MURATS44
Özel Üye
İ'lem eyyühe'l-aziz! Mesela, kamerin ahvaline veya istikbalin hakikatine dair ita-i malümat eden adama, bütün mamelekini ona feda etmeye hazırsın. Amma daire-i mülkünde bir arı hükmünde bulunan kamerin Halıkından haber getiren ve ezel, ebede, hayat-ı ebediyeye, hakaik-i esasiyeye, azim meselelere dair malümat ita eden ve seni manevi perişaniyetlerden, dalaletlerden kurtarıp kesretten vahdete doğru yol gösteren ve hayat-ı ebediyeye imanla maülhayatı sana içirtmekle firak ve ayrılmak ateşlerinden kurtaran ve Halıkın marziyatını, metalibini tarif eden ve Sultan-ı Ezel, Ebedin muhaberesine tercümanlık yapan Resul-i Rahman'ı dinlemeye ve o Muhbir-i Sadıka imanla teslim olmaya mani olan nefsin heva ve hevesini terk etmiyorsun.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Görüyoruz ki, Sani-i Hakim, kemal-i hikmetiyle, pek adi şeylerden pek harika, mucize-i mensucat yapıyor. Ve keza, abesiyet ve israfa mahal bırakılmamak üzere, bir ferdi envaen vazifelerle tavzif ediyor. Hatta, insanın başında, insanın muvazzaf olduğu vazifeleri görmek için her vazifeye göre birer tırnak kadar maddi birşeyin bulunması icab etseydi, bir başın Cebel-i Tür büyüklüğünde olması lazım gelirdi ki, ashab-ı vezaife yer olsun.
Ve keza, lisan sair vezaifiyle beraber, erzak hazinesine ve kudretin mutfağında pişirilen bütün taamlara müfettiştir. Ve bütün taamların tatlarını yakin eden, bilen bir ehl-i vukuftur.
İ'lem eyyühe'l-aziz! hakimiyeden anlaşılıyor ki, zamanın seyliyle beraber gelip geçen eşya-yı seyyaleden ve geçen günlerden, senelerden, asırlardan, leyl ve neharın takallübü ile pek çok mensucat-ı gaybiye ve uhreviye yapılmaktadır. Evet, alemin fihristesi hükmünde olan insan fabrikasında dokunan mensucat o hakikati tenvir eder. Eyleyse, bu fani dünyada mevt, fena, devair-i gaybiyede safi bir bekaya intikal ederek baki kalır. Evet, rivayetlerde vardır ki, "İnsanın ömür dakikaları insana avdet ederler. Ya gafletle muzlim olarak gelirler veya hasenat-ı muzie ile avdet ederler."
İ'lem eyyühe'l-aziz! Görüyoruz ki, Sani-i Hakimin, efrad ve cüz'iyatın tasvirinde büyük büyük tefennünleri vardır. Evet, hayvanların pek büyük ve pek küçükleri olduğu gibi, kuşlarda, balıklarda, meleklerde ve sair ecramda, alemlerde dahi pek küçük ve pek büyük fertleri vardır. Cenab-ı Hakkın şu tefennünde takip ettiği hikmet:
1. Tefekkür ve irşad için bir lütuf, bir teshilattır.
2. Kudret mektupları okunup fehmetmekte bir kolaylıktır.
3. Kudretin kemalini izhar etmektir.
4. Celali ve cemali her iki nevi san'atı ibraz etmektir.
Maahaza, pek ince yazıları herkes okuyamaz ve pek büyük şeyler de nazar-ı ihataya alınamaz. İşte irşadı teshil ve tamim için bir kısmını küçük harflerle, bir kısmını da büyük harflerle yazmakla irşadın iktizası yerine getirilmiştir.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Görüyoruz ki, Sani-i Hakim, kemal-i hikmetiyle, pek adi şeylerden pek harika, mucize-i mensucat yapıyor. Ve keza, abesiyet ve israfa mahal bırakılmamak üzere, bir ferdi envaen vazifelerle tavzif ediyor. Hatta, insanın başında, insanın muvazzaf olduğu vazifeleri görmek için her vazifeye göre birer tırnak kadar maddi birşeyin bulunması icab etseydi, bir başın Cebel-i Tür büyüklüğünde olması lazım gelirdi ki, ashab-ı vezaife yer olsun.
Ve keza, lisan sair vezaifiyle beraber, erzak hazinesine ve kudretin mutfağında pişirilen bütün taamlara müfettiştir. Ve bütün taamların tatlarını yakin eden, bilen bir ehl-i vukuftur.
İ'lem eyyühe'l-aziz! hakimiyeden anlaşılıyor ki, zamanın seyliyle beraber gelip geçen eşya-yı seyyaleden ve geçen günlerden, senelerden, asırlardan, leyl ve neharın takallübü ile pek çok mensucat-ı gaybiye ve uhreviye yapılmaktadır. Evet, alemin fihristesi hükmünde olan insan fabrikasında dokunan mensucat o hakikati tenvir eder. Eyleyse, bu fani dünyada mevt, fena, devair-i gaybiyede safi bir bekaya intikal ederek baki kalır. Evet, rivayetlerde vardır ki, "İnsanın ömür dakikaları insana avdet ederler. Ya gafletle muzlim olarak gelirler veya hasenat-ı muzie ile avdet ederler."
İ'lem eyyühe'l-aziz! Görüyoruz ki, Sani-i Hakimin, efrad ve cüz'iyatın tasvirinde büyük büyük tefennünleri vardır. Evet, hayvanların pek büyük ve pek küçükleri olduğu gibi, kuşlarda, balıklarda, meleklerde ve sair ecramda, alemlerde dahi pek küçük ve pek büyük fertleri vardır. Cenab-ı Hakkın şu tefennünde takip ettiği hikmet:
1. Tefekkür ve irşad için bir lütuf, bir teshilattır.
2. Kudret mektupları okunup fehmetmekte bir kolaylıktır.
3. Kudretin kemalini izhar etmektir.
4. Celali ve cemali her iki nevi san'atı ibraz etmektir.
Maahaza, pek ince yazıları herkes okuyamaz ve pek büyük şeyler de nazar-ı ihataya alınamaz. İşte irşadı teshil ve tamim için bir kısmını küçük harflerle, bir kısmını da büyük harflerle yazmakla irşadın iktizası yerine getirilmiştir.