Cevap: 9- (Birgivî vasiyyetnâmesi) kitâbından, kader, kazâ ve irâde-i cüz’iyye ile
O da kabûl etmedi. Beş gün sonra, Medîne ehâlisini Alîye gönderdiler. Çok yalvardılar. Bunlardan da kabûl etmedi. Mısrlılar dedi ki, biz halîfesiz dönersek, çok fitneler çıkar ve önü alınmaz.
Alî “radıyallahü anh” yeniden fitne çıkmasın diye, önce Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı bî’at etsin dedi. Talha ve Zübeyri “radıyallahü anhümâ” getirdiler. Alî, buyurdu ki, (Benim bu işe rağbetim yokdur. Fekat müslimânlar imâmsız kaldı. Hanginiz kabûl ederse, elini uzatsın, ona bî’at edeyim) ve Talhaya bakıp (Sen herkesden dahâ lâyıksın. Elini uzat, sana bî’at edeyim) buyurdu. Talha ise (Sen varken bana düşmez) dedi ve Alîye bî’at etdi. İkinci olarak Zübeyr bî’at etdi. Sonra, ehâlî gelip bî’at etdiler. O gün zilhiccenin yirmibeşi idi. Halîfe, hutbe okudu. Cum’a nemâzını kıldılar. Halîfe ilk iş olarak, hazret-i Mu’âviyeyi Şâmdan azl edip, yerine Abdüllah ibni Abbâsı ta’yîn etdi. Abdüllah, bunu kabûl etmedi, gitmedi, (Onu azl etme, orada eski bir vâlîdir. Fitneye sebeb olur) dedi. Halîfe vaz geçip, bir sene sonra, yine azl etdi. Birçok vâlîleri de değişdirdi. Mu’âviye “radıyallahü anh”, yeni vâlîye karşı asker gönderdi. Vâlî, Medîneye döndü. Şâmdan bir haberci gelip (Şâmda yüzbinden ziyâde kişi, Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” kanını senden istiyorlar ve hergün mescide gelip, Osmân için ağlıyorlar) dedi.
Görüliyor ki, islâmda ilk fitneyi çıkaran bir yehûdî dönmesidir. Müslimânları parçalayan budur. Şimdi, mezhebsizlerin onun yolunda oldukları, kitâblarından anlaşılmakdadır.
(Mesâbîh) kitâbında diyor ki, Talha bin Ubeydüllahın “radıyallahü teâlâ anh” haber verdiği bir hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Her Peygamberin bir arkadaşı vardır. Benim de, Cennetde arkadaşım Osmândır).
Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, Bî’at-ı rıdvân yapılırken, Osmân “radıyallahü anh” yokdu. Vazîfe ile Mekkeye gönderilmişdi. Resûl “aleyhisselâm” iki mubârek elini birbiri ile tutup (Osmân, Allahın ve Resûlünün işini görmekdedir. Onun yerine ben bî’at ediyorum) buyurdu. Kendi mubârek elini, Osmânın eli yapdı.
(Mesâbîh) de, Mürre bin Kâ’b “radıyallahü anh” buyuruyor ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yakında çıkacak fitneleri anlatıyordu. O ânda, biri geçdi. Mubârek eli ile, onu göstererek, (Fitne günü, bu kimse, hidâyet üzeredir) buyurdu. Kalkdım, bakdım. Geçen kimse, Osmân idi.
Büyük âlim mevlânâ Nûreddîn Abdürrahmân Câmî “rahimehullahü teâlâ”, (Şevâhid-ünnübüvve) kitâbında bildiriyor ki, Âişe “radıyallahü anhâ” buyurdu ki, Resûl aleyhisselâm dedi ki, (Yâ Âişe! Eshâbımdan birini istiyorum).
O da kabûl etmedi. Beş gün sonra, Medîne ehâlisini Alîye gönderdiler. Çok yalvardılar. Bunlardan da kabûl etmedi. Mısrlılar dedi ki, biz halîfesiz dönersek, çok fitneler çıkar ve önü alınmaz.
Alî “radıyallahü anh” yeniden fitne çıkmasın diye, önce Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı bî’at etsin dedi. Talha ve Zübeyri “radıyallahü anhümâ” getirdiler. Alî, buyurdu ki, (Benim bu işe rağbetim yokdur. Fekat müslimânlar imâmsız kaldı. Hanginiz kabûl ederse, elini uzatsın, ona bî’at edeyim) ve Talhaya bakıp (Sen herkesden dahâ lâyıksın. Elini uzat, sana bî’at edeyim) buyurdu. Talha ise (Sen varken bana düşmez) dedi ve Alîye bî’at etdi. İkinci olarak Zübeyr bî’at etdi. Sonra, ehâlî gelip bî’at etdiler. O gün zilhiccenin yirmibeşi idi. Halîfe, hutbe okudu. Cum’a nemâzını kıldılar. Halîfe ilk iş olarak, hazret-i Mu’âviyeyi Şâmdan azl edip, yerine Abdüllah ibni Abbâsı ta’yîn etdi. Abdüllah, bunu kabûl etmedi, gitmedi, (Onu azl etme, orada eski bir vâlîdir. Fitneye sebeb olur) dedi. Halîfe vaz geçip, bir sene sonra, yine azl etdi. Birçok vâlîleri de değişdirdi. Mu’âviye “radıyallahü anh”, yeni vâlîye karşı asker gönderdi. Vâlî, Medîneye döndü. Şâmdan bir haberci gelip (Şâmda yüzbinden ziyâde kişi, Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” kanını senden istiyorlar ve hergün mescide gelip, Osmân için ağlıyorlar) dedi.
Görüliyor ki, islâmda ilk fitneyi çıkaran bir yehûdî dönmesidir. Müslimânları parçalayan budur. Şimdi, mezhebsizlerin onun yolunda oldukları, kitâblarından anlaşılmakdadır.
(Mesâbîh) kitâbında diyor ki, Talha bin Ubeydüllahın “radıyallahü teâlâ anh” haber verdiği bir hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki (Her Peygamberin bir arkadaşı vardır. Benim de, Cennetde arkadaşım Osmândır).
Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, Bî’at-ı rıdvân yapılırken, Osmân “radıyallahü anh” yokdu. Vazîfe ile Mekkeye gönderilmişdi. Resûl “aleyhisselâm” iki mubârek elini birbiri ile tutup (Osmân, Allahın ve Resûlünün işini görmekdedir. Onun yerine ben bî’at ediyorum) buyurdu. Kendi mubârek elini, Osmânın eli yapdı.
(Mesâbîh) de, Mürre bin Kâ’b “radıyallahü anh” buyuruyor ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yakında çıkacak fitneleri anlatıyordu. O ânda, biri geçdi. Mubârek eli ile, onu göstererek, (Fitne günü, bu kimse, hidâyet üzeredir) buyurdu. Kalkdım, bakdım. Geçen kimse, Osmân idi.
Büyük âlim mevlânâ Nûreddîn Abdürrahmân Câmî “rahimehullahü teâlâ”, (Şevâhid-ünnübüvve) kitâbında bildiriyor ki, Âişe “radıyallahü anhâ” buyurdu ki, Resûl aleyhisselâm dedi ki, (Yâ Âişe! Eshâbımdan birini istiyorum).