Nerede O Eski KAVGALAR..?
Televizyon, kavga adabını unutturdu...
Halk kültürü uzmanı ve araştırmacı yazar Halit Yalçın, son 10 yılda televizyon kültürünün yeni nesle birçok erdemi unutturduğunu düşünüyor.
Dejenereleşmek toplumsal çözülmeyi de beraberinde getiriyor.
Bu yüzden Yalçın, yeni neslin kaybettiklerinin farkında olmadığını düşünüyor.
Mezopotamya’nın kadim kültürünün, dinin, İslam’ın getirdiği kültürün her şeyde olduğu gibi kavga ve husumette, düşmanlıkta da birtakım kuralları olduğunu söyleyen Yalçın,
“Üç-beş kişi bir adamı dövdüğünde haklı bir sebeple bile olsa haksız duruma düşüyordu. Ancak bugünkü gençler bunu bilmiyor.” Ve önemsemiyor da.
Yalçın’ı büyük bir umutsuzluğa iten yeni neslin ne dini, ne toplumsal ne de vicdani kuralları dinlemeyen-bilmeyen bireyler olması.
Bu da nüvelerini görmeye başladığımız toplumsal linçlere sebep oluyor.
Yüzyıllarca farklı dinlerden, milletlerden ve kültürlerden toplumların bir arada yaşadığı bu coğrafyada kavganın da düşmanlığın da bir adabı olduğunu söylüyor ve bize bunları anlatıyor...
Unutulan Raconlar!
İki kişi kavga ederse üçüncü şahıs taraflardan birinin akrabası, arkadaşı bile olsa ayırır.
İki veya daha fazla kişi birini yani bir kişiyi dövemez.
Yaşça büyük olanın küçüğüyle kavga etmesi ayıptır.
Bir kadın erkeğe küfrederse dahi bir erkek bir kadını dövemez, ona karşı gelemez, sadece susar.
En fazla şikâyet eder.
Kavga eden iki kişiden biri yere düştüğünde asla tepilmez.
Yere düşene vurulmaz, yerden kalkması istenir.
Kavga habersiz, kalleşçe olmaz.
Arkadan saldırılmaz.
Bıçaklama olursa, bıçaklayan haklı da olsa haksızdır.
Cana kastetmiştir.
Aman diyene, özür dileyene asla saldırılmaz.
Yaşlıya, sakata, kadına ve çocuğa saldırılmaz.
Aileler arası kavgada, kadın araya girdiğinde kavga biter.
Barış olmasa da kavga biter.
Kavga çok tehlikeliyse ve kalabalık bir grup yapıyorsa köyün-mahallenin imamı veya yaşlı bir adam ya da bir kadın Kur’an-ı Kerim’i alır ve kavgaya götürür.
Kur’an-ı Kerim geldiğinde kavga sona erer.
Başka bir zamana ertelenir.
Kur’an-ı Kerim üzerinden kurşun ve taş atılmaz, yumruk sallanmaz.
İki aile veya iki insan arasında kavga olmuşsa ve o ailenin kadınlarından bir kısmı diğer aileden özür dilemişse, ne olursa olsun barış yapılır.
Bunun başka lamı cimi olmaz.
Bir kadın kavga sırasında başörtüsünü kavga edenlerin ortasına bırakırsa da kavga biter.
Ölünün varlığı akan suların durulmasına sebep olur.
Ölünün defni her şeyden önemli.
Kavgalı olan iki tarafın üçüncü birinin taziyesinde asla birbirini rencide etmez laf sokmaz, kavgaya sebep olamaz.
Çocukların kavgası mümkün olduğunca kapatılmaya çalışılır.
Barış yolu aranır.
Ama karşılardan birisi kadınlara, çocuklara eziyet etmiş, küfretmişse bu kavga sebebi olabilir.
Kavga edenler birbirlerine kendi şahıslarına küfreder, karısına, annesine küfretmez.
Bunu yapan ayıplanır.
Bu da bir kavga sebebidir.
Alıntı (Zaman-Gülizar Baki)
Televizyon, kavga adabını unutturdu...
Halk kültürü uzmanı ve araştırmacı yazar Halit Yalçın, son 10 yılda televizyon kültürünün yeni nesle birçok erdemi unutturduğunu düşünüyor.
Dejenereleşmek toplumsal çözülmeyi de beraberinde getiriyor.
Bu yüzden Yalçın, yeni neslin kaybettiklerinin farkında olmadığını düşünüyor.
Mezopotamya’nın kadim kültürünün, dinin, İslam’ın getirdiği kültürün her şeyde olduğu gibi kavga ve husumette, düşmanlıkta da birtakım kuralları olduğunu söyleyen Yalçın,
“Üç-beş kişi bir adamı dövdüğünde haklı bir sebeple bile olsa haksız duruma düşüyordu. Ancak bugünkü gençler bunu bilmiyor.” Ve önemsemiyor da.
Yalçın’ı büyük bir umutsuzluğa iten yeni neslin ne dini, ne toplumsal ne de vicdani kuralları dinlemeyen-bilmeyen bireyler olması.
Bu da nüvelerini görmeye başladığımız toplumsal linçlere sebep oluyor.
Yüzyıllarca farklı dinlerden, milletlerden ve kültürlerden toplumların bir arada yaşadığı bu coğrafyada kavganın da düşmanlığın da bir adabı olduğunu söylüyor ve bize bunları anlatıyor...
Unutulan Raconlar!
İki kişi kavga ederse üçüncü şahıs taraflardan birinin akrabası, arkadaşı bile olsa ayırır.
İki veya daha fazla kişi birini yani bir kişiyi dövemez.
Yaşça büyük olanın küçüğüyle kavga etmesi ayıptır.
Bir kadın erkeğe küfrederse dahi bir erkek bir kadını dövemez, ona karşı gelemez, sadece susar.
En fazla şikâyet eder.
Kavga eden iki kişiden biri yere düştüğünde asla tepilmez.
Yere düşene vurulmaz, yerden kalkması istenir.
Kavga habersiz, kalleşçe olmaz.
Arkadan saldırılmaz.
Bıçaklama olursa, bıçaklayan haklı da olsa haksızdır.
Cana kastetmiştir.
Aman diyene, özür dileyene asla saldırılmaz.
Yaşlıya, sakata, kadına ve çocuğa saldırılmaz.
Aileler arası kavgada, kadın araya girdiğinde kavga biter.
Barış olmasa da kavga biter.
Kavga çok tehlikeliyse ve kalabalık bir grup yapıyorsa köyün-mahallenin imamı veya yaşlı bir adam ya da bir kadın Kur’an-ı Kerim’i alır ve kavgaya götürür.
Kur’an-ı Kerim geldiğinde kavga sona erer.
Başka bir zamana ertelenir.
Kur’an-ı Kerim üzerinden kurşun ve taş atılmaz, yumruk sallanmaz.
İki aile veya iki insan arasında kavga olmuşsa ve o ailenin kadınlarından bir kısmı diğer aileden özür dilemişse, ne olursa olsun barış yapılır.
Bunun başka lamı cimi olmaz.
Bir kadın kavga sırasında başörtüsünü kavga edenlerin ortasına bırakırsa da kavga biter.
Ölünün varlığı akan suların durulmasına sebep olur.
Ölünün defni her şeyden önemli.
Kavgalı olan iki tarafın üçüncü birinin taziyesinde asla birbirini rencide etmez laf sokmaz, kavgaya sebep olamaz.
Çocukların kavgası mümkün olduğunca kapatılmaya çalışılır.
Barış yolu aranır.
Ama karşılardan birisi kadınlara, çocuklara eziyet etmiş, küfretmişse bu kavga sebebi olabilir.
Kavga edenler birbirlerine kendi şahıslarına küfreder, karısına, annesine küfretmez.
Bunu yapan ayıplanır.
Bu da bir kavga sebebidir.
Alıntı (Zaman-Gülizar Baki)