl-ı saltanâtının hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyakîn sûretinde Senin uhrevî rahmet hazînelerine ve âlem-i bekâda ihsanâtının defînelerine ve dâr-ı saadette tamamıyla zuhur eden güzel isimlerinin hârika güzel cilvelerine şehâdet, işaret, beşâret ederler. Ve bütün hakîkatlerin mercîi ve güneşi ve hâmîsi olan Hak isminin en büyük bir şuâı, bu hakîkat-i ekber-i haşriye olduğunu îman ederek, Senin ibâdına ders veriyorlar.


Allah, onların söyledikleri şeylerden pek münezzehtir ve pek büyük bir yücelikle yücedir. (İsra Sûresi: 43.)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Ey Rabbü'l-Enbiyâ ve's-Sıddîkîn!
Bütün onlar Senin mülkünde, Senin emrin ve kudretin ile, Senin irâde ve tedbîrin ile, Senin ilmin ve hikmetin ile musahhar ve muvazzaftırlar. Takdîs, tekbir, tahmîd, tehlîl ile, küre-i arzı bir zikirhâne-i âzam, bu kâinatı bir mescid-i ekber hükmünde göstermişler.
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe's-Semâvâti ve'l-Arâdîn! Yâ Hâlıkî ve yâ Hâlık-ı Küll-i Şey!
Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlûkâtı bütün keyfiyâtıyla teshîr eden kudretinin ve irâdetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlûbumu bana musahhar kıl! Kur'ân'a ve îmâna hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur'a musahhar yap! Ve bana ve ihvânıma, îmân-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver! Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshîr ettiğin gibi, Risâle-i Nur' a kalbleri ve akılları musahhar kıl! Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azâbından ve Cehennem ateşinden muhâfaza eyle ve Cennetü'l-Firdevste mesut kıl! Âmin, âmin, âmin!

b457.gif

b977.gif


Kur'ân'dan ve münâcât-ı Nebeviye olan Cevşenü'l-Kebîrden aldığım bu dersimi, bir ibâdet-i tefekküriye olarak, Rabb-i Rahîmimin dergâhına arz etmekte kusur etmişsem, kusurumun affı için, Kur'ân'ı ve Cevşenü'l-Kebîri şefaatçi ederek, rahmetinden, affimı niyaz ediyorum.


Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi: 32.)
Duâları ise şu sözlerde sona erer: "Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Yûnus Sûresi: 10.)
 

TaHKaR

Aktif Üyemiz
Bu kadar derin VE GÜZEL Konulara her an muhtacız.ALLAH senden razı olsun fırsat buldukça okuycağım..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt