HASAN CAN
Active member
[URL="http://img824.imageshack.us/img824/9519/nedenturkcekonusmuyorsu.jpg"].[/URL]
Türkçe Ile Ilgili Ilginç Notlar * Türkiye'den yapilan radyo televizyon yayinlari etkisiyle Azerbaycanli gençler artik Farsça "evet" anlamina gelen "beli" yerine "evet" demeye baslamislar Vaktiyle biz "vazife" diyorduk, onlar da "vazife" diyorlardi "Görev" kelimesi kullanim alanina girmemis olsa bile en azindan duyduklari zaman yadirgamiyorlar. Türkiye'deki alelade insan da Azerbaycanli bir konusucuyu on yil öncesine göre daha rahat anlayabiliyor Hatta Türkmenistanli, Özbekistanli konuklari da daha rahat anlayabiliyor.
* Birlesmis Milletler ve dünya Istatistik kuruluslarinin verdigi verilere göre dünyada yaygin kullanilan dilleri kullanis alani ve amacina göre üç kategoride siniflayabiliriz:
1 Dünyada en çok nüfus tarafindan ana dil olarak kullanilan diller,
2 Dünyada en genis cografi alanda kullanilan diller,
3 Dünyada bilimsel ve teknoloji alanda ticaret, haberlesme ve bilgi alisverisinde yaygin kullanilan diller
Birinci gruptaki diller açisindan siralama Çince, Hinduca, Ingilizce, Ispanyolca, Rusça, Arapça ve digerleri;
Ikinci kategoriye göre siralama Ingilizce, Çince, Ispanyolca, Arapça, Türkçe, Hinduca;
Üçüncü kategoriye göre ise siralamada baslica Bati Avrupa Dilleri Ingilizce, Almanca, Fransizca, Ispanyolca ve Rusça yer almaktadir Pasifik devletlerinden Japonya'nin hizla gelisen Çin'in dili de yakin bir gelecekte bu kategoride yer alacaktir
Skale dergisi 1993 yili 1 sayisinda yayinlanan "Sayilarla Avrupa Toplulugu" yazisinda verilen bilgiye göre Avrupa toplulugunda 20-24 yas arasi gençlerin % 83'ü en az bir yabanci dile hakim, bu daha yaslilarda % 50 civarinda Belçika, Hollanda, Isviçre gibi ülkelerde oran çok daha yüksek. Buna karsin Avrupa'da bütün orta ögrenim ve üniversite ögretimi kendi ana dillerinde yapiliyor. Diger bir örnek, nüfusu sadece 10 milyon olan Macaristan'da bütün okullar Macarca, tek bir üniversite. 1991 sonrasi Ingilizce açildi, ama ögrencileri yabanci. Macarca ülke disinda hiçbir ülkede kullanilmadigi halde her konuda bizden çok daha fazla Macarca kitap basiyorlar ve her Macar da bir yabanci dil biliyor. SCI ce taranan dergilerde yayinlanan makalelerin ülkelere göre siralamasinda ilk 20 sirada yer alan ülkelerden yalniz Hindistan yabanci dilde ögretim yapiyor. Yani her ülke kendi dilinde ögretim yaparak bilim üretebiliyor, diller bilim üretimine engel degil.
* Sirf Istanbul'da Ingilizce, Fransizca, Almanca Italyanca egitim yapan orta dereceli okullarin sayisi 150'nin üzerende. Bütün ülkede ise özel okullarin sayisi 1995 yili itibariyle 871'dir. Eger önlem alinmaz ve sinirlamaya gidilmezse üniversitelerimiz de bu yola girer. Egitim çaginda 15 milyon nüfusun tamamini böyle özel okullara göndermemiz mümkün olmadigindan (14300000 toplam ögrencinin sadece 200000'i özel okullara gidebilmektedir) talep de devamli kamçilandigindan maalesef en seçme basarili ögrenciler "Robert Kolej, Galatasaray Lisesi" basta olmak üzere yabanci dilde egitim yapan okullara gönderiliyor ya da bu okullari tercihe zorlaniyor. Yabanci dilde ögretim yapan üniversiteler için de ayni durum sözkonusu. Böyle olunca bütün bu üstün yetenekli çaliskan, seçme ögrencileri alan okullar hem yabanci dilde hem de diger sosyal ve fen derslerinde daha basarili oluyorlar. Bu sonuç da biraz önce degindigimiz genel kanaati olusturuyor. Yani malzeme kaliteli oldugu için ürün de kaliteli oluyor. Önemli olan bir ögretim kurumunun ögrenci alirken hangi yüzde diliminden ögrenci aldigina bakilarak bu ögrencileri hangi yüzde diliminden mezun ettikleridir. Mezunlar ilk yüzde diliminden daha basarili yüzdeye yerlestirilebiliyorsa o kurum basarilidir.
* Tarihçi Jean-Paul Rouxlerle ilgili olarak kabul edilebilecek biricik tanim dilbilgisel olandir … Türklerin dili çok büyük bir çekim gücüne sahip oldugundan iliskide bulunduklari birçok insan toplulugu tarafindan benimsenmistir'' diyor Ünlü dilbilimciler, Türkçenin yetkinligini ve kuralli olus bakimindan öteki dillerden üstünlügünü övmüslerdir
* Max Müller, Türkçe hakkindaki görüslerini söyle açikliyor: ''Türkçenin bir dilbilgisi kitabini okumak, bu dili ögrenmek niyetinde olanlar için bir zevktir.Türlü dilbilgisi kurallarinin belirlenmesindeki ustalik, eylem çekimlerindeki düzenlilik, bütün dil yapisindaki saydamlik, kolayca anlasilabilme niteligi, insan zekasinin dil araciligi ile beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlik uyandirir… Türk dilinde her sey saydamdir, apaçiktir
* Jean Deny, ''Türk dili, seçkin bir bilginler kurulunun danisma ve tartismalari sonucunda olustugu kanisini uyandiriyor. Fakat böyle bir kurul, Türkistan bozkirinda kendi basina kalmis olarak ve kendi yasalari ya da kendi içgüdüleri itisiyle, insan beyninin yarattigi bu sonucu saglayamazdi !'' demektedir
* XIII yüzyilda Cengiz Hanin Mogol Imparatorlugu, yaklasik olarak, tüm Dünyasini egemenligi altinda toplamistir Mogol Imparatorlugunun, devlet dili olarak Uygur Türkçesini ve Uygur yazisini kullanmistir.
* Türk dilinin büyüleyici etkisi kendini göstererek, Türkçe, Anadoluda hizla yayginlasan halk dili olur. Mogol isbirlikçisi Anadolu Selçuklusu sultanlarinin egemenligine baskaldiran Türkmen beyi Karamanoglu Mehmet Bey'in Konyayi ele geçirip Siyavus'u Selçuklu sultani yapmasi, Türk dili için mutlu bir olay olur: Karamanoglu Mehmet Bey, 19 Mayis 1277'de ünlü fermanini yayinlar: ''Bugünden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden gayri dil konusulmayacaktir! '' Türkçenin bu bagimsizlik bildirgesiyle, Mogollarin ilerlemesini durdurmus olan '' külahli, ayagi çarikli ve kara kilimli Türkmenler'', Farsçayi benimsetmeye çalisan ''Rumi'' adi takinmis Selçuklulara karsi bir dil yengisi kazanmislardir.
* Yunus ,Mevlana'nin Mesnevisini okudugunda çok uzun ve belki biraz da Farsça yazilmis olmasini begenmeyerek, bu Mesnevinin yerine:
''Ete kemige büründüm
Yunus deyi göründüm''
beytini önermesi, yi sevenler için etkileyicidir. Yunus'un siirleri yüz yilardan beri Türklerin belleginde yasamaktadir. Günümüzde Birlesmis Milletler yapisinin girisinde duvara yazilan :
Gelin kardes olalim
Isi kolay kilalim
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
dörtlügü ile güzel Türkçe ve insancillik dersi vermektedir.
* Karacaoglan, Dadaloglu, Köroglu, Kaygusuz Abdal ve daha nice Türk halk ozanlari kosmalar, koçaklamalar söyleyerek Türk dilinin gelismesine katkida bulunmuslardir. Osmanli sairlerinden daha özgün, daha kalici olmuslardir.
Örnegin en ünlü sairleri, Karacaoglan'in ''Çukurova bayramligin giyerken / Çiplakligin üzerinden soyarken / Subat ayi kis yelini kovarken / Cennet demek sana yakisir daglar'' dörtlüsü ile baslayip ''Karacaoglan size bakar sevinir / Sevinirken kalbi yanar gögünür / Kimildanir hep dertleri devinir / Yas ile sevinci yikisir daglar'' dörtlüsü ile biten kosmasindaki özgün doga betimlemesinin düzeyine ulasamamislardir Bu kosmadaki anlatim akiciligi ve sözcük zenginligi, Türkçenin gücünü ortaya koymaktadir.
Anayasanin (Kanun-u Esasi) hazirlanmasinda dil sorunu ortaya çikti: Genis Osmanli topraklarindan Meclise gelecek temsilciler hangi dil ile konusacakti? Bati, yüzyillar önce tek bir ulusal dili egemen kilip gelistirerek böyle bir sorunla karsilasmamisti. Uzun tartismalardan sonra -azinliklarin tepkileri de yatistirilarak- Anayasanin 18 Maddesine Osmanli Devletinin resmi dilinin Türkçe olduguna ve devlet hizmetlerine gireceklerin bu dili bilmesinin gerektigine iliskin hüküm konuldu. IIAbdülhamit'in Meclisi kapattiktan sonra uyguladigi agir sansür, dili kapsamadigindan, aydinlarin Türkçeyi gelistirme çabalari kesintiye ugramamistir. II Abdülhamit, sadrazamliga atadigi Türkçe bilmeyen Çerkez Hayrettin Pasanin telkini ile devletin resmi dilinin Arapça olmasini istemis ise de, Sait Pasa'nin ''Devlet dili Arapça olursa Türklük ortadan kalkar'' diyerek karsi çikmasi üzerine, bu isteginden vazgeçmistir.
* Osmanli döneminde, tip, mühendislik ve askerlik terimlerinin Bati dillerinden Osmanlicaya çevrilmesi görüsü egemendi. Ancak terim türetmede Türkçe sözcüklerden degil de Arapça ve Farsça sözcüklerden yararlanilmakta idi .Bu "takintiyla" kimi zaman gülünçlüklere düsülürdüÖrnegin Osmanlinin Italyadan satin aldigi toplarin üzerinde ''Balliemez'' damgasi bulundugu için, bu toplar Türkler arasinda ''Balyemez Topu'' diye adlandirilmisti. Ancak Osmanlinin bilgiç okumuslari, bu toplara Türkçe bir ad konuldugunu sanarak, Türkçe sözcükleri asagilik sayip Türkçeyi bilimsel ürünleri adlandirmaya yakistiramadiklarindan, Türkçe ''Balyemez'' sözcügünü, yarisi Arapça yarisi Farsçaya çevirerek ''Asalnemihored'' yapmisti ''Asal'', Arapça "bal", ''Nemi-hored'' ise Farsça "yemez" anlamina geliyordu.
* Abece sorununu, ''Bizim ahenkli zengin dilimiz kendini gösterecektir'' diyerek, 3 Kasim 1928 tarihinde Mecliste kabulünü sagladigi yasayla, Latin harflerine dayanan Türk abecesini dilimize kazandirmistir.
* Hint-Avrupa ve Sami dillerine göre Türkçenin bu arada bilim terimleri türetmede önemli bir üstünlügü vardir ''Türkçenin Gücü'' yapitinda açiklandigi üzere, Türkçemiz bu özelligi ile benzersiz üstünlüge sahiptir. Bu yapitta ''sür-'' kökünden, yalnizca Türkiye Türkçesinde 100 kadar türetilmis sözcük örnegi verilmistir.
* 1936 yilinda Kahire'de toplanan Arap dil kurultayi, 3600 kadar sözcügü Arapça sözlükten çikarmistir Çikarilan bu sözcükler arasinda ''sarik'' sözcügü de vardir.
* 12 Eylül Darbesi sonrasi, dilde geriye dönüs zorlamalarina girilmis, kimi öz Türkçe sözcüklerin kullanilmasi Yönetim Buyruguyla yasaklanmistir. Bu sözcükler arasinda ''devrim'' ve dönemin devlet baskani Kenan Evren'in soyadi olan ''evren'' sözcügü bile bulunmakta idi.
Türkçe Ile Ilgili Ilginç Notlar * Türkiye'den yapilan radyo televizyon yayinlari etkisiyle Azerbaycanli gençler artik Farsça "evet" anlamina gelen "beli" yerine "evet" demeye baslamislar Vaktiyle biz "vazife" diyorduk, onlar da "vazife" diyorlardi "Görev" kelimesi kullanim alanina girmemis olsa bile en azindan duyduklari zaman yadirgamiyorlar. Türkiye'deki alelade insan da Azerbaycanli bir konusucuyu on yil öncesine göre daha rahat anlayabiliyor Hatta Türkmenistanli, Özbekistanli konuklari da daha rahat anlayabiliyor.
* Birlesmis Milletler ve dünya Istatistik kuruluslarinin verdigi verilere göre dünyada yaygin kullanilan dilleri kullanis alani ve amacina göre üç kategoride siniflayabiliriz:
1 Dünyada en çok nüfus tarafindan ana dil olarak kullanilan diller,
2 Dünyada en genis cografi alanda kullanilan diller,
3 Dünyada bilimsel ve teknoloji alanda ticaret, haberlesme ve bilgi alisverisinde yaygin kullanilan diller
Birinci gruptaki diller açisindan siralama Çince, Hinduca, Ingilizce, Ispanyolca, Rusça, Arapça ve digerleri;
Ikinci kategoriye göre siralama Ingilizce, Çince, Ispanyolca, Arapça, Türkçe, Hinduca;
Üçüncü kategoriye göre ise siralamada baslica Bati Avrupa Dilleri Ingilizce, Almanca, Fransizca, Ispanyolca ve Rusça yer almaktadir Pasifik devletlerinden Japonya'nin hizla gelisen Çin'in dili de yakin bir gelecekte bu kategoride yer alacaktir
Skale dergisi 1993 yili 1 sayisinda yayinlanan "Sayilarla Avrupa Toplulugu" yazisinda verilen bilgiye göre Avrupa toplulugunda 20-24 yas arasi gençlerin % 83'ü en az bir yabanci dile hakim, bu daha yaslilarda % 50 civarinda Belçika, Hollanda, Isviçre gibi ülkelerde oran çok daha yüksek. Buna karsin Avrupa'da bütün orta ögrenim ve üniversite ögretimi kendi ana dillerinde yapiliyor. Diger bir örnek, nüfusu sadece 10 milyon olan Macaristan'da bütün okullar Macarca, tek bir üniversite. 1991 sonrasi Ingilizce açildi, ama ögrencileri yabanci. Macarca ülke disinda hiçbir ülkede kullanilmadigi halde her konuda bizden çok daha fazla Macarca kitap basiyorlar ve her Macar da bir yabanci dil biliyor. SCI ce taranan dergilerde yayinlanan makalelerin ülkelere göre siralamasinda ilk 20 sirada yer alan ülkelerden yalniz Hindistan yabanci dilde ögretim yapiyor. Yani her ülke kendi dilinde ögretim yaparak bilim üretebiliyor, diller bilim üretimine engel degil.
* Sirf Istanbul'da Ingilizce, Fransizca, Almanca Italyanca egitim yapan orta dereceli okullarin sayisi 150'nin üzerende. Bütün ülkede ise özel okullarin sayisi 1995 yili itibariyle 871'dir. Eger önlem alinmaz ve sinirlamaya gidilmezse üniversitelerimiz de bu yola girer. Egitim çaginda 15 milyon nüfusun tamamini böyle özel okullara göndermemiz mümkün olmadigindan (14300000 toplam ögrencinin sadece 200000'i özel okullara gidebilmektedir) talep de devamli kamçilandigindan maalesef en seçme basarili ögrenciler "Robert Kolej, Galatasaray Lisesi" basta olmak üzere yabanci dilde egitim yapan okullara gönderiliyor ya da bu okullari tercihe zorlaniyor. Yabanci dilde ögretim yapan üniversiteler için de ayni durum sözkonusu. Böyle olunca bütün bu üstün yetenekli çaliskan, seçme ögrencileri alan okullar hem yabanci dilde hem de diger sosyal ve fen derslerinde daha basarili oluyorlar. Bu sonuç da biraz önce degindigimiz genel kanaati olusturuyor. Yani malzeme kaliteli oldugu için ürün de kaliteli oluyor. Önemli olan bir ögretim kurumunun ögrenci alirken hangi yüzde diliminden ögrenci aldigina bakilarak bu ögrencileri hangi yüzde diliminden mezun ettikleridir. Mezunlar ilk yüzde diliminden daha basarili yüzdeye yerlestirilebiliyorsa o kurum basarilidir.
* Tarihçi Jean-Paul Rouxlerle ilgili olarak kabul edilebilecek biricik tanim dilbilgisel olandir … Türklerin dili çok büyük bir çekim gücüne sahip oldugundan iliskide bulunduklari birçok insan toplulugu tarafindan benimsenmistir'' diyor Ünlü dilbilimciler, Türkçenin yetkinligini ve kuralli olus bakimindan öteki dillerden üstünlügünü övmüslerdir
* Max Müller, Türkçe hakkindaki görüslerini söyle açikliyor: ''Türkçenin bir dilbilgisi kitabini okumak, bu dili ögrenmek niyetinde olanlar için bir zevktir.Türlü dilbilgisi kurallarinin belirlenmesindeki ustalik, eylem çekimlerindeki düzenlilik, bütün dil yapisindaki saydamlik, kolayca anlasilabilme niteligi, insan zekasinin dil araciligi ile beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlik uyandirir… Türk dilinde her sey saydamdir, apaçiktir
* Jean Deny, ''Türk dili, seçkin bir bilginler kurulunun danisma ve tartismalari sonucunda olustugu kanisini uyandiriyor. Fakat böyle bir kurul, Türkistan bozkirinda kendi basina kalmis olarak ve kendi yasalari ya da kendi içgüdüleri itisiyle, insan beyninin yarattigi bu sonucu saglayamazdi !'' demektedir
* XIII yüzyilda Cengiz Hanin Mogol Imparatorlugu, yaklasik olarak, tüm Dünyasini egemenligi altinda toplamistir Mogol Imparatorlugunun, devlet dili olarak Uygur Türkçesini ve Uygur yazisini kullanmistir.
* Türk dilinin büyüleyici etkisi kendini göstererek, Türkçe, Anadoluda hizla yayginlasan halk dili olur. Mogol isbirlikçisi Anadolu Selçuklusu sultanlarinin egemenligine baskaldiran Türkmen beyi Karamanoglu Mehmet Bey'in Konyayi ele geçirip Siyavus'u Selçuklu sultani yapmasi, Türk dili için mutlu bir olay olur: Karamanoglu Mehmet Bey, 19 Mayis 1277'de ünlü fermanini yayinlar: ''Bugünden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden gayri dil konusulmayacaktir! '' Türkçenin bu bagimsizlik bildirgesiyle, Mogollarin ilerlemesini durdurmus olan '' külahli, ayagi çarikli ve kara kilimli Türkmenler'', Farsçayi benimsetmeye çalisan ''Rumi'' adi takinmis Selçuklulara karsi bir dil yengisi kazanmislardir.
* Yunus ,Mevlana'nin Mesnevisini okudugunda çok uzun ve belki biraz da Farsça yazilmis olmasini begenmeyerek, bu Mesnevinin yerine:
''Ete kemige büründüm
Yunus deyi göründüm''
beytini önermesi, yi sevenler için etkileyicidir. Yunus'un siirleri yüz yilardan beri Türklerin belleginde yasamaktadir. Günümüzde Birlesmis Milletler yapisinin girisinde duvara yazilan :
Gelin kardes olalim
Isi kolay kilalim
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
dörtlügü ile güzel Türkçe ve insancillik dersi vermektedir.
* Karacaoglan, Dadaloglu, Köroglu, Kaygusuz Abdal ve daha nice Türk halk ozanlari kosmalar, koçaklamalar söyleyerek Türk dilinin gelismesine katkida bulunmuslardir. Osmanli sairlerinden daha özgün, daha kalici olmuslardir.
Örnegin en ünlü sairleri, Karacaoglan'in ''Çukurova bayramligin giyerken / Çiplakligin üzerinden soyarken / Subat ayi kis yelini kovarken / Cennet demek sana yakisir daglar'' dörtlüsü ile baslayip ''Karacaoglan size bakar sevinir / Sevinirken kalbi yanar gögünür / Kimildanir hep dertleri devinir / Yas ile sevinci yikisir daglar'' dörtlüsü ile biten kosmasindaki özgün doga betimlemesinin düzeyine ulasamamislardir Bu kosmadaki anlatim akiciligi ve sözcük zenginligi, Türkçenin gücünü ortaya koymaktadir.
Anayasanin (Kanun-u Esasi) hazirlanmasinda dil sorunu ortaya çikti: Genis Osmanli topraklarindan Meclise gelecek temsilciler hangi dil ile konusacakti? Bati, yüzyillar önce tek bir ulusal dili egemen kilip gelistirerek böyle bir sorunla karsilasmamisti. Uzun tartismalardan sonra -azinliklarin tepkileri de yatistirilarak- Anayasanin 18 Maddesine Osmanli Devletinin resmi dilinin Türkçe olduguna ve devlet hizmetlerine gireceklerin bu dili bilmesinin gerektigine iliskin hüküm konuldu. IIAbdülhamit'in Meclisi kapattiktan sonra uyguladigi agir sansür, dili kapsamadigindan, aydinlarin Türkçeyi gelistirme çabalari kesintiye ugramamistir. II Abdülhamit, sadrazamliga atadigi Türkçe bilmeyen Çerkez Hayrettin Pasanin telkini ile devletin resmi dilinin Arapça olmasini istemis ise de, Sait Pasa'nin ''Devlet dili Arapça olursa Türklük ortadan kalkar'' diyerek karsi çikmasi üzerine, bu isteginden vazgeçmistir.
* Osmanli döneminde, tip, mühendislik ve askerlik terimlerinin Bati dillerinden Osmanlicaya çevrilmesi görüsü egemendi. Ancak terim türetmede Türkçe sözcüklerden degil de Arapça ve Farsça sözcüklerden yararlanilmakta idi .Bu "takintiyla" kimi zaman gülünçlüklere düsülürdüÖrnegin Osmanlinin Italyadan satin aldigi toplarin üzerinde ''Balliemez'' damgasi bulundugu için, bu toplar Türkler arasinda ''Balyemez Topu'' diye adlandirilmisti. Ancak Osmanlinin bilgiç okumuslari, bu toplara Türkçe bir ad konuldugunu sanarak, Türkçe sözcükleri asagilik sayip Türkçeyi bilimsel ürünleri adlandirmaya yakistiramadiklarindan, Türkçe ''Balyemez'' sözcügünü, yarisi Arapça yarisi Farsçaya çevirerek ''Asalnemihored'' yapmisti ''Asal'', Arapça "bal", ''Nemi-hored'' ise Farsça "yemez" anlamina geliyordu.
* Abece sorununu, ''Bizim ahenkli zengin dilimiz kendini gösterecektir'' diyerek, 3 Kasim 1928 tarihinde Mecliste kabulünü sagladigi yasayla, Latin harflerine dayanan Türk abecesini dilimize kazandirmistir.
* Hint-Avrupa ve Sami dillerine göre Türkçenin bu arada bilim terimleri türetmede önemli bir üstünlügü vardir ''Türkçenin Gücü'' yapitinda açiklandigi üzere, Türkçemiz bu özelligi ile benzersiz üstünlüge sahiptir. Bu yapitta ''sür-'' kökünden, yalnizca Türkiye Türkçesinde 100 kadar türetilmis sözcük örnegi verilmistir.
* 1936 yilinda Kahire'de toplanan Arap dil kurultayi, 3600 kadar sözcügü Arapça sözlükten çikarmistir Çikarilan bu sözcükler arasinda ''sarik'' sözcügü de vardir.
* 12 Eylül Darbesi sonrasi, dilde geriye dönüs zorlamalarina girilmis, kimi öz Türkçe sözcüklerin kullanilmasi Yönetim Buyruguyla yasaklanmistir. Bu sözcükler arasinda ''devrim'' ve dönemin devlet baskani Kenan Evren'in soyadi olan ''evren'' sözcügü bile bulunmakta idi.