NiHaL
Aktif Üyemiz
Recep ile başlayıp, Şaban ayı ile devam eden ve Ramazan ayı ile son bulan rahmet ve bereket iklimi üç aylar bugün başladı.
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı aylara, günlere ve gecelere kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılacak olan duâları, tövbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tövbe etmeleri için böyle zamanları sebep kılmıştır.
Üç aylar olarak bilinen mübârek ayların ilki olan Receb ayı da, bu kıymetli zaman dilimlerinden birisidir. Receb ayı, hicrî ayların yedincisi ve mübârek üç ayların birincisidir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Receb ayı Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Tövbe sûresinin 37. âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ, gökleri ve yeri yarattıktan beri, ayların adedi on ikidir. Bunlardan dördü, harâm olan aylardır. Bu dört ayın harâm olduğu kuvvetli dindir, [yanî İbrâhîm ve İsmâîl aleyhimesselâmdan beri bilinmektedir.] Bu dört ayda, kendinize zulüm etmeyin!) buyurulmuştur.
Harâm olan dört ay, Receb, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem ayları olduğunu Peygamber efendimiz bildirmiştir.
Her ümmet, Receb ayına saygı gösterirdi. Receb; mürecceb, mu’azzam, muhterem, kıymetli demektir. Enîsülvâ’ızîn kitâbında şöyle bir hâdise nakledilmektedir:
“Îsâ aleyhisselâm zamânında bir genç, güzel bir kıza tutulmuş, ona kavuşmak için çırpınıyordu. Nice zamân sonra kızdan söz aldı. Bir akşam buluştular. Genç, ansızın, pencereden yeni ayı gördü.
-Bu hangi aydır dedi. Kız;
-Receb ayı deyince, genç toparlanıp gitmek istedi. Kız;
-Ne oluyorsun dedi. Genç;
-Babalarımdan işittim. Receb ayında günâh işlenmez. Bu aya saygı gösterilir deyip, özür diledi ve evine gitti. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâma vahiy gönderip, olanları bildirdi.
(Bu genci ziyâret et! Selâmımı söyle) buyurdu.
Genç, Receb ayına gösterdiği bir saygı için, büyük bir Peygamberin kendine gönderildiğine sevinerek îmân etti, iyi bir mü’min oldu. Receb ayına gösterdiği bir saygı sebebi ile, îmân şerefine kavuştu.”
Muhyiddîn-i Arabî hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyye kitâbında buyuruyor ki:
“Allahü teâlânın sevgili kullarından bir grub vardır ki, onlara Recebî derler. Onlar kırk kişidir. Sayıları artmaz ve eksilmez.
Receb ayında hiç hareket etmezler. Ayakta duramadıkları gibi, oturamazlar da. Ellerini, ayaklarını ve gözlerini dahî kıpırdatacak kuvveti kendilerinde bulamazlar. Receb ayının ilk günlerinde bu hâl üzere olurlar. Günden güne bu hâlleri hafîfler. Şa’bân ayı girince, bu hâlleri kalkar. Ba’zan onlardan bir kısmında bu keşif hâlleri kalıp, bir sene devâm eder.
Recebîlerden birini gördüm. Onda Râfizîlerin durumunu keşfedip görme hâli bâkî kalmıştı. Tanımadığı bir Râfizîyi domuz şeklinde görür ve sen Râfizîsin, tövbe et, derdi. O Râfizî tövbe ederse, onu insan sûretinde görürdü ve;
-Sen gerçekten tövbe ettin, derdi. Eğer o kimseyi yine domuz sûretinde görürse;
-Yalan söylüyorsun, sen tövbe etmedin, derdi… Bir gün Şâfi’î mezhebinde oldukları ve iyi kimseler olarak tanınan iki kişi huzûruna geldiler. Meğer o iki kişi râfizî imişler. Hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Osmân hakkında yanlış ve kötü düşüncelere sâhip imişler. O zât huzûruna gelen bu iki kişiye dışarıya çıkmalarını söyledi. Sebebini sorduklarında;
-Ben sizi domuz şeklinde görüyorum, dedi. O iki kimse o ânda kalblerinden tövbe ettiler. Bunun üzerine o zât;
-Şimdi tövbe ettiniz. Çünkü şu ânda sizi insan sûretinde görüyorum, dedi. O kimseler buna çok şaştılar ve bozuk i’tikâdlarından tamâmen vazgeçtiler.”
Netice olarak, mübârek aylara, günlere ve gecelere saygı göstermeli, ibâdet yapmalı, kazâ namâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tövbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâplarını ölülere de göndermelidir. Böyle mübârek zamanlara saygı göstermek, günâh işlememekle olur. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Receb, Allahü teâlânın ayıdır. Receb ayına ikrâm edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ, dünyâda ve âhırette ikrâm eder.)
Girmiş olduğumuz Recep ayının tüm müslüman aleminin en iyi şekilde ihya ederek geçirmesini temenni ederiz.
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı aylara, günlere ve gecelere kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılacak olan duâları, tövbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tövbe etmeleri için böyle zamanları sebep kılmıştır.
Üç aylar olarak bilinen mübârek ayların ilki olan Receb ayı da, bu kıymetli zaman dilimlerinden birisidir. Receb ayı, hicrî ayların yedincisi ve mübârek üç ayların birincisidir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Receb ayı Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Tövbe sûresinin 37. âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ, gökleri ve yeri yarattıktan beri, ayların adedi on ikidir. Bunlardan dördü, harâm olan aylardır. Bu dört ayın harâm olduğu kuvvetli dindir, [yanî İbrâhîm ve İsmâîl aleyhimesselâmdan beri bilinmektedir.] Bu dört ayda, kendinize zulüm etmeyin!) buyurulmuştur.
Harâm olan dört ay, Receb, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem ayları olduğunu Peygamber efendimiz bildirmiştir.
Her ümmet, Receb ayına saygı gösterirdi. Receb; mürecceb, mu’azzam, muhterem, kıymetli demektir. Enîsülvâ’ızîn kitâbında şöyle bir hâdise nakledilmektedir:
“Îsâ aleyhisselâm zamânında bir genç, güzel bir kıza tutulmuş, ona kavuşmak için çırpınıyordu. Nice zamân sonra kızdan söz aldı. Bir akşam buluştular. Genç, ansızın, pencereden yeni ayı gördü.
-Bu hangi aydır dedi. Kız;
-Receb ayı deyince, genç toparlanıp gitmek istedi. Kız;
-Ne oluyorsun dedi. Genç;
-Babalarımdan işittim. Receb ayında günâh işlenmez. Bu aya saygı gösterilir deyip, özür diledi ve evine gitti. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâma vahiy gönderip, olanları bildirdi.
(Bu genci ziyâret et! Selâmımı söyle) buyurdu.
Genç, Receb ayına gösterdiği bir saygı için, büyük bir Peygamberin kendine gönderildiğine sevinerek îmân etti, iyi bir mü’min oldu. Receb ayına gösterdiği bir saygı sebebi ile, îmân şerefine kavuştu.”
Muhyiddîn-i Arabî hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyye kitâbında buyuruyor ki:
“Allahü teâlânın sevgili kullarından bir grub vardır ki, onlara Recebî derler. Onlar kırk kişidir. Sayıları artmaz ve eksilmez.
Receb ayında hiç hareket etmezler. Ayakta duramadıkları gibi, oturamazlar da. Ellerini, ayaklarını ve gözlerini dahî kıpırdatacak kuvveti kendilerinde bulamazlar. Receb ayının ilk günlerinde bu hâl üzere olurlar. Günden güne bu hâlleri hafîfler. Şa’bân ayı girince, bu hâlleri kalkar. Ba’zan onlardan bir kısmında bu keşif hâlleri kalıp, bir sene devâm eder.
Recebîlerden birini gördüm. Onda Râfizîlerin durumunu keşfedip görme hâli bâkî kalmıştı. Tanımadığı bir Râfizîyi domuz şeklinde görür ve sen Râfizîsin, tövbe et, derdi. O Râfizî tövbe ederse, onu insan sûretinde görürdü ve;
-Sen gerçekten tövbe ettin, derdi. Eğer o kimseyi yine domuz sûretinde görürse;
-Yalan söylüyorsun, sen tövbe etmedin, derdi… Bir gün Şâfi’î mezhebinde oldukları ve iyi kimseler olarak tanınan iki kişi huzûruna geldiler. Meğer o iki kişi râfizî imişler. Hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Osmân hakkında yanlış ve kötü düşüncelere sâhip imişler. O zât huzûruna gelen bu iki kişiye dışarıya çıkmalarını söyledi. Sebebini sorduklarında;
-Ben sizi domuz şeklinde görüyorum, dedi. O iki kimse o ânda kalblerinden tövbe ettiler. Bunun üzerine o zât;
-Şimdi tövbe ettiniz. Çünkü şu ânda sizi insan sûretinde görüyorum, dedi. O kimseler buna çok şaştılar ve bozuk i’tikâdlarından tamâmen vazgeçtiler.”
Netice olarak, mübârek aylara, günlere ve gecelere saygı göstermeli, ibâdet yapmalı, kazâ namâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tövbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâplarını ölülere de göndermelidir. Böyle mübârek zamanlara saygı göstermek, günâh işlememekle olur. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Receb, Allahü teâlânın ayıdır. Receb ayına ikrâm edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ, dünyâda ve âhırette ikrâm eder.)
Girmiş olduğumuz Recep ayının tüm müslüman aleminin en iyi şekilde ihya ederek geçirmesini temenni ederiz.