faruk islam
Özel Üye
Toplumlar Kur’an’la değişime muhtaç
Kur’an’aDavet Platormu’nun ülke çapında tertip edeceği Kur’an’a Davet Panellerinin ilkiİstanbul Kağıthane’de gerçekleştirildi. Kur’an ve Toplumsal Dönüşüm üstbaşlıklı programın konuşmacıları İLKAV başkanı Mehmet Pamak ve yazar ŞükrüHüseyinoğlu’ydu. Programı Küremedya Genel Yayın Yönetmeni Hamza Er yönetti.OrganizasyonunuKur'an'a Davet Platformu bölge Kur'an halkalarından olan Eğitim-Der veAKMER'in üstlendiği program İLKAV web sitesi üzerinden küremedya'da dacanlı olarak yayınlandı.
KağıthaneKültür Merkezinde ilgiyle takip edilen programda Kur’an’da mücadele süreçleribelirtilen Peygamberlerin ve Hz. Muhammed(s)’in örnekliğinden günümüze mesajlaraktarıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Hamza Er, Kur’an’a Davet Platformuolarak Kur’an’a Davet seferberliği başlattıklarını, insanlığı, muhtaç olduğuKur’an’la buluşturabilmek adına seri programlar tertip edeceklerini belirtti.Er, “Kur’an’a Davet seferberliği, Onu bizlere ulaştıran, nasıl pratiğegeçirmemiz gerektiğini bizzat yaşayarak öğreten, o vahyin şahitliğinigerçekleştiren, tek önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed(s) den bağımsızdeğildir. Sünnet, Allah Resulünün Vahyi hayata geçirmesi, yaşama dökülmüşhalidir. O’nun ahlakı Kur’an’dır diyor Hz. Ayşe annemiz… Bizler Resule itaatinAllah’a itaat etmek olduğuna iman ediyoruz. Allah sevdiğini iddia edenlerinbunu Resule bağlılık göstererek ispat etmeleri gerektiğine inanıyoruz.”ifadesiyle de Peygamber(s)’imizin örnekliğinin öneminin altını çizdi.
Cahiliye tortularıyla kuşatılmış insanlığı bu cahiliye kuşatmasından kurtararakyeniden Kur'an'la aydınlığa çıkmasına vesile olmak, yani Toplumu Kur’an ileDönüştürmeye çalışmanın vazgeçilmez, ertelenemez ibadetlerimizden olduğunusöyleyen Hamza Er, “bu ibadeti yerine getirirken Peygamberlerin, insanları Allah'tangayri otoriteleri veli ve ilah edinmekten kaçınmaya yönelik çabalarını buyürüyüşteki yoldaki işaretleri dikkate almamız gerekmektedir.” dedi.
Hamza Er, “bu sebeple bugün Toplumun Kur’an’la Dönüşü sürecinde Kur’an’dakipeygamberlerin örnekliğine ve Peygamberimiz ve ilk neslin yapısına işaretetmeye gayret edeceğiz” diyerek sözü konuşmacılara bıraktı.
Tüm Peygamberlerin davetinde temel ilkeler ve ölçüler ortaktır
Program’da ilk olarak söz alan yazarŞükrü Hüseyinoğlu, Peygamberkıssalarının bize öğrettiği öncelikli hakikatin, tüm Peygamberlerin aynıilkeler ve ölçüler istikametinde hareket etmiş olduğudur dedi. Peygamberlerin,toplumsal ve siyasal konumları ne olursa olsun bu konuda hiç bir farklılıkgöstermediklerine işaret eden Hüseyinoğlu daha sonra şunları ifade etti: “Şirkinegemen olduğu bir vasatta az sayıda insanla birlikte şirkin hakimiyetine karşıdirenen Peygamberler de, toplumsal/siyasal bir güç teşkil etme imkanı bulanPeygamberler de aynı Rabbani ilkelere tabi olmuşlardır. İçinde bulunduklarıtoplumsal/siyasal şartlara göre hareket stratejileri farklılık gösterebilse de,yine tekrarlıyoruz ki ilkesel düzlemde aralarında en ufak bir farklılıkolmamıştır. O da bâtılın, tüm çeşitleriyle kesin reddi, bâtılla ilkeseluzlaşmaya asla yanaşmamak, Allah’ın dininden başkasına hiçbir şart ve merhalederazı olmamak ve bâtılın zail, hakkın hakim olması için mücadele… Akidenin veduruşun merhalesi olmayacağını, daha başından bu alanda net ve kesin tutum alıptaraf olunması gerektiğini Kur’an bize öğrettiği gibi, Peygamber kıssalarıylada bu gerçeği müşahhaslaştırmaktadır.”
Peygamberlerin mücadele süreçlerinin ana eksenini davet mefhumununoluşturduğunu söyleyen Şükrü Hüseyinoğlu, Peygamberlerin, muhatap kılındıklarıtoplumlara her türlü bâtıl anlayış ve yaşayış biçimlerini terk ederek yalnızcahakka yönelme çağrısında bulunduklarını belirterek, bu davetin “gece vegündüz, gizli ve açık olarak” (71/5-10) sabır ve sebatla sürdürüldüğünüvurguladı.
Peygamberlerin Kur’an’da “davetçi”, “şahit”, “müjdeleyici”, “uyarıcı” gibivasıflarla zikredildiğini anlatan Hüseyinoğlu, “Nitekim Allah Rasulü,şu şekilde takdim edilmektedir: “İşte bu, ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.”(Necm, 53/56) İşte bu vasıflar bile, Peygamberlerin mücadelelerinin anaekseninin davet olduğunu anlamaya yeterli karinelerdir.” dedi.
Peygamberlerin muhalefetlerinin de, yerleşik bir düzen teşkil etmelerinin de,savaşlarının ve barışlarının da ekseninde bu temel davet misyonlarının olduğunusöyleyen Şükrü Hüseyinoğlu, “Zindanda da, saraylarda da, meydan vecaddlerde, çarşı-pazarlarda da Peygamberleri, egemen kesimler ve toplumlarıbâtılı terk ederek yalnız hakka tâbi olmaya, Allah’tan başka ibâdet mercii,nizam belirleyici, hüküm koyucu tanımamaya davet ettiğini görmekteyiz.”diyerek konuşmasını tamamladı.
Pamak: Mustazaf dünya halkları adaleti arıyor
Programın ikinci konuşmacısı İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, “fıtriarayış içindeki mustazaf dünya insanlığı Vahiyden uzak olduğu için aradığıadalet sistemini üretemezken, biz Müslümanların elinde ise, işte bütünbu dünya insanlığını da bizi de kurtaracak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak,zulümden ve sömürüden kurtarıp adalete ulaştıracak mesajı taşıyan, Allah’ınkoruması altındaki muhteşem kitabımız Kur’an var” sözleriyle konuşmasına başladı.
Sorumluluğumuzun büyük olduğuna işaret eden Mehmet Pamak, “Hicret’in 1434.yılında, ilk neslin bu büyük sorumluluğun gereğini nasıl yerine getirdiğini,insanlığı zulümatın/karanlıkların kuşatmasından kurtarıp Kur’an’ın aydınlığınanasıl çıkardığını, cahiliyenin zulüm ve sömürüsünden kurtarıp İslam’ınadaletine nasıl ulaştırdığını düşünmeye, o kutlu neslin muhteşem örnekliğiyleortaya konan “yoldaki işaretleri” bir daha hatırlayıp, kendimizi ve halimizisorgulayıp, aynı izzetli yolu takip etmeye azmederek, sorumluluklarımızıkuşanmaya çalışmalıyız.” dedi.
Mekke cahiliyesine karşı ilk neslin yaptığını yaparak, günümüz cahiliyesininküresel ve yerel kuşatmasında yaşanan adaletsizlik, sömürü ve zulümlere karşıvahyi sosyalleştirip, imani, ameli ve yapısal hicretleri gerçekleştirmemizgerektiğine işaret eden Pamak, böylece “mehcur” bırakarak kendisindenuzaklaşılmış olan Kur’an’a doğru yeniden hicret edip Hablullah’a toplucasarılarak, fıtri arayış içindeki dünya insanlığına şahidlik, örneklik, modellikyaparak yol göstermemizin önemini vurguladı.
“Kur’an, ilk indiği hayatı inşa etmek ve Kur’an’la inşa edilen bu ilk hayatıinsanlığa örnek kılmak, toplumu kuşatan zulümâtın zindan duvarlarını yıkarakonları aydınlığa çıkarmak için indirilmiş bir kitaptır.” diyen Pamak,daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple Kur’an,Mekke’deki ilk muhatapların hayatı içine inmiş ve o hayatın içine okunmuş,hayatın içinden okunmuş ve o ilk hayatı (Resulün ve ashabının hayatını) inşaederek tamamlanmış bir kitaptır. Bu sebeple de Kur’an, o ilk hayattankoparılmadan/soyutlanmadan okunursa, o ilk inşa ettiği hayatın içinde, o ilkneslin hayatıyla birlikte dosdoğru okunursa, hakkıyla okunursa, bugün dehayatla bağı kurulacak pratik ilkeleri yakalamak ve ilk örneği bugünkü hayatataşımak mümkündür. Üstelik bu tür bir okuma, dinde isabet kaydetmek içinzorunludur. Özellikle ifade etmek gerekir ki, ilk Kur’an toplumunu oluşturanmü’minlerin hepsi Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okuyorlar,bu amaçla tertil üzere Kur’an eğitimi alıyorlardı. Bütün mü’minler okuyupeğitimini aldıkları Kur’an’dan anladıklarını, fıkhettiklerini hayatlarınataşımaya çalışıyorlar, birbirleriyle de fikir teatisinde bulunuyorlardı. İştebu sebeple örneğimiz ilk Kur’an toplumu “müçtehid toplum” hüviyetinikazanıyordu. Kur’an okumaları ve eğitimi sonucunda fıkhettiklerini hayatlarındauygulamaya koyuyorlar, cemaat planındaki pratiğe ise şuranın içtihatları yönveriyordu. Kur’an’ı anlama ve uygulamalarında ihtilaf ettikleri konuları Resulullah’a(s) soruyorlar, açık bir hüküm yoksa yeni vahyin gelmesini bekliyorlar vehayatı işte böyle dönüştürüp vahiyle inşa ediyorlardı. Bugün ise, kendisininMüslüman olduğunu söyleyenlerin büyük çoğunluğu Kur’an okumamakta, okuyanlarınbüyük çoğunluğu da hakkıyla okumamaktadırlar. Halbuki bugün de Kur’antoplumunun oluşabilmesi için her Müslüman’ın Kur’an’ı hakkıyla okuma çabasıiçine girmesi gerekmektedir.”
Ülke ve Bölge halklarını Kur’an’a Hicret etmeye davet ediyoruz
Mehmet Pamak, bu sebeple ülke ve bölge halklarını, yüzyıllar süresinceyaşanan yozlaşma sürecinde, “mehcur”/terk edilmiş bırakılan Kur’an’a dönmeye,yeniden Kur’an’a hicret etmeye çağırdıklarını belirttikten sonra toplumayönelik davetini şu şekilde gerçekleştirdi:“Tarihsel bozulma süreçlerindemuharref geleneğin ve modern cahiliyenin etkisiyle tahrif edilmiş İslamanlayışlarını ve küresel emperyal projelerle oluşturulmak istenen hak-batılkarışımı Protestanlaştırılmış, sekülarize edilmiş din algılarını bırakmaya,geleneksel ve modern bid’at ve hurafelere dayalı olarak üretilmiş ipleri terketmeye davet ediyoruz. Bu üretilmiş ipleri bırakıp Allah’ın inzal edilmişkurtarıcı ipi olan “Hablullah”a yeniden ve topluca sarılarak, tevhid akıdesindevahdeti sağlayacak ümmeti vahiyle yeniden inşa etmeye çağırıyoruz.
Tüm insanları ve halkımızı, Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak içinokumaya çağırıyoruz, çünkü Kur’an’ı hakkıyla okumak, ona iman etmenin en temelgereğidir. Kur’an’ı anlamak ve yaşamak konusunda güzel örneğimiz, modelimiz vevahyin ilk şahidi olan Resulullah (s)’in sünnetini esas alarak Kur’an’ı ilkindiği ve ilk inşa ettiği hayatın içinde okumaya, Allah’a ve Resulüne itaateçağırıyoruz. Vahyin ilk muhatapları olan ilk Kur’an neslinin, Resulullah (s)önderliğinde ortaya koydukları mücadele sünnetini ve bu mücadele sürecindetakip ettikleri yolda bıraktıkları işaretleri takibe çağırıyoruz ” ALINTI
Kur’an’aDavet Platormu’nun ülke çapında tertip edeceği Kur’an’a Davet Panellerinin ilkiİstanbul Kağıthane’de gerçekleştirildi. Kur’an ve Toplumsal Dönüşüm üstbaşlıklı programın konuşmacıları İLKAV başkanı Mehmet Pamak ve yazar ŞükrüHüseyinoğlu’ydu. Programı Küremedya Genel Yayın Yönetmeni Hamza Er yönetti.OrganizasyonunuKur'an'a Davet Platformu bölge Kur'an halkalarından olan Eğitim-Der veAKMER'in üstlendiği program İLKAV web sitesi üzerinden küremedya'da dacanlı olarak yayınlandı.
KağıthaneKültür Merkezinde ilgiyle takip edilen programda Kur’an’da mücadele süreçleribelirtilen Peygamberlerin ve Hz. Muhammed(s)’in örnekliğinden günümüze mesajlaraktarıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Hamza Er, Kur’an’a Davet Platformuolarak Kur’an’a Davet seferberliği başlattıklarını, insanlığı, muhtaç olduğuKur’an’la buluşturabilmek adına seri programlar tertip edeceklerini belirtti.Er, “Kur’an’a Davet seferberliği, Onu bizlere ulaştıran, nasıl pratiğegeçirmemiz gerektiğini bizzat yaşayarak öğreten, o vahyin şahitliğinigerçekleştiren, tek önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed(s) den bağımsızdeğildir. Sünnet, Allah Resulünün Vahyi hayata geçirmesi, yaşama dökülmüşhalidir. O’nun ahlakı Kur’an’dır diyor Hz. Ayşe annemiz… Bizler Resule itaatinAllah’a itaat etmek olduğuna iman ediyoruz. Allah sevdiğini iddia edenlerinbunu Resule bağlılık göstererek ispat etmeleri gerektiğine inanıyoruz.”ifadesiyle de Peygamber(s)’imizin örnekliğinin öneminin altını çizdi.
Cahiliye tortularıyla kuşatılmış insanlığı bu cahiliye kuşatmasından kurtararakyeniden Kur'an'la aydınlığa çıkmasına vesile olmak, yani Toplumu Kur’an ileDönüştürmeye çalışmanın vazgeçilmez, ertelenemez ibadetlerimizden olduğunusöyleyen Hamza Er, “bu ibadeti yerine getirirken Peygamberlerin, insanları Allah'tangayri otoriteleri veli ve ilah edinmekten kaçınmaya yönelik çabalarını buyürüyüşteki yoldaki işaretleri dikkate almamız gerekmektedir.” dedi.
Hamza Er, “bu sebeple bugün Toplumun Kur’an’la Dönüşü sürecinde Kur’an’dakipeygamberlerin örnekliğine ve Peygamberimiz ve ilk neslin yapısına işaretetmeye gayret edeceğiz” diyerek sözü konuşmacılara bıraktı.
Tüm Peygamberlerin davetinde temel ilkeler ve ölçüler ortaktır
Program’da ilk olarak söz alan yazarŞükrü Hüseyinoğlu, Peygamberkıssalarının bize öğrettiği öncelikli hakikatin, tüm Peygamberlerin aynıilkeler ve ölçüler istikametinde hareket etmiş olduğudur dedi. Peygamberlerin,toplumsal ve siyasal konumları ne olursa olsun bu konuda hiç bir farklılıkgöstermediklerine işaret eden Hüseyinoğlu daha sonra şunları ifade etti: “Şirkinegemen olduğu bir vasatta az sayıda insanla birlikte şirkin hakimiyetine karşıdirenen Peygamberler de, toplumsal/siyasal bir güç teşkil etme imkanı bulanPeygamberler de aynı Rabbani ilkelere tabi olmuşlardır. İçinde bulunduklarıtoplumsal/siyasal şartlara göre hareket stratejileri farklılık gösterebilse de,yine tekrarlıyoruz ki ilkesel düzlemde aralarında en ufak bir farklılıkolmamıştır. O da bâtılın, tüm çeşitleriyle kesin reddi, bâtılla ilkeseluzlaşmaya asla yanaşmamak, Allah’ın dininden başkasına hiçbir şart ve merhalederazı olmamak ve bâtılın zail, hakkın hakim olması için mücadele… Akidenin veduruşun merhalesi olmayacağını, daha başından bu alanda net ve kesin tutum alıptaraf olunması gerektiğini Kur’an bize öğrettiği gibi, Peygamber kıssalarıylada bu gerçeği müşahhaslaştırmaktadır.”
Peygamberlerin mücadele süreçlerinin ana eksenini davet mefhumununoluşturduğunu söyleyen Şükrü Hüseyinoğlu, Peygamberlerin, muhatap kılındıklarıtoplumlara her türlü bâtıl anlayış ve yaşayış biçimlerini terk ederek yalnızcahakka yönelme çağrısında bulunduklarını belirterek, bu davetin “gece vegündüz, gizli ve açık olarak” (71/5-10) sabır ve sebatla sürdürüldüğünüvurguladı.
Peygamberlerin Kur’an’da “davetçi”, “şahit”, “müjdeleyici”, “uyarıcı” gibivasıflarla zikredildiğini anlatan Hüseyinoğlu, “Nitekim Allah Rasulü,şu şekilde takdim edilmektedir: “İşte bu, ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.”(Necm, 53/56) İşte bu vasıflar bile, Peygamberlerin mücadelelerinin anaekseninin davet olduğunu anlamaya yeterli karinelerdir.” dedi.
Peygamberlerin muhalefetlerinin de, yerleşik bir düzen teşkil etmelerinin de,savaşlarının ve barışlarının da ekseninde bu temel davet misyonlarının olduğunusöyleyen Şükrü Hüseyinoğlu, “Zindanda da, saraylarda da, meydan vecaddlerde, çarşı-pazarlarda da Peygamberleri, egemen kesimler ve toplumlarıbâtılı terk ederek yalnız hakka tâbi olmaya, Allah’tan başka ibâdet mercii,nizam belirleyici, hüküm koyucu tanımamaya davet ettiğini görmekteyiz.”diyerek konuşmasını tamamladı.
Pamak: Mustazaf dünya halkları adaleti arıyor
Programın ikinci konuşmacısı İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, “fıtriarayış içindeki mustazaf dünya insanlığı Vahiyden uzak olduğu için aradığıadalet sistemini üretemezken, biz Müslümanların elinde ise, işte bütünbu dünya insanlığını da bizi de kurtaracak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak,zulümden ve sömürüden kurtarıp adalete ulaştıracak mesajı taşıyan, Allah’ınkoruması altındaki muhteşem kitabımız Kur’an var” sözleriyle konuşmasına başladı.
Sorumluluğumuzun büyük olduğuna işaret eden Mehmet Pamak, “Hicret’in 1434.yılında, ilk neslin bu büyük sorumluluğun gereğini nasıl yerine getirdiğini,insanlığı zulümatın/karanlıkların kuşatmasından kurtarıp Kur’an’ın aydınlığınanasıl çıkardığını, cahiliyenin zulüm ve sömürüsünden kurtarıp İslam’ınadaletine nasıl ulaştırdığını düşünmeye, o kutlu neslin muhteşem örnekliğiyleortaya konan “yoldaki işaretleri” bir daha hatırlayıp, kendimizi ve halimizisorgulayıp, aynı izzetli yolu takip etmeye azmederek, sorumluluklarımızıkuşanmaya çalışmalıyız.” dedi.
Mekke cahiliyesine karşı ilk neslin yaptığını yaparak, günümüz cahiliyesininküresel ve yerel kuşatmasında yaşanan adaletsizlik, sömürü ve zulümlere karşıvahyi sosyalleştirip, imani, ameli ve yapısal hicretleri gerçekleştirmemizgerektiğine işaret eden Pamak, böylece “mehcur” bırakarak kendisindenuzaklaşılmış olan Kur’an’a doğru yeniden hicret edip Hablullah’a toplucasarılarak, fıtri arayış içindeki dünya insanlığına şahidlik, örneklik, modellikyaparak yol göstermemizin önemini vurguladı.
“Kur’an, ilk indiği hayatı inşa etmek ve Kur’an’la inşa edilen bu ilk hayatıinsanlığa örnek kılmak, toplumu kuşatan zulümâtın zindan duvarlarını yıkarakonları aydınlığa çıkarmak için indirilmiş bir kitaptır.” diyen Pamak,daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple Kur’an,Mekke’deki ilk muhatapların hayatı içine inmiş ve o hayatın içine okunmuş,hayatın içinden okunmuş ve o ilk hayatı (Resulün ve ashabının hayatını) inşaederek tamamlanmış bir kitaptır. Bu sebeple de Kur’an, o ilk hayattankoparılmadan/soyutlanmadan okunursa, o ilk inşa ettiği hayatın içinde, o ilkneslin hayatıyla birlikte dosdoğru okunursa, hakkıyla okunursa, bugün dehayatla bağı kurulacak pratik ilkeleri yakalamak ve ilk örneği bugünkü hayatataşımak mümkündür. Üstelik bu tür bir okuma, dinde isabet kaydetmek içinzorunludur. Özellikle ifade etmek gerekir ki, ilk Kur’an toplumunu oluşturanmü’minlerin hepsi Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okuyorlar,bu amaçla tertil üzere Kur’an eğitimi alıyorlardı. Bütün mü’minler okuyupeğitimini aldıkları Kur’an’dan anladıklarını, fıkhettiklerini hayatlarınataşımaya çalışıyorlar, birbirleriyle de fikir teatisinde bulunuyorlardı. İştebu sebeple örneğimiz ilk Kur’an toplumu “müçtehid toplum” hüviyetinikazanıyordu. Kur’an okumaları ve eğitimi sonucunda fıkhettiklerini hayatlarındauygulamaya koyuyorlar, cemaat planındaki pratiğe ise şuranın içtihatları yönveriyordu. Kur’an’ı anlama ve uygulamalarında ihtilaf ettikleri konuları Resulullah’a(s) soruyorlar, açık bir hüküm yoksa yeni vahyin gelmesini bekliyorlar vehayatı işte böyle dönüştürüp vahiyle inşa ediyorlardı. Bugün ise, kendisininMüslüman olduğunu söyleyenlerin büyük çoğunluğu Kur’an okumamakta, okuyanlarınbüyük çoğunluğu da hakkıyla okumamaktadırlar. Halbuki bugün de Kur’antoplumunun oluşabilmesi için her Müslüman’ın Kur’an’ı hakkıyla okuma çabasıiçine girmesi gerekmektedir.”
Ülke ve Bölge halklarını Kur’an’a Hicret etmeye davet ediyoruz
Mehmet Pamak, bu sebeple ülke ve bölge halklarını, yüzyıllar süresinceyaşanan yozlaşma sürecinde, “mehcur”/terk edilmiş bırakılan Kur’an’a dönmeye,yeniden Kur’an’a hicret etmeye çağırdıklarını belirttikten sonra toplumayönelik davetini şu şekilde gerçekleştirdi:“Tarihsel bozulma süreçlerindemuharref geleneğin ve modern cahiliyenin etkisiyle tahrif edilmiş İslamanlayışlarını ve küresel emperyal projelerle oluşturulmak istenen hak-batılkarışımı Protestanlaştırılmış, sekülarize edilmiş din algılarını bırakmaya,geleneksel ve modern bid’at ve hurafelere dayalı olarak üretilmiş ipleri terketmeye davet ediyoruz. Bu üretilmiş ipleri bırakıp Allah’ın inzal edilmişkurtarıcı ipi olan “Hablullah”a yeniden ve topluca sarılarak, tevhid akıdesindevahdeti sağlayacak ümmeti vahiyle yeniden inşa etmeye çağırıyoruz.
Tüm insanları ve halkımızı, Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak içinokumaya çağırıyoruz, çünkü Kur’an’ı hakkıyla okumak, ona iman etmenin en temelgereğidir. Kur’an’ı anlamak ve yaşamak konusunda güzel örneğimiz, modelimiz vevahyin ilk şahidi olan Resulullah (s)’in sünnetini esas alarak Kur’an’ı ilkindiği ve ilk inşa ettiği hayatın içinde okumaya, Allah’a ve Resulüne itaateçağırıyoruz. Vahyin ilk muhatapları olan ilk Kur’an neslinin, Resulullah (s)önderliğinde ortaya koydukları mücadele sünnetini ve bu mücadele sürecindetakip ettikleri yolda bıraktıkları işaretleri takibe çağırıyoruz ” ALINTI