MURATS44
Özel Üye
Demek tekerrür zannedilen, hakikatte tekerrür değildir. Ancak
-1-
kabilinden, o ayrı ayrı hikmetleri, nükteleri, gayeleri ifade eden tekrarlı kelamlar, yalnız ibarece, lafızca birbirine benzedikleri için tekrar zannedilir. Hatta kıssa-i Musa, çok meziyetleri ve hikmetleri müştemildir. Her makamda o makama münasip bir vecihle zikredilmesi, ayn-ı belagattir. Evet, Kur'an-ı Azimüşşan, o kıssa-i meşhureyi, gümüş iken, yed-i beyzasına alarak altın şekline ifrağıyla öyle bir nakş-ı belagate mazhar etmiştir ki, bütün ehl-i belagat, onun belagatine hayran olmuşlar, secdeye varmışlardır. Ve keza, teyemmün, teberrük ve istiane gibi çok vecihleri havi; ve tevhid, tenzih, sena, celal ve cemal ve ihsan gibi çok makamları tazammun; ve tevhid ve nübüvvet, haşir ve adalet gibi makasıd-ı erbaaya işaret eden besmele, zikredilen yerlerin herbirisinde bu vecihlerden, bu makamlardan biri itibarıyla zikredilmiş ve edilmektedir. Maahaza, hangi surede tekerrür varsa, o surenin ruhuyla münasip olan bir vecih bizzat kasdedilmekle öteki vecihlerin istitradi ve tebei zikirleri, belagate münafi değildir.
• • •
-2-
Surelerin başlarında bulunan huruf-u mukattaaya ait izahatı dört mebhasta zikredeceğiz.
BİRİNCİ MEBHAS:
ile, surelerin evvellerinde bulunan huruf-u mukattaadan teneffüs eden i'caz hakkındadır. İ'caz, inci gibi incecik letaif-i belagatın parıltılarının imtizaç ve içtimaından tecelli eden bir nurdur. Bu mebhasta, bu nuru, birkaç letaif zımnında izah etmekle parlatacağız. Fakat herbir latife ince ve ziyası az ise de, letaifin heyet-i mecmuasından hasıl olan tam bir ziya ile fecr-i sadık çıkacaktır.
1. Hece harflerinin adedi-elif-i sakine hariç kalmak şartıyla-yirmi sekiz harftir. Kur'an-ı Azi-müşşan, surelerin başında bu harflerin yarısını zikretmiş, yarısını da terk etmiştir.
2. Kur'an'ın almış olduğu nısıf, terk ettiği nısıf-tan daha ziyade kesirü'l-istimaldir.
3. Kur'an, surelerin başında zikrettiği kısım için-de lisan üzerine daha suhuletli olan elif, lam'ı çok tekrar etmiştir.
_____________________________________
1- Rızıkları birbirine benzer olarak kendilerine sunulur. (Bakara Sûresi: 25.)
kabilinden, o ayrı ayrı hikmetleri, nükteleri, gayeleri ifade eden tekrarlı kelamlar, yalnız ibarece, lafızca birbirine benzedikleri için tekrar zannedilir. Hatta kıssa-i Musa, çok meziyetleri ve hikmetleri müştemildir. Her makamda o makama münasip bir vecihle zikredilmesi, ayn-ı belagattir. Evet, Kur'an-ı Azimüşşan, o kıssa-i meşhureyi, gümüş iken, yed-i beyzasına alarak altın şekline ifrağıyla öyle bir nakş-ı belagate mazhar etmiştir ki, bütün ehl-i belagat, onun belagatine hayran olmuşlar, secdeye varmışlardır. Ve keza, teyemmün, teberrük ve istiane gibi çok vecihleri havi; ve tevhid, tenzih, sena, celal ve cemal ve ihsan gibi çok makamları tazammun; ve tevhid ve nübüvvet, haşir ve adalet gibi makasıd-ı erbaaya işaret eden besmele, zikredilen yerlerin herbirisinde bu vecihlerden, bu makamlardan biri itibarıyla zikredilmiş ve edilmektedir. Maahaza, hangi surede tekerrür varsa, o surenin ruhuyla münasip olan bir vecih bizzat kasdedilmekle öteki vecihlerin istitradi ve tebei zikirleri, belagate münafi değildir.
• • •
Surelerin başlarında bulunan huruf-u mukattaaya ait izahatı dört mebhasta zikredeceğiz.
BİRİNCİ MEBHAS:
1. Hece harflerinin adedi-elif-i sakine hariç kalmak şartıyla-yirmi sekiz harftir. Kur'an-ı Azi-müşşan, surelerin başında bu harflerin yarısını zikretmiş, yarısını da terk etmiştir.
2. Kur'an'ın almış olduğu nısıf, terk ettiği nısıf-tan daha ziyade kesirü'l-istimaldir.
3. Kur'an, surelerin başında zikrettiği kısım için-de lisan üzerine daha suhuletli olan elif, lam'ı çok tekrar etmiştir.
_____________________________________
1- Rızıkları birbirine benzer olarak kendilerine sunulur. (Bakara Sûresi: 25.)