Arama sonuçlarınız

  1. Hasret ruzgari

    42-İSLÂM AHLÂKI İkinci Kısm

    Fekat, yapdığı kötülükler kadar azâb görür, yanar ve Allahü teâlânın rahmetine kavuşması güç olur. Îmânı olduğu için, sonunda yine rahmete kavuşur. Cehennem ateşi, kötülüklerinin kirlerini temizleyip, onu Cennete girmeğe lâyık temiz şekle sokar. Görülüyor ki, bütün se’âdetlerin...
  2. Hasret ruzgari

    42-İSLÂM AHLÂKI İkinci Kısm

    İnsan, etrâfını, meselâ yerleri, gökleri ve yıldızlar dediğimiz, milyarlarca gök küresinin boşlukda döndüklerini, asrlar boyunca çarpışmadıklarını, yeryüzünde, sıcaklık, basınc, hava, su mikdârlarının, yapılarının, hareketlerinin tam hayâta uygun olarak ayarlanmış olduğunu, insanların...
  3. Hasret ruzgari

    42-İSLÂM AHLÂKI İkinci Kısm

    1 -İnsan yalnız iken, başkasını düşünmeden, işlerinin iyi veyâ kötü olduğunu anlatan ilme (İlm-i ahlâk) denir. İnsan yalnız olduğu zemân da, bu işleri, bildiği gibi yapar. Meselâ yumuşak huylu, cömerd, hayâlı insan, yalnızken de, başkaları yanında da, hep öyledir. (İlm-i ahlâk), insanın böyle...
  4. Hasret ruzgari

    42-İSLÂM AHLÂKI İkinci Kısm

    İSLÂM AHLÂKI İkinci Kısm İslâm ahlâkı üç fasla ayrılarak incelenir. Fekat, bu üçünü anlıyabilmek için, önce yardımcı bilgileri öğrenmek lâzımdır. Bunun için, yazılarımızı bir başlangıç ve üç fasl olarak sıralıyacağız. Biz, bu kitâbımızda yalnız birinci faslı bildireceğiz: MUKADDEME Ahlâk...
  5. Hasret ruzgari

    41-çok mühim tenbîh

    Erkek olsun, kadın olsun, her müslimânın, her sözünde, her işinde, Allahü teâlânın emrlerine, ya’nî farzlara ve yasak etdiklerine [harâmlara] uyması lâzımdır. Bir farzın yapılmasına, bir harâmdan sakınmağa ehemmiyyet vermiyenin îmânı gider, kâfir [Allahın düşmanı] olur. Kâfir olarak ölen...
  6. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Şirk, burada her dürlü küfr demekdir. Tevbesiz, ya’nî halâllaşmadan afv edilmiyecek olan günâh, kul hakkı bulunan günâhdır ve nemâz borcudur. Allahü teâlânın dilerse afv edeceği günâh, kul hakkı bulunmıyan günâhlardır. [1] Muhammed Osmân 1314 [m. 1896] da vefât etdi.
  7. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Bunların ve bütün insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibâdet yapmalarına mâni’ olmakdır ve başkasına kâfir, fâsık demekdir. Halâllaşırken günâhı bildirmeyip, bendeki haklarını afv et demek, câizdir. Fakîr olan borçluyu afv etmek çok sevâbdır. Hadîs-i şerîfde, (Tevbe eden, günâh...
  8. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Başkalarına haber vermek, imâm efendiye bildirmek lâzım değildir. Para vererek, papasa günâh afv etdirmek, hıristiyanlıkda yapılıyor. İslâmiyyetde böyle şey yokdur. Cünüb iken Kur’ân-ı kerîm okumak ve câmi’de oturmak ve câmi’de dünyâ işlerini konuşmak, yimek, içmek ve uyumak ve Kur’ân-ı...
  9. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Bu özrlerden birisinden dolayı nemâzın fevt edilmesi, günâh olmaz. Fekat, özr bitince, bu nemâzı kazâ etmek hemen farz olur. Özr ile fevt edilen nemâzların kazâlarını, çoluk çocuğunun ihtiyâcını kazanacak kadar, gecikdirmek câiz olur. Özr ile kaçırılan nemâzların kazâlarını, müekked...
  10. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Kendi menfe’ati, hayvânî, şehvânî arzûlarına kavuşması için birer tuzakdır. Senelerce kılınmamış nemâzları kaza etmek, imkânsız gibi olmuşdur. İnsanlar, islâmiyyeti terk etdikleri için, ya’nî Allahü teâlânın emrlerine ve yasaklarına uymadıkları için ve islâm dîninin gösterdiği râhat ve...
  11. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Birincisi, o farzın vaktini ibâdetsiz geçirmek ya’nî farzı gecikdirmek günâhıdır. Bunun afv olması için (tevbe etmek), ya’nî pişmân olmak, üzülmek, bir dahâ gecikdirmiyeceğine karâr vermek ile olur. İkincisi, bu farzı terk etmek, yapmamak günâhıdır. Bu büyük günâhın afv olması için, bu farzı...
  12. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    İmâm efendi, her Cum’a nemâzında, düâdan sonra, tecdîd-i îmân düâsını okumalı, cemâ’at de berâber söylemelidir. Hepsinin îmânları ve nikâhları tâzelenmiş olur.] Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” sözbirliği ile olmıyan bildirdiklerine uymayan inanışa (Bid’at) ve (Dalâlet)...
  13. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    Nûr sûresinin otuzbirinci âyetinde meâlen, (Ey mü’minler! Allaha tevbe ediniz!) buyuruldu. Tahrîm sûresinde, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Allaha tevbe-i nasûh yapınız!) buyuruldu. Nasûh kelimesine yirmiüç ma’nâ verilmişdir. Bunlardan en meşhûru, pişmân olup, dili ile istigfâr etmek ve...
  14. Hasret ruzgari

    40-Tevbe etmemek

    40 - Tevbe, harâm işledikden sonra, pişmân olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir dahâ yapmamağa azm etmek, karâr vermekdir. Dünyâda zarar hâsıl olmasından korkarak pişmân olmak, tevbe olmaz. Çeşidli günâh işliyenin bunlardan ba’zısında ısrâr ederken, ba’zısına tevbe etmesi, sahîh olur. Tevbeden...
  15. Hasret ruzgari

    39-Gîbet etmek

    İmâm-ı Gazâlî ve ba’zı âlimler “rahime-hümullahü teâlâ”, açık günâh işliyenin ve başkalarının kusûrunu söylemenin gîbet olmasında, onu kötülemek, şart değildir, dediler. Bunun için gîbet etmekden çok sakınmak lâzım gelir. İnsanı gîbet etmeğe sürükliyen sebebler çokdur. Burada onbiri...
  16. Hasret ruzgari

    39-Gîbet etmek

    Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma vahy eyledi ki, (Gîbet edip tevbe eden kimse, Cennete en son gidecekdir. Gîbet edip, tevbe etmiyen kimse, Cehenneme en önce girecekdir.) İbrâhîm Edhem “rahime-hullahü teâlâ”, bir yemeğe da’vet edilmişdi. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince...
  17. Hasret ruzgari

    39-Gîbet etmek

    39 - Belli bir mü’minin veyâ zimmînin [gayr-ı müslim vatandaşın] aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gîbet olur. [Kötüleyen sözler doğru ise, (gîbet) olur. Yalan ise, (iftirâ) olur. Gîbet ve iftirâ söylemek, büyük günâh olduğu gibi, bunları dinlemek de harâmdır. Söyleyen ve...
  18. Hasret ruzgari

    38-Harâm işlemekde ısrâr

    38 - Günâh işlemeği kasd etmek, az işlese dahî, ısrâr etmek olur. Kasd etmek, niyyet etmekle, irâde etmekle ve karâr vermekle olur. Karâr verip bir kerre de yaparsa, ısrâr olur. Hiç yapmazsa, devâmlı yapmağa kasd etmesi, karâr vermesi ısrâr olmaz. Devâmlı yapmağa karâr verip ve işleyip de...
  19. Hasret ruzgari

    37-Kur’ân-ı kerîmi yanlış tefsîr etmek

    Bunları, Peygamberi “aleyhisselâm”, yalnız Allahü teâlânın izn verdiği kimselere bildirir. Üçüncü kısm bilgileri, Peygamberine “aleyhissalâtü vesselâm” bildirmiş ve bütün ümmetine bildirmesini emr etmişdir. Bu üçüncü kısm da, ikiye ayrılır: Birincisi, ancak işitmekle öğrenilir. Kıyâmet...
Üst Alt