harekat
Özel Üye
Ümmet içinde yeterli miktarda kaliteli/vasıflı Müslüman olmazsa İslam hayata başarılı bir şekilde uygulanamaz.
İslam kuru bilgiden ve teoriden (nazariyeden) ibaret değildir.
Vasıfsız Müslümanların kuracakları İslamî bir düzen, İslam'ın kendisi değil, karikatürü olur.
Vasıflı Müslümanın özellikleri nelerdir?
* Tahkikî parlak ve sahih bir imana sahip olmak.
* Yeterli miktarda sahih/doğru din/ilmihal bilgisine sahip olmak.
* Genel kültüre sahip olmak.
* Beş vakit namaz kılmak.
* Yüksek ahlak ve karakter sahibi olmak.
* Faziletli/erdemli bir Müslüman olmak.
* Mürüvvetli ve fütüvvetli olmak.
* Bilge olmak.
* İhlaslı olmak.
* Takvalı olmak.
* İcazetli olmak.
* Doğrudan doğruya icazetli değilse, iki koldan icazeti olan kimselere bağlı ve rabıtalı olmak.
* Haram ve şüpheli geliri, serveti olmamak, haram yememek.
* Ehl-i dünya olmamak.
* Âhirete yönelik olmak.
* Mu'temed ve ehil kimselerle istişare yapmak.
* Mücahid fi sebilillah olmak.
* İsraf, lüks, gösteriş, aşırı tüketim, aşırı konfor gibi şeytanî tuzaklara düşmemek.
* Ümmet şuuruna sahip olmak.
* Zamanının İmamına gıyabında biat etmiş olmak.
* En az nefs-i levvâme derecesinde olmak. (Nefs-i emmâre derecesinde/derekesinde kalan kişi vasıflı Müslüman olamaz.)
Başka sıfatlar ve özellikler de var ama bu saydıklarım bir fikir vermeye yeter.
İşte böyle Müslümanlar bir araya gelir, İslamî bir düzen kurarlarsa ortaya, yüzde yüz olmasa bile gerçek bir İslam düzeni çıkmış olur.
Müslüman, beş vakit namaz kılıyor ama İslam'ı iyi öğrenmemiş, iyi anlamamış, ahlakında büyük bozukluklar var, parayı ve malı çılgın gibi seviyor, zengin olmak için her haramı ve her haltı yiyor, rüşvet alıyor, haram komisyon alıyor, her tür hortumlama yapıyor, yalan söylüyor, nepotizm yapıyor, emanetlere hıyanet ediyor, verdiği sözü tutmuyor, insanları aldatıyor, kindar, hizip ve fırka asabiyetine sahip, adaletsiz ve insafsız işler yapıyor... Böyle kimseler bir araya gelseler ve İslamî bir düzen kursalar ortaya ne çıkar? Bir felaket çıkar.
19'uncu miladî yüzyılda Kafkasya'da Moskoflarla İslam tarihinin altın sayfalarını oluşturan bir cihad yapan Şeyh/İmam Şâmil hazretlerine bakalım:
* O icazetli bir din alimiydi.
* İcazetli tarikat şeyhiydi. Böylece Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) iki koldan bağlıydı.
* Sahih bir itikada sahipti.
* Çok yüksek bir ahlaka sahipti.
* Çok yüksek bir karaktere sahipti.
* Beş vakit namazı dosdoğru kılardı.
* İstikametin (doğruluğun ve dürüstlüğün) canlı bir timsali (simgesi) idi.
* Mücahid fi sebilillah idi.
* Hakimiyeti altındaki bölgelerde Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeyi uygulardı.
* Mâruf ile emr eder ve münkerden nehy ederdi.
İşte kaliteli bir Müslüman böyle olur.
Şeyh Şâmil örnek bir İslam devleti reisiydi.
Bir keresinde, cihad ederken yaralanmış, bin zahmetle bir dağ köyüne getirilmiş, uzun müddet komada kalmıştı. Kendine geldiğinde ilk sözü "Namaz vakti geçti mi?" olmuştu.
Şeyh Şâmil:
* İcazetli din alimiydi.
* İcazetli tarikat şeyhiydi.
* Gerçek İslam devlet reisiydi.
İşte gerçek İslam toplumları, gerçek İslam uygulamaları, gerçek İslam devletleri böyle vasıflı ve gerçek Müslümanlarla kurulur.
Yazmaktan bıkmadım, bir kere daha tekrarlayayım:
Sultan Salahaddin-i Eyyubî (Allah ona rahmet eylesin) vefat ettiği vakit başveziri Şam sokaklarındaz dellal gezdirmiş:
"Ey ahali, bilmiş olunuz ki, şu şu şu ülklerin sultanı Salahaddin fâni dünyadan âhirete intikal etmiştir. Mirasından, cenaze masraflarına yetecek para çıkmadığı için masrafları yakınları karşılamıştır."
En zeki, en akıllı, en istidatlı, en kabiliyetli, ruhça en asil çocuklarımızı vasıflı Müslümanlar, vasıflı rehberler, vasıflı öğütçüler, vasıflı idareciler olarak yetiştirmezsek gerçek bir İslam toplumu kuramayız.
Vasıfsız Müslümanlarla ne köy olur, ne kasaba.
İlle de vasıflı Müslüman.