Sadece tek bir sözüm var......Yorumları çok beğendim,,,,,
Benim yorumum biraz daha farklı olcak konuyla.... çünki gereken cevap saygıdeğer kardeşlerim taafından zaten verilmiş.....İnsan önce insan olmayı öğrenmeli.....Konunun derinliğine girersek daha iyi anlarız inşallah.....
İslam dini ve onun peygamberi insanlığa hep hoşgörüyü, alçakgönüllü olmayı, merhameti ve kalp kırmamayı öğütlemiştir. Yalnızca öğütlemekle kalmamış Resulullah bunu tüm insanlığa yaşantısı ve ahlakıyla göstermiştir.....
Benim yorumum biraz daha farklı olcak konuyla.... çünki gereken cevap saygıdeğer kardeşlerim taafından zaten verilmiş.....İnsan önce insan olmayı öğrenmeli.....Konunun derinliğine girersek daha iyi anlarız inşallah.....
İslam dini ve onun peygamberi insanlığa hep hoşgörüyü, alçakgönüllü olmayı, merhameti ve kalp kırmamayı öğütlemiştir. Yalnızca öğütlemekle kalmamış Resulullah bunu tüm insanlığa yaşantısı ve ahlakıyla göstermiştir.....
İslam dini insan merkezli bir dindir. Yeryüzündeki her şey onun emrine tahsis edilmiş, ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabileceği bir mekanizmayla donatılmıştır. Şüphesiz bu insanı her şeyden önce Malikine borçlu kılmaktadır. Varlık âlemine çıkışıyla başlayan bu ödev ahiret âlemine kadar sürecektir. Ancak bu kadar zarif yaratılan insanında merkezi olan bir noktası vardır ki, bu da kalptir......
Merhamet sahibi, hoşgörü sahibi bir dinin üyeleri ve bunu yaşayarak insanlığa göstermiş bir Peygamberin ümmeti olarak bizler bu hassasiyeti göstermeli ve Allahâın Kâbelerini yıkmak bir tarafa Kâbe sahiplerinin hepsini hoşnut edebilmeliyiz. Bu berzah âleminde beşerin emanetindeki kalpleri yıkmaktan kaçınarak bir yaşam sürmeyi kendisine düstur edinmiş bireyler, hiç şüphe yoktur ki varlığın sahibine göstermiş olduğu sadakatten ötürü fazlasıyla mükâfatını görecektir.....
Kalpleri Kâbe olarak görmek, emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve o sadakatle sahip çıkmak....
Gerisi için mükâfatı beklemek.....