fahrettin tırınk
Site İmamı
Müslümanlarin ilk Kıblesi
islam’ın kutsal şehirler hiyerarşisinde Kudüs, üçüncü sırada gelir. Mekke’deki bir ibadetin 100bin, Medine’dekinin bin ve Kudüs’dekinin besyüz kat sevabi oldugu şeklindeki hadis bu hiyerarşiyi ifade eder. Kudüs, bir buçuk yıldan az bir süre Müslümanların ilk kıblesi olarak kalmıştır.
Müslümanlar ve Mescid-i Aksa
Mescid-Aksâ, “en uzak mescid” demektir ve Kur’an-i Kerim’de Isrâ mucizesine değinilirken bu mescidden söyle bahsedilmektedir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bazılarını göstermek için, kulunu (Muhammed’i) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kılığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü eksiklikten uzaktir.” (Isrâ, 17/1).
islam inancında Mescid-i Aksa’nin oldukça önemli bir yeri vardır. Orası Müslümanların ilk kıblesi ve üç önemli mescidden biridir. Rasûlullah bu üç mescid hakkinda söyle buyurmaktadir: “Namaz ve ibadet için, şu üç mescidin dışındaki bir mescide yolculuk yapılması doğru degildir: Mescid-i Haram, Mescid-i Rasûl, Mescid-i Aksâ”(Buhari, Mescid-i Mekke 1/6; savm 67).
Kur’an-i Kerim’de sözü geçen bu mescid ve çevresi Harem-i Serif olarak anılır. Müfessirler Hz. Peygamberin (s.a.v.) Mescid-i Haram’dan Burak ile götürüldügü bu yerin Hz. Süleyman (a.s) tarafından yaptırılmış bir mabed olan Kudüs’teki Beytülmakdis olduğunu naklederler. Zaman içinde bu mabed tahribata uğramıştır. 637 yılında, Kudüs, Hz. Ömer tarafından fethedildiğinde, halifenin, eski mabedin yerini sorup araştırdığı nakledilir. Daha sonra Emevi Halifesi Abdülmelik tarafindan 691’de Hz. Peygamberin mirac esnasında ayağını basmış oldugu taş üstüne “Kubbetü’s-Sahra” adi verilen bir bina yaptırılmıştır. Akabinde Kubbetü’s-Sahra yaninda Mescid-i Aksâ’yı inşa ettirmiştir. Süphesiz Kudüs’ün ve özelde de Harem-i Serif alanının islamiyetteki öneminin en özel sebebi Mirac hadisesinin burada gerçekleşmiş olmasıdır. Isra ve Mirac hadisesileri Hicretten bir yıl kadar önce Recep ayının 27. gecesinde vuku bulmuşlar ve bu gecede Hz. Peygamber Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya getirilmis, oradan da Cenâb-i Allah’in katına çıkarılmıştır. Mirac hadisesinin vuku bulduğuna inanılan Muallak taşı bugün Harem-i Serif’in en göz alıcı binası olan Kubbetüssahra altında korunmakta ve her yıl yüzbinlerce Müslüman tarafından ziyaret edilmektedir.
Mesid-i Aksa’nin bulundugu Kudüs’ün dogu kesimi, 1967 savaşında Israil’in eline geçmiş ve 1969’da Mescid-i Aksa Yahudilerce yakılmıştır. Bu yangında, Mescid-i Aksa’nin büyük bir bölümü ile tarihi minber de harap olmuştur. Diger taraftan Israil Devleti, 1968 yiılından bu yana Mescid-i Aksa’nın çevresinde ve altında, arkeolojik araştırmalar bahanesiyle kazılar yaptırmaktadır. Yahudilerin inancına göre Mesicid-i Aksa; onlarca kutsal sayılan Süleyman Mabedi’nin bulundugu yere yapılmıştır. Yahudilerin en büyük emeli ise, Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mabedini yeniden inşa etmektir.
Bugün islam dünyasında Kudüs ve onunla bağlantılı olarak Filistin Problemi ezilmişliğin, hakkı yenilmişliğin bir sembolü olarak kabul görmektedir.
28 Eylül Persembe günü şaron’un Mescid-i Aksa ziyaretiyle baslattığı provokasyondan Pazartesi günü yapılan ateşkese kadar en az 50 Filistinli hayatını kaybetti. Israil gerçek mermi, hatta füzeler kullandi. Tanklar Bati şeria’da yönetimi Filistinliler’e bırakilan bölgelere yürüdü ve yollar kapatıldı. Tüm dünya her zaman oldugu gibi olayı kınamakla geçiştirdi.
Müslümanların ve tüm dünyanın gözü önünde Filistin’de yıllardır süren bu Siyonist cinayetlerin ve katliamların bir an önce durdurulmasi için etkin yaptırımlarda bulunmak gerekmektedir. Dahası Müslüman devletlerin Filistin’in yanında olduklarını tarihten gelen sorumlulukları geregi gür bir sesle tüm dünyaya haykırmalıdırlar. Dualarımızda Filistin’i de unutmayaliım...
islam’ın kutsal şehirler hiyerarşisinde Kudüs, üçüncü sırada gelir. Mekke’deki bir ibadetin 100bin, Medine’dekinin bin ve Kudüs’dekinin besyüz kat sevabi oldugu şeklindeki hadis bu hiyerarşiyi ifade eder. Kudüs, bir buçuk yıldan az bir süre Müslümanların ilk kıblesi olarak kalmıştır.
Müslümanlar ve Mescid-i Aksa
Mescid-Aksâ, “en uzak mescid” demektir ve Kur’an-i Kerim’de Isrâ mucizesine değinilirken bu mescidden söyle bahsedilmektedir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bazılarını göstermek için, kulunu (Muhammed’i) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kılığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü eksiklikten uzaktir.” (Isrâ, 17/1).
islam inancında Mescid-i Aksa’nin oldukça önemli bir yeri vardır. Orası Müslümanların ilk kıblesi ve üç önemli mescidden biridir. Rasûlullah bu üç mescid hakkinda söyle buyurmaktadir: “Namaz ve ibadet için, şu üç mescidin dışındaki bir mescide yolculuk yapılması doğru degildir: Mescid-i Haram, Mescid-i Rasûl, Mescid-i Aksâ”(Buhari, Mescid-i Mekke 1/6; savm 67).
Kur’an-i Kerim’de sözü geçen bu mescid ve çevresi Harem-i Serif olarak anılır. Müfessirler Hz. Peygamberin (s.a.v.) Mescid-i Haram’dan Burak ile götürüldügü bu yerin Hz. Süleyman (a.s) tarafından yaptırılmış bir mabed olan Kudüs’teki Beytülmakdis olduğunu naklederler. Zaman içinde bu mabed tahribata uğramıştır. 637 yılında, Kudüs, Hz. Ömer tarafından fethedildiğinde, halifenin, eski mabedin yerini sorup araştırdığı nakledilir. Daha sonra Emevi Halifesi Abdülmelik tarafindan 691’de Hz. Peygamberin mirac esnasında ayağını basmış oldugu taş üstüne “Kubbetü’s-Sahra” adi verilen bir bina yaptırılmıştır. Akabinde Kubbetü’s-Sahra yaninda Mescid-i Aksâ’yı inşa ettirmiştir. Süphesiz Kudüs’ün ve özelde de Harem-i Serif alanının islamiyetteki öneminin en özel sebebi Mirac hadisesinin burada gerçekleşmiş olmasıdır. Isra ve Mirac hadisesileri Hicretten bir yıl kadar önce Recep ayının 27. gecesinde vuku bulmuşlar ve bu gecede Hz. Peygamber Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya getirilmis, oradan da Cenâb-i Allah’in katına çıkarılmıştır. Mirac hadisesinin vuku bulduğuna inanılan Muallak taşı bugün Harem-i Serif’in en göz alıcı binası olan Kubbetüssahra altında korunmakta ve her yıl yüzbinlerce Müslüman tarafından ziyaret edilmektedir.
Mesid-i Aksa’nin bulundugu Kudüs’ün dogu kesimi, 1967 savaşında Israil’in eline geçmiş ve 1969’da Mescid-i Aksa Yahudilerce yakılmıştır. Bu yangında, Mescid-i Aksa’nin büyük bir bölümü ile tarihi minber de harap olmuştur. Diger taraftan Israil Devleti, 1968 yiılından bu yana Mescid-i Aksa’nın çevresinde ve altında, arkeolojik araştırmalar bahanesiyle kazılar yaptırmaktadır. Yahudilerin inancına göre Mesicid-i Aksa; onlarca kutsal sayılan Süleyman Mabedi’nin bulundugu yere yapılmıştır. Yahudilerin en büyük emeli ise, Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Süleyman Mabedini yeniden inşa etmektir.
Bugün islam dünyasında Kudüs ve onunla bağlantılı olarak Filistin Problemi ezilmişliğin, hakkı yenilmişliğin bir sembolü olarak kabul görmektedir.
28 Eylül Persembe günü şaron’un Mescid-i Aksa ziyaretiyle baslattığı provokasyondan Pazartesi günü yapılan ateşkese kadar en az 50 Filistinli hayatını kaybetti. Israil gerçek mermi, hatta füzeler kullandi. Tanklar Bati şeria’da yönetimi Filistinliler’e bırakilan bölgelere yürüdü ve yollar kapatıldı. Tüm dünya her zaman oldugu gibi olayı kınamakla geçiştirdi.
Müslümanların ve tüm dünyanın gözü önünde Filistin’de yıllardır süren bu Siyonist cinayetlerin ve katliamların bir an önce durdurulmasi için etkin yaptırımlarda bulunmak gerekmektedir. Dahası Müslüman devletlerin Filistin’in yanında olduklarını tarihten gelen sorumlulukları geregi gür bir sesle tüm dünyaya haykırmalıdırlar. Dualarımızda Filistin’i de unutmayaliım...
Moderatör tarafında düzenlendi: