Sekizinci lem'a

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
HAZRET-İ GAVS'IN KERAMET-İ GAYBİYESİNİ TEYİD EDEN BİR ÂYETİN İŞÂRÂTINDAKİ BİR NÜKTE-İ İ'CÂZİYEDİR.
Kur'ân'dan tereşşuh eden o Sözler ve risaleler, Kur'ân-ı Hakîmin bir nevi, müstakim tefsiri ve hakaik-i imâniyenin istikametli ve kuvvetli delilleri olduğundan, o risaleler ve sözlere gelen şeref ve takdir ve tahsin, Kur'ân'a ve hakaik-i imâna aittir. Madem öyledir; bilâ-perva derim ki: .-1- sırrıyla, Kur'ân'da elbette bu istikametli tefsirinin istikametine işaret var. Evet var. Kur'ân o tefsirine hususî bakıyor. Çünkü, âyât-ı mühimmeden Sûre-i Hûd'daki Haşiye .-2- âyeti bulunan sayfanın karşısında .-3- âyeti, fâ-yı atıf hariç olarak . makam-ı ebcedîsi bin üç yüz ikidir. Demek ' .deki emr-i has içinde bulunan hitab-ı âmmın hadsiz müstakim efradları içinde, o bin üç yüz iki tarihinde bir ferdin bir cihette istikamet emrinin imtisali bir hususiyet kazanacak. Demek on dördüncü asırda Kur'ân'dan iktibas edip, istikametsiz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil ediyor.
Hem o istikametin bir hususiyeti var ki, tarihiyle işaret ediyor. Halbuki, o asırda şahsen istikamette mümtaz bir hususiyet kesb etmek çok uzaktır. Demek, şahsî istikamet değil. Öyleyse, o adamın teşebbüsüyle neşredilen esrar-ı Kur'âniye, o asırda istikamette imtiyaz kesb edecek. O adam şahsen gayr-ı müstakim olduğu halde, müstakimler içine ithali, o imtiyaza remzeder. Madem hakikat budur, ben kat'î bir surette itiraf ediyorum ki, hayatım istikametsiz gitmiş, kalbim sakametten kurtulmamış, o kudsî emrin imtisalinden belki yüz derece uzağım. Fakat .-4- sırrıyla o nimete bir şükür olarak derim ki: O bin üç yüz iki tarihi ise-Arabî tarih itibariyle olsa-Kur'ân okumaya başladığım aynı tarihe tevafuk eder. Ve-Rumî tarihi hesabıyla-ilme başladığım
Haşiye Hattâ Resul-i Ekrem (aleyhissalâtü vesselâm) ferman etmiş ki: . yani, sûre-i Hûd'daki . âyeti beni ihtiyarlattırdı. Çünkü, ehemmiyeti azimdir; istikamet-i tâmmeyi emrediyor. (Tirmizî, Tefsîru Sûre 56:6.)
1 Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır. En'âm Sûresi: 6:59.


2 O gün insanlardan şakîler ve saidler vardır. Hûd Sûresi: 11:105.
3 Emrolunduğun gibi dos doğru ol. Hûd Sûresi: 11:112. 4 Rabbinin nimetini de yâd et. Duhâ Sûresi: 93:11.
 
tarihe tevafuk eder. Öyleyse, o ima edilen ferd olabiliriz. Halbuki şahsen bütün hayatı sakim ve istikametsiz olan bir ferde istikametle ima edilse ve gayr-ı müstakim iken müstakimler içine ithal edilse, elbette o ferdin mazhar olacağı âsârın istikametine imadır. Ve o âsârın istikameti, o tarihte başlayıp dalalet yolları ve zulümat tarikleri içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek, .emrini imtisal edecek demektir. Evet, lillâhilhamd Risale-i Nur eczaları Kur'ân'ın bu mucizane ima-i gaybîsini bilfiil göstermiş, meydandadır.
Şu âyetin gizli imasına . * âyeti teyid ediyor. Çünkü ' . deki şeddeli nun bir sayılsa, tam evvelki âyete tevafuk ile, hizbü'l-Kur'ân'ın faaliyetine vasıta olan bir hâdiminin Kur'ân okumaya başladığı bin üç yüz iki tarihine, iki fark ile tevafuk etmekle beraber, şeddeli nun iki nun sayılsa, bin üç yüz elli eder ki, bu tarihte Kur'ân'dan muktebes olan Risale-i Nur etrafında toplanan, bütün kuvvetleriyle Kur'ân'ın hizmetlerine çalışan, hizbü'l-Kur'ân'ın faaliyeti ve dalâlet ve zındıkaya mânen galebe ettikleri bir zamana tevafuku ise, istikbalde tam galebelerine bir ima-i gaybîdir.

• • •

Sual: Sen bu zamanın hâdisâtına, fitne-i âhirzaman diyorsun. Halbuki hadiste vârid olmuş ki, âhirzamanda Allah Allah (c.c.) denilmeyecek; sonra kıyamet kopacak."
Elcevap: Evvelâ, fitne-i âhirzamanın müddeti uzundur; biz bir faslındayız.
Saniyen: Yerde Allah Allah (c.c.) denilmeyecekten murad, Allah'a İmân kalkacak demek değildir; Haşiye 1 belki Allah'ın namını değiştirecekler demektir. Nasıl ki yerde Allah Allah (c.c.) denilmezse kıyamet-i kübrâ kopacak. Bir memlekette de Allah Allah (c.c.) denilmezse bir nevi kıyamet kopmasına işarettir. Haşiye 2
.
Haşiye 1 Çünkü hadiste vardır ki, .
Bu hadis diğer hadisi takyid ediyor. (Mânâsı: Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar galibâne hak üzerine olacaktır. Bu hadis-i şerif, hadis kaynaklarında bu lâfızlarla rivayet edildiği gibi, aynı mânâyı ifade eden farklı lâfızlarla da rivayet edilmiştir. Buharî, İ'tisam: 10; Müslim, İman: 247, İmâre: 170, 173, 174; Ebû Dâvud, Fiten: 1; Tirmizî, Fiten: 27, 51; İbni Mâce, Mukaddime: 1, Fiten: 9; Müsned, 5:34, 269, 278, 279; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:449-450, 550.)

Haşiye 2 Yedi sene evvel yazılan bu işâret-i gaybiye aynen vukua geldi. Herkes gördü. Evet bu geçen zelzele, kıyametin zelzele-i kübrasından haber verir gibi sarstı, fakat akılları başlarına gelmedi. * Şüphesiz Allah'a tâbi olan topluluk gerçek galiplerin tâ kendisidir. Mâide Sûresi: 5:56.


 
İlm-i cifirle mânâsı: "Yâ Said! Âhirzamanın fitnelerine yetişip düştüğün zaman, benim dua ve himmetimi kendine vesile ve şefaatçi yap. İnşaallah, senin herşeyinde ve her işinde uzun bir zamanda, yani tufûliyet zamanından, tâ ihtiyarlığın vaktinde işkenceli esaretine kadar, yani bin iki yüz doksan dörtten, tâ bin üç yüz kırk beş, belki altmış dörde, daha ziyade bir zamana kadar Allah'ın izniyle ve kuvvetiyle senin imdadına yetişeceğim."
.

Said Nursî

• • •
Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. Bakara Sûresi: 2:286.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Saat

Forum Görünümü

Konular
55.444
Mesajlar
136.735
Toplam kullanıcı
6.058
Son üye
katieandino
Geri
Üst