Okyay
ÖZEL ÜYE
Tut ki ben yanıldım
Tut ki ben yanıldım, o haklı çıktı.
O’nca; ben kendimi, boşa aldattım.
Hep Hakk’ı düşündüm..,tut, saflık aklı,
Bi ğayrak, taatle, eğildim kalktım.
Mevlâ ne emretmiş..! Resul ne demiş..!(sav)
Ve de haram- helâl, Hak hukuk neymiş.
Dikkatle vird etmek, külfet gelmemiş,
Mü’mince yaşamak, hep gâyem olmuş.
Diyelim bunlar hep, yersiz emekti,
Ecir ve mükâfat, hep uçtu gitti.
Ve hepsi, hikâye, âhiret yoktu,
Her şey dünyâ için, kâr kalacaktı.
Şu hayat bitince, her şey bitecek,
Ölünce bir daha, dirilmeyecek.
Ne suâl sormaya, melek gelecek.
Ne defter, ne cevap, verilmeyecek.
O zaman bir hesap yapalım gâyrı,
Gözden geçirelim, her işi, tavrı.
Burada tartalım, hayırı, şerri,
Görelim kim gerçek, zararlı- kârlı.
Abdeste itiraz, yoktur sanırım,
Çünkü günde beş kez, yıkanır idim.
Temizlik şevkiyle, güç de bulurdum,
Âdetâ zırhımı kuşanır idim.
Namaz mı? Bak onda, gerçek spor var,
Spora ‘bu neymiş?’ denilmez zahar.
Ben de spor yaptım, her gün beş sefer,
Böylece her âzâm, sitres attılar.
Orucum sağlıktı, haccım seyâhat,
Zekât’sa malımı, şerden korumak.
Velhasıl, her işim, hepsi kârda bak!
Bunlarda; imkânsız, bir zarar bulmak.
Ha şimdi, ya benim, yaptığım hak’sa,
Ya âhiret varsa, sorgu çıkcaksa !..
Ki, mutlak çıkacak, Vallah yok sekte,
Zor günler ufukta, hey gaflet! bekle.
Gör ki, ne nedâmet, yalvarma vardır,
Ben kendim âcizim, anlatmam zordur.
Kur’an açıklıyor, bunları bir- bir,
Üstelik ne bir dost, ne yardım vardır.
*Yâ Rabbi! İzin ver, geri gönder de,
Her bir dediğini, yapayım orda.
Ne kadar mutîyim, bak ister gör de,
Belki af edersin, o tevbelerle*.
Diyerek, nice söz.., nice sızlanış..,
Rahman’dan merhamet, dilekte yarış.
Aldanmış olmaktan, öyle serzeniş..,
Dilinde nedâmet, sürer yalvarış….
Öyle bir pişmanlık.., öyle yakarış..,
İnançta- imânda; gör, ne söz veriş...
Velâkin yol bitmiş, tükenmiştir iş,
Gayri takdir hakkı, Mevlâ’ya kalmış.
İnsan o an için, neler vaad etmez !
Neler fedâ eder, neyden vazgeçmez…!
Eğerki imânsız, gitmişse insan,
Bir dünyâ dolusu, altını versen,
Ve bunu fidyelik, münâsip görsen,
Kabul görmez diyor, o yüce Furkân.
Yâ Rabb! dünyâdayken, uyanıklık ver,
Bütün insanlara, hidâyet gönder.
Kabûle açıkken, henüz tevbeler,
Ey Rabbim! burdayken, doğru yol göster.
.
Ey rabbim sen affı, gâyet seversin,
Melekler suçları, siliversinler.
Rahmetin kalplere, inancı versin,
İnsanlar kurtulup, gülüvensinler.
Öyle çok nimetin, taltifin varki,
İbâdet etmekle, hakkı ödenmez.
Kulların öyle çok, af umuyorki,
O sonsuz şefkâtin, bağışlar, dinmez.
(İnşaallah)
"Benim Rahmetimden ümit kesmeyin",
Buyuruyorsun ya, ey Yüce Mevlâm !.
Haydi ey İnsanlar, 'olmaz' demeyin,
Elbet muktedirdir, bu güce Mevlâm.
Şevket OKYAY
Tut ki ben yanıldım, o haklı çıktı.
O’nca; ben kendimi, boşa aldattım.
Hep Hakk’ı düşündüm..,tut, saflık aklı,
Bi ğayrak, taatle, eğildim kalktım.
Mevlâ ne emretmiş..! Resul ne demiş..!(sav)
Ve de haram- helâl, Hak hukuk neymiş.
Dikkatle vird etmek, külfet gelmemiş,
Mü’mince yaşamak, hep gâyem olmuş.
Diyelim bunlar hep, yersiz emekti,
Ecir ve mükâfat, hep uçtu gitti.
Ve hepsi, hikâye, âhiret yoktu,
Her şey dünyâ için, kâr kalacaktı.
Şu hayat bitince, her şey bitecek,
Ölünce bir daha, dirilmeyecek.
Ne suâl sormaya, melek gelecek.
Ne defter, ne cevap, verilmeyecek.
O zaman bir hesap yapalım gâyrı,
Gözden geçirelim, her işi, tavrı.
Burada tartalım, hayırı, şerri,
Görelim kim gerçek, zararlı- kârlı.
Abdeste itiraz, yoktur sanırım,
Çünkü günde beş kez, yıkanır idim.
Temizlik şevkiyle, güç de bulurdum,
Âdetâ zırhımı kuşanır idim.
Namaz mı? Bak onda, gerçek spor var,
Spora ‘bu neymiş?’ denilmez zahar.
Ben de spor yaptım, her gün beş sefer,
Böylece her âzâm, sitres attılar.
Orucum sağlıktı, haccım seyâhat,
Zekât’sa malımı, şerden korumak.
Velhasıl, her işim, hepsi kârda bak!
Bunlarda; imkânsız, bir zarar bulmak.
Ha şimdi, ya benim, yaptığım hak’sa,
Ya âhiret varsa, sorgu çıkcaksa !..
Ki, mutlak çıkacak, Vallah yok sekte,
Zor günler ufukta, hey gaflet! bekle.
Gör ki, ne nedâmet, yalvarma vardır,
Ben kendim âcizim, anlatmam zordur.
Kur’an açıklıyor, bunları bir- bir,
Üstelik ne bir dost, ne yardım vardır.
*Yâ Rabbi! İzin ver, geri gönder de,
Her bir dediğini, yapayım orda.
Ne kadar mutîyim, bak ister gör de,
Belki af edersin, o tevbelerle*.
Diyerek, nice söz.., nice sızlanış..,
Rahman’dan merhamet, dilekte yarış.
Aldanmış olmaktan, öyle serzeniş..,
Dilinde nedâmet, sürer yalvarış….
Öyle bir pişmanlık.., öyle yakarış..,
İnançta- imânda; gör, ne söz veriş...
Velâkin yol bitmiş, tükenmiştir iş,
Gayri takdir hakkı, Mevlâ’ya kalmış.
İnsan o an için, neler vaad etmez !
Neler fedâ eder, neyden vazgeçmez…!
Eğerki imânsız, gitmişse insan,
Bir dünyâ dolusu, altını versen,
Ve bunu fidyelik, münâsip görsen,
Kabul görmez diyor, o yüce Furkân.
Yâ Rabb! dünyâdayken, uyanıklık ver,
Bütün insanlara, hidâyet gönder.
Kabûle açıkken, henüz tevbeler,
Ey Rabbim! burdayken, doğru yol göster.
.
Ey rabbim sen affı, gâyet seversin,
Melekler suçları, siliversinler.
Rahmetin kalplere, inancı versin,
İnsanlar kurtulup, gülüvensinler.
Öyle çok nimetin, taltifin varki,
İbâdet etmekle, hakkı ödenmez.
Kulların öyle çok, af umuyorki,
O sonsuz şefkâtin, bağışlar, dinmez.
(İnşaallah)
"Benim Rahmetimden ümit kesmeyin",
Buyuruyorsun ya, ey Yüce Mevlâm !.
Haydi ey İnsanlar, 'olmaz' demeyin,
Elbet muktedirdir, bu güce Mevlâm.
Şevket OKYAY
Moderatör tarafında düzenlendi: