Bazı hoş görülmeyen şeylerden dolayı nefis öfkelenir.
Lüzumsuz yere öfkelenmek zemmedilmiştir.
Öfke halinde vazıyeti değiştirmek, öfkenin sönmesine ve bertaraf olmasına yardım eder, öfkelenilen kimsenin üzerine saldırmasına mâni olur.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.);
"Biriniz ayakta iken gazaba gelecek olursa hemen oturuversin, gazabı geçerse ne âlâ, geçmezse yanı üzerine yatıversin." buyurmuşlardır.
Resûl-i Ekrem Hazretleri, öfke halinde sükût edilmesini ve "Euzü billâh" denilmesini tavsiye buyurmuştur.
Bununla öfke sükûnet bulur, nâhoş bir hâdisenin vücuda gelmesine meydan verilmemiş olur.
Bazı âlimler demişler ki: Öfkenin başı delilik, sonu da pişmanlıktır.
Kölen ve emrin altında olmayan kimseye öfkelenmen acziyettir.
Kölen ve mahkûmun olan kimse hakkında öfkelenmen ise ayıplanıp kötülenen bir haldir.
Öfkeden son derece sakının! Zira öfke, sahibini merhametsizliğe, haksızlığa ve zillete götürür.
Azgınlık ve isyan ile çoğalan şey, çok değildir. Yani her ne kadar çoğalırsa çoğalsın çabucak mahvolup gider.
Zulüm ile kuvvet bulan da güçlü değildir; yani kısa zamanda gücünü kaybeder.
Öfkenin kölesi olan kimse, mâlik olamaz; öfkesini defedemeyen kimse de ziyandan kurtulamaz."
Bir sahabî Resûlullah'a (s.a.v.) gelip "Yâ Resûlallah! Bana nasihatte bulununuz." dedi. Resûlullah (s.a.v.) "Öfkelenme" buyurdular.
Tekrar tekrar nasihat istedi. Resûlullah (s.a.v.) her defasında "Öfkelenme" buyurdular." (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.); "Biriniz ayakta iken gazaba gelecek olursa hemen oturuversin, gazabı geçerse ne âlâ, geçmezse yanı üzerine yatıversin." buyurmuşlardır.
Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor.
"İki kişi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzurunda küfürleştiler.
(Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde zuhur eden öfke giderdi:
Eûzu billahi mineşşeytanirracim" buyurdular."
Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edebb 4, (4780).
Lüzumsuz yere öfkelenmek zemmedilmiştir.
Öfke halinde vazıyeti değiştirmek, öfkenin sönmesine ve bertaraf olmasına yardım eder, öfkelenilen kimsenin üzerine saldırmasına mâni olur.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.);
"Biriniz ayakta iken gazaba gelecek olursa hemen oturuversin, gazabı geçerse ne âlâ, geçmezse yanı üzerine yatıversin." buyurmuşlardır.
Resûl-i Ekrem Hazretleri, öfke halinde sükût edilmesini ve "Euzü billâh" denilmesini tavsiye buyurmuştur.
Bununla öfke sükûnet bulur, nâhoş bir hâdisenin vücuda gelmesine meydan verilmemiş olur.
Bazı âlimler demişler ki: Öfkenin başı delilik, sonu da pişmanlıktır.
Kölen ve emrin altında olmayan kimseye öfkelenmen acziyettir.
Kölen ve mahkûmun olan kimse hakkında öfkelenmen ise ayıplanıp kötülenen bir haldir.
Öfkeden son derece sakının! Zira öfke, sahibini merhametsizliğe, haksızlığa ve zillete götürür.
Azgınlık ve isyan ile çoğalan şey, çok değildir. Yani her ne kadar çoğalırsa çoğalsın çabucak mahvolup gider.
Zulüm ile kuvvet bulan da güçlü değildir; yani kısa zamanda gücünü kaybeder.
Öfkenin kölesi olan kimse, mâlik olamaz; öfkesini defedemeyen kimse de ziyandan kurtulamaz."
Bir sahabî Resûlullah'a (s.a.v.) gelip "Yâ Resûlallah! Bana nasihatte bulununuz." dedi. Resûlullah (s.a.v.) "Öfkelenme" buyurdular.
Tekrar tekrar nasihat istedi. Resûlullah (s.a.v.) her defasında "Öfkelenme" buyurdular." (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.); "Biriniz ayakta iken gazaba gelecek olursa hemen oturuversin, gazabı geçerse ne âlâ, geçmezse yanı üzerine yatıversin." buyurmuşlardır.
Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor.
"İki kişi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzurunda küfürleştiler.
(Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde zuhur eden öfke giderdi:
Eûzu billahi mineşşeytanirracim" buyurdular."
Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edebb 4, (4780).