Tarihi Notlar

harekat

Özel Üye


GÜZERGAH

Abdülaziz’den Rumeli Demiryolu’nun Topkapı Sarayı’nın bahçesinden geçmesi için izin istenmeye gidildiğinde ‘Demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin’ demişti. (Şükrü Karatepe-Darbeler Anayasa ve Modernleşme sf: 74)

MAYMUN’UN ZAFERİ

Yunan kralı Aleksandros, İngiltere’den aldığı yardıma güvenerek Türkiye’nin işini bitireceğini sanıyordu. Türkiye üzerine geniş çaplı bir saldırı düzenlemeyi düşündüğü günlerde düzenlediği bir eğlence ortamında ‘Gelecek hafta İstanbul’da vereceğim ziyafete hepiniz davetlisiniz’ demişti.

O gece kralın taşkınlıkları sabaha kadar devam etmişti. Büyük bir zaferin hayaliyle yaşayan Aleksandros o gecenin sabahında hava almak için bahçeye çıkmıştı. Bahçede kendi halinde duran maymun bir anda kral’ın üzerine atladı.

Yanındaki adamları maymuna engel olamamışlardı. Maymun kralın kolundan ısırmıştı. Kral bu küçücük yarayı ilk anda pek önemsemedi. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra kral çığlık çığlığa bağırmaya ve etrafa saldırmaya başladı. Gerçek anlaşılmıştı: Yunan Kralı Aleksandros kudurmuştu. Doktorların da tavsiyesiyle kral bir odaya kilitlendi. Odada kafasını duvarlara vurarak, çığlıklar atarak can verdi. (Tarihte İlginç Gerçekler-Yitik Hazine Yayınları)

LABORATUVARDA ŞİMŞEK ÇAKARSA

Endülüslü bilgin Abbas b. Firnas, laboratuarda suni bulutlarla gök gürültüsü ve yıldırım meydana gelişini gösterecek kadar yüksek ilmi seviyeye ulaşmıştı. Nobel ödüllü ünlü Fransız fizikçi Pierre Cuire ‘Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, bugün çoktan uzayda galaksiler arasında seyahat ediyorduk.’ demişti. (Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ yay. Cilt 4 sf 242)

KISA NOTLAR

- Hiroşima Belediye Başkanının 20 Ağustos 1949 yılında radyoda yayınladığına göre 6 Ağustos 1945 tarihinde Hiroşima’da ölen Japonların sayısı 210.000-240.000 arasındadır. Oysa Efendimizin(SAV) 23 yıllık peygamberlik hayatında, tüm savaşlarında 1018 insan ölmüştür.

- İngiliz Prof. Joat şöyle diyor : “Bir İngiliz İngilizlerin barışçı bir millet olduklarına inanır ve Japonları savaş delisi ve kan dökücü olmakla suçlar. Şüphesiz İngilizler barışçı ve sulh sever bir millettir. Ne var ki onların sulhu eski sanatını bırakan bir hırsızın sulhu gibidir. Bu hırsız vakti ile çaldığı eşyalarla büyük bir şeref ve üstün bir mevki elde etmiştir. Üstelik bu hırsız eski sanatına yeni girenlere yan gözle bakmaktadır. Elindeki bitmez tükenmez serveti kendisiyle paylaşmak isteyenlere harp delisi lakabını takmaktadır.

- İran Kisrasının 12.000 kadın, sayılamayacak kadar keyif malzemeleri, şâşalı büyük köşkleri, çeşitli servet ve gelir kaynakları vardı.

- Kilise baskısının Avrupa’sını anlatan Rahip Jarum şöyle diyor : ‘Fransa’nın bütün geliri, papaların masrafına ve şehevi arzularının doyurulmasına kafi gelmiyordu.”

- Bary Fell, Amerika Hayatının Hikayesi adlı kitabında, Amerika topraklarında 1492’den yedi asır evveline ait Arap yazılarına rastladığını yazdı. Colorado’da derinlemesine yapılan araştırmalarda Arapça dini tabirler ortaya çıktı. Bu tabirler la ilahe illallah, bismillah, Muhammed ür resullallah gibi kitabeleri içeriyordu.

- Piri Reis, deniz kılavuzu sahasında ilk eser olma özelliğini taşıyan ünlü kitabı Kitab-ül Bahriye’de Amerika kıtasından şöyle bahsetmektedir ‘ Bahri Mağrip ( büyük okyanus ) Septe boğazından batıya doğru 4000 mil eninde ulu bir deniz olup, bu denizin bir kıtasında Antilya kıtası bulunmaktadır. Kitabın 78. sayfasında Antilya dediği Amerika kıtasının hicri 870 miladi 1465 tarihinde bulunduğunu söylemektedir. Bu tarih Amerika’nın keşfinden 27 yıl öncedir.

-*Kudüs, İngilizler tarafından işgal edilince müttefikimiz olan Almanya’da ve Avusturya Macaristan’da sabahlara kadar sürecek kutlamalar yapılmış, kiliselerde ayinler düzenlenmiştir.

-*Eskiden Göktürkler dediğimiz Türk Devletinin ismi son yapılan araştırmalarda yanlış tercüme edildiği ortaya çıkmıştır. Doğrusu Köktürk’lerdir.

-*Çerkezler tarih boyunca sadık toplum olarak görülmüşlerdir. Romalılar, Bizanslılar, Ruslar ve Türk devletleri tarafından tarih boyunca kritik makamlara getirilmişlerdir. Kadınlarına güvenilip yetkili devlet adamları tarafından evlenilmiş, erkekleri ise özel koruma vs görevlere getirilmişlerdir. Cumhuriyete giden yolda devlet adamlarımızın korumaları hep Çerkezdir.

KAYNAKLAR:
– Merak Ettiklerimiz-A.Tatlı-M. Dikmen- Cihan Yayınları-İst-2003
– Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti?-Ebul Ali Haseni En Nedvi-terc: Mehmed Süslü- Kitabevi Yayınları-İst-1996
- Tarihi Değiştiren Konuşmalar- Ali Çimen Timaş Y. 2005
- Hain Kim – Remzi Çavuş-Yitik Hazine Yayınları 2006
- Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri-Niyazi Ahmet Banoğlu–Selis Kitablar 2007



 

harekat

Özel Üye
Tarihi gezinti


Siz hala sigara içiyor musunuz?

Marlboro reklamlarında oynayan David Mc Lean 1995’te akciğer kanserinden ölmüştür. Bir diğer Marlboro reklamlarında oynayan Wayne Mc Laren 1992 yılında 51 yaşında akciğer kanserinden ölmüştür.

İlk olarak 50’li yıllarda Chester Field reklâmlarında oynayan, daha sonra da bunu devam ettiren Janet Sackman akciğer kanseri olmuştu. Akciğerinin bir kısmıyla, sesini kaybetmişti. Bu şahıs diğerleri gibi sigara içmeyip sadece reklâmlarda ağzına alıyordu.

1981–87 yılları arasında Winston reklâmlarında başrol oynayan David Goerlitz 35 yaşında felç oldu. Ayrıca tatma duygusunu da kaybetti.

Camel sigaralarının reklâmında yer alan Will Thornbury, 1992 yılında 56 yaşında kanserden öldü.

Marlboro reklâmlarında oynayan bir diğer kovboy David Millar Jr, 1987 yılında sigara kullanmaktan kaynaklanan anfizem hastalığından öldü.

Not: Sigaranın zararları bıraktıktan 15 yıl sonra da ortaya çıkabilir.

Arılar hakkında…

Şekspir, 4. Henry adlı eserinde arıların asker olduğunu ve kralları olduğu belirtilir. Bu Şekspir dönemindeki bilgiydi. O dönemde arıların sadece erkek oldukları sanılıyordu. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim’de Nahl Suresinde (68 ve 69. ayetler) arıdan bahsedilirken onu hep dişi olarak ele alır.

Şehadetname

İstanbul İdadisinin (lisesi) forma rengi sarıdır. Çanakkale savaşına gönüllü olarak 50 öğrencisi katılmış ve hepsi Kanlı Sırttaki taarruzda şehadet mertebesine ulaşmışlardır. Bundan sonrada formalarına okul yetkilileri siyahı eklemiş ve sarı-siyah olmuştur. Bu gerçek olayı Halide Alptekin Şehadetname adlı romanında anlatır.

Molokonlar

Rusya’da yaşayan ve kendilerine Rusça’da “sütçüler” manasına gelen Molokonlar’da tek Allah inancı vardır. Ayrıca içki içmezler, zina yapmazlar, domuz eti yemezler.

İstanbul’un adı nereden geliyor?

Prof. Dr Hüsrev Hatemi’ye göre İstanbul’un adı eski Rumcada iki denizin arası manasına gelen ‘’isthmye-boulue’’ den gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresinde geçen Hz Musa ile onun yardımcısı Hz Yuşa’nın Hz Hızır’la buluşması Kur’an-ı Kerim’deki ifadesiyle iki deniz arasındaki kayalıkta geçmektedir. Hatemi’ye göre burası İstanbul Kız Kulesidir. İstanbul’da Beykoz da ki Yuşa Tepesi’de makamı kabridir. Yani Hz Yuşa burada ölmemiş sadece buradan geçmiştir. Şam’da ve Kudüs’te de kabri vardır. Muhtemelen Kabri Kudüs’tedir. Hatemi’ye göre İstanbul’un ve Kız Kulesinin tarihinin değişik rivayetlerle unutturulmasında ahirzamanda İstanbul’un oynayacağı rolü bilen şer güçler vardır. Ve bu bize unutturulmak istenmektedir.

Kaynaklar:
1-Abdullah Aymaz-Cihetsiz Sesler – Işık Yayınları–2007
2-Halide Alptekin-Şehadetname – Yitik Hazine Yay–2007
3-Dünden Bugüne Kafkasya – Dr Muharrem Yıldız – Yitik Hazine Yayınları


 

harekat

Özel Üye
Ayasofya inanışları



Ayasofya inanışları

Bizanslıların ve Türklerin en büyük mabedi olmuş Ayasofya hakkında inşa yıllarından başlayarak birçok efsaneler söylenmiştir. Evliya Çelebi bu tılsımlardan bahsediyor.

Akşemseddin in ilk tefsir dersini verdiği pencere, soğuk pencere ismiyle anılmaktadır. Bu pencereden esen serin rüzgarın ilahiyet tahsil edecek talebeye zihin açıklığı verdiği inancı beslenirdi.

Ayasofya’nın güney tarafındaki delhizlerde bulunan oyuk bir taş Hz. İsa’nın beşiği olarak gösterilmekte idi. Kadınlar yeni doğmuş rahatsız çocuklarını bu beşiğe koysalar sıhhat bulacaklarına inanılmıştı.

Müslamanların inanışlarına göre Hızır, Ayasofya da top kandilin altında namaz kılardı. 40 sabah aynı yende namaz kılanların Hızır’a rastlamaları mümkündü.

Caminin 361 kapısı vardır. Ama yüzü büyük kapıdır ve cümlesi tılsımlıdır. Defalarca saysak bir kapı daha meydana çıkar, ona dahi nişan koysak görmediğimiz bir kapı zahir olur (görünür) tuhaf hikmettir.Orta cümle kapısı üzerinde sarı piniç tabuta benzer bir uzun sanduka vardır. İçinde Kraliçe Sofya’nın naaşı mumya olarak defnolunmuştur.

Ayasofya mevcut 11 kuyudan biri bileziğinden ötürü Hz. İsa’ya izale edilmektedir. Yukarı mahfilin doğu tarafında mermere döşeme üzerinde yazılı bir taş vardır. Taşın üstünde 1205 Haziran ın 1 inde ölen Ehlisalib reisi Hanri Dandalo ismi yazılıdır. Dandalo buraya gömülmüştü. Lahid içinde bulunan zırhı ve arması Fatih tarafından ressam Bellini ye hediye olunmuştur.

Evliya Çelebi unutkanlık hastalığına tutunanların Ayasofya kubbesi ortasındaki altın top altında yedi kere sabah namazı kılıp dua etmeleri ve her vakitte yedişer siyah üzüm yemeleriyle dertlerinin iyileşeceğini yazmaktadır.

Ayasofya nın geride cümle kapılarının batı tarafı nihayetindeki dreklerden biri Terler Direk ismiyle anılmaktadır.

Bu rutubetli sütun önünden asırlarca, binlerce insan geçmiş ve türlü dertlere şifa ümidiyle uzattıkları parmaklarıyla sütunda derin bir çukur bırakmışlardır.

Kıble kapısının kanatları Nuh Peyamber’in gemisinin tahtasından yapılmıştır diye efsane vardır. Tacirlerin, kaptanların o kapının önünde namaz kılıp ellerini kapının tahtasına sürmeleri ve Nuh peygamber ruhuna bir fatiha okuyup sefere çıkmaları uğurlu sayılırdı.

Yürek oynamasına ve nefes darlığına uğrayanların Ayasofya içindeki kuyunun suyundan sabah erkenden aç karnına üç kere içerlerse iyileşeceklerine inanılırdı.


 

harekat

Özel Üye
Diş kirası

Diş kirasının ne olduğunu bugünkü nesil pek bilmez. Fakat, Tarih boyunca Türklerin kültür hayatının bir parçası olarak güzel bir şekilde yaşatılmış bir gelenektir. Diş kirası, ziyafetlere, yemek davetlerine çağrılan misafirlere ev sahibi tarafından teşekkür niyeti ile yemekten sonra uğurlama esnasında sunulan para veya hediyelerdir.
 

harekat

Özel Üye
Kaşıkçı Elması

kasikcielmasi1.kucukresim.JPG


1699 yılında İstanbul’da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan bir adam yuvarlak bir taş bulur. Bir kaşıkçıya giderek üç tahta kaşığa değişir. Kaşıkçı götürür, bu taşı bir kuyumcuya 10 akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir. Kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca arkadaşı sus payı ister. Aralarında kavga çıkar.Mesele kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır. Fakat bu sefer de olayı sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyar,taşı kendisi için satın almaya hazırlanırken,mesele Padişaha akseder. IV. Mehmet bir Hattı Hümayun ile elması Sarayı Hümayun’a getirtir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince, meydana 48 karatlık nadide bir elmas çıkar. Kuyumcubaşıya kapıcıbaşılık rütbesiyle bir kese bahşiş ihsan olunur.
 

harekat

Özel Üye
İntihar Eden Yazarlar ve Son Notları

İntihar Eden Yazarlar ve Son Notları

Hakikat kapısını aralamış bir çok düşünür, yazar, şair; çıkmazlarda yol bulamaz hale gelince hayatını kendi arzusuyla noktalamak çözümüne köle olmuşlardır. Kafalarında dönüp duran, birbirine çarpıp hasarlara sebep olan düşünceler, sonsuz bir hakikatle tamir olunmayınca; sonlulardan bunalan insan son çareyi intiharda bulur. (Goethe)
Heinrich Von Kleist: Bir sonbaharda Wannsee nehri kıyısında tabanca ile önce sevgilisini ardından kendini öldürdü. İntihar mektubunda şunları söyledi. ‘Yeryüzünde artık öğrenip edineceğim hiçbir şey kalmadığı için ölüyorum. Elveda! ‘
Ernest Hemingway: Hayatının sonlarına doğru herşeyin boş olduğuna dair fikirleri oluştu. 62 yaşında babası ve annesi gibi av tüfeği ile kendini vurarak yaşamına son verdi. Nobel ve Pulitzer Ödülü sahibiydi.
Romain Gary: Dünya çapında tanınan bir yazardı. Eski jean seberg’de tutkuyla bağlıydı.Eşinin ölümden bir yıl sonra 65 yaşında Paris’te yaşamına son verdi. Ardından bıraktığı notta ‘çok eğlendim. hoşçakalın ve teşekkürler’ yazıyordu.
Sadık Hidayet: İran edebiyatının önde gelen kaleminden biriydi. Daha önce bir kez intihara teşebbüs eden Hidayet’in ölümünü arkadaşı şöyle anlatır;’Paris`te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, ve buldu. 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. Tertemiz giyinmiş, tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı. Yakılmış müsveddelerin kalıntıları, yanıbaşında yerde duruyordu.’
Yukio Mişima: Japon edebiyatının önemli kalemlerinden. Eşcinseldi. Aykırı yaşamı tepkilere neden oluyordu. 44 yaşında Hara – Kiri yaparak intihar etti.
Stefan Zweig: Avusturyalı yazar. Yahudi asıllı yazar, Hitler’in dünya düzeninin kalıcı olmasından duyduğu korku ve karamsarlık sonucu girdiği bunalımdan kurtulamayaıp 61 yaşında karısıyla beraber intihar etti.
John Kennedy Toole: ABD’li yazar.Kitabının yayıncılar tarafından basılmaması sonucunda depresyone girdi ve 39 yaşında intihar etti.Ölümünden sonra kitabı basıldı Pulitzer Ödülü’nü kazandı
Kurt Tucholsky: Alman gazeteci ve yazar. Özel yaşamında geçirdiği çalkantılı dönemler, faşist Almanya’nın gidişatından duyduğu üzüntüler sonucunda bunalıma girdi ve 35 yaşında hayatına son verdi.
Robert E. Howard: Amerikalı yazar ‘Conan’ başta olmak üzere pek çok çizgi kahramanın yaratıcısıydı. Annesinin ağır hasta olduğunu öğrenince bunalıma girdi. Ona olan düşkünlüğü ondan sonra bir hayat yaşamasına izin vermeyecek kadar büyüktü. Annesinin ölümünü görmemek için 30 yaşında intihar etti. Son sözleri şunlar oldu: ‘ her şey olup bitti, ölüleri yakacak odunların üstüne yatırın beni, ziyafet sona erdi, söndürün kandilleri…’ ^
Virginia Woolf: İngiliz edebiyatının en önemli kadın yazarıydı.Feminist çıkışları ile dikkat çekti Bir görüşe göre üvey babasının oğlunun tacizlerine dayanamayıp intihar etti. Buhranını şu sözlerle anlatır: ‘Yaşamak neden böyle içler acısı, neden bir uçurumun yanıbaşından geçen daracık bir yol gibi”
Beşir Fuad: Ataistti. Kaderin insanın elinde olduğunu kendisine kanıtlamak için bileklerini keserek intihar etti. Öldüğünde 45 yaşındaydı.
Osamu Dazai: Japonların önde gelen edebiyatçılarındı.Hayatını esrarkeş, veremli ve alkolik biri olarak geçirdi. Birkaç kez intihar etmeye kalkıştı. Dazai, 1948’de metresiyle birlikte suya atlayarak intihar etti.
Jack London: Tüm zamanların en çok okunan romancısı olarak kabul edilir.’Dişisine kötü davranan tek hayvan insandır’ sözünün sahidir.Yazdığı kitaplardan çok para kazanmasına rağmen 40 yaşında ilaç içerek yaşamına son verdi.
İlhami Çiçek: ‘Yalnız Hüznü vardır, Kalbi olanın’ dizeleri ile buhranını anlattı. 29 yaşında balkondan atlayarak intihar etti.
Zafer Ekin Karabay : Akademisyendi. Üniversitedeki odasında kendisi asarak intihar etti. Tek kitabı ölümünün ardından yayınlandı. ‘ Hayatın neresinden dönülse kardır’ dizeleriyle bir veda mektubu bıraktı.
Arthur Koestler: Kanser olduğunu öğrendikten sonra hastalığın kendisini yavaş yavaş öldürmesine tahammül edemedi ve yaşamına son vermeye karar verdi.Bu kararında eşi kendisi yalnız bırakmadı ve 82 yaşında eşiyle beraber hayatına son verdi.
Sadullah Paşa: Babı-ali’nin sıkı kalemlerindedi. Viyana sefiri iken, ecnebi bir kadınla yaşadığı yasak aşkın duyulması sonucu bunalıma girip intihar etti. Tarihi Sadullah Paşa yalısının sahibiydi.
Ziya Gökapl: 27 yaşında tabanca ile intihara teşebbüs etti. Ölene kadar kafasındaki kurşunla yaşadı.
Cesare Pavese: İtalya’nın önemli edebiyat ödüllerinden Strega Ödülü’nü aldığı yıl bir otel odasında bir kutu uyku hapı alarak intihar etti.Öldüğünde 45 yaşındaydı.
Eleanor Marx: Marksizimin babası Karl Marx`ın en küçük kızıydı.Nikahsız yaşadığı adamın gizlice bir oyuncu ile evlendiğini öğrenince bunalıma girdi.Sevgilisinin temin ettiği hidrojen siyanürü içerek intihar etti. Elenor öldüğünde 45 yaşındaydı
Tadeusz Borowski: Rus yazar 1950 yılında Ulusal Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1951 yılında gaz sobasından, gaz solumak suretiyle, 28 yaşında intihar ederek yaşamına son verdi.
 
Üst Alt