Pronoya nedir?
Pronoya, paranoya’nın tam tersi olup, herkesin gizliden gizliye iyiliğiniz ve başarınız için planlar yaptığı şüphesidir. Nasıl ki beyin paranoya durumunda iken, herkesin ve her şeyin kendisine zarar vermek üzere olduğu şüphesine kapılıyorsa, pronoya durumunda ise bunun tersine, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılır.
Pronoya, dini bir yaklaşım olarak da karşımıza çıkar. ‘Takdir-i İlahi’ kavramı bu yaklaşımı yansıtan güzel bir örnektir. Kişi başına her ne gelirse gelsin, bunda tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Tanrı en bilge ve en iyi olan olduğundan, yaptığı her şey aslında insanlığın yararınadır. Bazı şeyler, insana kötü gibi görünüyor olabilir ama mutlaka görünenin altında görünmeyen bir iyilik vardır.
Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsünde de Pronoya karşımıza çıkar. Darma, tanrısal olandır. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, Darma’ya ulaşmaktır. Karma ise bize bu yolculukta yol gösteren, bazen canımızı yakmak zorunda kalan bir öğretmendir. Başımıza gelen kötü şeyler aslında biz öğrenelim ve Darma’ya bir nebze daha yaklaşalım diye gelir. Hatta ölüm bile. Her ölüm aslında yeni bir doğum(reenkarnasyon) ve Darma’ya yapılan yolculuğun yeni bir fazıdır.
Terör saldırıları, bir yakının kaybı, ekonomik ve siyasi buhranlar gibi kaygı artırıcı travmalara ve yarın neler olacağının bilmemenin paranoid huzursuzluğuna, “Allah beterinden saklasın” ya da imkanı varsa, “Her işte bir hayır vardır.” dediğimiz her seferinde, aslında tüm çabamız, zihnimizi pronoya durumuna getirerek, dayanıklılığımızı artırmaktır.
Pronoya, paranoya’nın tam tersi olup, herkesin gizliden gizliye iyiliğiniz ve başarınız için planlar yaptığı şüphesidir. Nasıl ki beyin paranoya durumunda iken, herkesin ve her şeyin kendisine zarar vermek üzere olduğu şüphesine kapılıyorsa, pronoya durumunda ise bunun tersine, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılır.
Pronoya, dini bir yaklaşım olarak da karşımıza çıkar. ‘Takdir-i İlahi’ kavramı bu yaklaşımı yansıtan güzel bir örnektir. Kişi başına her ne gelirse gelsin, bunda tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Tanrı en bilge ve en iyi olan olduğundan, yaptığı her şey aslında insanlığın yararınadır. Bazı şeyler, insana kötü gibi görünüyor olabilir ama mutlaka görünenin altında görünmeyen bir iyilik vardır.
Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsünde de Pronoya karşımıza çıkar. Darma, tanrısal olandır. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, Darma’ya ulaşmaktır. Karma ise bize bu yolculukta yol gösteren, bazen canımızı yakmak zorunda kalan bir öğretmendir. Başımıza gelen kötü şeyler aslında biz öğrenelim ve Darma’ya bir nebze daha yaklaşalım diye gelir. Hatta ölüm bile. Her ölüm aslında yeni bir doğum(reenkarnasyon) ve Darma’ya yapılan yolculuğun yeni bir fazıdır.
Terör saldırıları, bir yakının kaybı, ekonomik ve siyasi buhranlar gibi kaygı artırıcı travmalara ve yarın neler olacağının bilmemenin paranoid huzursuzluğuna, “Allah beterinden saklasın” ya da imkanı varsa, “Her işte bir hayır vardır.” dediğimiz her seferinde, aslında tüm çabamız, zihnimizi pronoya durumuna getirerek, dayanıklılığımızı artırmaktır.