Kul takvâya ne kadar erebilirse, kalpte Kur’ân’ın derinliklerine o nispette mecralar açılmaya başlar. Duygular zarifleşir, incelir, nefsanî arzular uzaklaşır, böylece kul Allâh’a yakınlaşır. Cenâb-ı Hak, onun “gören gözü, işiten kulağı, akleden kalbi” olur.
Böyle kullar, tefekkürde...