Sıradan bir günün ardından

ceylannur

Yeni Üyemiz
my_heart_is_broken___by_sstranger.jpg



Bugün 7 Temmuz 2009, saat 21,40. Ömrüm yeterse bu yazdıklarımı tekrar okurum ya da başkaları okur, okuyan başkaları olursa dualarını beklerim. Garip bir ruh haline bürünmüş durumdayım, ne zamandır kilitli olan gözümün muslukları bu akşam açılıverdi, elhamdülillah. Rabbim rızası için akıtsın o yaşları. Annemle tartıştık yine… Kıymetini bilemediğim annemle, belki o da öldükten sonra pişman olacağım. Belki ben önce ölürüm, bunu ALLAH biliyor ya çok istiyorum, yine de ALLAH’ım hayırlı uzun ömürler versin hepimize. Ölümün yüzü soğuk, kime vursa harap, hangi eve düşse elem, matem… Bir tek ölmeden önce ölmek var ya ba’sü ba’del mevt derler, o güzel, belki çok daha sancılı bir ruh tahliyesidir bu ama sonuçları itibarıyla bir o kadar da ulvî.

Ne kadar boş geçiyor günlerim… Bir yanda başını kaşıyacak zamanı kalmasın diye dua edenler, bir yanda gafilane yan gelip yatanlar… Ah ne fena ikincilerden olmak, ah Rabbim ne acı Senden uzak kalmak, rahmetinin rayihaları her yanı bu denli kuşatmışken ve birer birer yakaran yüreklere dermanın ulaşırken yakışmadı kuluna böyle inkisara ümitsizliğe saplanmak…

Bir mum diğerlerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez, demiş bir sevgili kulun, halbuki biz başkalarını tutuşturmazsak sönüyoruz, önce içimizdeki alev sönüyor, o kıvılcımlar Senin için hareketlendikçe canlanıyor, Seni anlattıkça hayat buluyor, kimliğimizi buluyoruz. Seni andıkça ayakta duruyor, ismini hatırladıkça nefes alıyoruz… Kalbimizde Sen yoksan biz de yokuz, rahmetinden bir an mahrum kalsak kolumuz kanadımız kırılıyor, harap bitap düşüyoruz…

Ah uzatamadık elimizi muhtaçlara, çok işimiz vardı(!), koşamadık yardıma. Şimdi zaman geçti, madalyonun ters yüzünü gördük, baktık hal-i perişanımıza… Ey Rahman, Sensin Rabbimiz, Sensin çaremiz, Sensin umudumuz, secdemiz Sanadır, rükûmuz Sana, açmayız asla elimizi bir başkasına, yardım edensin, bırakmazsın bir kedi yavrusunu bile aç susuz, rahmet yağdırırsın kupkuru çöllere bile, bırakma bizi viran, unutmayız Seni bir an, gir kalbimize, titret onu, doldur sevginle, yak ateşinle, temizle umudunla, korkunla… Senden habersiz yaşadığımız(ı sandığımız) o vakitlerde kapkara çehreler gördük aynalarda, dilimiz zehir zemberek sözler söyleyiverdi, kulağımız ne gürültülere maruz kaldı, gözümüz ne çirkinlere hayran hayran bakakaldı. Her kötüyü iyi sandık, yanlışımızı fark edemedik, yanıldık, yenildik. Geceler bir beşik gibi salladı da salladı bizi, uyuduk, uyuduk, kendi kendimizi uyuttuk, gafil avlandık…

Uyumayanlar da vardı karanlık gecede… Onlar adını götürdüler Habibinin (sav) ta uçsuz bucaksız diyarlara, mesafelere körelttiler gözlerini, bir bavulla çıktılar yollara bir de yüreklerindeki sarsılmaz imanla… Hicretti bu hiç şüphesiz, ayrılmaktı sevdiklerinden En Sevgili için, terk etmekti vatanı Rabbe ulaşmak için… Ne gidişlerdi ki kimi daha yolda uçtu Rabbine, kimi dönmemeye ant içti de mezarını okulun bahçesine açtılar, kimi trafik kazasında yetti Rabbine, kimi arkada ağlayan gözlerle gönlünü de bırakarak döndü yurduna. Hepsi de rızanı amaç bilmişti, kim ister dediler Cenneti, tek dertleri Senin ve Habibinin (sav) ismi celilini duyurmak, bu yolda canını ortaya koymaktı…

Senin sevdiğine, Senin koruduğuna, Senin sarıp sarmaladığına kim ya da hangi güç el uzatabilir, kimin dostu Sen olursun da o ah eder, kim Senin hoşnutluğunu kazanır da kaybedenlerden olur?

Hiç kimse…

Onlar doğruyu buldular inayetinle, yolunda kelle koltukta hicret ettiler, gönüllere girdiler, büyüğümüz diyor ya O’nun Nam-ı Celilini şöyle ya da böyle tutturabilir miyiz diye buza yazı yazar gibi çırpınıp durdular…

Ne mübarek hicret, gönülleri davet

İstemediler, istemezler hiçbir menfaat, ücret

Ne ali niyet bu, ne büyük himmet

Canlarından geçmeye ettiler cüret

Ne uzun yollar vazgeçirebildi onları, ne lisan, ne iklim…

Gayeleri büyüktü zira amaçları ne makam, ne mülk, ne de Cennet

Sen yoluna baş koymuş bu kutlu yiğitlere, ey Rabbim, yardım et…



~~Rabbim rızana müştak bu acizin karaladıklarını ulaşmasında fayda gördüğün gönüllere ulaştır, hatalarımı bağışla, ey Rahman, beni affet… Amin
 
Üst Alt