Gülün dikeni battı dün parmağıma, ve hala gülümseyerek
bakıyorum parmağımdaki küçük sıyrığa...
kızamadım...çünkü gülün dikeni batmadan önce şükretmiştim;
" Ya Rabbi, ne kadar güzel yaratmışsın " demiştim.
Kızamadım, çünkü bir dakika önce güzel kokusunu sineme çekmiştim,
bakmaya kıyamamıs dokusuna hayran kalmıştım, çünkü batmadan önce yüreğime koymuş
onu sevmiştim...
dikenini unutmuş muydum?
unutmuştum dikenini...unutmuştum iste....
acıtmayayım diye dokunmaya çekindiğim gül,ince ve derin bir yara açmıştı parmağıma...
gülümsedim yarayada...süzülen iki damla kanada...
çünkü o yarayı açan bakmaya kıyamadiğım o güldü...
sevdiklerimizin yüreğimizde actıkları yaralarda aslında o gülün açtigi yara gibi değil miydi?
ince ve derin bir yara...
aslında çok önemsiz gibi görünse de her kımıldadiğinizda yüreğinizi inceden sızlatan bir
yara...
ama dostlarınız o yarayı açmadan önce siz muhabbet dolu kokularını sineye çekmiştiniz,
zamanı,
mekanı ve kalbinızı paylaşmıştınız...yarayı açmadan önce siz onları kalbinize koymuştunuz...
kızabilirmıydınız...?? kızamazdınız elbet...
sevdiklerimizin açtıkları yaralarda o gülün açtiği yara gibi ince ve derin...
ama yârimiz o yarayı açmadan önce biz şükretmistik, kokusunu sinemize
çekmis, bakmaya kıyamamıştık...
dikenini unutmuş muyduk...?? unutmuştuk tabi...
ama biz gülümsemeliyiz yaraya...belki süzülen iki damla kanada...gülümsemeliyiz işte....
çünkü o yarayı açmadan önce biz onu
KALBİMİZE
koymuştuk ve sevmiştik...selam ve dua ile....