Tesir Allah

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İ’lâ-yı kelimetullah yolunda ortaya konulan gayretlerin muvaffakiyetle neticelenmesi ancak Allahu Azimüşşân’ın kabulüne ve O’nun değerlendirmesine vabestedir. Cenâb-ı Hak, kendisiyle irtibatı kavî olmayanları kat’iyen tesirli kılmaz.

O’nunla derin bir münasebet içinde bulunmayanlar, kime ne anlatırlarsa anlatsınlar hiç kimsenin ruhuna giremez, hiçbir kulu doğru yola iletemez ve tek kişiyi bile sıradan bir insan olmaktan çıkarıp kalp ve ruhun hayat derecesine yükseltemezler. Allah (celle celâlühü), yolundakilerin sesine-soluğuna değer atfeder; onların söz ve tavırlarına tesir lütfeder.
Bu açıdan da, Kur’an’ın hâdimleri, Hak nezdindeki kıymetlerini Allah’la münasebetlerinde aramalı ve şeklî, sûrî şeylerin dergâh-ı İlahî’de bir kıymet ifade etmediğini bilmelidirler. Evet, bir hadis-i şerifte de vurgulandığı gibi, Allah Teâlâ sizin şekillerinize, zahirî hallerinize, sûrî yatıp kalkmalarınıza değer vermez; Cenâb-ı Hak, ancak kalbî heyecanlarınıza, iç derinliklerinize ve gönlünüzden nebeân eden, içinizin yansıması olan samimi davranışlarınıza bakar ve onları değerlendirir. Şayet, davranışlarınızda kalbî bir derinlik yoksa ve onlar gönlünüzden kopup amel sahasına dökülmüyorsa, o zaman bütün cehd ü gayretiniz beyhûdedir.
Öyleyse, iman hizmetine adanmış ruhlar, hem ‘Ey iman edenler! Niçin yapmadığınız şeyleri söylüyorsunuz?’ (Saff, 61/2) itâbına (azarlama) muhatap olmamak, hem de ‘Neden insanları çağırdığınız hakikatleri hakkıyla temsil etmemek suretiyle yalancı durumuna düşüyor ve İslam’ın çehresini karartıyorsunuz?’ sualine maruz kalmamak için azamî gayret göstermelidirler.
 
Son düzenleme:
Üst Alt