Dinle şu neyi. Bak neler neler söylüyor
O, yüceler yücesinin sırlarını anlatıyor.
Yüzü sarı, içi boş, başını havaya vermiş de
Dilsiz dudaksız, Hüdâ Hüdâ diyor.
_________________
Derler ki ney aşk için toprağı ve suyu bırakmıştır; tıpkı
ilâhî aşk yolunda mâsivâyı (dünyaya ait her seyi) terkeden
insan gibi..
Bazen kendi kendine kırılır dal, kendi kendine düşer yapraklar...
Ne bir rüzgar eser, ne de yağmur yağar...
Herşey sessizce oluverir...
Sessizce...
Bu hali O'ndan başka kim bilebilir? ...
"Şimdi azapta gül, suskun tüm benliğim.
Duymadınız mı sukutla verildi salası ömrümün."
Geldim!..
Bilinenin hissedilememesi sancısıyla…
Yeşermeye durmadan kalbim, susun! Susun…
Bilmemeliyim kaldıramaz daha fazlasını bedenim…
Rabbim! Geldim. Başka kimi var açılacak ellerimin…
“Kemeseli’l-hımar yahmilu asfara”dan kurtaracak kim?!
Duyur nefhasını nurunun,
Cuş-i huruşla savrulsun ruhum,
Rabbim! Geldim!
Sen’sin hem ilkim hem sonum
__________________
[SAGAAL]
[/SAGAAL]
[SAGAAL]
[/SAGAAL]Karşılıksız seveni bilmek
ve kalbini koymak ortaya..
Ey yolcu!
işte sana yol!
haydi! tutun da yürü umuduna!
O, yüceler yücesinin sırlarını anlatıyor.
Yüzü sarı, içi boş, başını havaya vermiş de
Dilsiz dudaksız, Hüdâ Hüdâ diyor.
Bir tevekkül istiyorum Rabbim ..
Sana giden yollarımı açan ..
Yüreğime bir fetih ..
Hasretlerime bir vuslat ..
_________________
İnleyen bir kamış adı ney...
Derler ki ney aşk için toprağı ve suyu bırakmıştır; tıpkı
ilâhî aşk yolunda mâsivâyı (dünyaya ait her seyi) terkeden
insan gibi..
Derler ki ney hasret ve derin ayrılık nagmelerini söyler
dâimâ; neyistandan ayrıldığı için ... İnsan da can bezminden
dâimâ; neyistandan ayrıldığı için ... İnsan da can bezminden
kopuşunun yanık hüzünlerini yasaya yasaya yükselir yüce
mertebelere.
mertebelere.
Kâlû-Belâ’dan bu yana uzayan bir derin hikâyedir
bu...
bu...
Bir vuslat özleminin naz haline getirilmiş şikâyeti...
__________________
__________________
Bazen kendi kendine kırılır dal, kendi kendine düşer yapraklar...
Ne bir rüzgar eser, ne de yağmur yağar...
Herşey sessizce oluverir...
Sessizce...
Bu hali O'ndan başka kim bilebilir? ...
"Şimdi azapta gül, suskun tüm benliğim.
Duymadınız mı sukutla verildi salası ömrümün."
Geldim!..
Bilinenin hissedilememesi sancısıyla…
Yeşermeye durmadan kalbim, susun! Susun…
Bilmemeliyim kaldıramaz daha fazlasını bedenim…
Rabbim! Geldim. Başka kimi var açılacak ellerimin…
“Kemeseli’l-hımar yahmilu asfara”dan kurtaracak kim?!
Duyur nefhasını nurunun,
Cuş-i huruşla savrulsun ruhum,
Rabbim! Geldim!
Sen’sin hem ilkim hem sonum
__________________
[SAGAAL]
Her şey gizli. Benim bildiğimse:
Gizli bir hazineydi; görünmeyi bilinmeyi sevdi.
Sıfırdan zamana, sonsuz ân’dan ânbeân’a,
nâ- mevcuddan vücuda, lâ-mekâna,
noktadan mükemmele,
kelimeden cümleye,
emirden vâkiye.
Muhabbeti aşikâr kuvveyi fiil eyledi.
OL, dedi.
OL’uverdi.
Kün!
Bir kaf. Bir nun.
Sonra sükun.
--------------------
[SAGAAL]
ve kalbini koymak ortaya..
Ey yolcu!
işte sana yol!
haydi! tutun da yürü umuduna!
glüglüglü