MustafaCİLASUN
Özel Üye
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x540px and 120KB.
Bilmem ki kime sorayım,
Kalbini şehre dip huzur bulayım
Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım,
Ruhumun ah u zarını bir nebze olsun anlatayım
Sine-i tarumarlığımı
Ummana bırakayım, titreten bir aşkın
Sahrasında uyuyayım
Yol ver dedim dağlara,
kalbimde kümeleşen bayırlara
Kurumuş ovalara bakıp, içimin yangınlığıyla kalayım
Sanki bulutlar
Baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor
Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin
Şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor
Firkatiyle şad olduğum sürür
Sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor
Yâd ellerden selam gelmiyor, nameler
Niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor
Bazen Üsküdar da,
Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye
Temaşa ediyor hicranla
Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca,
Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa
Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak
Şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar
Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguvanlar,
Salınıyor suskunlaşan yalılar
Hani nerdesin ey
Hasret kaldığım zamanlar,
Yâriyle kalbi sürur yaşayan manayı figanlar
Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar,
Edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar
Ruhuna bigâne kalanlar,
Kalbi letaifleri ihmal eden soluklar,
Fırsat için yarışanlar
Hiç acımadan,
Vicdanın sesini duymadan,
Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar
Neden ölümden medet umar olduk,
Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk
Neden telakkiler, dinmeyen asabiyetler, şuur
Adına dile gelenler, nerden kovulduk
Nerde kaldı kalbi muhabbetler,
Hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler
Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler,
Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler
Mustafa CİLASUN