MURATS44
Özel Üye
Sakalar Hunların Batı kolu olup komşu ülkelerde farklı isimlerle anılmışlardır. Saka, Skit ve İskit gibi. Onları İrani gibi gösteren de vardır Hunların bir kolu gibi gösteren de daha farklı bir millet gibi gösteren de vardır. Son yıllarda yapılan arkeolojik kazı ve kültürel kalıntı buluntuları Sakaların Türk olduğunu ve Hunların batı kolunu teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Menandros VI. yy.da “Bugün Türk denilen halka geçmişte Saka/Skit diye adlandırılıyordu” diyerek Saka boyunun Türklüğünü teyit etmiş bulunuyordu.
Yaşadıkları coğrafya, isimlerinin Türklerle akrabalığı, an’aneleri, dini görüşleri gibi özellikleri Türklerle akraba veya Türk olduğunu göstermektedir. Sakalarla ilgili ilk yazılı kaynak M.Ö 521 tarihinden kalma Bisutun kaya yazıtıdır.
İskitler bir zaman sonra İranlı Perslerle komşu oldular. Bu komşuluk Persler tarafından pek hoş karşılanmadı. Sakalar, Perslerle mücadele etmek için Asurlularla ittifak ettiler.
Türkler ilk başlarda Perslere üstünlük sağlamışsa da güçleri zamanla azalmıştır. Persler bunu fırsat bilerek sürekli Saka topraklarına tacizlerde bulunuyordu.
M.Ö 530 yıllarında Pers Krallığında “Ahamenid” adında bir hanedan bulunmaktaydı. Bu hanedanın başında da Büyük Kiros bulunmaktaydı. Bu zamanlar da Sakaların başında “Tomris Hatun” adında bir ‘hatun’ vardı. Tomris Hatun sabırlı, savaş sanatında becerikli, barışçıl ve savunmaya önem veren bir yapıdadır. Tomris Hatun’un bu yapısını bir zayıflık olarak gören Büyük Kiros Saka topraklarına saldırdı. Sakalar Pers saldırılarından kaçıyorlar Perslerde kaçan kovalanır mantığı ile takip ediyorlardı. Fakat Sakalar büyük bir taktikle Pers ordusunu yıldırdılar: Persler Saka topraklarında ilerliyor ama yanmış topraktan başka bir şey bulamıyorlardı. Kaç defa böyle aldatılan Büyük Kiros sonunda vazgeçti fakat ülkenin güney toprakları Pers hâkimiyetine girdi.
Büyük Kiros bu olanlardan yaklaşık 10 sene sonra Peçeneklere de saldırdı. Tomris Hatun’a evlenme teklif ederek Sakaları yok etmenin plânlarını yapmaktaydı. Büyük bir siyasî ve askeri dehaya sahip Türk kadını Tomris Hatun bu plânı anladı ve teklifi reddetti. Reddedilmeyi küçüklük sayan Büyük Kiros hemen bir ordu hazırlattı ve saldırıya geçti. Bu orduda savaş için eğitilmiş ‘köpekler’ de vardı. Tomris Hatun savaş vaktinin geldiğini anlayarak savaş için uygun bir mevziye geçti. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalınca karşı karşıya geldi ancak güneş batmak üzere olduğu için beklemeye koyuldular. Şafak vaktine doğru Kiros büyük bir hileye başvurarak Saka-Pers ordugâhları arasına bir çadır kurdurarak içine kadın ve birkaç adam bıraktı. Sözde bunlar burada eğlenti yapıyorlardı. Tomris Hatun’un oğlu ve ona bağlı öncü birlikler bu çadırı bastı ve adamları öldürerek kendi eğlencesini başlattı. Kiros’un plânı işlemeye başlamıştı. Biraz sonra Kiros da çadırı basarak Tomris Hatun’un oğlu ve öncü birliği yok etti. Tomris Hatun bunun üzerine Kiros’u öldüreceğine dair şöyle yemin etmiştir: “Kana susamış Kiros… Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama Güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım”
Bu olaydan ertesi gün yapılan savaşta Tomris Hatun’un kumanda ettiği Saka ordusu Kiros’un kumanda ettiği Pers ordusu karşı karşıya gelmiştir. Önce her iki taraf birbirlerine ok atmaya başladılar. Bu oklaşmalar öyle şiddetli oldu ki, iki taraftan yaralanmayan hemen hiç kimse kalmadı. Böylece gayet kanlı bir başlangıçtan sonra, ordular mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse geldiler
Pers Kralı Büyük Kiros ölü olarak ele geçirilmiştir. Tomris Hatun oğlu için yemini unutmayarak Kiros’un kafasını uçurarak kan dolu bir fıçıya atarak “Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!” der ve oğlunun intikamını bir nebze de olsa almıştır.
Tomris Hatun kendisinden kat be kat büyük İrani ordusunu yenmekle kalmamış hem ordu kumandanı olan hem de Pers Kralı olan Kiros’u da öldürmüştür. Bu olay Türk tarihinin en kanlı, en parlak ve örnek olaylarından birisidir.
En asil kan vatan ve hürriyet için akan kandır.
Menandros VI. yy.da “Bugün Türk denilen halka geçmişte Saka/Skit diye adlandırılıyordu” diyerek Saka boyunun Türklüğünü teyit etmiş bulunuyordu.
Yaşadıkları coğrafya, isimlerinin Türklerle akrabalığı, an’aneleri, dini görüşleri gibi özellikleri Türklerle akraba veya Türk olduğunu göstermektedir. Sakalarla ilgili ilk yazılı kaynak M.Ö 521 tarihinden kalma Bisutun kaya yazıtıdır.
İskitler bir zaman sonra İranlı Perslerle komşu oldular. Bu komşuluk Persler tarafından pek hoş karşılanmadı. Sakalar, Perslerle mücadele etmek için Asurlularla ittifak ettiler.
Türkler ilk başlarda Perslere üstünlük sağlamışsa da güçleri zamanla azalmıştır. Persler bunu fırsat bilerek sürekli Saka topraklarına tacizlerde bulunuyordu.
M.Ö 530 yıllarında Pers Krallığında “Ahamenid” adında bir hanedan bulunmaktaydı. Bu hanedanın başında da Büyük Kiros bulunmaktaydı. Bu zamanlar da Sakaların başında “Tomris Hatun” adında bir ‘hatun’ vardı. Tomris Hatun sabırlı, savaş sanatında becerikli, barışçıl ve savunmaya önem veren bir yapıdadır. Tomris Hatun’un bu yapısını bir zayıflık olarak gören Büyük Kiros Saka topraklarına saldırdı. Sakalar Pers saldırılarından kaçıyorlar Perslerde kaçan kovalanır mantığı ile takip ediyorlardı. Fakat Sakalar büyük bir taktikle Pers ordusunu yıldırdılar: Persler Saka topraklarında ilerliyor ama yanmış topraktan başka bir şey bulamıyorlardı. Kaç defa böyle aldatılan Büyük Kiros sonunda vazgeçti fakat ülkenin güney toprakları Pers hâkimiyetine girdi.
Büyük Kiros bu olanlardan yaklaşık 10 sene sonra Peçeneklere de saldırdı. Tomris Hatun’a evlenme teklif ederek Sakaları yok etmenin plânlarını yapmaktaydı. Büyük bir siyasî ve askeri dehaya sahip Türk kadını Tomris Hatun bu plânı anladı ve teklifi reddetti. Reddedilmeyi küçüklük sayan Büyük Kiros hemen bir ordu hazırlattı ve saldırıya geçti. Bu orduda savaş için eğitilmiş ‘köpekler’ de vardı. Tomris Hatun savaş vaktinin geldiğini anlayarak savaş için uygun bir mevziye geçti. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalınca karşı karşıya geldi ancak güneş batmak üzere olduğu için beklemeye koyuldular. Şafak vaktine doğru Kiros büyük bir hileye başvurarak Saka-Pers ordugâhları arasına bir çadır kurdurarak içine kadın ve birkaç adam bıraktı. Sözde bunlar burada eğlenti yapıyorlardı. Tomris Hatun’un oğlu ve ona bağlı öncü birlikler bu çadırı bastı ve adamları öldürerek kendi eğlencesini başlattı. Kiros’un plânı işlemeye başlamıştı. Biraz sonra Kiros da çadırı basarak Tomris Hatun’un oğlu ve öncü birliği yok etti. Tomris Hatun bunun üzerine Kiros’u öldüreceğine dair şöyle yemin etmiştir: “Kana susamış Kiros… Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama Güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım”
Bu olaydan ertesi gün yapılan savaşta Tomris Hatun’un kumanda ettiği Saka ordusu Kiros’un kumanda ettiği Pers ordusu karşı karşıya gelmiştir. Önce her iki taraf birbirlerine ok atmaya başladılar. Bu oklaşmalar öyle şiddetli oldu ki, iki taraftan yaralanmayan hemen hiç kimse kalmadı. Böylece gayet kanlı bir başlangıçtan sonra, ordular mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse geldiler
Pers Kralı Büyük Kiros ölü olarak ele geçirilmiştir. Tomris Hatun oğlu için yemini unutmayarak Kiros’un kafasını uçurarak kan dolu bir fıçıya atarak “Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!” der ve oğlunun intikamını bir nebze de olsa almıştır.
Tomris Hatun kendisinden kat be kat büyük İrani ordusunu yenmekle kalmamış hem ordu kumandanı olan hem de Pers Kralı olan Kiros’u da öldürmüştür. Bu olay Türk tarihinin en kanlı, en parlak ve örnek olaylarından birisidir.
En asil kan vatan ve hürriyet için akan kandır.