nefsimutmainne
Aktif Üyemiz
Yandım Gül Oldum...
Ben kalbimi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdim...
Çok özledim sonsuz genişliğini secdelerin...
Ben ruhumu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktım...
Öyle çok susadım ki ilk tekbirin; dudağımdan içtiğim serinliğe...
Ben bencilliğin dehlizlerinde ümitsizce dolandım...dolandım...dolandım...
Öyle çok hasretimki bir rukün kavsinde
Belimi kıran ayrılıkları göğe savurmaya...
Ben ellerine cilveli kelepçeleri vurulmuş bir zavallıyım...
Çok isterdim bir kıyamın kıyametinde
İçimdeki bütün kuşları dağlara uçurmayı...
Ayaklarımı dar zamanların prangalarına kaptırdım ben...
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız Sana kul olmaya...
Cümle dilenciliklerden kurtulmaya...
Öyle hasretim ki göğsümde sakladığım kanadı kırık serçeleri
Rahmetinin yuvasına uçurmaya...
Öyle çok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya...
İçimde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettim...
Mülteci ellerimin ayazında ölmüş kelebekleri...
Kudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldim...
Ben gururun mahkumuyum...
Ben gerçeğin kaçkınıyım...
Ben günahın tutsağıyım...
Ben isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yeti
Sevindir beni, sevdir, sevindir, sev sevdiğini bildir...
Hüzünlerimi bir secdenin billur sularında erit ne olur...
Ne olur korkularımı rahmetinin kucağında teskin eylesen...
Ben sahte uzaklıkların sürgünüyüm..
Ben içine kalbimi sığdıramadığım dar vakitlerin küskünüyüm...
Öyle özledim ki seccademin alnımdan öpüşlerini...
öyle özledim...
İşte huzuruna geldim ...
Şöyle başımı sokacak bir umudum olsun istedim...
İstedim ki yüzünden menekşeler toplayacağım sonsuz ovalarım olsun...
İstedim ki koşayım...
koşup koşabildiğim kadar...
İçimde sakladığım bütün uçurtmaları rüzgarlara verebileyim...
Ben sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyim...
Ben unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedim...
Ben benlik ve bencillik yabancılıklarında
evine yol bulamayan bir yitirmişim...
Çok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayı....
Öyle hasretim ki öyle muhtacım ki
En Sevgilinin en çok sevildiği halde olmaya...
Geldim...
Huzuruna vardım...
Geçtim kendimden...
Kendimi geçtim...
Deldim benlik dağını...
Yolda kaldı ferhat...
Şirinin ben oldum
Yandı her yanım...
İbrahimin oldum...
Gül oldum...
Çöle verdim leylayı; aklı mecnuna sattım...
Mecnun oldum...
Yakınlığına geldim...
Tüm uzaklıkları uzaklara savurdum keremini gördüm
Vazgeçtim aslıdan, gölgeden çıktım, vaslına geldim...
Aslına geldim...
Yandım KUL oldum...
Yandım KÜL oldum...
Yandım GÜL oldum...
Durdum namaza;
Miracına geldim,niyazına durdum
Nazla beni ne olur...
En Sevgilinin durduğu eşikte durdum
Miracına geldim...
Miracına geldim...
Nazarında tut ne olur...
Bakışınla sar beni, el üstünde tut,bırakma ellerimi...
Bırakma...
Ben kalbimi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdim...
Çok özledim sonsuz genişliğini secdelerin...
Ben ruhumu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktım...
Öyle çok susadım ki ilk tekbirin; dudağımdan içtiğim serinliğe...
Ben bencilliğin dehlizlerinde ümitsizce dolandım...dolandım...dolandım...
Öyle çok hasretimki bir rukün kavsinde
Belimi kıran ayrılıkları göğe savurmaya...
Ben ellerine cilveli kelepçeleri vurulmuş bir zavallıyım...
Çok isterdim bir kıyamın kıyametinde
İçimdeki bütün kuşları dağlara uçurmayı...
Ayaklarımı dar zamanların prangalarına kaptırdım ben...
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız Sana kul olmaya...
Cümle dilenciliklerden kurtulmaya...
Öyle hasretim ki göğsümde sakladığım kanadı kırık serçeleri
Rahmetinin yuvasına uçurmaya...
Öyle çok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya...
İçimde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettim...
Mülteci ellerimin ayazında ölmüş kelebekleri...
Kudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldim...
Ben gururun mahkumuyum...
Ben gerçeğin kaçkınıyım...
Ben günahın tutsağıyım...
Ben isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yeti
Sevindir beni, sevdir, sevindir, sev sevdiğini bildir...
Hüzünlerimi bir secdenin billur sularında erit ne olur...
Ne olur korkularımı rahmetinin kucağında teskin eylesen...
Ben sahte uzaklıkların sürgünüyüm..
Ben içine kalbimi sığdıramadığım dar vakitlerin küskünüyüm...
Öyle özledim ki seccademin alnımdan öpüşlerini...
öyle özledim...
İşte huzuruna geldim ...
Şöyle başımı sokacak bir umudum olsun istedim...
İstedim ki yüzünden menekşeler toplayacağım sonsuz ovalarım olsun...
İstedim ki koşayım...
koşup koşabildiğim kadar...
İçimde sakladığım bütün uçurtmaları rüzgarlara verebileyim...
Ben sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyim...
Ben unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedim...
Ben benlik ve bencillik yabancılıklarında
evine yol bulamayan bir yitirmişim...
Çok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayı....
Öyle hasretim ki öyle muhtacım ki
En Sevgilinin en çok sevildiği halde olmaya...
Geldim...
Huzuruna vardım...
Geçtim kendimden...
Kendimi geçtim...
Deldim benlik dağını...
Yolda kaldı ferhat...
Şirinin ben oldum
Yandı her yanım...
İbrahimin oldum...
Gül oldum...
Çöle verdim leylayı; aklı mecnuna sattım...
Mecnun oldum...
Yakınlığına geldim...
Tüm uzaklıkları uzaklara savurdum keremini gördüm
Vazgeçtim aslıdan, gölgeden çıktım, vaslına geldim...
Aslına geldim...
Yandım KUL oldum...
Yandım KÜL oldum...
Yandım GÜL oldum...
Durdum namaza;
Miracına geldim,niyazına durdum
Nazla beni ne olur...
En Sevgilinin durduğu eşikte durdum
Miracına geldim...
Miracına geldim...
Nazarında tut ne olur...
Bakışınla sar beni, el üstünde tut,bırakma ellerimi...
Bırakma...